22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ulusal şarap sektörü haksız rekabet ile karşı karşıya Doç. Dr. R. Ertan ANLI Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Müh. Böl. vrupalılar, Eski Mısır, Sümer ve Babil ve Hitit uygarlıklarının üzüm ve şarap tarihindeki geçmişlerini birçok tarih kaynağında vurgulasalar da, şarap uyarlığının başlangıcını eski Yunanlılara dayandırırlar. Olaya şarap kültürü ve teknoloji açısından baktığımızda Yunanlıların ve sonrasında da Romalıların şarap kültürünü ve teknolojisini Avrupa’ya yaydıklarına kuşku yoktur. Ancak, işin asıl başlangıcı, kültürün doğduğu yer, bizim de dahil olduğumuz topraklardır. Günümüzün arkeolojik bulguları, şarap kültürün Kafkaslar, aşağı Mezopotamya ve Anadolu üçgeninde ya da bugün bereketli hilal dediğimiz bölgede başladığına işaret etmektedir. Anadolu’da şarap üretim tarihi M.Ö.3000’li yıllara kadar uzansa da, M.Ö. 1900’lü yıllardan itibaren Anadolu’da hakim olan Hititliler gelişmiş bağ ve şarap hukukunu ilk uygulayan, şarabı devlet törenlerine ve bayramlarına sokan, ticaretini kurala bağlayan en önemli uygarlıktır. Son dönemde, Avrupalı ve Amerikalı araştırmacılar da bu büyük uygarlığı daha yakından tanımaya ve anlamaya başladılar. Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’de sergilenen amfora, içki sunu kapları ve duvar yazılarını görme şansını bulanlar şarap kültürünün Anadolu’daki anlamını ve derin geçmişini anlamakta gecikmeyeceklerdir. Ancak, maalesef bizler Anadolu’nun bu eski kültür içkisine sahip çıkmakta oldukça geç kaldık. Şarap tarih boyunca farklı yönlerden değer kazanmıştır. Antik dönemde Mısırlılar Osiris’i, Yunanlılar Dionysos’u, Romalılar ise Bachus’u bağ ve şarap tanrısı olarak tanımışlardır. Nuh peygamberin Ağrı dağının zirvesinde şarap için bağ kurması ve şarap üretmesi birçok mitolojik esere konu olmuştur. Tarih öncesi devirlerde kültüre alınan asma, gerek doğu, gerekse batı medeniyetinde önemli bir yer tutmuş, kültürün bir parçası olarak yerini korumuştur. Doğanın sırlarına ve gücüne ermek antik çağ insanının en büyük tutkularından biriydi. Bu kudrete varmanın en kolay yolu da üzümden üretilen şarabı içmekti. Dolayısıyla, üzüm ve şarap antik çağ uygarlığında da önemli bir yere sahip oldu. Nitekim o dönemden kalan toprak kaplarda, sikkelerde, kaya yontularında, mimaride üzüm ve şarap ile ilgili birçok tasvire rastlanır. Bütün veriler, Anadolu’da binlerce yıldan beri yaşayan bu kültür içkisinin önemini açık olarak ortaya koymaktadır. Ancak, günümüzde şarap Avrupa ve yeni dünya ülkelerinde sadece bir kültür içkisi olarak değer kazanmayıp, gıda sektörünün bir parçasını ve tarımsal ticaretin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Dolayısıyla, şarabın Dünya’daki ve ülkemizdeki ticari boyutunu irdelemekte ciddi yarar görülüyor. Şarap, taze üzüm şırasının fermantasyonu ile elde edilen alkollü bir içki olarak tanımlanır. Eskiden bir kültür içkisi olarak değerlendirilen şarap, günümüzde endüstriyel teknoloji, gıda kimyası ve gıda mikrobiyolojisinin gelişimiyle önemli bir gıda ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır. Üzüm ve üzüm ürünleri dünyada ve Türkiye’de farklı şekillerde değerlendirilmektedir: Sofralık, kurutmalık, pekmez, pestil, sucuk, köfter vb. geleneksel ürünler, sirke ve şarap gibi gıda endüstrisi ürünleri. Bu farklı ürünler ekonomik açıdan karşılaştırıldığında şarabın diğer ürünlere göre daha yüksek bir katma değer sağlayan ürün olduğu görülmektedir. A Diğer sektörlerde olduğu gibi, ülkelerdeki şarap sektörleri de günümüzde yaşanan küreselleşme dalgasından etkilenmiştir. Dünya şarap sektöründeki önemli şirketler üretim maliyetlerini düşürerek piyasalarını genişletme ve pazarlama faaliyetlerini artırmaya yönelmişlerdir. 2003 yılında dünyadaki şarap ihracatı 17.3 milyar, ithalatı da 17.5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu ihracatın yüzde 27’si de dünyadaki 20 büyük şarap sektörü tarafından gerçekleşmiştir. Dünya şarap üretiminde önem kazanan eski şarap ülkeleri (Fransa ve İtalya gibi) giderek yeni dünya ülkelerine (Avustralya, A.B.D., Şili, gibi) göre dünya pazarında genişlemeye başlamışlardır. Dünya ülkeleri arasındaki rekabet giderek güçlenmekte ve pazar on yıllık bir süreçte yüzde 509 artış gösteren Yeni Dünya ülkelerinin lehine gelişmektedir. Diğer yandan dünya şarap ticareti giderek büyük dünya şirketlerinin kontrolüne geçmektedir. Dünya şarap sektöründeki en önemli 20 şirketinin 6’sı A.B.D, 3’ü Avustralya’da bulunmakta ve bu iki ülkenin piyasa payı toplam dünya hacminin yüzde 49’unu oluşturmaktadır. Bu durumun farklı nedenleri vardır. Ancak, en önemli nedenler güçlü sermaye yanında, akılcı pazarlama, verimlilik bilinci, kıta Avrupası’nın katı kurallarının dışında kalmak olarak sıralanabilir. Türkiye ölçeğinde olaya bakıldığında; 535 000 ha’lık geniş bağ alanıyla dünyanın dördüncü büyük bağ ülkesi olan ülkemizin, ürettiği üzümün sadece yüzde 34 gibi çok sınırlı bir miktarını şaraba işlediği görülmektedir. Kişi başı yıllık tüketim ise; resmi rakamlarla yaklaşık 0.5 litre düzeyindedir. Ancak, kayıt dışı tüketim de ilave edildiğinde 11.1 litre düzeyinde bir tüketimden bahsedilmektedir. Bu tüketime ülkemize gelen turistlerin gerçekleştirdiği tüketim de dahildir. Bu oran, Avrupa ülkelerinin çok gerisinde kalmaktadır. Örneğin Fransa ve İtalya gibi ülkelerde kişi başına 5558 litre/yıl gibi önemli tüketim düzeyi vardır. Türkiye’de artık teknoloji, özellikle modern üreticilerimizde AB ülkeleriyle eşdeğer düzeye ulaşmıştır. Giderek de gelişmektedir. Ancak, bağların kontrolünde ve bilinçli üretimde ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Ülkemizde kayıtlı 83 üretici firmanın 85 milyon litre üretim kapasitesi vardır. Bu kapasitenin yaklaşık yüzde 64’ü üç büyük firma tarafından kullanıldığı görülmektedir. Diğer yandan, ülkemizde önemli düzeyde kayıt dışılık söz konusudur. ÖTV düzeyindeki ciddi artışlar şarap üreticilerini olumsuz etkilemiş, kaçak üretimi teşvik etmiştir. Sektörün sağlıklı gelişebilmesi için piyasa denetleme ve gıda kontrol sistemlerinin daha aktif ve sıkı bir şekilde uygulamaya konulması, denetleyici kurumlar arası koordinasyon gerçekleştirilmeli ve bunlara paralel olarak vergilendirme makul düzeye çekilmelidir. Aksi takdirde dürüst üreticilerin gerek iç piyasada, gerekse dünya piyasalarındaki rekabet şansı giderek daralacaktır. Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, şarap sektörü de ülkemiz tarım sektörü içinde önemli yer alabilir. Ayrıca, AB yolunda ilerleyen ülkemiz için bir prestij ürünü de olabilir. Nitekim ülkemi zi ziyaret eden üst düzey yabancı konukların katıldıkları yemeklerde Anadolu şaraplarını denemek istemeleri bunun en iyi kanıtıdır. Türkiye’de şarap üretimi yapan firmaların coğrafi dağılımları ve kapasiteleri irdelendiğinde; en fazla şarap üretimi istihdamının yüzde 42,3 ile Tekirdağ, toplam kapasitenin ise yüzde 58 ile en fazla Çanakkale ilinde olduğu görülmektedir. İstihdam/kapasite oranı ise yüzde 38 ile Tekirdağ ilinde gerçekleşmektedir. Ülkemizde Anadolu’ya özgü kaliteli şaraplık üzüm çeşitleri bulunmaktadır. Kalecik karası (Ankara/Klaecik), Öküzgözü (Elazığ), Boğazkere (Diyarbakır), Narince (Tokat), Emir (Nevşehir), Çal karası (Denizli), Sultaniye (Manisa) ve Bornova misketi (İzmir) önemli yerel şaraplık çeşitler olarak değerlendirilebilir. Son dönemde; Cabernet Sauvignon, Merlot, Cabernet Franc, Sauvignon Blanc, Chardonnay gibi kaliteli yabancı çeşitler de adapte edilmeye ve farklı bölgelerde üstün nitelikli şarap üretiminde kullanılmaya başlanmıştır. Dünyada kabul görmüş bu yeni çeşitlerin son 10 yıldır ülke bağlarına adaptasyonu Türkiye için önemli bir gelişme olarak kabul edilebilir. Ancak, Anadaolu’ya özgü değerlerimizi de yitirmemeli, aksine geliştirmeliyiz. Dünya literatüründe son yıllarda, şarap fenoliklerinin sağlık üzerindeki etkisi yoğun bir şekilde irdelenmeye başlanmıştır. Yaptığımız çalışmalar; Türk çeşitlerinden üretilen şarapların da en az Avrupa’daki eşdeğerleri kadar antioksidan fenol bileşenleri ve resveratrol bakımından zengin olduğunu göstermiştir. Bu durumda, şarabı ölçülü kullanmanın sağlık üzerindeki olumlu yönünden bahsetmek de gerekiyor. Genel bir değerlendirme yapılırsa; Türk şarap sektörünün sorunları ve avantajları şu başlıklar altında özetlenebilir: Sorunlar : Yüksek ve değişken vergilendirme. Denetim ve cezai yaptırımlardaki eksiklikler. Şarap kültürünün yeni gelişmeye başlaması. Kayıt dışılığın giderek artışı. Sektörle ilgili ileriye yönelik planlama yapılmaması. Bilinçsiz ve plansız bağ dikimi. Bağ ve şarap teknolojisindeki eksiklikler. Bölgesel ayırımların, üretim planlarının yapılmaması. Tarım sektörü içinde yeterince önemsenmemesi. Avantajlar : Genç ve dinamik nüfus. Anadolu’nun zengin toprak ve iklim koşulları. Son dönemde, bilinçlenen ve daha iyiyi isteyen tüketici. Medya desteği ve şarabın yararlı yönlerinin de ortaya çıkarılması. Kent kültürünün gelişimi. Sonuç olarak Türkiye şarap sektörünün temel sorunları; yanlış ve yüksek vergilendirme, kayıt dışılık, denetimsizlik ve bunlara bağlı olarak gelişen haksız rekabettir. Bundan önceki hükümetlerle başlayan, günümüzde de süren bu yaranın en kısa zamanda düzeltilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, sektörün gelişimi, ülkemizin zengin tarımsal potansiyeline ve son yıllarda şarap ve kültürüne gösterilen büyük ilgiye karşın olası görülmemektedir. 26
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle