Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Ölümünün 50. yılında:
Aibert Camus
seslenmeye devam ediyor
insanoğlu Aibert Ca-
mus'nün ölümünün üze-
rine elli yıl devirdi. Kitap-
ları hâlâ okunuyor, kah-
ramanları ve yaşamı tar-
tışılıyor. özellikle ahlak
ve insan anlayışı olup bi-
tenlere belli ölçüde yön
veriyor. Camus, "absur-
de" diyerek, başkaldıra-
rak insanlığa seslendi;
kendisinden geriye kalan
eserleriyle seslenmeye
de devam ediyor.
a AIİBULUNMAZ
"Bugünün zorbahklan ne sustnayı
kabul ediyor ne de yansızkğı. Kcndini
belirtmek zorbalıktan yana ya da ona
karşı olmayı gerektiriyor. Bu durumda
benim söyleyeceğim şu: Ben zorbahğa
karşıyım."
"Günümüzde, yargıçlar, suçlandın-
lanlar ve tanıklar görülmedik bir hızla
birbirinc kanştı."
"însanda dikkatc değer olan umut-
suzluk içindc olması değil, umutsuzlu-
ğu aşması ya da unutmasıdır. Bir
umutsuzluk edebiyatı hiçbir zatnttn
evrensel olmayacak. Evrensel edebiyat
umutsuzlukta duramaz."
Albert Camus
1
^*-""^ amus, 7 Kasım 1913'te
m Alsace'h yoksul bir ziraat
^ işçisinin oğlu olarak (Ce-
^«««^ zayir'in Constantine vila-
yetine bağlı) Mondovi'de dünyaya
gelir. Babası, 1914'te Marne Sava-
şı'nda aldığı yaralar sonucu ölün-
ce, kardeşi Lucien ve Camus'ye
bakabilmek için evlerde temizlik
işlerinde çalışan annesi ve diğer karde-
şine ek olarak, anneannesi ve felçli dayı-
sıyla bir arada Cezayir'in işçi mahallele-
rinden birinde, iki odalı bir evde yaşa-
maya başlar.
1918 ile 1923 yılları arasında Cezayir
şehrinde öğrenim gördüğü, Belcourt
Dkokulu'ndaki öğretmeni Loise Ger-
SAYFA 20
main başansını fark ettiğinden
Camus'yü Cezayir Lisesi'nin
burs için açtığı sınavlara
hazırlar. Kendi imkân-
lanyla okuması güç
olduğundan bu gi-
rişimin önemi bü-
yüktür; zira ka-
zandığı bursla
1923 ile 1930
yılları arasında
lisede okuma
fırsatını yaka-
lar. Yaz tatil-
lerinde çalışarak aile bütçesine katkı
sağladığı lise dönemindeki en büyük
tutkuları ise, "denizde kendimi yitir-
mez, kendimi bulurdum" dediği yüzme
ve futboldur. Lise yıllarındaki kısa fut-
bol macerasını kaleci olarak sürdüren
Camus, şekillenen ahlak söylemini fut-
bola borçlu olduğunu, uzun zaman son-
ra kendisiyle yapılan bir söyleşide "ben
ahlak ve yükümlülük üzerine bildikleri-
mi futbola borçluyum; topun asla bek-
lenen köşeden gelmeyeceğini çabuk öğ-
rendim" sözüyle ifade eder.
1930'da "Yüksek Okula Hazırlık Sı-
nıfları"nda, kendisini önemli oranda et-
kileyen Jean Grenier'den felsefe dersle-
ri alan Camus, aynı yıllarda yakalandığı
verem nedeniyle hem felsefe derslerini
hem de futboîu bırakıp aile evinden
uzaklaşmak zorunda kalır.
193 3'te ilk evliliğini yapan Camus, er-
tesi yıl eşinden ayrılır, hayatını kazan-
mak için çeşitli işlerde çalışırken,
1934'te felsefe lisansını almayı başarır.
Aynı yıl Fransız Komünist Partisi'ne ka-
tılır ve Müslümanlar arasında çeşitli
propaganda faaliyetleri yürütür. 1935'te
Pierre Laval'm Moskova'yı ziyaretiyle
komünistlerin, Arapları dışlayıp kendi
politikalannı oluşturmaları yüzünden
partiden ayrılır, partiden kesüı olarak
kopuşu 1937'ye rastlar.
1935'te, daha sonradan "Ekip Tiyat-
rosu" adını alacak olan ve işçilere iyi
oyunlar sunabilmeyi amaçlayan "î§ Ti-
yatrosu"nu kurar. Aynı yıl, ilk eseri olan
Tersi ve Yüzü'nü (L'Envers et
L'Endroit) yazar; bu eseri ancak
1937'de basılır. Camus 1938'e değin îş
Tiyatrosu'nda bazı temsillerde görev
alır ve 1936'da yazdığı Avusturya'da îs-
yan adlı piyesi de îş Tiyatrosu'nda sah-
nelenir. Camus'nün tiyatro sevgisi yaşa-
mının sonuna dek sürse de, en az ilgi
gören yapıtlan yine bunlardır. Tiyatro
sevgisinin; bunu işçilerle bir arada yaşa-
yışı ve onlara aktarışının gerekçesini
"kendimi, yalnızca tanımak ve
l
y
a
Ş
a
"
mak' isteğini duyduğum Fransız işçileri-
nin yanında iyi hissediyorum, onlar be-
nim gibi" diyerek açıklar. Yine tiyatro
sevgisine yönelik olarak "neyse ki tiyat-
ro bana yardımcı oluyor, ciddi bir şeyi
alaylı biçimde anlatmak yalandan daha
iyi; alaylı anlatım doğruya, sahnelediği
olaydan daha yakın" açüımını yapar.
Çağın parçalanmışlığının ve ölçüsüzlü-
ğünün üstesinden gelme yolu Camus'ye
göre sanattan geçer: Bu noktada sanatın
birleştiriciliğine atıf yaparken; sanata
değerini veren şeyin başkalarıyla payla-
şılması olduğunu belirtir. Sanatın bu
yönleri, Camus'nün tiyatro eserlerinde
yoğun biçimde göze çarpar. Onun için
tiyatro oyuncusu, yaşamın saçmalığını
iyi bilen ve hayatı katlanılır hale getiren
birey olduğundan; yaşama değer katan
tiyatro da (insanlarla oyuncular arasın-
da bağ kurarak), kişiyi yalnızlıktan kur-
taran bir sanat etkinliği kimliğine bürü-
nür. Bunların dışında Camus'ye göre ti-
yatroda ve diğer tüm sanat dallarında
estetik kaygısı da hâkim olmalıdır; bu,
insanı tanıma ve sevme düşüncesidir.
Camus'nün savunduğu Akdeniz ruhu
ya da güneş felsefesi denilen şey de, bu-
nunla aynı doğrultuda: Ona göre insan,
insana ve değerlere bağlı kalmalı. Tarih-
le birlikte, doğa ve güzellik de bilinme-
lidir; "doğa ve güzellik bilmezden geli-
nerek bir başkaldırı hareketi geliştirmek
tarihten, emeğin ve varlığın onurunu is-
ter istemez sürgün etmek anlamına ge-
lir. Camus, adaletsizliğin yadsınıp yadsı-
namayacağını sorup, bunu "evet" diye
yanıdarken; bu arada "dünyanın güzel-
liğinin de selamlanmaya ara verilmeme-
si gerektiğini bildirir." Savunduğu Ak-
deniz ruhu veya güneşin felsefesi tam
da bu şekilde açıklanabilir.
Yine 1935'te, Plotin ve St. Augustin
üzerine hazırladığı çalışmayl? (Plotin ve
St.Augustin'in Eserlerinde Helenizm ve
Hıristiyanlığtn llişkileri) doktoraya ha-
zırlık diploması alır. Üniversitede öğre-
tim üyeliği yapmasma olanak sağlayacak
doçentlik sınavma aday olmuşsa da,
hastalığının şiddetlenmesi nedeniyle bu
girişimi sonuçsuz kalır. Sağlığmın dü-
zelmesi için, Fransız Alplerinde bir tatil
yöresine gider.
"KORKU ÇAĞI'NDA FELSEFE
Camus, 1938'de ltalya, Avusturya ve
Çekoslovakya'yı ziyaret eder. Cumhuri-
yetçi Cezayir (Alger Re'publicain) gazete-
sinde çalışmaya başlar, söyleşiler yapar,
edebiyat yazıları kaleme alır, başyazarlı-
ğı üstlenir; özellikle ses getiren davalara
ve söyleşilere yer verir. 1936-1937 ara-
sında yazdığı denemeler, 1939'da Dii-
ğün (Noces) adıyla Cezayir'de basılır.
1938'de Caligula adlı oyunu yazar, ilk
romanı Yabancı (L'Etranger) ve ilk fel-
sefi denemesi olan Sisifos Söyleni (Le
Mytbe de Sisype) üzerinde düşünmeye
başlar. 1939'da askere yazılmayı dener
ama sağlık komisyonu tarafından bu is-
teği reddedilir.
Bu yıllar Camus'nün felsefi söylemini
oluşturuşunu imler. Bilimin, aklın, poli-
tdka ve insanın yenilgiye uğradığı yıllar-
da kurduğu söylemini iki döneme ayır-
mak mümkün: İlk döneminde, "absur-
de" (saçma, uyumsuz) kavramı üzerin-
de yoğunlaşır ve ana tema olarak da in-
tiharı işler. Intiharın içerdiği temel çe-
lişkileri anlatmayı görev edinir ve dün-
yanın saçmalığıyla intihar arasındaki
ilişkiyi ya da ilişkisizliği ortaya koymaya
çalışır.
Düşünsel gelişiminin ikinci dönemin-
de ise başkaldırı kavramını irdelerken,
ana tema olarak da cinayeti seçer. Baş-
kaldırı, bir anlam ve değer uğruna ise,
onunla insanları ölüme götürmek Ca-
mus'ye göre büyük bir tutarsızlıktır.
Başkaldırı Camus için metafizik ile ta-
rihsel olmak üzere ikiye ayrılır ve bun-
lar en açık ve ayrıntılı biçimde Başkaldı-
ran İnsan adlı eserde ele alınır. Ca-
mus'nün iki döneminin veya irdelediği
kavramların ortak sonucu ölüm ise
mudak bir son ve saçma yaşantıyı orta-
ya çıkaran temel ilkedir. Bu felsefi söy-
lemiyle çağını tanımlayışı ise dikkate
değer:
"On yedinci yüzyıl matematik çağı,
on sekizinci yüzyıl fizik çağı; yüzyıkmız
ise korku çağıdır. Diyeceksiniz ki korku
bir bilim değildir. Ama bu korkuda bi-
limin payı var. Çünkü kuramsal alanda-
ki son gelişmeleri onu kendi kendini
yadsımaya götürdü; pratik alandaki ge-
lişmeleri ise, bütün dünyayı yok edebi-
lecek duruma gedrdi. Üstelik, korku bir
bilim sayümasa bile, onun bir teknik ol-
duğu su götürmez (...) Insanlar arasm-
daki sürüp gelen uzun diyalog bitti.
Inandırdamayan bir adamdan elbette
korkulur."
Camus 1941'de Cezayir'in Oran ken-
tine gider ve burada öğretmenlik yap-
maya başlar. 1941 Şubatı'nda Sisifos
Söyleni ni bitirir; iki önemli eseri Ya-
bancı ve Sisifos Söyleni, 1942'de yayım-
lanır. "Absurde"ün neliğine ilişkin be-
lirlemelerini çoğunlukla Sisifos
Söyleni'nde ortaya koyan Camus, ön-
sözde "absurde" ile ilgili bir felsefe ge-
liştirmediğini, aksine onu betimlediğini
söyler. Sisifos Söyleni "absurde" ile ilgili
bir kitap olmakla birlikte Camus bura-
da, bir "felsefe" yaratmaya çabalamadı-
ğmı belirtir, dünyanın "absurde"lüğü-
nün; uyumsuzluğunun veya saçmalığı-
nın "nerede olduğunu" sorar. Ona göre
saçmalık ya da uyumsuzluk "her soka-
ğm dönemecinde her adamın yüzüne
çarpabilir."
Dolayısıyla "absurde" her an her yer-
dedir; insanın yaşam ve varoluşu onu
zorunlu kıldığmdan Camus, başta Sisi-
fos Söyleni olmak üzere eserlerinde, in-
sanın durumunu olduğu gibi gözler
önüne sermeye gayret eder. Buradaki
"absurde" anlatımı, Yabancı'nm kahra-
manı Meursault'yla ete kemiğe bürü-
nur.
Yabancı ve Sisifos Söyleni yayımlan-
madan önce verem krizi nedeniyle
Fransa'ya döner. 1943'te "Combat" di-
ye bilinen ve aynı adla bir yeraltı gazete-
si çıkaran direniş grubuna katılır, beri
yandan Gallimard Yayınevi'nde ^ ^
metin okuyucusu olarak çalışmaya B
C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 3 8