03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Mehmet Rauf’tan ‘Eylül’ Eylül ve Suat Mehmet Rauf’un Eylül’ünün dili akıcılaştırılmış, eserde piyasadaki hiçbir baskıda bulunmayan bir anlaşılırlık söz konusu. Tabii ki bugün yazılmış bir roman gibi değil, bazı cümlelerde o günün algılayışına, o günün düşünüşüne uygun anlatımlar, kelime seçimleri, tasvirler var. Ancak kesinlikle güncel, hatta büyük oranda elden bıraktırtmayacak denli akıcı bir dil yaratmak için çaba harcanmış. Bu ilk sayfadan itibaren anlaşılıyor. Ë Nahit GÜN osforlu Cevriye yazarı Suat Derviş’in doğum tarihi kaynaktan kaynağa değişmekle birlikte 1900’lerin başıdır. Bazen 1903, bazen 1905 tarihi zikredilir. Öyle ya da böyle bu tarihler Mehmet Rauf’un Eylül adlı romanının popüler olduğu, elden ele dolaştığı yıllardır. 1899 yılında tefrika edilmeye başlanan eser o yıllarda kitleleri etkilemiş, yazarının büyük bir ün kazanmasını sağlamıştır. Buradan yola çıkarak o dönem içinde doğan bir kız çocuğuna ‘Suat’ gibi bir ismin verilmesini hayretle karşılamamak gerekir. Suat daha çok erkeklere verilen bir isimken Mehmet Rauf romanının kadın karakterine bu adı vermiştir. Bu sıra dışı bir durumdur. Öyle ki belki de Eylül romanı etkisinde kalarak kızlarına Hatice Suat ismini vermek isteyen aile, nüfus kaydını yapan görevlinin itirazları karşısında kızlarının adını Hatice Saadet olarak değiştirmek zorunda kalacaktır. Yine de nüfustaki adına bakılmaksızın hep ‘Suat’ diye hitap edilecektir bu kıza ve o, büyüyüp ünlü bir romancı olduğunda bu adı kullanacak, Suat Derviş olacaktır. Suat Derviş’in adının esin kaynağının Eylül romanı olup olmadığını bilemiyoruz tabii. (Neden olmasın?) Ancak romanların ve romanlara bazen isimlerini de veren kahramanların pek çok yeni doğan çocuğa isim anneliği, babalığı yaptığı dönemler çok da uzak değil. Vâlâ Nurettin anılarında Burhan Cahit Morkaya’nın romanlarının döneminde ne denli tutulduğundan bahsederken bu romanlardaki kadın isimlerinin nasıl modalar yarattığını, bir nesli adlandırdığını da vurgulamakta. Ayten adlı anneanneler, büyük teyzeler ve halalarınız var mı? Yahut Kalp Ağrısı’ndaki Sara, Çalıkuşu’ndaki Feride… Romanların, roman karakterlerinin bugünkülerden farklı olarak kitleleri derinden etkilediği zamanlar gerçekten de çok uzak değil. Oysa bu romanların çoğu bugün ulaşılamaz bir halde. Ya da… Eylül aynı dönemde çıkmış pek çok eserden daha şanslı belki de. İlk psikolojik roman, Serveti Fünun Edebiyatı’nın önemli bir örneği olması sayesinde belki de, bugün pek çok baskısı piyasada bulunuyor. Ancak o dönem kitleleri etkileyecek kadar popüler olmuş, adeta bir olgu haline gelmiş bu eserin bugünkü kurgulanışına bakarsak büyük bir değişim olduğunu görürüz. Eylül bugün popüler bir eser değil. Eskimiş dili, ağdalı tasvirleri ve akıcılığını yitirmiş diyalogları ile mükemmel işlenişine, SAYFA 36 F incelikle anlatımına rağmen bir çırpıda, zevkine varılarak okunamayacak bir halde sunuluyor okuyuculara. Bu açıdan piyasada bulunabilen herhangi bir baskısını alarak bu romanın kitleleri nasıl etkilediğini, neden çocukları isimlendirdiğini anlamak güç. Tamam, tabii ki Rauf’un eseri bugün önemli bir klasik, bir edebi dönemden geriye kalan, bugüne varan en önemli eser belki de, ancak neden yeniden zevkle okunmasın, neden bir klasik okumak değil de, iyi kotarılmış bir aşk romanı okumak isteyen birinin tercihleri arasına girmesin? Eylül bir aşkın romanı. Buruk bir aşk! Ve Suat… Bu aşkın yakıp kül ettiği kadın. 1900’lerin başında, yasak aşkın, evlilik dışı ilişkilerin daha imkânsız olduğu bir dönemde kalbi ile evliliği arasında gidip gelen, bir türlü kendisini düze çıkartamayan bir kadın. Halit Ziya’nın Aşkı Memnu’sundaki (Yasak Aşk) Bihter’in yaşadığına benziyor Suat’ın yaşadıkları. Aynı yıla damgasını vuran bu iki roman arasındaki fark Bihter’in daha cesur davranıp yasak aşkını tensel bir boyuta taşıması. Suat ise buna cesaret edemiyor. Dahası Suat’a, yani halasının oğlu Süreyya’nın karısına aşık olan Necip de Behlül kadar tensel hazlar peşinde bir adam değil. Aksine tensel aşklardan, gelgeç ilişkilerden bıkmış, aşka düşmek isteyen biri. Bu açıdan Eylül, Aşkı Memnu’nun gerçekleşmemiş, hep düşlerde yaşanmış bir başka versiyonu belki de. Daha saf, daha nahif, daha kırılgan. Artemis Yayınları bir döneme damgasını vurmuş popüler romanlardan oluşturmayı tasarladığı bir seriye Mehmet Rauf’un Eylül’ü ile başladı. Romanın dili akıcılaştırılmış; eserde piyasadaki hiçbir baskıda bulunmayan bir anlaşılırlık söz konusu. Tabii ki bugün yazılmış bir roman gibi değil, bazı cümlelerde o günün algılayışına, o günün düşünüşüne uygun anlatımlar, kelime seçimleri, tasvirler var. Ancak kesinlikle güncel, hatta büyük oranda elden bıraktırtmayacak denli akıcı bir dil yaratmak için çaba harcanmış. Bu ilk sayfadan itibaren anlaşılıyor. Artemis Yayınları’nın bu eserleri yeniden popüler olmalarını sağlayacak bir şekilde yayına hazırlaması önemli bir atılım. Bugüne kadar denenmemiş değil. Ama bugüne kadar tam olarak başarılamamış bir şey bu. Hem o dönemi yansıtıp hem zevkle okunabilen, güncellenmiş eserler yaratmak, yeni baştan, sıfırdan bir eser kaleme almaktan zor olabilir çünkü yeri geldiğinde. ? Eylül/ Mehmet Rauf/ Artemis Yayınları/ 402 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1029
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle