19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B BOZÜYÜK’TE FASILLI BİR GECE BELEDİYE KONUK EVİ HİZMETE GİRDİ ÇİNİ FIRINLARI KAZILARI DEVAM EDİYOR İZNİK - İznik Çini Fõrõnlarõ kazõsõ çeşitli uzman öğreticiler ve öğrencilerin oluşturduğu yaklaşõk 20 kişilik ekiple geçen günlerde başladõ. Kültür ve Turizm Bakanlõğõ ile İstanbul Üniversitesi tarafõndan yürütülen kazõlarõn eylül ayõ başõna kadar süreceği belirtildi. İstanbul Üniversitesi’nin en uzun soluklu kazõsõ olan İznik Çini Fõrõnlarõ kazõlarõna İznik Belediyesi ve kaymakamlõk da destek veriyor. Tarihin yaşatıldığı kent: Edirne 2. sayfada Susuzluğa mahkûm ettiler 3. sayfada Adliye yeri tartışması Arka sayfada Bilecik’in Bozüyük ilçesinde sahne alan İstanbul Bayan Fasõl Grubu, davetlileri kendine hayran bõraktõ. Cumhuriyet Meydanõ’nda düzenlenen Ramazan gecelerinde Karagöz ve Hacivat gölge oyununa minik izleyiciler yoğun ilgi gösterdi. “Kanlı Nigâr” oyunu da izleyicilere oldukça keyifli anlar yaşattõ. Ramazan’õn 3. gecesinde son olarak sahne alan İstanbul Bayan Fasõl Grubu ise seslendirdiği birbirinden güzel eserlerle dinleyenlerden bol alkõş aldõ. Babaeski ilçesinde 2010-2011 eğitim-öğretim yõlõnda belediye konuk evi hizmete girdi. Aryurt Gõda Sanayi Yönetim Kurulu Başkanõ Eyyüp Özbahçeci, yaptõğõ açõklamada konu ile ilgili şunlarõ kaydetti: “Yap, işlet, devret modeli ile Babaeski Belediyesi’nden kiralanarak işletmesini üstlendiğimiz Belediye Konuk Evi yapılan iç tadilat ve yenileme sonucunda yeni eğitim ve öğretim yılına müşterilerimizin istenildiği şekilde hazırlandı. Hizmete sunulan belediye konuk evinde odalarımız son derece konforlu olup, içerisinde her türlü spor yapabilmek için çok amaçlı spor salonu ve teknolojik hizmetlerden yararlanabilecek ADSL internet hizmeti mevcuttur”. Burasõ Yalova… Yeşil ile mavinin koyun koyuna olduğu şehir… Atatürk’ün mavi sulardan süzülerek keşfettiği ve bağlandõğõ yeşil cennet… Yalova’da, denizden ormana süzülen bir martõ gibi ansõzõn geçersiniz bir renkten başka bir renge… Sadece yeşilin ve mavinin değil, yaşamõn da bütün renklerinin buluştuğu ve o kendine özgü ahengiyle doğada harman olduğu eşsiz bir coğrafya… Yalova’yõ uzun uzun anlatmaya gerek yok aslõnda. Gelmek, görmek ve yaşamak gerek. Yalova’da nice zamandõr bir hareket ve değişim var. Yeşil Mavi Yol’un yarattõğõ bir değişim bu… Yõllarca adeta bir dantel gibi örülen ya da sabõrla dizilen bir puzzle gibi şehri baştan sona kuşatan Yeşil – Mavi Yol, sadece köyleri köylere ve insanlarõ insanlara bağlayan toprağõn üstüne serilmiş bir geçit değil. Yeşil Mavi Yol aynõ zamanda, bir şehrin ve o şehrin sakinlerinin zihinlerine ve yaşamlarõna açõlan yeni bir pencere, yeni bir zihniyet... Yalova’nõn doğusundan Kocaeli tarafõnda Altõnova ilçesi Hersek köyünden başlayõp; şehrin en batõ ucundaki Armutlu ilçesine kadar yeşilin maviyle kucaklaştõğõ 127 kilometrelik Yeşil-Mavi Yol… Bağlantõ yollarõyla 189 kilometreyi bulan ve yol boyunca çeşitli tarihi, kültürel, turistik ve doğal güzellikleri içinde barõndõran bir bütünlük… Tarihi yaşamak KÖYDES Projesi’yle de eklemlenen bir dizi faaliyet ve projeyle Yeşil-Mavi Yolu ortaya çõkaran uygulama sürecinin içerisinde neler yok ki? Yol boyunca yeniden inşa edilmiş tarihi yapõlar; doğa sporlarõ, trekking ve foto safari alanlarõ; organik sebze ve meyve üretim sahalarõ; şifalõ termal kaplõcalar; yaylalar; dereler; göller; şelaleler; mağaralar; kent ormanlarõ ve daha neler neler… Tam anlamõyla yeşilin ve mavinin büyüleyici harmonisi… Yeşil Mavi Yol’un başlangõcõ olan Altõnova’nõn girişinde insanõ tarihin derinliklerine 17. yüzyõla götüren Hersekzade Ahmet Paşa Camii ve Külliyesi karşõlamakta; Karadere Köyü’nde Çobankale Anõtõ, devamõnda Yalova’nõn tropikal iklime müsait yapõsõ dolayõsõyla çilek bahçeleri ve çiçek seralarõ size arkadaşlõk eder. Altõnova Merkez, Soğuksu, Kocadere, Fevziye, Tevfikiye ve Sermayecik köylerinden Çiftlikköy istikametine geçilmekte Burhaniye, Çukurköy, Dereköy, Laledere ve Gacõk köylerine ulaşõlmaktadõr. Yeşil -Mavi Yol’un bu bölümünde Taşköprü Beldesi’ndeki tarihi taş köprüyü de görmeden geçmemek gerek. Daha sonra, Yalova Merkez Elmalõk, Sugören, Güneyköy ve Kurtköy’e ulaşõlmakta, orman içindeki eşsiz mağaralar ve yüzlerce yõllõk çõnar ağaçlarõ görülebilmektedir. ? Arkası 3. Sayfada Yeşil-Mavibiryolhikâyesi... ÇATALCA - Çatalca Belediye Başkanõ Cem Kara, ilçedeki birçok arazinin imara kapalõ olmasõ nedeniyle yatõrõm yapamamaktan yakõndõ. Kara, “İlçemize günübirlik turizm rolü biçilmiş. Bu turizmi geliştirelim diyoruz. Mesire alanlarını geliştirmek, mutfak, tuvalet yapmak istiyoruz ama imar kapalı olduğu için bunları dahi gerçekleştiremiyoruz” dedi. Başkan Kara, göreve geldiği ilk zamanlarda Çatalca’nõn nüfusunun 23 bin 739 olarak öngörüldüğünü belirterek, “Haklı baskılarımız sonucunda, bu nüfus Çatalca’nın menfaatleri doğrultusunda değiştirilerek, 50 bin 244 olarak planlandı. İlçeye köyleri ile birlikte ise 160 bin kişilik bir nüfus öngörüldü” diye konuştu. Daha sonra imarla ilgili çalõşmalara başladõklarõnõ anlatan Kara, 1/5000 ölçekli imar planlarõnõn İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce yapõldõğõnõ ve kabul edildiğini söyledi. 7 Mayõs’ta da 1/1000 ölçekli planlarõnõn Çatalca Belediye Meclisi’nde kabul edildiğine dikkat çeken Kara, “Acil bir şekilde planlarımızı İBB Meclisi’ne gönderdik. 1/1000 ölçekli imar planlarımız Haziran ayı meclisinde görüşüldü ve imar komisyonuna gönderildi. Hiç kimseden olumsuz bir agörüş almamama rağmen, planlarımız çıkmadı ve imarlarımız hâlâ kapalı” dedi. Çatalca’da hayvancõlõğõn, turizmin, eğitimin gelişmesi için çalõşmalar yapõldõğõnõ belirten Başkan Cem Kara şöyle devam etti: “Hayvancılık gelişsin istiyoruz ama ahır yapamıyoruz, turizm gelişsin istiyoruz. Çünkü ilçemize biçilmiş bir rol var. Günübirlik turizm rolü biçilmiş. Bu turizmi geliştirelim diyoruz. Mesire alanlarını geliştireceğiz, mutfak yapacağız mesire alanlarına, tuvaletler yapacağız ama imar kapalı olduğu için bunları dahi gerçekleştiremiyoruz. Sağlık Vadisi Projemiz kapsamında sağlık meslek liseleri yapılacak ve Türkiye’de bir ilk olarak biyomedikal sağlık meslek lisesi yapılacak, yatırımcı hazır, yer hazır ama mutlak tarım alanları ve imar yine karşımıza sorun olarak çıkıyor.” Yeşil – Mavi Yol, sadece köyleri köylere ve insanları insanlara bağlayan toprağın üstüne serilmiş bir geçit değil. Yeşil – Mavi Yol aynı zamanda, bir şehrin ve o şehrin sakinlerinin zihinlerine ve yaşamlarına açılan yeni bir pencere, yeni bir zihniyet... Rüzgârın çocuklarına ödül KEŞAN – Keşan Belediyesi’nin evsahipliğinde Erikli sahilinde gerçekleştirilen ve 20 Ağustos’ta başlayan Starboard Windsurf Türkiye Şampiyonasõ 4. Ayak Yarõşlarõ 22 Ağustos’ta yapõlan yarõşlar ve ödül töreni ile sona erdi. Son günkü yarõşlarda erkeklerde 5, masterlerde 5,genç erkeklerde 5, bayanlarda 6 ve genç bayanlarda 5 olmak üzere toplam 26 yarõş gerçekleştirildi. Yarõşlara, 5 kategoride 10’u bayan 54 sporcu katõldõ. Yarõşlarõn sona ermesinin ardõndan yapõlan ödül töreninden önce konuşan Keşan Belediye Başkanõ Mehmet Özcan, bu organizasyona katõlan tüm sporcu ve hakemlere yaşattõklarõ güzellik nedeniyle teşekkür ederek sözlerine şöyle devam etti: “Erikli Sahili yapılan bu yarışma ile gerçekten görsel bir güzellik yaşadı. Önümüzdeki yıl daha iyi bir organizasyona imza atmak istiyoruz. Keşan Belediyesi olarak bu sporun gelişmesi ve ilerlemesi için bundan sonra daha büyük destek olacağız”. Özcan’õn konuşmasõnõn ardõndan ilk 8’e girenlere madalya ve ilk 3’e girenlere kupa ödülleri verildi. Geri kazanõlabilen atõklar için Atõk Getirtme Merkezi kurulacak 3 belediye çevre için bir arada SİLİVRİ - Silivri, Çatalca ve Büyükçekmece Belediyesi, yaşanõlabilir bir çevre yaratabilmek ve birlikte projeler oluşturmak amacõyla “3 Belediye 3 Atık Getirtme Merkezi” adlõ ortak bir çalõşma başlattõ. Silivri Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen 8. Çevre Projeleri Koordinasyon toplantõsõna Silivri Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü Çevre Mühendisi Sema Kurt, Büyükçekmece Belediyesi Temizlik İşleri Müdürü Çevre Mühendisi Başak Sancar ve Çevre Mühendisi Sibel Kökdemir, Çatalca Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü Ar-Ge Birimi’nden Çevre Mühendisi Ayşegül Sultar ve İmar Müdürlüğü’nden Mimar Nahide Girgin, Silivri Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü’nden ve Çevre Mühendisi Sennur Güvenç ve Silivri Belediyesi Emekli Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü Serap Tarı katõldõ. Toplantõda yurttaşlarõn çöp dõşõnda kalan ve geri kazanõlabilen ya da evsel atõklardan ayrõ olarak bertaraf edilmesi gereken atõklarõ getirebilecekleri bir Atõk Getirtme Merkezi kurulmasõ için çalõşmalarõ başlatõlmasõ kararlaştõrõldõ. Başkan Cem Kara isyan etti Yaşadığımız Yerler “İki şey var ancak ölümle unutulur Anamızın yüzüyle şehrimizin yüzü” Lejanttaki dizeler ünlü ozan Nâzım Hikmet’in Saman Sarısı şiirinden aktarılmıştır. İçinde ya- şadığımız yerlerin önemini vurgulamak için anamızla kentleri eşdeğer tutmuş ozan.. Bu yaklaşımı daha iyi kavrayabilmek için için- de bulunduğumuz Marmara bölgesine şöyle bir göz atalım. Kentleşme açısından Türkiye’nin en büyük yoğunluğuna sahip bu bölgesinde İstan- bul, Bursa, Kocaeli, Sakarya gibi büyük illerimizin yanı sıra Çanakkale, Bilecik, Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Yalova gibi tarihiyle, doğasıyla, kül- türel değerleriyle son derece zengin yerleşme bi- rimlerimiz de bulunmaktadır. Sözünü ettiğimiz bu bölge yüksek arazi kullanımlarının yanı sıra demografik büyüklükleri bakımından Türki- ye’nin önde gelen kentleri değil salt, aynı za- manda ülkenin en gelişmiş sanayi ve ticaret ku- ruluşlarını içinde barındıran büyük bir çekim ala- nı niteliği de taşımaktadır. Öte yandan sanat ve kültür etkinlikleri ile basın ve iletişim organları da burada yoğunlaşmış. Özetle Marmara böl- gesi Türkiye’nin anası konumunda. Peki, biz ozanın dediği gibi anamızla eşde- ğer tuttuğumuz kentlerimize, yaşamımızın doğ- rudan içinde geçtiği bu yerlere gereken ilgi ve özeni gösteriyor muyuz? Yoksa birer rant ve ka- zanç kapısı olarak mı bakıyoruz? Bu sorulara ger- çekçi yanıtlar veremezsek, kentlerin insan yaşamı üzerindeki etkilerini, geleceğimizi biçimlendir- medeki rollerini de belirleyemeyiz. Örneğin bundan 11 yıl önce Marmara böl- gesinde büyük bir deprem yaşanmış, binlerce can, milyarlarca mal yitimlerine neden olmuş- tu. Bu yaraların tümüyle sarılamamış olması şöy- le dursun, gelecekte bir benzerinin daha ya- şanmayacağına ilişkin hiçbir güvencemiz yok. Çünkü başta İstanbul Boğazı olmak üzere bir bü- tün olarak Marmara çukurunun milyonlarca yıl önce oluşan büyük bir yerkabuğu yarılması so- nucunda biçimlendiği bilimsel verilerle açıklan- maktadır. Başka bir anlatımla içinde yaşadığı- mız bölge yerleşim birimleri gizil bir deprem ku- şağı üzerinde oturmaktadır. Bölgenin doğasın- dan kaynaklanan bu özelliğini bilerek yaşamayı öğrenebildik mi? Öğrenmek şöyle dursun, olası bir depreme kar- şı gerekli bilimsel ve teknik önlemleri halen ye- terince almış değiliz. 7 büyüklüğünde olası bir depremde bölgedeki yapı stoklarının yüzde 60’a varan bölümünün yıkılacağı, can kayıp- larının on binlere ulaşacağını bilim insanları ve uzmanlar belirtmektedirler. Bölgedeki çarpık ve plansız yerleşme istemlerini durdurabilmiş değiliz. Ayrıca yukarıda belirtti- ğimiz nedenlerle Türkiye’nin diğer bölgelerinden iş ve aş aramak için buralara göç bütün hızıy- la sürmekte, bu da kentsel gelişmeyi olumsuz bi- çimde etkilemektedir. Buna kentlerdeki doğal nü- fus artışı da eklenince giderek büyüyen bir is- tihdam sorunu yaşanmaktadır. Bu sorundan kay- naklanan ve barınma, beslenme gibi gereksin- melerini karşılamak için gecekondularda yaşa- yan, marjinal işlerle uğraşan yeni bir toplumsal kesim oluşmuştur. Böylesi bir toplumsal doku, sanayi devrimle- ri çağında ilerlemelerin merkezi olan kentleri ne yazık ki tutuculaştırmakta, arabesk bir yaşam bi- çimini topluma dayatmaktadır. Örneğin geçmişte başta İstanbul olmak üzere sol ve sosyal demok- rat siyasaların beslendiği bölge kent halkları ge- ri siyasaların kucağına oturmaktadır. İşte bu tersine dönüşü ciddi ve bilimsel bir bi- çimde sorgulanmadan yapılan çözüm arayış- larının da ayakları hep havada kalmaktadır. Feo- dal artıkların kentlere taşınan nesnel yaşam ko- şulları ortadan kaldırılmadığı sürece bu sıkıntı- lar ve sancılar gerek ekonomide, gerek kültür- de, gerekse siyaset alanında daha uzun süre ya- şanacaktır. Ülkenin kalbi ve anası konumunda olan Mar- mara’yı planlı ve çağdaş yöntemlerle ayağa kal- dırabilirsek, tüm Türkiye ayağa kalkacak, ay- dınlığa ve esenliğe kavuşacaktır. Yeni sayılarda buluşmak dileğimizle hoşça kalın. CUMHURİYET MARMARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle