Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İRE (Cumhuriyet) Ülkemizde parasal büyüklüğü milyar dolarla gösterilen ve türlü sıkıntıların yaşadığı süt sektöründe, üretici penceresinden bakıldığında örnek birliktelikler de göze çarpıyor. Tire, Ödemiş, Bayındır ve Kiraz'daki üreticilerin kooperatif çatısı altında örgütlenmesiyle Küçük Menderes Havzası'nın en büyük süt üretim merkezi oluşturuldu. Tire Süt Müstahsilleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, yaptığı atılımlarla Pınar, Dimes, Sütaş, Sakıpağa, Akgıda gibi Türkiye'nin sayılı firmalarına hammadde sağlıyor. Türkiye'de süt ve süt ürünleri sektörünün büyüklüğünün yaklaşık 3 milyar dolar düzeyinde olduğu belirtiliyor. Ancak en büyük sıkıntı, üretiminin yüzde 80'ine yakınının açık ve denetimsiz olması. Tüketimin yetersiz kaldığı, fiyatların mevsimsel koşullara göre değiştiği, AB ülkelerinin yanlı koruma politikalarını ve Türkiye üzerindeki baskılarını sürdürdüğü bu süreçte, yerli üreticiler de ayakta kalmak ve geleceğe tutunmak için farklı arayışlara gidiyor. Tire'deki başarılı örgütlenme gibi... Tire'nin de içinde bulunduğu Ödemiş Ovası'nda yıllarca ağırlıklı olarak pamuk ekimi yapıldı. Ancak pamukta uygulanan yanlış politikalar ülke ekonomisi ve üreticisini her geçen yıl daha fazla mağdur etti. Alternatif ürünlerden de aradığını bulamayan üretici, elindeki olanakları daha iyi değerlendirmek amacıyla süte yöneldi. 1967 yılında kurulan SS Tire Süt Kooperatifi de, kayıtlı 2 bin 300 ortağının aktif durumdaki bin 800'ünün sütlerini sağlıklı koşullarda değerlendirmek ve pazarlamak amacıyla çalışma yürütüyor. Tarımda parçalanmış yapıyla AB ülkeleriyle rekabet koşullarının bulunmadığını vurgulayan Kooperatif Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Eskiyörük, "Ya büyüyecek, ya birleşecek ya da yok olacaktık. Tire'de 2 bin, Küçük Menderes Havzası'nda ise 15 bin aile geçimini sütten sağlıyor. Bunların yüzde 90'ı günlük 100 litrenin altında süt üreten küçük işletme. Küçükleri yok edecek tarım politikalarına karşı direnç göstermeliydik" diyor. Eskiyörük, kooperatife bağlı ortakların günde 130 ton süt ürettiğini, bunların kurdukları laboratuvarda incelendikten sonra alıcısıyla buluşturulduğunu belirtiyor. Önceliğin hijyenden geçtiğine dikkat çeken Eskiyörük, "Bunun için günde 200 litrenin üzerinde süt T Mahmut Eskiyörük Tire'de örnek birlik üreten çiftliklere soğutma tankları koyduk. Bu tanklar sayesinde sağımdan çıkan süt anında soğutularak bakteri üremesinin önüne geçiliyor. Ayrıca çoğunluğu oluşturan küçük üreticiler için de köy ve ovaların buluşma noktalarına alım merkezleri kurduk. Bu 42 merkezde de soğutma tanklarını yaşama geçirdik. Son yıllardaki çabalarımızla sütlerimizi Pınar, Sütaş, Sakıpağa, Akkıda, Dimes gibi büyük firmalar güvenerek alıyorlar" diye konuşuyor. Eskiyörük, ortakların oluşturdukları makine parkından yararlanabildiklerini, tüm gereksinimlerini kooperatif çatısı altında karşılayabildiklerini belirtirken, süt fiyatları ve politikalarıyla ilgili şu değerlendirmelerde bulunuyor: "Bugün üreticimiz sütü sattığında primle birlikte litresinden 50 Ykr'nin üzerinde gelir sağlayabiliyor. Bu bir çok bölgeye oranla iyi bir fiyat ama masraflarını karşılamaya tabi ki yetmiyor. Üretici aslında kazanamıyor. Süt fiyatlarını ne yazık ki alıcı belirliyor. Bir çok kişi benim açıklamalarımı yadırgıyor ama ben süt fiyatlarının artmasına karşıyım. Çünkü fiyatlar artarsa sanayici ürünü dışardan alır. Burada uygulanması gereken politika, üreticinin maliyetlerinin düşürülmesidir. Dikkat ederseniz benzer süreç pamukta yaşandı. Pamuk üreticisinin girdi maliyetleri düşürülmezken, sorun prim gibi göstermelik desteklerle çözülmeye çalışıldı. Bir noktada tıkanınca da dışarıdan ürün ithali yoğunlaştı. Aynı sonu yaşamamak için süt üreticisinin girdi maliyetleri mutlaka düşürülmelidir." Ülkede 1920 koşullarının geçerli olduğunu, özellikle tarımda kuşatma yaşandığını da vurgulayan Eskiyörük, sektörleriyle ilgili son günlerde yeniden düve ithalatının gündeme getirildiğine dikkat çekiyor. Üretimde sorun olmamasına karşın, sadece birilerinin kişisel çıkarları için ithalat söylemlerinde bulunulduğunu belirten Eskiyörük, şunları söylüyor "Düve ithalatına gereksinim olsa, süt fiyatları artardır. Oysa fiyatlar 3 yıldır aynı. 'Hastalık var' diyorlar. Kuş gribi söylentileri gibi küçük üreticinin üretim gücü elinden alınmak isteniyor. Bu ülkeye hep dış kaynaklı reçeteler yazılıyor. Tarım günden güne yabancıların eline geçerse, biz bu cumhuriyeti nasıl koruyacağız. Birilerinin karşı duruş göstermesi gerekiyordu. Biz de bin 800 kişi bir araya gelerek bu duruşu göstermeye çalışıyoruz. Yönetenler ülke gerçeklerini, tarımı bilmiyorlar. Oturdukları yerden ahkam kesiyorlar. Buradaki üreticinin yüzde 80'inin borçlarını ordan oraya devirerek yaşadığını nereden bilsinler? 198696 yılları arasında ülkeye 300 bin düve ithal edilmiş. Bunun için 350 milyon dolar harcanmış. Nerede bu düveler? Hepsi kesildi, tüketildi." Fotoğraf: Hasan GÜRAKSU Burdur’da 110 bin büyükbaş hayvan var Burdur, Türkiye’nin Hollandası yacak, gebe düve merkezinin eş zamanlı kurulması yönünde de görüşmeler hızlandırıldı. Burdur’da önümüzdeki yılın başında hayata geçirilecek, canlı hayvan borsası ile hayvan yetiştiricilerinin kaybının önüne geçilmesi amaçlanıyor. Yüzde 98’i kültür ırkı olan yaklaşık 110 bin büyükbaş ve 225 bin küçükbaş hayanın bulunduğu kentteki çalışmalar, bir yandan Edirne’den sonra ikinci canlı hayvan borsasını, diğer yandan da Türkiye’nin ilk gebe düve merkezini kapsıyor. Bütün bu çalışmaları takip etmek amacıyla kentte bir de tarımla ilgili oda ve sivil toplum örgütü üyelerinin bir araya geldiği İzleme Platformu kuruldu. Platform, Burdur Ziraat Odası Başkanı Gökay Tekin, Kooperatifler Birliği Başkanı Yakup Yıldız, Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı Hasan Güraksu, Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Veysel Kılınç ve Burdur Veterinerler Odası Başkanı Şahin Bakır’dan oluşuyor. İzleme Komitesi Edirne’ye gidecek, Türkiye’deki ilk olan bu örneği yerinde inceleyecek. Burdur’da süt üretiminde uygulanan ve ilk özelliği taşıyan yeniliklerden biri de İğdeli Köyü’ndeki toplu süt sağım ünitesi. Ünite kurulmadan önce 1 mililitre süt içinde bulunun 1 milyonun üzerindeki bakteri sayısı, 3 bin 600’e düştü. Avrupa ülkelerinde kabul edilir bakteri oranının 100 binin dolayında olması, İğdeli’de toplu sağım merkeziyle birlikte sağlanan hijyeni bir kez daha ön plana çıkardı. Ayrıca, hayvanın strese girmemesi, memelerine yapılan masajla rahatlaması da süt verimini artırdı. Köydeki 170 büyükbaş hayvanın günlük süt verimi 3 bin 50 litreye yükseldi. Süt alım firmaları da daha önce İğdeli Köyü’nden litresini 450 bin liraya aldıkları sütün fiyatını 600 bin liradan almaya başladı. Toplu süt sağım ünitesinin kurulmasında öncülük eden Köy Bazlı Katılımcı Yatırım Projesi Burdur İl Koordinatörü Bayram Hasçağan, sistemin Türkiye’de ilk olduğunu, ancak kentin diğer köylerinde de uygulama için çalışmalara başlandığını ifade etti. 242 bin 422 YTL ’ye mal olan İğdeli’deki projenin 2 ay önce tamamlanarak hayata geçirildiğini belirten Hasçağan, "Hayvanlar burada hijyenik ortamda otomatik olarak sağıma alınıyor. Bu sırada hayvanın kalp atışları ve sağlık durumu da kayda alınıyor. Bir sağlık sorunuyla karşılaşırsa, görevliler hayvan sahiplerini uyarıyor" diye konuştu. Burdur’da süt üretiminde bir yandan yeniliklere adım atarken, diğer yandan da yıllardır devam eden sorunlara çözüm arıyor. KöyKoop Başkanı Yakup Yıldız, en önemli sorunun örgütlülük olduğunu ifade etti. Kurulan Süt Üreticileri Birliği’nin dernek statüsünde olmasına rağmen, fatura kesebildiğini söyleyen Yıldız, "Bu zaten en başından yapılan bir hata. Ayrıca aynı köyde, aynı amaçlı kooperatif kurmak, örgütlülüğü öldüren, parçalanmayı getiren bir uygulama. 1998’de Yetiştiriciler Birliği kuruldu. Bu aslında bize faydası da olan bir yapılanma. Ancak 3 yıl önce HayKoop, geçen yıl da dernek statüsünde olan Süt Üreticileri Birliği kuruldu. Bu birlikler, hayvan yetiştiricilerinin ve süt üreticilerinin örgütlülüğünün önüne geçen, bölünmelerine neden uygulamalar" diye konuştu. Gürsu KUNT A NTALYA Süt hayvancılığı açısından Türkiye’nin en önemli merkezlerinden biri olan, günlük 700 tona yakın süt üretimiyle zaman zaman adından Türkiye’nin Hollandası diye söz ettiren Burdur’da yenilikler birbirini takip ediyor. Önce, sütteki bakteri miktarını 1 milyonlardan, 3 bin 600’e kadar düşüren ve bu rakamla bakteri oranını Avrupa ülkelerinde kabul edilebilir seviyenin bile altına indiren, toplu süt sağım üniteleri kuruldu. Bu üniteyle kalite ve verim yükseldiği gibi sütün fiyatı da arttı. Artık hayvan yetiştiricileri süt sağımı için zaman harcamıyor ve ceplerine çok daha fazla para giriyor. Süt üretimiyle ilgili Türkiye’nin ilk özelliğini taşıyan bu uygulamanın hemen ardından Edirne’den sonra ikinci olacak canlı hayvan borsası kurulması için çalışmalar başlatıldı. Bir de yine Türkiye’de ilk özelliği taşı Fotoğraf: OĞUZ YILDIZ 9