Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Güçlü Toker SEK Genel Müdürü Güçlü Toker: ‘Katma değeri yüksek ürünlerin pazar payını artırarak büyümek gerek’ alınmasının bedeli. Ama bu konular Avrupa'da da var. Fakat Avrupa'daki oran 1'e 2... Hayır öyle değil, gidin orada da bakın öyle değildir, şimdi ben afaki bir rakam söylemeyeyim ama öyle bir şey yoktur. Hemen hemen aynıdır. Neticede üreticiden alınan sütün fiyatı ile süpermarkette satılan sütün fiyat oranı aşağı yukarı Avrupa'da ve Türkiye'de aynıdır. Bu kayıtdışı nasıl kayıt altına alınacak... Bir defa tüketicinin bilinçlenmesi lazım. Sokaktan alırsam sağlıklı değil, hijyenik değil diye düşünmesi lazım. Kayıtlı şirketler arasında pazar payları nasıl? En büyük Ülker, bin 200, bin 300 ton süt işliyor. Ondan sonra SÜTAŞ var, Pınar Danone var. Ondan sonra da bizim büyüklüğümüzde olan üç dört firma daha var. Türkiye'de bu kayıtlı firmaların günlük işlediği süt kaç bin tondur? Afaki konuşmayayım. SETBİR'de bu rakamlar var. Sizin payınız ne kadar? Yüzde 10'dan azdır. Biz günde 270, 280 ton süt işliyoruz. Sektörde çok büyüklerin daha büyük olmalarına dönük, tekelleşmeye giden bir durum var mı? Şu aşamada yok. Konsolidasyona (büyük firmaların küçük firmaları alması) gidilmemesinin nedeni, büyümenin çok avantajı yok. Daha çok sütü daha çok adamdan alman lazım, bu Türkiye'de işi zorlaştıran bir yöntem. Türkiye'de sütte büyük olmanın büyük bir ilave getirisi yok, tedarik yönteminden dolayı. Ama karlı bir sektör olduğu için büyükler daha fazla kar edelim diye bu yola başvurmak istemezler mi? Ama işte süt bulması lazım. Makine kapasitesini arttırmanın bir anlamı yok. Sütü bulmak lazım. Süt var da onun eşgüdümünü sağlamak zor... Tabii. Daha çok yerden sütü almanız lazım. Koç, diğer pek çok alanda, yan işlerinden çıkma yolunda... Evet, evet. Sütle ilgili yaklaşımı ne? Öyle bir yaklaşımız yok bizim. Zaten yeni konsolide oldu bizim şirketler TAT altında. Daha yeni kendimize geldik. 2006 yılında faaliyet karına geçtik. Tabii ki satılıp satılmayacağına yönelik benim söyleyeceğim bir şey olamaz ama böyle bir çalışma yok şimdilik. O halde sütte SEK'in stratejisi ne olacak? Küçük ama etkin bir şirket olmayı mı hedefliyorsunuz? Hayır biz büyüyoruz. Biz geçen seneden bu seneye de büyüdük. Biz büyümemize para birimi olarak devam etmek istiyoruz. Yani miktarsal olarak çok büyümenin yani UHT (ultra high temperature: yüksek ısıyla işlem görmüş, tetrapak içine olup raf ömrü 6 ay olan uzun ömürlü süt) veya likit süt satarak çok büyümenin getirisi çok fazla değil. Daha katma değeri yüksek ürünlerin pazar payını arttırarak büyümek lazım. Katma değeri yüksek ürünlerde büyümeyi hedefliyoruz. Likit sütte pazar payımızı aynı tutarak UHT sütte geçen seneden bu seneye yüzde 25 büyüdük biz. UHT'de büyüme karlılığınıza nasıl etki ediyor? Onu daha fazla mı arttırdınız cirodaki artıştan? Karlılık yüzde 25 artmadı, ama bürüt olarak bir artış var tabii. O alan da rekabetçi tabii ama orada markanın ilave getirisi var. 100 çeşit UHT markası var. Yani bu alanda muazzam bir rekabet var, onun için ciro artışı olduğu gibi kara yansımıyor. AB ile gelişmeler sizi nasıl etkiler? AB ile gelişmeler bizi son derece olumlu etkiler. Bu kadar büyük bir kayıtdışının olduğu bir ortamda, bu işin yatırımını yapıp, masraflarına katlanıp, sattığımız ürünleri haksız rekabet edilen bir ortamda sattığımız için ne kadar entegre olursak o kadar faydası var. AB bize sütte kota koyacak. Bizim bu kotaya uymamızı isteyecek. Bu kadar büyük bir kayıtdışılık varken, biz bu kotayı mecburen kayıtlı rakamlar üzerinden düşük bir seviyede kabul edersek, bu Türkiye'nin çıkarı açısından olumsuz olmaz mı? Tabii olumsuz olur. Onun için sektörü kayıtlı hale getirilmeye çalışıyorlar. Bu çok önemli bir nokta, AB'ye üye olan ülkelere bakarak anlaşılıyor ne yapılması gerektiği. Bu kayıtlaşma sonucunda büyük şirketlerin etkisi daha çok artmaz mı? Hayır böyle bir şey yok. Ama küçüklerin masrafları artacak. Küçüklerin kayıt içine girip fiyatlarını artırması, bizle aynı koşullarda mallarını satmaları lazım. Kayıtsız iş yapan, adam çalıştırmayan, sigorta, elektrik parasını vermeyen ufak bir mandıranın ürünlerini satamaması lazım. Bunun Avrupa'ya girmeden de yapılması lazım ama bizim ümidimiz Avrupa'ya girince bunun daha iyi uygulanacağı. Çünkü Avrupa'da her ülkede bu konuları denetleyici, düzenleyici kurumlar var... Bizde de bu tarz bir yapılanma getirmek gerekebilir mi? Gerekebilir. SETBİR'le konuşmakta fayda var. Murat KIŞLALI NKARA SEK Genel Müdürü Güçlü Toker, AB’ye girmenin SEK gibi kayıt altındaki firmaları olumlu etkileyeceğini, ancak kayıtdışının yüzde 80 gibi yüksek bir düzeyde bulunduğu Türkiye’yi olumsuz etkileyeceğini belirtti. Toker, "Bunun için kayıtdışını kayıt altına almak lazım" diye konuştu. Toker, Cumhuriyet’in süt ve süt sektörü ile ilgili sorularını yanıtladı: Süt sektörü nasıl işliyor? Türkiye'deki bütün büyük sütçüler, en büyükleri Ülker, Pınar, Sütaş, Danone gibi şirketler, Türkiye'nin her tarafından çeşitli kooperatiflerden, çiftçilerden, bölgelerden, köylerden yani üreticiden anlaşma yapıp sütü toplayarak, paketleyip nihai tüketiciye satıyorlar. Yani, süt sektörü çiftçinin sütünü alıyor, ondan sonra fabrikalarda yarım ürüne ya da süt ürününe çeviriyor. Türkiye'deki üretimin tamamı sizin gibi firmalar tarafından mı alınıyor? Hayır çok azı, belki yüzde 20 civarındaki kısmı. Geri kalan yüzde 80 sokak sütü. O ciddi bir problem. Yüzde 80’in sokak sütü olması niye problem? Kayıt altına alınmış olması açısından mı? Bu kısım, tesise gelmeden, direkt olarak gayri hijyenik olarak paketleme yapılmadan sokakta satılan süt pazarından oluşuyor. Bir kısmı arada mandıralarda toplanıyor ama yine aynı şekilde hijyenik değil. Bu kadar yüksek bir kayıtdışılığın bir sebebi herhalde Türkiye'de nihai ürünün pahalı olması değil mi? Avrupa'da üreticiden 1'e alınan 2'ye satılırken, burada bu oranın bire dört olduğu ifade ediliyor... Buna tam olarak bakmak lazım. Çok sübjektif bir şey. Süpermarkette 4 liraya satılıyor, çiftçi 1'e üretiyor deniyor. Ama arada KDV'si var, toptancısı, nakliyesi, paketlemesi, yatırımı var. Bu kayıt altına A 11