Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bir sağlık pınarı Yalçın KÖKSAL Uzman Veteriner Hekim S üt, insan oğlunun 5000 yıldır tanıştığı mucize bir besin kaynağıdır. Sütün kullanımına ait ilk kayıtlara Sümer uygarlığının Ur kentinde rastlanmıştır. Süt, dişi memeli hayvanların meme bezleri salgısı olup bir çok besin ögelerini dengeli bir şekilde içerir. Günümüzde süt dendiği zaman inek sütü algılanır. İnek sütü dışında bir başka sütten bahsedildiğinde o türün ismi belirtilir (koyun, keçi sütü gibi). Sütün içeriği genel olarak ; yüzde 87, 3 su, yüzde 0, 75 mineral madde, yüzde 3, 40 protein, yüzde 4, 70 laktoz, yüzde 3, 50 yağ ve yüzde 0, 35 vitamin kabul edilir. Şüphesiz ki bu içerik, beslenme koşulları, iklim, hastalık, laktasyon dönemi ve çevre faktörlerine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu içeriklerden; Laktoz, doğal olarak sadece sütte bulunan bir enerji kaynağı olduğu gibi laktozun hidrolizi sonucu oluşan laktik asit bağırsak florasını geliştirir. Ayrıca laktoz organizmanın fosfor ve kalsiyumdan daha iyi yararlanmasını sağlayarak kemik ve diş oluşumu açısından bebeklerin beslenmesinde önemli rol oynar. Süt yağı da enerji kaynağı olup laktozun en iyi şekilde kullanımını ve vücudumuz için gerekli olan A, D, E, K vitaminlerinin taşınmasını sağlar. Süt yağındaki fosfolipidler, beyin ve sinir hücrelerinin önemli kısımlarını oluşturur. Süt proteinlerinin biyolojik değeri bitkisel proteinlere göre çok yüksektir. Hücre ve dokuların oluşmasında önemli rol oynayarak büyüme ve gelişmeyi sağlar. Mineral madde açısından ise kalsiyum ve fosfor yönünden süt ayrıca önem taşımaktadır. Özellikle zeka gelişimi, deri ve göz sağlığı açısından B2 vitamini, bunu yanı sıra vücudun ihtiyacı olan B12, A ve C vitaminleri açısından da süt önemli bir kaynaktır. Sütün yararları sıralamakla bitecek gibi değildir. Kemik erimesini önlemekten tutun da büyüme ve gelişme çağındaki bebek ve çocuklara gerekli ve olumlu etkisi, mide hastalıklarının tedavisindeki yardımcı özelliği, ülser tedavisindeki etkisi, beyine enerji gönderişi, sindirim sistemi üzerindeki düzenleyici etkisi, son zamanlarda yapılan çalışmalarla kanıtlandığı üzere kansere özellikle bağırsak kanserine yakalanma riskini düşürmesi gibi hayati yararlar içerir. Burada sütün genel olarak ve kabaca içeriğinden ve besleyici öneminden kısaca bahsettikten sonra önemli olan bir hususun üzerinde durulması gerektiği kanaatindeyim. Bu da böylesine önemli bir besin kaynağının tüketim alışkanlığı kazanamamasıdır. Özellikle bilinçsiz tüketimin çeşitli yollarla insanlarımıza şırınga edildiği günümüzde, yukarıda kısaca besleyici öneminden bahsettiğim, doğal hayat pınarı sütte, nasibini almıştır. Halkımızın pek çoğu yemek sofrasında çocukları veya kendileri için kola ve benzeri içecekleri bulundururken süt akıllarına gelmez. Ya da bir dost ziyaretine gidildiğinde süt veya ayran ikramı alışkanlığı yoktur. Hatta ve hatta geçimleri hayvancılığa dolayısıyla süt hayvancılığına endeksli üreticilere bir köy kahvesinde misafir olduğunuzda size hemen çay veya kahve ikram etmeye kalktıkları halde hiçbir zaman süt veya ayran ikram etmeyi düşünmezler. Bu kişiler ile yaptığınız muhabbetlerde sütü satarken çok ucuza sattıkları yolunda yakınmalara tanık olursunuz. Gerçek de budur. Bu gün 1 litre süt, çeşitli markalar adında satılmakta olan ambalajlı pet suların 0, 5 litresinden daha ucuzdur. Oysa sütün elde edilişinde meşakkat, risk ve emek kol koladır. İşte bu meşakkatlere ve riske katlanan çoluğu ve çocuğuyla gece gündüz hayvanlarının içinde ömür tüketen üretici dahi sütün tüketimini alışkanlık haline getirememiştir. Sağlıklı beslenme açısından çocuklarımıza okul öncesi ve okul içi eğitimler verilmelidir. Zaman zaman okullarımızda geçici olarak uygulanan süt dağıtım kampanyalarının amacına ulaşması mümkün değildir. Sütün gelişme ve zihinsel faaliyetlerindeki olumlu etkileri çocuklarımıza iyice anlatılmalı, okullarda uygulanan beslenme saatleri yiyecek ve içeceklerin besleyici önemlerinin vurgulanması açısından iyi değerlendirilmelidir. Halkımızın önemli bir kısmı ise sokak sütü tüketme alışkanlığını kolay kolay bırakamamaktadır. Yukarıda üstün özelliklerini saymaya çalıştığımız süt aynı zamanda mikropların üremesi açısından çok uygun ortam olduğu gibi, hayvanlardan insanlara geçebilen ZOONOZ adı verilen verem, brusella ve bunun gibi tehlikeli hastalıkların taşınmasında da önemli bir etkendir. İyi kaynatılmamış süt ve peynirlerin tüketimi bu tehlikeleri davet eder. O nedenle teknolojinin bu denli ilerlediği günümüzde süt ve süt ürünlerinin sokak satıcılarından temininden kesinlikle ve acilen vazgeçilmesi gerekmektedir. Bugün için hemen her satış tezgâhında uzun ömürlü sütleri bulma olanağı vardır. Kaldı ki bu sütlerin hazırlanışında kesinlikle katkı maddesi ilave edilmez. Gelişmiş teknoloji sayesinde aseptik dolum ve ambalajlama suretiyle süt uzun ömürlü hale getirilir. Bu sütleri kullanmadan önce kaynatma gereği de yoktur. Böylece sütü kaynatırken kaybolacak besin değerinin de önüne geçilecektir. Bu bağlamda ülkemizde süt üreticilerinin durumu günden güne kötüye gitmektedir. Yem fiyatlarının arkasından yetişemeyen, sattığı sütü para etmeyen üretici hayvanlarını layıkı ile besleyememekte buna bağlı olarak hayvan başına alacağı ürün düşmekte, hayvanlarda sağlık problemleri artmaktadır. İyi beslenemeyen bir organizmanın hastalık ajanlarına direnmesi mümkün değildir. Sağlıklı sürülerden sağlıklı ve üstün verim alınabilir. Özetle beslenme ve gelişmemizde çok önemli bir kaynak olan sütün üretiminden tüketimine kadar yapılması gereken pek çok şey vardır. Bu yapılacak şeylerin başında tüketicinin eğitilmesi gelmektedir. Üretici açısından da başta eğitim daha sonra da destek gelmekte ve işletmelerinin rantabl çalışabileceği kapasite ve teknolojiye biran önce kavuşturulması gerekmektedir. Bebeklikten yaşlılığa kadar her çağdaki insanlarımızın büyüme, gelişme ve sağlıklı beslenmeleri için elzem olan doğanın bu nimetine layık olduğu ilgiyi göstermek yeni ve gelecek nesillere borcumuzdur. Hep birlikte sağlık pınarımıza sahip çıkalım. Tarımda Türkİtalyan işbirliği İZMİR (A.A) Tariş Üzüm Birliği ile İtalyan tarım satış kooperatifi Apofruit, yaş üzümde yeni türler geliştirme ve pazarlama konusunda ortak şirket kuracak. İki kooperatif arasındaki işbirliği çalışmaları, Tariş Genel Müdürlük binasında düzenlenen bir toplantıyla kamuoyuna açıklandı. Toplantıda, taraflar arasında bir niyet mektubu da imzalandı. Birlik Başkanı Ali Rıza Türker, birlik olarak Türkiye'nin en büyük grubu Koç Holding'den sonra Avrupa'nın alanında en büyüklerinden olan Apofruit ile de ortaklığa gittiklerini açıkladı. Sultani üzümde arz fazlası sorununu çözmek için bir süredir çalışma yaptıklarını, daha yüksek fiyatlarla satılan yaş üzüme yönelmek için de bazı çalışmalar yapıldığını kaydeden Türker, Apofruit'in getirdiği teklifin iki taraf için de cazip olduğunu dile getirdi. Türkiye'nin artık farklı üzüm türlerini yetiştirmek zorunda olduğuna dikkati çeken Türker, şöyle konuştu: ''Biz kuru üzümle yıllardır hamallık yaptık, artık dünyanın talep ettiği yüksek fiyatlı üzümleri geliştireceğiz. Sultaniye üzümünün yaş üzüm olarak pazarı çok dar. İspanya'nın 600 bin ton üzüm sattığı pazarda 150 bin tonluk üzüm ihracatıyla bir yere gelemezsiniz. Göz ve damağa hitap eden yeni üzüm türleriyle daha yüksek gelir elde edeceğiz. Avrupa pazarına coğrafi yakınlığımızı kullanarak kısa sürede ihracatımızı değer olarak artırmayı planlıyoruz.'' Türker, kuru üzüm bağlarının yeni geliştirilecek yaş üzüm türlerine dönüşebilmesi için üreticinin desteğe ihtiyaç duyduğunu kaydetti. Tariş Genel Müdürü Sebahattin Gazanfer, işbirliği kapsamında ilk etapta patent gerektirmeyen ürünlerde yeni üzüm türleri geliştirileceğini ve 2007 yılında pazara sunulacağını ifade etti. 2007 yılı için 300 tonluk deneme üretimi yapılacağını, ileriki dönemde patentli üzüm geliştirmek için çalışma yapılacağını kaydeden Gazanfer, ihracatın Apofruit'in pazarlama şirketi aracılığıyla yapılacağını ifade etti. Apofruit Genel Müdürü Renzo Piraccini, 48 yıllık bir geçmişe ve 3 bin 800 ortağa sahip Apofruit'un Tariş ile benzer bir yapıda olduğunu, yıllık 220 bin ton meyve ve sebze ihracatı yaptığını ve 200 milyon avroluk ciroya sahip olduğunu belirtti. İmzalanan niyet mektubuna göre iki tarafın yarı yarıya katılımıyla kurulacak şirket, çekirdeksiz sofralık üzüme odaklanacak. Yeni üzüm türleri geliştirecek firma, AB piyasasına uygun üretim sağlanması konusunda üreticilere teknik destek verecek. 21