22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hayvansal ürünlerde gıda güvenliği sorunu sürüyor Adnan SERPEN İzmir Bölgesi Veteriner Hekimler Odası Veteriner Halk Sağlığı Çalışma Grubu Sorumlusu ayvansal ürünlerin dengeli beslenmemizde çok önemli bir yere sahip olduğu hepimiz tarafından bilinmektedir. Bu besin maddelerinin bu kadar önemlerinin yanı sıra tüketimleri sırasında insan sağlığı açısından güvenli olmaları gerekmektedir. Halk sağlığının amacına ulaşması ancak orada yaşayanların sağlıklı ve dengeli bir şekilde beslenmeleriyle mümkündür. Çünkü fiziksel aktivite ve sağlıklı beslenme, kaliteli ve sağlıklı bir hayat sürmeyi imkan kılan temel unsurlardandır. Günümüz dünyasında çok ileri ülkelerde bile gıda kaynaklı hastalıkların içinde hayvansal kaynaklı gıdaların çoğunluğu oluşturması konunun önemini ortaya koymaktadır. Dünyada hayvansal ürünlerde gıda güvenliğinde meydana gelen bu kadar stratejik değişimi hızlandıran nedenlerin geçmişteki sebeplerine baktığımızda; BSE Krizi (1996…..), dioksin krizi (19992000), şap hastalığının çıkması gibi nedenler önemli role sahiptir. Gıda kaynaklı hastalıklardan, özellikle zoonoz hayvan hastalıklarına bağlı hayvansal gıda orijinli hastalıklar kitlesel hatta ülkelerarası ticaret ve sağlık sorunlarına neden olabilmektedir. Bunun için tüketilen hayvansal gıdaların insan sağlığına uygun normlarda üretilebilmesi için uluslararası düzeyde bir takım Gelişmiş ülkelerde tüm kurallar ve normlar uygulamaya hayvan çiftlikleri, HACCP konulmuş bulunmaktadır. programları uygulanarak Her ne kadar uluslararası standartlarda biyogüvenlik kurallarına hayvansal ürün işleme tesislerimiz olsa da uygun şekilde veteriner ülkemizde tüketime sunulan hayvansal hekim kontrolüne tabi. ürünlerin gerektiği şekilde uluslararası veterinerlik norm ve kriterlerine uygun olarak üretim, kontrol ve denetimlerinin yapıldığını Yasasının genel prensip ve gerekliliklerini belirleyen, söyleyemeyiz. Çünkü gelişmiş ülkelerde tüm hayvan Avrupa Gıda Güvenliği otoritesini kuran ve gıda çiftliklerinde HACCP programları uygulanarak güvenliği konularında prosedürlerini belirleyen biyogüvenlik kurallarına uygun şekilde veteriner hekim 28.01.2002 tarih ve 178/2002(EC) sayılı Avrupa kontrolüne tabidir. Veteriner hekimin izni olmadan, Parlamentosu ve Konsey Tüzüğünde antlaşmanın 251. danışılmadan hiçbir yabancı madde hayvana verilemez maddesine dayanılarak yapılan açıklamaların 2. ve uygulanamaz, şayet yasak bir madde verilir veya maddesinde "İnsan hayatının ve sağlığının yüksek uygulanırsa işletmeden sorumlu veteriner hekimden düzeyde korunması topluluk politikalarına uygun veya işletme sahibinden nedeni sorulur ve araştırılır, olarak güvence altına alınmalıdır" şeklinde, yine ihmali olanlar hakkında yasal yollara başvurularak ağır mevcut anayasamızın 56. maddesi öncelikli olarak cezalar uygulanır. En basitinden ülkemiz hayvancılık insanlarımızın sağlığının korunması, hasta olmamaları sektöründeki kayıt dışılık, iktidara gelen hükümetlerin için gerekli tedbirlerin alınması belirtilmektedir. Bu hayvancılık sektörü ve veterinerlik konusunda ulusal nedenle insan sağlığının korunmasında yalnız hastane bir politika oluşturmamaları, her gelen iktidarın kendi ve ambulansı hizmete sokmak önemli olmayıp siyasi paydaşlarını kayırır tavır almaları bu sektörü multidisipliner koruyucu hekimlik hizmetlerinin bir değişik dönemlerde kriz ve sıkıntılara sokmuş hala da parçası olan çiftlikten sofraya kadar uluslararası sokmaktadır. Örneğin; dünyada oldukça ciddi standartlara uygun bir şekilde gıda güvenliğinin boyutlarda B.S.E(Deli İnek Hastalığı) olmasına rağmen sağlanmasının önemini ortaya koymaktadır. Bu bazı sermaye çevrelerinin baskısı ile hayvan ithalatının bağlamda AB çalışmaları çerçevesinde ülkemiz de bu yapılmasına izin verilmesi ülkemiz hayvancılık konuda bir takım çalışmalar yapılmakta TBMM’ne sektörü, hayvansal gıda üreten gıda sektörü ve yeni yasa tasarıları sunulmaktadır. AB’nin 29.04.2004 halkımızın sağlığı açısından büyük risk ve tehlikedir. Tarih ve (EC)854 /2004 sayılı, İnsan tüketimi amaçlı Bunun sonucunda halkımızın beslenmesinde çok hayvansal kaynaklı ürünlerin resmi kontrollerinin önemli yeri olan et ve diğer hayvansal ürün ihtiyacının düzenlenmesine ilişkin özel kuralları ortaya koyan, karşılanabilmesi için ciddi hayvancılık ve veterinerlik tamamı 115 sayfa olan Avrupa Parlamentosu ve politikaları uygulanmadığı için bugün halkımızın H dengeli, yeterli ve sağlıklı beslenebilmesi için gerekli et ihtiyacı karşılanamamakta, aradaki boşluk illegal kayıt dışı yollardan karşılandığı ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde yılda 1 milyon ton civarında tüketilmekte olan kırmızı etin 600 bin tona yakın bölümünün veteriner hekim kontrolü olmaksızın, kaçak ve kayıt dışı yollardan karşılandığı belgelerden anlaşılmaktadır. AB görüşmeleri olsun veya olmasın halkımızın ihtiyacı olan et ve diğer hayvansal ürünlerin tüketime sunulmadan önce muhakkak uluslararası norm ve kriterlere uygun olarak veteriner hekim kont rol ve denetiminden geçmesi uluslar arası kurallar gereği zorunludur. Nasıl ki insan tedavisini doktorun dışında herhangi bir meslek grubunun yapması mümkün değil ise hayvansal gıdaların uluslararası norm ve kriterlere uygun bir şekilde veteriner hekimin dışında bir meslek mensubunca yapılması da mümkün olmayıp halk sağlığı açısından büyük risk ve tehlikedir. Çünkü veteriner hekimin aldığı eğitim tüm dünyada böyle bir görevi yapmayı mecbur kılmaktadır. AB’nin Gıda Konseyi Tüzüğü tüm hayvansal kaynaklı gıda üreten (et, süt, yumurta, balık ve bal) üreten tesisleri ve hatta kanatlı, besi ve süt yetiştiriciliği yapan işletmelerde Veteriner Hekim kontrolünü mecbur kılmaktadır. Tüzük dikkatlice incelendiğinde her cümlesinde hükümet veteriner hekimi (Akredite Veteriner Hekim) ibaresi yer almaktadır. Hal böyle iken AB mevzuatının % 28’ini veteriner mevzuatı oluşturmasına rağmen her ne kadar Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından gıda güvenliğine yönelik uygulamaların uluslar arası veterinerlik antlaşmalarına, AB veteriner yönerge ve tüzüklerine uygun hazırlandığı dile getirilse de hayvansal ürünlere yönelik gıda güvenliğinin uygun hazırlandığını söylemek biraz safdillik olur. Geçtiğimiz yıllarda hazırlanıp yayınlanarak yürürlüğe giren 5179 Sayılı "Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun" AB’nin Gıda Yasa, Tüzük ve Yönetmeliklerine uygun çıkartılması gerekirken, bazı çevrelerin çıkarlarına yönelik olarak adeta işe adam değil adama iş bulma doğrultusunda hareket edilerek yasalaşmış ve AB bunun sonucunda ilgili bakanlığa çok sert bir açıklama göndermiştir. Fakat ilgili bakanlığın ne yazık ki uyarılara rağmen bu yasanın devamı olan dörtlü hijyen paketi olarak nitelendirilen yasa tasarılarını birleştirerek tek bir paket haline getirmiş olması, gıda güvenliği ve veterinerlik mevzuatlarının özünden uzaklaştığını ve yeni hazırlanan bu yasa teklifiyle yine aynı alışkanlığını sürdürmek istediğini üzülerek görmekteyiz. Zoonoz hastalıkların durumunu göz önüne aldığımızda bu gibi uygulamaların ileride toplumumuzda her an hayvansal gıdaya bağlı faciaya neden olabilecek ciddi sağlık sorunlarının yaşanması olasıdır. Çünkü zoonoz hastalıklar tüm dünyada küresel bir boyut kazanmış, dünya ülkeleri küreselleşen zoonoz hastalıkları artık biyolojik felaket olarak algılamakta ve bunlarla mücadele edebilmek için veteriner hizmetlerini daha da güçlendirerek veteriner kontrollerini en üst düzeyde uygulayarak gereken önemi göstermektedirler. Bu nedenle birçok ülke WHO, FAO, OIE’nin direktifleri doğrultusunda insanlarının sağlığını koruyabilmek için uluslararası antlaşmalara çok radikal bir şekilde uymakta, oysa bizde kulak arkası yapılmaktadır. Tüm bu gelişmeler ışığında sanayicimiz ben AB’ye hayvansal ürün ihraç edemiyorum şeklinde yakınmalarda bulunmakta oysa işin temelinde; tüm dünyanın kabul ederek imza altına aldığı ve uyguladığı bu antlaşma ve kararlara ülkemiz imza atmasına rağmen ilgili bakanlıktaki oligarşik yapının tamamen bu karar ve uygulamalara aykırı kararlar çıkararak uygulamaya koyması yatmaktadır. Bu oligarşik yapının halkımızın sağlığı pahasına uluslararası kararlara ve dünya standartlarına aykırı kararları uygulamaya koymak için diretmesi, direnmesi, uygulamaya koymasında mevcut hükümetin tüm çevrelerin uyarılarına rağmen sessiz kalıp tüm eleştirilere kulağını tıkayarak hareket etmesi hem düşündürücü, hem de esef vericidir. AB’ne uyum sözde değil özde olmalıdır, medyada halkımızı etkileyecek şekilde gıda güvenliği konularında bakanlık ve bazı çevrelerce yapılan şov açıklamalar gerçeği yansıtmamaktadır. 24
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle