Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ilgili gelişmelerdeki yavaşlamaya dikkat çekti de geçmeliyiz” Güneydoğu deyince akla ilk önce GAP geliyor. Bu projenin sulama boyutu kısa sürede tamamlanmalı. Ancak sulama ile ilgili bilinçsizlik nedeniyle oluşan tuzlanma da çok önemli. Bu da bize eğitimin daha doğrusu tarımsal eğitimin önemini bir kez daha düşündürüyor. Türkiye bir anlamda tarımsal eğitimi artık yeniden gözden geçirmeli ve tarımsal eğitim diye bir başlık açmalı. Bunu yapamazsak bunca büyük maliyet ile gerçekleşen projeler hiçbir sonuç vermediği gibi topraklarımıza da zarar veriyoruz. Güneydoğu bölgesinin en önemli tarımsal sorunu tarımsal eğitim ve sulama kanallarının tamamlanması olarak geliyor önümüze. Hükümetin ve sizin hedefleriniz gerçekleşirse, kırsal kesimde yaşayanların toplam nüfusa oranının gelişmiş Batı ülkeleri seviyelerine yaklaşması gerekecektir. Bu durumda kırsal kesimden kentlere gelecek 20 yılda 2025 milyon kişinin göç etmesi söz konusudur. Böyle bir değişim sürecinin sıkıntılarını aşacak önerileriniz nelerdir? Burada rakamsal bazı sıkıntılar var. TÜİK yeni bir sayım yapmalı. Acaba Türkiye’de çiftçi sayısı 25 milyon mu? Yoksa köylerde yaşayan insan sayısı mı 25 milyon? Bunun bir cevabını veremezsek bir planlama yapamayız. İşe buradan başlamalıyız. Önce sayımı gerçekleştirelim. Sonra da buna göre bir plan yapabiliriz. Köylerde yaşayan ve hiçbir üretim yapmayan kaç kişi var? Bunu bilmiyoruz.Ama herkesi çiftçi ve üretici sayarak plan yapmaya kalkınca da karşımıza altından kalkamayacağımız bir facia çıkıyor.Oysa durumun böyle olmadığını biliyoruz.Çünkü köylerde 25 milyon insanın çiftçilik yapması mümkün değil.Bu kadar arazi yok ve yönündeki politikaları dikkate alarak değerlendirebilir misiniz? Türkiye tarım kesimini desteklemeli midir, yoksa tarım sektöre serbest rekabete tam olarak açılmalı mıdır? Tarımsal üretim sözlerimin başında da söylediğim gibi dünyanın her yerinde desteklenmektedir. Ancak burada Dünya Ticaret Örgütü ve onunla birlikte buna üye ülkelerin attığı imzalar var.Her geçen gün bu destek işi biraz daha sıkıntıya girecek.Doğrudur Türkiye uzun yıllardır bu tarımsal destekler üzerinden popülist politikaya maruz kalmıştır.Ama bu kaynağın düzgün kullanılmamasından kaynaklanmaktadır.Desteksiz tarımın olmayacağı açık.Yani insanlar günde 50 YTL kazanç sağladıkları bir işi mi yapmak isterler 100 YTL kazandıkları bir işi mi? Elbette 100 YTL kazandıkları işi yapmak isterler.Bu tarımsal üretimde mümkün değil.Ama insanlar cep telefonu, araba ya da gemi ile beslenemeyeceklerine göre birilerinin de tarımsal üretim yapması gerekiyor.İşte bunun için toplamlar ve devletler tarımla desteği yaşamak için bir destek olarak görmüş ve tarımsal destekleri geliştirmişler.Ama her aklına esenin ya da 50 dönüm yeri olanın tarımsal üretim yapması bu konuda istismarı artırmış ve alınan desteklerde küçük araziler nedeniyle hiçbir işe yaramamıştır. Bir yanlışı engellemek için başka bir yanlış yapıp desteği yok edemeyiz. Ama kaynakların iyi kullanılmasını sağlayabiliriz. Tarımsal üretim zaten rekabetli bir iştir, ayrıca bir rekabete açmaya gerek yok.Ama yukarıda söylediğimiz geçimlik üretimden vaz geçip, sözleşmeli ve endüstriyel üretime geçildiğinde zaten piyasa otomatik olarak devreye girecek ve hem üretici daha kaliteli mal üretip daha iyi kazanacak hem de bol ve planlı üretim nedeniyle insanlar daha ucuza beslenebileceklerdir. Küresel piyasalarda yaşanan dalgalanmaların Türkiye’deki tarım sektörüne nasıl bir etkisi olabilir? Tarımda genel kural; yavaş büyüyüp yavaş küçülmesidir. Elbette sosyal ve ekonomik hayatı etkileyen her şey tarımı da etkiler. Ama bundan etkilenmemek için çaba sarf edebilirsiniz. Çeşitli tedbirler alabilirsiniz. Bunlardan birisi tarımsal sigortadır.Bu hükümet döneminde yapılan tarımdaki en değerli katkı bunu sayabiliriz.Şimdi sistemin doğru olarak işlemesi v e tarımsal üretimin siyaset malzemesi olmaktan kurtarılması gerekir. Bir de tarımsal endüstri fabrikalarının daha da yaygınlaşması ve üretim kapasitelerinin sağlıklı bir şekilde artırılması gerekir. Çok teşekkür ederiz. Ben de teşekkür ediyorum. Şunu ifade etmek isterim, bize karamsarlık yakışmaz.Geleceğimizden umutlu olmak zorundayız ve çalışmalarımızı umut üzerine kurmalıyız.Türkiye büyük bir ülkedir ve tarımda da kendine yakışan gelişmeyi sağlayacaktır. “ Tarımsal sanayimizi geliştirmeliyiz. Sözleşmeli üretim konusunu desteklemeliyiz. Artık fabrikalar üretim merkezlerinde kurulmalı ve çiftçiler sözleşmeli profesyonel üretime geçmeliler insanların büyük çoğunluğu yaşlı.Bu yaşlı insanlar için farklı bir geçim metodu bulmalı ve geride kalan ve gerçekten de çiftçilik ve üretim yapmak isteyen insanlara yeni arazi imkanları sağlamalıyız. Böylece gerçek tarımsal rakamlar ile karşılaşabiliriz.Belki de gelecek 10 yıl içerisinde böyle bir sorunumuz yok.Ama biz reel rakamlara sahip olmadığımız için varmış gibi görüyoruz. Bunu bilmenin tek yolu yeni ve sağlıklı bir sayımdır.Bunu yapmadan başlanacak her iş bizi yanıltır ve kaynaklarımızı israf ettirir. Başta ABD ve AB olmak üzere gelişmiş batı ülkelerinin tarıma verdiği desteklemeleri, "Türkiye’nin tarımdaki popülist politikalardan vazgeçilmesi gerektiği" ” 17