Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OKURLARA Sontag’ın ya da bizde Tanpınar ve Atay’ın deneyimlediği gibi, Murat Gülsoy da kendi anlatısının arka planını belirli bir kuram çevresinde oluşturmaya önem veriyor. ‘602. Gece’ böyle bir yazınsal çabanın ürünü olarak ilginç. Kitabı Hülya Soyşekerci değerlendirdi. Latife Tekin gözlemlerini aktarıyor bizlere yeni yapıtında... Düşlere yönelten zihin oyunları sanki daha bir fazla bu yapıtında, iç sesle barışık olma ya da olmama halini yazdırıyor, dürtüyor kalemi ile. Basa basa muhalefet, basa basa doğrucu davutluk, basa basa dokuz köyden kovulmuşluk, onuncu köyden seslenmişlik onunkisi. Latife Tekin ile yeni kitabı ‘Rüyalar ve Uyanışlar Defteri‘ni konuştuk. Fikret Hakan’ın “Joe Brico Masumdur” adlı yeni öykü kitabı, daha önce basılmış iki kitabını ve 1952’de İstanbul Ekspres gazetesinde yayımlanan öykülerini bir potada buluşturuyor. “Joe Brico Masumdur” bir edebiyatçının dilinin gelişim serüvenini de gözler önüne seriyor. Fikret Hakan, kitabını döneminin önemli Rusça çevirmenlerinden ve komünistlikle suçlanarak Sansaryan Hanı’nda “tabutluk” işkencesine tabi tutulan babası A.Gaffar Güney’e ithaf ediyor. Kitabına adını veren öyküsünde de bütünüyle bu acı olayı aktarıyor. Bugünlerde onu çok heyecanlandıran bir çalışması daha var. Bin sayfalık “Türk Sinema Tarihi”, yılbaşından önce yayımlanacak. Biri üçleme olmak üzere iki roman çalışmasının yanı sıra tiyatro ve sinema anılarını kitaplaştıracağı iki tasarısı da gündeminde. Fikret Hakan ile “Joe Brico Masumdur” ve edebiyatsinema hattı üzerine söyleştik. Batı’da Calvino, Eco, P zlediğim bir dergi değil Lire; benim ölçülerime göre, edebiyatın popüler, magazinel, tanıtım ağırlıklı çizgisinin kabul edilebilir sınırını Magazine Littéraire dergisi ya da Quinzaine Littéraire simgeliyor. Onlara yakın konumda yeni dergiler çıktı son yıllarda: La Matricule des Anges ve Transfuge sözgelimi: iyi edebiyata giden yolu aydınlattıkları için beğeniyorum onları. ervasız Pertavsız ENİS BATUR Dünden bugüne: Şiirin ‘Durum’u İ Umberto Eco Andrea Zanzotto Lire onlardan biri sayılamaz, tüketici okuru hedefliyor yayın siyaseti, her şeyi ufalayıp ehlileştiriyor. Son sayısını, kuşbakışı bir İtalyan edebiyatı dosyası hazırladığını görerek aldım, gene kof çıktı içeriği. Bir tek, Citati’yle dişe dokunur denilebilecek bir söyleşi ilgimi çekti; orada da, 78’indeki eleştirmenin tutuculuğu düşkırıklığı yarattı bende: Eco? Hayır. Magris? Şöyle böyle. Tabucchi? Başlangıçta iyiydi, artık kendini tekrarlıyor. Sonuç: Nerede bıldır yağan kar şimdi. Hiç sevmem o bakışaçısını. Asıl üzerinde durulması gereken: Şiirden bir satır söz edilmemesi koskoca bölümde. Ungaretti’si, Montale’si, Quasimodo’su, Zanzotto’su, Luzi’si, yenileri hiç saymıyorum, lütfedip yer açılmamış herhangi birine. Edebiyatın bunca dışına mı sürüldü Şiir? Yoksa, bir “sükut suikasti” mi, nicedir, devrede? Yaşayan, görece geniş bir okur kesiminin okumasa bile adını tanıdığı son büyük şairler (Ashbery, Bonnefoy, Zanzotto) çekip gittiğinde, Şiir, giderek nüfusu azalan bir kabilenin ilgi alanı içine sıkışacak. Geçmişin şairleri yeter bize, bugün şiir ölmüştür: Rahatlatıcı bir yargı. Türkiye’de de durum aynı. Taraf gazetesinde İsmet Özel ile Hilmi Yavuz kapışmışlar. Yaşayan en popüler şairlerimiz bunlar. Neye borçlular tanınırlıklarını, şiirlerine mi? Hayır: Düzeysiz, akla sezâ çıkışlarına daha çok. Geride kalanlar, dar bir okur topluluğu tarafından izleniyor. Aslında, bir birilerini bile okumaktan kaçınan şairlerin diyarı Türkiye. 1980’den bu yana yokuş aşağı patlak fren inen bir toplumdan, başka türlü bir sonuç beklenemezdi. Büyük kriz karşısında, sistemle, daha çok ekonomi ve siyasal düzen odaklı bir hesaplaşma içinde düşünen dünya. Kültürel cepheye yönelmekten geri durmuyor entelektüel kesim, Batıda. Bizde üçbeş kişinin temel kaygısı o alanda olupbitenler, onlara da kulak verildiği söylenemez. İsmail Ertürk’ün dergi projesi, (Yeni), bu bağlamda bir denektaşı oluşturacak. Bir: Çıkacak mı? İki: Çıkarsa, dolgun bir içerik getirebilecek mi? Üç: Dikkate alınacak mı? Bizler, çok değil kırk yıl önce, şiirin merkezi değerlerin merkezlerinden birini oluşturduğu dönemde başladık şiir yazmaya, yayımlamaya. Beş kıtada da, Türkiye’de de saygın şair figürleri çoğunluktaydı. Onlar, şiire ve şairlere köklü bir saygı John Ashbery Bol kitaplı günler... eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr TURHAN GÜNAY Antonio Tabucchi ilişkisiyle bağlıydılar, sefil karalama ve yarışma eğilimlerinin uzağındaydılar. Susuzluk ve heyecan içinde beklenirdi bütün şiir kitapları. Yazılar, söyleşiler dikkatle okunur, üzerilerinde günlerce, haftalarca durulurdu. Yakın meşrep bağları duyulmadığında bile, hafifsenmez, alaya alınmazdı şairler. O dönemde başlayanlar talihli, bu dönemi gördükleri için talihsizler. Şüphesiz, yalnızca şiiri bağlamıyor yaşanan çözülüşün sonuçları. Yaratıcılık alanlarının tümünü kuşatıyor boğucu atmosfer. İlelebet böyle mi olacak, koşullar? Tarih güvenilir bir kaynak mı emin değilim gerçi, ama onun barındırdığı inişlere çıkışlara bakıldığında, günü geldiğinde şu kara sisin dağılacağına bel bağlamaktan başka çıkar yolumuz yok gibi. 18801950 arası yaşamış birini gözümün önüne getiriyorum da, o tarihler arasında hem büyük yoğunlaşmaların, hem dibe çöküşlerin hayatın çehresini bütünlemiş olduğunu görerek, yılgıya kapılmamanın tek sağlıklı duruş sayılması gerektiğine varıyorum. Bin kere dile getirdim, bin birincisi olsun: Fetret dönemlerini dengesini koruyarak geçirmesi önemli, kişinin. Bazen, yıllar sürer. Yanlış seçimlerden, geçici utkular peşine düşerek onarılması olanaksız hatalar yapmaktan kaçınmak bedel ister, ödemekten korkulmamalı. Geçiş dönemlerinin bulanık sularında dolaşmak şan şöhret, para pul, erk getirebilir kolaylıkla: Çarçabuk buharlaşır o sözümona kazanımlar, yerlerini ne denli yunsak gitmeyen inatçı ve kalıcı bir kir tabakasına bırakırlar. İşimize bakacağız, sözün özü. Yaptıklarımızın bugün pek az taliplisi olması, unutmayalım, doğru işler çıkardığımızın temel göstergesi. ? İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0(212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Reklam Müdürü: Eylem Çevik?Tel: 0 (212) 25198 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1029 SAYFA 3