19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B 26 AĞUSTOS 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Tetikçi İSTANBUL (AA) - İş Bankasõ Genel Müdürü Ersin Özince, İş Bankasõ’nõn bu yõl 86. yõlõnõ kutladõğõnõ belirterek “İş Bankası, 85 dolu yılda Cumhuriyetin çocuğu kim- liğinden Cumhuriyetin güçlü ekonomi kalesi konumu- na geldi. Bugün 14 milyar lirayı aşkın bir özkaynak bü- yüklüğüne ulaşan İş Bankası, artık ergin bir Cumhuriyet kuruluşu olarak yoluna devam edecek” dedi. Atatürk’ün bankanõn kuruluşunda “Sermayemiz az di- ye endişe etmeyin. En önemli sermaye zekâ, dikkat ve iffettir. Siz bunlara sarılın, gerisinden korkmayın” de- diğini anlatan Özince, “İşte gün geldi biz dünyanın en bü- yük sermaye güçleriyle her yönden boy ölçüşür olduk. Zekâda da, dikkatte de, iffette de... Biz sadece kendi di- şimiz, tırnağımızdan biriktirdiğimiz, bir bölümü Cum- huriyet mücadelesinden, bir bölümü halkımızın küçük tasarruflarından kaynaklanan sermayeyi bu kadar bü- yük uluslararası sermaye güçleriyle başarıyla rekabet ettirmekle kalmadık; aynı zamanda doğru, düzgün, dik- kat ve iffetle bankacılığın nasıl yapılacağını, namuslu bankacılığın nasıl yapılacağını da herhalde gösterebil- dik” şeklinde konuştu. Yatırım bütçesi 1 milyar TL Özince bankacõlõk sektörü ve İş Bankasõ’nõn hedefleri ile ilgili olarak şu değerlendirmeleri yaptõ: Ülkemizde bugün çok değerli yabancõ bankalar var. Bunlar ülkemize çok büyük renk ve serbest piyasa olgun- luğu kazandõrõyorlar. Fakat bugün Avrupa ve Amerika’da Türk bankalarõna aynõ hüsnü kabulün gösterildiği kanaa- tinde hiç değilim. Bilakis, bizim yurtdõşõndaki bankalarõ- mõza daima yabancõ banka muamelesi yapõlõyor. Halbuki biz birçok yabancõ bankayõ bile bağrõmõza bastõk. Önümüzdeki dönemlerde İş Bankasõ her alanda yatõ- rõmlarõnõ sürdürecek. 2010’da sadece bankanõn 300 milyon liranõn üzerinde yatõrõm bütçesi bulunuyor. Grup olarak ya- tõrõm bütçemiz her yõl milyar lira civarõnda. Adõna ister mali kural, ister IMF kurallarõ deyin, bizim geleceğe dönük makro ekonomik sonuçlarõmõzõ etkileye- cek her türlü politikamõz açõk, sürprize meydan vermeye- cek şekilde belirlenmelidir. Bir ülke İş Bankasõ Grubu’na kapõsõnõ açarsa, biz ora- ya sigortacõlõktan kalkõnma bankacõlõğõna, gayrimenkul ya- tõrõm ortaklõğõndan leasing’ine kadar, mümkünse camõna kadar her alanda yatõrõm yapmak isteriz. Şube açmaya ülke otoriteleri genellikle sõcak bakmõ- yor ama bizim de her ülkede birer banka alõp koleksiyon yapacak halimiz yok. Balkanlar’da şube açma arzumuz var. Irak’ta her türlü izin alõndõ. Bağdat ve Erbil için kad- ro oluşturmaya çalõşõyoruz. Arzu eden, uygun perso- nelimiz olursa Irak’a personelimizi götürebiliriz. Bizim kadromuzda Arapçaya ve Kürtçeye hâkim ve bu kö- kenden olan mensuplarõmõz da var. Sıcakparanındüşmanıdeğiliz Türkiye’nin ekonomi politi- kaları açısından kötü yöne- tilmediğini ancak daha iyi olmaya ihtiyaç olduğunu ifade eden Özince, sonuçları ne olursa olsun AB ile ilgili Türkiye’nin duru- şunun netleştirilmesi gerektiğini söyledi. Mali kuralın ertelenme- siyle ilgili de Özince, şunları kaydetti: “Şu anda ortaya çıkan tereddütlerin ortadan kaldırıla- cağını düşünüyorum ve bekliyo- rum. Bir sabırsızlık içinde deği- lim. Benim herkese de tavsiyem, sorumlu koltukta oturan kişiler değerlendirme yapmadan hepi- mizin ortalığa dökülüp değer- lendirme yapmasına gerek yok. Herkes bir laf söylerse esas o za- man korktuğumuz riskleri biz ya- ratmış oluruz. Etrafa ‘aman bi- zim ülkede bir kargaşa var, ma- li kural işini başımıza bela ettik, hiçbir politikayı biz kararlılıkla sürdüremeyeceğiz. Biz yine her an için sürprizler yaratabiliriz, ipin ucunu kaçırabiliriz, geliri- mizden çok harcayabiliriz diye te- reddütler yaratabiliriz.’ Bunlar doğru değil.” Bankanın iştiraklerine de işaret eden Özince, iş- tiraklerle ilgili en önemli hedeflerinin grup yapı- lanmasını gerek yönetsel, gerek değer yaratma açısından en ideal seviyeye ulaştırmak ve sonrasında da bunu sür- dürmek olduğunu vurguladı. Türkiye Şişecam Fab- rikaları AŞ’nin bunlardan biri olduğuna dikkati çe- ken Özince, “Cam ve ilintili sanayi konularında 30’un üzerinde şirketimizi bu grubun altında kümelendir- dik” dedi. Özince, Şişecam’ın şu anda Avrupa, As- ya ve Afrika olmak üzere 3 kıtada üretiminin söz ko- nusu olduğunu, üretim tesisi kurmak için Tataris- tan, Ukrayna ve Yunanistan pazarlarını da değer- lendirdiklerini bildirdi. Şişecam’ın 2010 yılı Ocak- Haziran döneminde net satışları bir önceki yılın ay- nı dönemine göre yüzde 17 artışla 2 milyon 43 bin TL’ye ulaşırken, net kârı 241 milyon TL’ye çıktı. Babacan mali kuralı konuşmayacak Devlet Bakanõ ve Başbakan Yardõmcõsõ Ali Babacan, mali kural konusunda ko- nuşmama kararõ aldõğõnõ açõkladõ. Babacan ekonomideki son gelişmele- re ilişkin yaptõğõ açõklamada şu noktala- ra dikkat çekti: Bütçede 2010 yõlõ için Orta Vadeli Program’da yüzde 4.9 açõk öngörülüyor. Belirsizliğin çok olduğu dönemde, Türkiye kendisini korumak için farklõ se- naryolara karşõ hazõrlõklõ olmalõ. İkinci dip olabilir, olmayabilir de... 17 Ekim’den önce Orta Vadeli Ma- li Plan ve 2011 yõlõ bütçesi birbirine ya- kõn tarihlerde açõklanõr. Hâlâ yoğun bakõm odasõndan, normal hasta yatağõna çõkabilmiş bir dünya eko- nomisi yok. Çağlayan:TÜSİAD’ı anlayamıyorum Ekonomi Servisi - Devlet Bakanõ Za- fer Çağlayan, TÜSİAD’õn, demokratik hak ve özgürlükler konusunda görüşle- rini çok net ifade eden, çok radikal şey- ler söyleyebilen bir kuruluş olduğunu be- lirterek, derneğin referandumla ilgili tavrõnõ da net bir şekilde ortaya koyma- sõ gerektiğini söyledi. Koza Genç Moda Tasarõmcõlarõ Ya- rõşmasõ sonrasõ gazetecilerin sorularõnõ ya- nõtlayan Çağlayan “TÜSİAD’da bir ge- rilim var mı?” sorusu için şunlarõ söy- ledi: “Sayın Başbakanımızın söylediği, kardeşim, bu meseleler sizi ilgilendi- riyor. Siz bu konuyla ilgili söyleyece- ğiniz şeyler varsa bunları söyleyin. Yoksa ‘evet’ ya da ‘hayõr’ deme nok- tasında herhangi bir baskı olması mümkün değil. Bunu birçok insan saptırıyor” dedi. İğneyi önce kendimize batırmakta yarar var... Medyada yer kapmış insanların medya gücünü sorumsuz, şantaj boyutunda kullanmalarının dayanılmaz hafifliğine ilişkin örneklerde patlama var. En belirleyici etken elbette medyanın bugünkü hali pürmelali... Gazeteciye, habere, kaliteye yatırım en pahalı olanı... Yarıdan çok yükselen ölçeklerde iktidarın ya da cemaatlerin doğrudan elinde, yandaş medya olgusu, iktidarda kalan medyada da aykırı seslerin çıkmasına katlanılmazlığı, baskı eğilimlerini arttırdı. İktidar, patronaj, baskı gücü, var olmada geçerli yükselen değerler, ittifaklar içinde olmanın suçluluk duygusunu gidermenin çabasında... Aydın olma, toplumsal sorumluluk, kamuoyunu tarafsız oluşturma sorumluluğu sapmalarında.. kimlik erozyonunu en uç noktalarda yaşayan gazeteci; ezikliğini, biriken kompleks ve çaresizliğini gücünün yetebileceğini düşündüklerinde kullanmaya kalkışarak, bir tür medyatik tetikçilik yaparak içindeki suçluluk duygusundan arınmaya çalışıyor. Kamera, mikrofon, bilgisayar, geçmişin simgesi kalem silahtan daha güçlü... Ancak köşeniz, programınız, yayımlatabilecek haberiniz varsa varsınız... Hangi koşullarda kimlere karşı Tanrısal güce sahip olabildiğinizi, hangi koşullarda sıfır olacağınızı, kendinize bile itiraf etmeseniz bile en iyi siz, bilinçli ya da bilinçsiz biliyorsunuz. Yerinizi koruyabilme adına sadece gazeteciliğin değil, insan, dürüst, erdemli olabilmenin çizgisinden hangi ölçeklerde saptığınızı da.. Dünya gazetecilik örgütlerinin resmi raporlarında, artık savaşı işgalci ordunun yanından izleyen gazetecinin “ilişkilendirilmiş gazetecilik” suçlarının en masum suç ortaklığı olduğunun altı çiziliyor. Günümüzde giderek vahşileşen insan hakları, demokrasiden, eşitlikten uzaklaşan yeni dünya sömürü düzeni çarklarında, insanların, toplumların silahtan daha etkili medya gücü ile güdülenebilmelerinde, kamuoyunun kirli çıkar ilişkileri adına aldatılmalarında, en çok tepeleri tutmuş gazetecilerin satın alınmaları yöntemi geçerli... Herkeslerin gözleri önünde iktidar yandaşlığı, medya tetikçiliğini en yukarılara çıkarmış olarak, sürekli haktan yana gazeteci görüntüsü verebilmek kolay mı? Yargısız infaz yapılarak yıllarca cezaevlerinde tutulan en yakın arkadaşlarına sırtını dönebilmek için bile, birlikte işe gittiğin, yıllarını paylaştığın, program yaptığın o arkadaşını, senin de yargısız infazla, medyatik tetikçilik yaparak suçlaman gerek... Başbakan’a çanak soru sunabilmenin yolu, ancak demokrasi, insan hakları algılamaları, gerçeklerinin tersyüz edilebilmesiyle açılabilir... Demokrasilerin olmazsa olmazı, sivil toplum örgütlenmelerinin iktidar karşısında özgür tavır koyabilmeleri iken; Başbakan Erdoğan’ın referandumda “evet” kararı alabilmek için şantaj ve tehditlerini alkışlamanın, sivil diktatörlüğe gidişi desteklemenin gazetecilik adına savunulması olabilir mi? Ya yasadışı kanıtsız suçlamalarla bireyleri, örgütleri karalayıp, yargısız infazların gerçekleri ortaya çıktığında haber bile yapmayıp saklamaya ne demeli!.. Hani ezilen, şiddet gören insanın, kendi çocuklarına, gücünün yettiklerine, bu kompleksle çok daha vahşi şiddet uygulayacağı tezi, kaosu geçerlidir, anlatılır ya... Medya tetikçiliğinde yaşadıklarımız tam da böyle bir şey. Bir de gazeteciliğin giderek kalesinin düşmesi ile öne çıkan cehaletin cesaret halleri var... Türkiye’de uzun yıllar ayakta kalabilmiş, sağlıklı işleyen bir merkezi sınav sistemi, oturmuşluğu vardı... Erdoğan hükümetleri kendi kendini finanse eden sistemin önce parasına göz ve el koydu. 12 Eylül’ün YÖK’ünü mumla aratacak hale gelen YÖK’ü de kullanarak sistemi ayakta tutan kadroları iş yükünü bire onla katlarken kadrosunun, nitelik ve sayısal olarak sürekli aşağı çekilmesine yol açtı. Bizim medya, yaşanan sınav skandallarında iktidar ve YÖK’ten hesap soracakken, sistemin başındaki öğretim üyesine silahını çevirmiş, en ucuzundan medya tetikçiliği yapıyor... Başbakan Erdoğan’ın kamu çalışanlarına grev hakkı yasağı kalkmadan, zorunlu tahkim sistemi içinde toplu pazarlık hakkının verilmesinin sendikal ileri adım olmadığı eleştirisini yapanlara karşı, bal gibi de gerçeği saptırma, şantaj içerikli çıkışında medya yine tetikçiliğe suç ortaklığı yapıyor... Başbakan, “Grev hakkı istiyorlarsa hepsi aynı sendika çatısı altında, tek statüde, çalışmada toplansınlar, sendika ağalığından vazgeçsinler” polemiği ile kitleleri kandırmakla kalmıyor, bir de alkış alıyor. Medyamız, oyunu, şantajı ortaya koyacak gerçeği aramıyor... Başbakan memurlarımıza, “memur yasası güvencelerinden, iş güvencesinden vazgeçin, işçi olarak çalışın, toplusözleşme ve grev haklarınız olsun” diyor. Aslında kamuda iş güvenceli çalışmayı kaldırmanın hesabını yapıyor... Demokrasi, insan hakları, çalışmada geçerli evrensel hukuka, İLO sözleşmelerine aykırı olarak, “Ben istersem yasa, hukuk dışı sözleşmeli, 4/C statüsünde insanlar çalıştırırım”ı demeden demiş oluyor. Şimdilerde yüz binlerce sayılan memur yerine geçirilen uygulamalarını, genelleştirmeye kapı açıyor. Sözde demokratik anayasa taslağında verdiğini söylediği, topal toplusözleşme hakkından da kurtulmanın pazarlığı, şantajını yapıyor.. Fransız bankaya ceza İngiltere Finansal Hizmetler Denetleme İdaresi (FSA), Fransõz Societe Generale bankasõnõn Londra şubesine 2,43 milyon dolar para cezasõ verdi. FSA’dan yapõlan açõklamada raporlanabilir banka işlemlerinin yüzde 80 kadarõna ilişkin kesin raporlarõ sunmadõğõ için verildiği belirtildi. Macaristan IMF’ye göz kırpıyor Macaristan Ekonomi Bakanlõğõ, IMF ile yeniden masaya oturabileceğini açõkladõ. Bakanlõk IMF ile yeniden masaya oturulmasõna sõcak baktõklarõnõ dile getirdi. Macaristan, 2008 sonunda IMF, AB ve Dünya Bankasõ’ndan toplam 20,1 milyar Avro kredi almõş, alõnan bu meblağõn 14 milyar Avro’luk dilimini kullanmõştõ. [email protected] KISA... KISA... Moda dünyasına genç tasarımcılar kazandırmak amacıyla düzenlenen ‘Koza Genç Moda Tasarımcıları Yarışması’nı Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, TİM Baş- kanı Mehmet Büyükekşi ve İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi ile birlikte kort- lardan modelliğe geçiş yapan ünlü Rus tenisçi Anna Kournikova da izledi. Ünlü mankenler boy gösterecek Şişecam için yeni ülkeler gündemde G öreceli olarak çok iyileşmesine rağ- men Türkiye’nin makro ekonomik göstergelerinin halen bazõ gerçekle- rin sürdürülebilir politikalarla idare edilebi- leceği konusunda rahatlatõcõ olamadõğõ gö- rüşünü dile getiren Ersin Özince, “Örneğin istihdam problemimizi nasıl çözümleye- bileceğimiz çok net değil. Üretim ve ih- racat politikamızı nasıl başarılı kılacağı- mız çok net değil. Bugün sıcak para de- diğimiz çok kısa vadeli fonlara adeta muhtaç hale geldik. Biz sıcak paranın düş- manı değiliz. Sıcak para da bulunsun, kay- nar para da bulunsun, soğuk para da bu- lunsun. Bütün mesele ülkemize istihdamı ve üretimi arttıracak kalıcı fonlar getire- bilmek, ülkemize mukayeseli rekabet üs- tünlüğü kazandırmak” diye konuştu. Özince’ye göre politika, tabiatõ gereği değişken ve başarõya ulaşana kadar revize edilmesi, geliştirilmesi gereken bir bü- tündür. “Biz bu konuda henüz başarılı değiliz. ‘Gelişigüzel, önüne gelen ülke- mizde yatõrõm yapsõn.’ Bu doğru değil. Ta- mam yapsın ama mühim olan Türki- ye’ye güç kazandıracak yatırımlar...” Özince, önümüzdeki dönemlerde özellik- le gelişmiş ekonomilerde reel sektöre de yan- sõyan sõkõntõlar nedeniyle dünyaya hâkim olan gelişmiş ülke piyasalarõnõn sõkõntõlarõnõn sü- rebileceğine, bunun Türkiye’ye olumsuz etkilerinin olacağõna işaret etti. Moda haftası boyunca Bora Aksu, Bahar Korçan ve Arzu Kaprol gibi ünlü tasarımcılar ile Gizia, Avva, Argande, Koton Damat/ADV ve Punto Deri gibi markalar bireysel defilelerini sergileyecekler. Tuğçe Kazaz, Gizia defilesinde, aralarında Charlotte di Calypso, Yulia Karlapanova ve Elena Lazic gibi modellerin bulunduğu top modellerden oluşan dev bir manken kadrosuyla podyuma çıkan tek Türk model olarak öne çıkıyor. Ekonomi Servisi - Türk moda ve ta- sarõm sektörünü güçlendirmek, yerli ta- sarõm ve moda markalarõnõ dünya pazarõna açma misyonuyla düzenlenen İstanbul Fashion Week (IFW) 2010 başladõ. İs- tanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ desteğiyle, Moda Tasarõmcõlarõ Derneği (MTD), Birleşmiş Markalar Der- neği (BMD) ve İstanbul Moda Akademisi (İMA) işbirliğiyle düzenlenen etkinlikte 20 tasarõmcõ ve 6 markanõn katõlõmõyla 21 defile gerçekleştirilecek. 28 Ağustos 2010 tarihine kadar devam edecek organizasyona katõlmak üzere Türkiye’ye gelen, kortlardan modelliğe geçiş yapan ünlü Rus tenisçi Anna Kournikova’da pek çok defilede boy gösterecek. Devlet Bakanõ Zafer Çağ- layan, moda haftasõyla ilgili düzenlenen toplantõda, İstanbul’un dünyanõn en büyük moda merkezi olma yolunda hõzla ilerlediğini belirterek “Marka ve tasarımlarımıza desteğimiz hızla de- vam ediyor. Turquality kapsamında verilen 5 yıllık desteği de 10 yıla çı- kardık” dedi. Türkiye İhracatçõlar Meclisi (TİM) Başkanõ Mehmet Büyükekşi de, “Tasa- rımda çok büyük bir bilinç gelişiyor ve yatırım yapılıyor. Modaya, markaya, fazladan para vermeye hazır bir tüke- tici topluluğu var” sözlerinde bulundu. Kapasite kullanımında tempo düştü Ekonomi Servisi - İmalat sanayiinde kapasite kullanõm oranõ ağustosta bir önceki aya göre 1.3 pu- an azalõşla yüzde 73.4’e geriledi. Kapasite kullanõmõ temmuzda 74.7 seviyesine yükselerek Ekim 2008’den beri en yüksek seviyeye ulaşmõştõ. Söz konusu veri, krizin etkilerinin henüz silinmediği geçen yõlõn aynõ ayõna göre ise 5.2 puan arttõ. Kapasite kullanõmõndaki gerileme sanayi üretiminde de düşüş olacağõna işa- ret ediyor. Öte yandan, reel kesim güven endeksi de ağustosta, önceki aya göre gerileyerek 111.0 oldu an- cak ekonomik faaliyetlerde iyimser görünüm anlamõna gelen 100 seviyesinin üzerinde kaldõ. İş Bankasõ Genel Müdürü Özince: Bugün 14 milyar lirayõ aşkõn bir özkaynak büyüklüğüne ulaşan İş Bankasõ, artõk ergin bir Cumhuriyet kuruluşu olarak yoluna devam edecek. AB ile ilgili duruşumuz netleşsin Cumhuriyetin güçlü ekonomi kalesi olduk Tasarımcılar podyumda Ersin Özince
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle