Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
26 AĞUSTOS 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Tetikçi
İSTANBUL (AA) - İş Bankasõ Genel Müdürü Ersin
Özince, İş Bankasõ’nõn bu yõl 86. yõlõnõ kutladõğõnõ belirterek
“İş Bankası, 85 dolu yılda Cumhuriyetin çocuğu kim-
liğinden Cumhuriyetin güçlü ekonomi kalesi konumu-
na geldi. Bugün 14 milyar lirayı aşkın bir özkaynak bü-
yüklüğüne ulaşan İş Bankası, artık ergin bir Cumhuriyet
kuruluşu olarak yoluna devam edecek” dedi.
Atatürk’ün bankanõn kuruluşunda “Sermayemiz az di-
ye endişe etmeyin. En önemli sermaye zekâ, dikkat ve
iffettir. Siz bunlara sarılın, gerisinden korkmayın” de-
diğini anlatan Özince, “İşte gün geldi biz dünyanın en bü-
yük sermaye güçleriyle her yönden boy ölçüşür olduk.
Zekâda da, dikkatte de, iffette de... Biz sadece kendi di-
şimiz, tırnağımızdan biriktirdiğimiz, bir bölümü Cum-
huriyet mücadelesinden, bir bölümü halkımızın küçük
tasarruflarından kaynaklanan sermayeyi bu kadar bü-
yük uluslararası sermaye güçleriyle başarıyla rekabet
ettirmekle kalmadık; aynı zamanda doğru, düzgün, dik-
kat ve iffetle bankacılığın nasıl yapılacağını, namuslu
bankacılığın nasıl yapılacağını da herhalde gösterebil-
dik” şeklinde konuştu.
Yatırım bütçesi 1 milyar TL
Özince bankacõlõk sektörü ve İş Bankasõ’nõn hedefleri ile
ilgili olarak şu değerlendirmeleri yaptõ:
Ülkemizde bugün çok değerli yabancõ bankalar var.
Bunlar ülkemize çok büyük renk ve serbest piyasa olgun-
luğu kazandõrõyorlar. Fakat bugün Avrupa ve Amerika’da
Türk bankalarõna aynõ hüsnü kabulün gösterildiği kanaa-
tinde hiç değilim. Bilakis, bizim yurtdõşõndaki bankalarõ-
mõza daima yabancõ banka muamelesi yapõlõyor. Halbuki
biz birçok yabancõ bankayõ bile bağrõmõza bastõk.
Önümüzdeki dönemlerde İş Bankasõ her alanda yatõ-
rõmlarõnõ sürdürecek. 2010’da sadece bankanõn 300 milyon
liranõn üzerinde yatõrõm bütçesi bulunuyor. Grup olarak ya-
tõrõm bütçemiz her yõl milyar lira civarõnda.
Adõna ister mali kural, ister IMF kurallarõ deyin, bizim
geleceğe dönük makro ekonomik sonuçlarõmõzõ etkileye-
cek her türlü politikamõz açõk, sürprize meydan vermeye-
cek şekilde belirlenmelidir.
Bir ülke İş Bankasõ Grubu’na kapõsõnõ açarsa, biz ora-
ya sigortacõlõktan kalkõnma bankacõlõğõna, gayrimenkul ya-
tõrõm ortaklõğõndan leasing’ine kadar, mümkünse camõna
kadar her alanda yatõrõm yapmak isteriz.
Şube açmaya ülke otoriteleri genellikle sõcak bakmõ-
yor ama bizim de her ülkede birer banka alõp koleksiyon
yapacak halimiz yok. Balkanlar’da şube açma arzumuz var.
Irak’ta her türlü izin alõndõ. Bağdat ve Erbil için kad-
ro oluşturmaya çalõşõyoruz. Arzu eden, uygun perso-
nelimiz olursa Irak’a personelimizi götürebiliriz. Bizim
kadromuzda Arapçaya ve Kürtçeye hâkim ve bu kö-
kenden olan mensuplarõmõz da var.
Sıcakparanındüşmanıdeğiliz
Türkiye’nin ekonomi politi-
kaları açısından kötü yöne-
tilmediğini ancak daha iyi olmaya
ihtiyaç olduğunu ifade eden
Özince, sonuçları ne olursa olsun
AB ile ilgili Türkiye’nin duru-
şunun netleştirilmesi gerektiğini
söyledi. Mali kuralın ertelenme-
siyle ilgili de Özince, şunları
kaydetti: “Şu anda ortaya çıkan
tereddütlerin ortadan kaldırıla-
cağını düşünüyorum ve bekliyo-
rum. Bir sabırsızlık içinde deği-
lim. Benim herkese de tavsiyem,
sorumlu koltukta oturan kişiler
değerlendirme yapmadan hepi-
mizin ortalığa dökülüp değer-
lendirme yapmasına gerek yok.
Herkes bir laf söylerse esas o za-
man korktuğumuz riskleri biz ya-
ratmış oluruz. Etrafa ‘aman bi-
zim ülkede bir kargaşa var, ma-
li kural işini başımıza bela ettik,
hiçbir politikayı biz kararlılıkla
sürdüremeyeceğiz. Biz yine her
an için sürprizler yaratabiliriz,
ipin ucunu kaçırabiliriz, geliri-
mizden çok harcayabiliriz diye te-
reddütler yaratabiliriz.’ Bunlar
doğru değil.”
Bankanın iştiraklerine de işaret eden Özince, iş-
tiraklerle ilgili en önemli hedeflerinin grup yapı-
lanmasını gerek yönetsel, gerek değer yaratma açısından
en ideal seviyeye ulaştırmak ve sonrasında da bunu sür-
dürmek olduğunu vurguladı. Türkiye Şişecam Fab-
rikaları AŞ’nin bunlardan biri olduğuna dikkati çe-
ken Özince, “Cam ve ilintili sanayi konularında 30’un
üzerinde şirketimizi bu grubun altında kümelendir-
dik” dedi. Özince, Şişecam’ın şu anda Avrupa, As-
ya ve Afrika olmak üzere 3 kıtada üretiminin söz ko-
nusu olduğunu, üretim tesisi kurmak için Tataris-
tan, Ukrayna ve Yunanistan pazarlarını da değer-
lendirdiklerini bildirdi. Şişecam’ın 2010 yılı Ocak-
Haziran döneminde net satışları bir önceki yılın ay-
nı dönemine göre yüzde 17 artışla 2 milyon 43 bin
TL’ye ulaşırken, net kârı 241 milyon TL’ye çıktı.
Babacan
mali kuralı
konuşmayacak
Devlet Bakanõ ve Başbakan Yardõmcõsõ
Ali Babacan, mali kural konusunda ko-
nuşmama kararõ aldõğõnõ açõkladõ.
Babacan ekonomideki son gelişmele-
re ilişkin yaptõğõ açõklamada şu noktala-
ra dikkat çekti:
Bütçede 2010 yõlõ için Orta Vadeli
Program’da yüzde 4.9 açõk öngörülüyor.
Belirsizliğin çok olduğu dönemde,
Türkiye kendisini korumak için farklõ se-
naryolara karşõ hazõrlõklõ olmalõ. İkinci dip
olabilir, olmayabilir de...
17 Ekim’den önce Orta Vadeli Ma-
li Plan ve 2011 yõlõ bütçesi birbirine ya-
kõn tarihlerde açõklanõr.
Hâlâ yoğun bakõm odasõndan, normal
hasta yatağõna çõkabilmiş bir dünya eko-
nomisi yok.
Çağlayan:TÜSİAD’ı
anlayamıyorum
Ekonomi Servisi - Devlet Bakanõ Za-
fer Çağlayan, TÜSİAD’õn, demokratik
hak ve özgürlükler konusunda görüşle-
rini çok net ifade eden, çok radikal şey-
ler söyleyebilen bir kuruluş olduğunu be-
lirterek, derneğin referandumla ilgili
tavrõnõ da net bir şekilde ortaya koyma-
sõ gerektiğini söyledi.
Koza Genç Moda Tasarõmcõlarõ Ya-
rõşmasõ sonrasõ gazetecilerin sorularõnõ ya-
nõtlayan Çağlayan “TÜSİAD’da bir ge-
rilim var mı?” sorusu için şunlarõ söy-
ledi: “Sayın Başbakanımızın söylediği,
kardeşim, bu meseleler sizi ilgilendi-
riyor. Siz bu konuyla ilgili söyleyece-
ğiniz şeyler varsa bunları söyleyin.
Yoksa ‘evet’ ya da ‘hayõr’ deme nok-
tasında herhangi bir baskı olması
mümkün değil. Bunu birçok insan
saptırıyor” dedi.
İğneyi önce kendimize batırmakta yarar var...
Medyada yer kapmış insanların medya gücünü
sorumsuz, şantaj boyutunda kullanmalarının
dayanılmaz hafifliğine ilişkin örneklerde patlama
var. En belirleyici etken elbette medyanın bugünkü
hali pürmelali... Gazeteciye, habere, kaliteye
yatırım en pahalı olanı... Yarıdan çok yükselen
ölçeklerde iktidarın ya da cemaatlerin doğrudan
elinde, yandaş medya olgusu, iktidarda kalan
medyada da aykırı seslerin çıkmasına
katlanılmazlığı, baskı eğilimlerini arttırdı.
İktidar, patronaj, baskı gücü, var olmada geçerli
yükselen değerler, ittifaklar içinde olmanın suçluluk
duygusunu gidermenin çabasında... Aydın olma,
toplumsal sorumluluk, kamuoyunu tarafsız
oluşturma sorumluluğu sapmalarında.. kimlik
erozyonunu en uç noktalarda yaşayan gazeteci;
ezikliğini, biriken kompleks ve çaresizliğini gücünün
yetebileceğini düşündüklerinde kullanmaya
kalkışarak, bir tür medyatik tetikçilik yaparak
içindeki suçluluk duygusundan arınmaya çalışıyor.
Kamera, mikrofon, bilgisayar, geçmişin simgesi
kalem silahtan daha güçlü... Ancak köşeniz,
programınız, yayımlatabilecek haberiniz varsa
varsınız... Hangi koşullarda kimlere karşı Tanrısal
güce sahip olabildiğinizi, hangi koşullarda sıfır
olacağınızı, kendinize bile itiraf etmeseniz bile en iyi
siz, bilinçli ya da bilinçsiz biliyorsunuz. Yerinizi
koruyabilme adına sadece gazeteciliğin değil,
insan, dürüst, erdemli olabilmenin çizgisinden hangi
ölçeklerde saptığınızı da..
Dünya gazetecilik örgütlerinin resmi
raporlarında, artık savaşı işgalci ordunun
yanından izleyen gazetecinin “ilişkilendirilmiş
gazetecilik” suçlarının en masum suç ortaklığı
olduğunun altı çiziliyor. Günümüzde giderek
vahşileşen insan hakları, demokrasiden, eşitlikten
uzaklaşan yeni dünya sömürü düzeni çarklarında,
insanların, toplumların silahtan daha etkili medya
gücü ile güdülenebilmelerinde, kamuoyunun kirli
çıkar ilişkileri adına aldatılmalarında, en çok
tepeleri tutmuş gazetecilerin satın alınmaları
yöntemi geçerli...
Herkeslerin gözleri önünde iktidar yandaşlığı,
medya tetikçiliğini en yukarılara çıkarmış olarak,
sürekli haktan yana gazeteci görüntüsü verebilmek
kolay mı? Yargısız infaz yapılarak yıllarca
cezaevlerinde tutulan en yakın arkadaşlarına sırtını
dönebilmek için bile, birlikte işe gittiğin, yıllarını
paylaştığın, program yaptığın o arkadaşını, senin de
yargısız infazla, medyatik tetikçilik yaparak
suçlaman gerek... Başbakan’a çanak soru
sunabilmenin yolu, ancak demokrasi, insan hakları
algılamaları, gerçeklerinin tersyüz edilebilmesiyle
açılabilir... Demokrasilerin olmazsa olmazı, sivil
toplum örgütlenmelerinin iktidar karşısında özgür
tavır koyabilmeleri iken; Başbakan Erdoğan’ın
referandumda “evet” kararı alabilmek için şantaj ve
tehditlerini alkışlamanın, sivil diktatörlüğe gidişi
desteklemenin gazetecilik adına savunulması
olabilir mi? Ya yasadışı kanıtsız suçlamalarla
bireyleri, örgütleri karalayıp, yargısız infazların
gerçekleri ortaya çıktığında haber bile yapmayıp
saklamaya ne demeli!..
Hani ezilen, şiddet gören insanın, kendi
çocuklarına, gücünün yettiklerine, bu kompleksle
çok daha vahşi şiddet uygulayacağı tezi, kaosu
geçerlidir, anlatılır ya... Medya tetikçiliğinde
yaşadıklarımız tam da böyle bir şey. Bir de
gazeteciliğin giderek kalesinin düşmesi ile öne
çıkan cehaletin cesaret halleri var...
Türkiye’de uzun yıllar ayakta kalabilmiş, sağlıklı
işleyen bir merkezi sınav sistemi, oturmuşluğu
vardı... Erdoğan hükümetleri kendi kendini finanse
eden sistemin önce parasına göz ve el koydu. 12
Eylül’ün YÖK’ünü mumla aratacak hale gelen
YÖK’ü de kullanarak sistemi ayakta tutan kadroları
iş yükünü bire onla katlarken kadrosunun, nitelik ve
sayısal olarak sürekli aşağı çekilmesine yol açtı.
Bizim medya, yaşanan sınav skandallarında iktidar
ve YÖK’ten hesap soracakken, sistemin başındaki
öğretim üyesine silahını çevirmiş, en ucuzundan
medya tetikçiliği yapıyor...
Başbakan Erdoğan’ın kamu çalışanlarına grev
hakkı yasağı kalkmadan, zorunlu tahkim sistemi
içinde toplu pazarlık hakkının verilmesinin sendikal
ileri adım olmadığı eleştirisini yapanlara karşı, bal
gibi de gerçeği saptırma, şantaj içerikli çıkışında
medya yine tetikçiliğe suç ortaklığı yapıyor...
Başbakan, “Grev hakkı istiyorlarsa hepsi aynı
sendika çatısı altında, tek statüde, çalışmada
toplansınlar, sendika ağalığından vazgeçsinler”
polemiği ile kitleleri kandırmakla kalmıyor, bir de
alkış alıyor. Medyamız, oyunu, şantajı ortaya
koyacak gerçeği aramıyor...
Başbakan memurlarımıza, “memur yasası
güvencelerinden, iş güvencesinden vazgeçin, işçi
olarak çalışın, toplusözleşme ve grev haklarınız
olsun” diyor. Aslında kamuda iş güvenceli çalışmayı
kaldırmanın hesabını yapıyor... Demokrasi, insan
hakları, çalışmada geçerli evrensel hukuka, İLO
sözleşmelerine aykırı olarak, “Ben istersem yasa,
hukuk dışı sözleşmeli, 4/C statüsünde insanlar
çalıştırırım”ı demeden demiş oluyor. Şimdilerde yüz
binlerce sayılan memur yerine geçirilen
uygulamalarını, genelleştirmeye kapı açıyor. Sözde
demokratik anayasa taslağında verdiğini söylediği,
topal toplusözleşme hakkından da kurtulmanın
pazarlığı, şantajını yapıyor..
Fransız bankaya ceza
İngiltere Finansal Hizmetler Denetleme
İdaresi (FSA), Fransõz Societe Generale
bankasõnõn Londra şubesine 2,43 milyon dolar
para cezasõ verdi. FSA’dan yapõlan
açõklamada raporlanabilir banka işlemlerinin
yüzde 80 kadarõna ilişkin kesin raporlarõ
sunmadõğõ için verildiği belirtildi.
Macaristan IMF’ye göz kırpıyor
Macaristan Ekonomi Bakanlõğõ, IMF ile yeniden
masaya oturabileceğini açõkladõ. Bakanlõk IMF
ile yeniden masaya oturulmasõna sõcak
baktõklarõnõ dile getirdi. Macaristan, 2008
sonunda IMF, AB ve Dünya Bankasõ’ndan toplam
20,1 milyar Avro kredi almõş, alõnan bu meblağõn
14 milyar Avro’luk dilimini kullanmõştõ.
soner@cumhuriyet.com.tr
KISA... KISA...
Moda dünyasına genç tasarımcılar kazandırmak amacıyla düzenlenen ‘Koza
Genç Moda Tasarımcıları Yarışması’nı Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, TİM Baş-
kanı Mehmet Büyükekşi ve İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi ile birlikte kort-
lardan modelliğe geçiş yapan ünlü Rus tenisçi Anna Kournikova da izledi.
Ünlü mankenler boy gösterecek
Şişecam için yeni ülkeler gündemde
G
öreceli olarak çok iyileşmesine rağ-
men Türkiye’nin makro ekonomik
göstergelerinin halen bazõ gerçekle-
rin sürdürülebilir politikalarla idare edilebi-
leceği konusunda rahatlatõcõ olamadõğõ gö-
rüşünü dile getiren Ersin Özince, “Örneğin
istihdam problemimizi nasıl çözümleye-
bileceğimiz çok net değil. Üretim ve ih-
racat politikamızı nasıl başarılı kılacağı-
mız çok net değil. Bugün sıcak para de-
diğimiz çok kısa vadeli fonlara adeta
muhtaç hale geldik. Biz sıcak paranın düş-
manı değiliz. Sıcak para da bulunsun, kay-
nar para da bulunsun, soğuk para da bu-
lunsun. Bütün mesele ülkemize istihdamı
ve üretimi arttıracak kalıcı fonlar getire-
bilmek, ülkemize mukayeseli rekabet üs-
tünlüğü kazandırmak” diye konuştu.
Özince’ye göre politika, tabiatõ gereği
değişken ve başarõya ulaşana kadar revize
edilmesi, geliştirilmesi gereken bir bü-
tündür. “Biz bu konuda henüz başarılı
değiliz. ‘Gelişigüzel, önüne gelen ülke-
mizde yatõrõm yapsõn.’ Bu doğru değil. Ta-
mam yapsın ama mühim olan Türki-
ye’ye güç kazandıracak yatırımlar...”
Özince, önümüzdeki dönemlerde özellik-
le gelişmiş ekonomilerde reel sektöre de yan-
sõyan sõkõntõlar nedeniyle dünyaya hâkim olan
gelişmiş ülke piyasalarõnõn sõkõntõlarõnõn sü-
rebileceğine, bunun Türkiye’ye olumsuz
etkilerinin olacağõna işaret etti.
Moda haftası boyunca Bora Aksu, Bahar Korçan ve
Arzu Kaprol gibi ünlü tasarımcılar ile Gizia, Avva,
Argande, Koton Damat/ADV ve Punto Deri gibi
markalar bireysel defilelerini sergileyecekler. Tuğçe
Kazaz, Gizia defilesinde, aralarında Charlotte di
Calypso, Yulia Karlapanova ve Elena Lazic gibi
modellerin bulunduğu top modellerden oluşan dev
bir manken kadrosuyla podyuma çıkan tek Türk
model olarak öne çıkıyor.
Ekonomi Servisi - Türk moda ve ta-
sarõm sektörünü güçlendirmek, yerli ta-
sarõm ve moda markalarõnõ dünya pazarõna
açma misyonuyla düzenlenen İstanbul
Fashion Week (IFW) 2010 başladõ. İs-
tanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti
Ajansõ desteğiyle, Moda Tasarõmcõlarõ
Derneği (MTD), Birleşmiş Markalar Der-
neği (BMD) ve İstanbul Moda Akademisi
(İMA) işbirliğiyle düzenlenen etkinlikte
20 tasarõmcõ ve 6 markanõn katõlõmõyla 21
defile gerçekleştirilecek.
28 Ağustos 2010 tarihine kadar devam
edecek organizasyona katõlmak üzere
Türkiye’ye gelen, kortlardan modelliğe
geçiş yapan ünlü Rus tenisçi Anna
Kournikova’da pek çok defilede boy
gösterecek. Devlet Bakanõ Zafer Çağ-
layan, moda haftasõyla ilgili düzenlenen
toplantõda, İstanbul’un dünyanõn en
büyük moda merkezi olma yolunda
hõzla ilerlediğini belirterek “Marka ve
tasarımlarımıza desteğimiz hızla de-
vam ediyor. Turquality kapsamında
verilen 5 yıllık desteği de 10 yıla çı-
kardık” dedi.
Türkiye İhracatçõlar Meclisi (TİM)
Başkanõ Mehmet Büyükekşi de, “Tasa-
rımda çok büyük bir bilinç gelişiyor ve
yatırım yapılıyor. Modaya, markaya,
fazladan para vermeye hazır bir tüke-
tici topluluğu var” sözlerinde bulundu.
Kapasite
kullanımında
tempo düştü
Ekonomi Servisi - İmalat sanayiinde kapasite
kullanõm oranõ ağustosta bir önceki aya göre 1.3 pu-
an azalõşla yüzde 73.4’e geriledi. Kapasite kullanõmõ
temmuzda 74.7 seviyesine yükselerek Ekim 2008’den
beri en yüksek seviyeye ulaşmõştõ. Söz konusu veri,
krizin etkilerinin henüz silinmediği geçen yõlõn aynõ
ayõna göre ise 5.2 puan arttõ. Kapasite kullanõmõndaki
gerileme sanayi üretiminde de düşüş olacağõna işa-
ret ediyor. Öte yandan, reel kesim güven endeksi de
ağustosta, önceki aya göre gerileyerek 111.0 oldu an-
cak ekonomik faaliyetlerde iyimser görünüm anlamõna
gelen 100 seviyesinin üzerinde kaldõ.
İş Bankasõ Genel Müdürü Özince: Bugün 14
milyar lirayõ aşkõn bir özkaynak büyüklüğüne
ulaşan İş Bankasõ, artõk ergin bir Cumhuriyet
kuruluşu olarak yoluna devam edecek.
AB ile ilgili duruşumuz netleşsin
Cumhuriyetin güçlü
ekonomi kalesi olduk
Tasarımcılar podyumda
Ersin
Özince