23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
HP ürkçe Günlükleri I FEYZAHEPÇİÜNGİRLER ~~ 6 TEMMUZ SALI Bir haftalık geziyi bitirip Ayvalık'a döndük. Ailece yapılmış bir güney tuıu hepimize çok iyi geldi. Amerikalı damada Türkçe öğretme çabalarımız pek sonuç vermeyince oğlum, bir kâğıda şu şakacı karşılıklı konuşmayı yazıp okumasını istediğinde damat bir an için de olsa şakır şakır Türkçe ko- nuştu. -I run each team. -Catch bar duck each teen? -On bar duck each team. -Why high one why! Sonuncu laf biraz ağır kaçtı; ama ne yapalım, buluşu ya- pan böyle demiş! Televizyonda Ingilizce yayın ararken de her seferinde şa- şınyor çocuk. Kanallanmızın Show, Flash yb. adlannı gö- rünce Ingilizce yayın bulduğunu sanıp seviniyor; sonrası düş kınklığı. "Türkçe yayın yapan TV kanallanna niye Ingi- lizce ad veriyorsunuz?" diye sorsa nasıl yanıtlayacağımı düşündüm; neyse ki sormadı. Türkiye'ye ilk gelişinde; yani geçen yaz, daha önce Türki- ye'ye gelmiş bir arkadaşı uyarmış bizimkini: "Sana hep Michael Jackson'dan söz ediyoriarmış gibi gelecek. Aldan- ma, dilleri öyle." Bizim "geleceksin, bileceksin" gibi söz-\ x cüklerimizi duydukça hep Michael Jackson'dan söz ettiği- mizi sanmışmış çünkü. Bizimkiler tam da Michael Jack- son'ın öldüğü günlerde Türkiye'ye gelmez mi? Bu uyan yü- zünden, herkesin gerçekten de Michael Jackson'dan söz ettiğini anlaması biraz zaman almış. 7 TEMMUZ ÇARSAMBA Ali Korkmaz, Ziraat Bankası'nın bir şubesinin kapısında, "ŞONUNDA BUDA OLDU. FAİZSİZ KREDİ" diye bir yazı gördüğünü yazmış ve şöyle demişti: "Bu bankada çalışan- ların en azından lise mezunu olduklarını düşünürsek, hele hele en azından şube müdürünün üniversite mezunu olma- sı gerektiğini, bu yazının o şube müdürünün onayı ile kapı- ya asıldığını, o müdürün 'da' bağlacının ayrı yazılıp yazılma- dığını fark edip uyarmadığını düşünürsek vay halimize de- rim, başka da bir şey demem!" Ben de gezi sırasında "sac kavurma" denmek istenirken yol üstündeki birçok tabelada "saç kavurma" diye yazıldığı- nı görünce, "Çok isterseniz saçı da kavurursunuz da yiyen olur mu bilmem" demek istedim hep; ama diyemedim. Turgut Sungur'un dediği gibi, boşuna mı uğraşıyoruz yoksa? "Tamamen boşuna uğraşıyorsunuz" diye başladığı iletisini, "Artık tek teselliniz denizyıldızı öyküsü olabilir" diye sürdürmüş Turgut Bey ve şöyle demiş: "Türk yazınının bü- yük adlarından Demir Özlü bile 'dizayne etmek' diye bir de- yim kullanabiliyorsa (bknz. Sözcükler, 26.sayı, Gezinti Yeri adlı öykü) hâlâ yapılabilecek bir şey olduğuna inanabilir mi- siniz?" Bense umutsuzluğa kapılmaktan çok korkuyorum ve "hâlâ yapılabilecek bir şey olduğuna" inanmak istiyo- rum. 8TEMMUZPERŞEMBE Bartın'dan Resim öğretmeni Şefika Kantarcı, "tuğra" sözcüğünün, "Osmanlı sultanlannın göz alıcı kaligrafik nişan veya arması, bir çeşit imzasıdır" anlamına geldiğini intemetten bulmuş; "'Tura' ile 'tuğra' aynı anlamı taşıyorsa bu yazılış biçimlerinden hangisi doğrudur?" diye sormuştu. Sözcüğün aslı "tuğra". Hatta Oğuzcada "tugrag" olarak kullanılmış, Arapçaya ve Farsçaya bu biçimde geçmiş; da- ha sonra "tuğra" biçimini almış. "Tura" sözcüğü de "tuğ- ra"dan değişerek oluşmuş. 'Tuğra"nın nasıl "tura" olduğu- nu anlamak da çok kolay. Yumuşak g, (yumuşak olduğun- dan) düşmeye çok eğilimli bir ses. Gençler de internet ya- zışmalannda "değil" sözcüğünü "deil" diye yazıyorlar ya! Sonuç olarak bugün dilimizde "tuğra" ve "tura" diye iki ayn sözcük var. 9 TEMMUZ CUMA Bugün Istanbul'a dönecektik sözde; ama damat üç gün- dür ateşler içinde yatıyor. Ateşini düşürmek ve neden ateşlendiğini öğrenmek için yapmadığımız şey kalmadı; hastane, doktor, tahliller... "Güneş çarpması" dışında bir yanıt bulamadık. Damadın, ilk gece, hastaneye gitme dü- şüncesine neden ısraıia karşı çıktığını daha sonra kızım açıkladı. Amerikan sağlık sistemi bir rezaletmiş! Bizim üç gün boyunca yaptığımız bütün harcamanın dolar olarak karşılığı 50 - 60 arasında bir miktar tutarken ABD'de bu iş- ler için en az iki - üç bin dolar harcamak zorunda kalınırmış. Sağlık sektörüne de Amerikan tarzını getirmeye çalışanlar ABD'nin bu sistemden kurtulmak için uğraştığını biiiyorlar mıacaba? 11 TEMMUZ PAZAR Sonunda Istanbul'a gelebildik. Başbakan'ın "duble yol" diye ad koyduğu yollar dışında, hele bir kamyonun arka- sına takılmışsanız bitmek bilmeyen yokuşları tıngır mıngır tırmanarak... Bu tırmanmaların birinde Amerika'daki kuralı öğrendik damattan. Arkasında beş arabalık bir konvoy olu- şan araç, kenara çekilmek ve arkadan gelenlere yolu aç- mak zorundaymış. Denizin tadını çıkarsınlar diye Ayvalık'a ayırdığımız gün- ler ne yazık ki hastalık telaşıyla geçti. Damat henüz tam olarak iyileşmediği için otobüsle yolculuk içimize sinmedi. Bizim külüstürle yola çıktık; ama yolda tahmin edebileceği- miz oyunbozanlık etti külüstür. Birkaç yerde durmak zo- runda kaldık. Her durduğumuz yerde insanlar ilgilendiler, gelip sordular, yardımcı olmaya çalıştılar. Yeniden yola ko- yulabilecek duruma geldiğimizde kızıma "yardımsever" sözcüğünün Ingilizcesini sordum. Damada insanlarımızın ne kadar yardımsever olduğunu söyleyeceğim ya! "Yok öyle bir sözcük!" dedi kızım. Yoktur. Dilde bir sözcüğün bulunması için, yaşamda o kavramın olması gerek. Sadece kurallarla yaşanmıyor. 12 TEMMUZ PAZARTESİ ıı naizı kızlar, / Saçlannı sımsıkı bohçalamışlar. / Güneşe Dkapatmışlar pencerelerini./ Dudakları somurtuk, / Solgun yüzleri. // Bu topraklarda yaşamadı mı? / Nerde Karacaoğlan'ın / Memeleri domur domur terleyen / Güleç yüzlü gelinleri!.." Metin Demirtaş'ın dizeleri... "Türkülerde Gezer Adlan" kitabından (Evrensel Basın Yayın). "Gece / Gözlerini çaldı. / Baktım göğe, / Gözlerin yıldız yıldızdı. / Yıldızlara baktım / Gözlerinden bir yıldız kaydı." Bu dizeler de Ali Gençli'nin "adıyitik şiirlerimin yürekteki iz- düşümü" kitabından (agg. A. Ajans Didim Yayınları). "Oku" adlı şiir de Ersun Çıplak'ın "eksik emanef'inden (Karahan Kitabevi, karayazı / şiir): "harmanisi değince yere / -şerârd II -ruhum: sus ve izle! // -kim o? // -benim, sen\"m www.feyzahepcilingirier.com / feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kal: 2, Barbaros Bulvarı-34349 Yıldız/lst. 18 28~ 39 49~ G ~c H "5" 19 29" 40 5Ö~ C "D| E B U L M A C A önce aşağıda tanımlan verilen söz- cükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayı- lara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktann. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satınn so- nunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satınn başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan ta- nımlann karşılığı olan sözcükleri yuka- nndan aşağıya doğru bir şairin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı kitaptan bir şiirin dizeleri ve şiir ki- tabının adı ortaya çıkacaktır. Tanımlar ve sözcükleriniz: A." Efsanesi" (Yaşar Kemal'in des- tansı bir romanı.) 73 9 50 3 58 1 25 14 B. "Arthur..." (Sarhoş Gtmi'nin şairi.) 33 6 30 72 12 26 68 C. "... Küçükömer" (Düzenin Yabancılaş- ması'nın yazan.) 4 28 19 43 36 D. "Sevgiliden bir parça sevgi alıp bana verenler / Buna karşılık canımı alıp sevgili- 41 J 59 70 K 71 H 110 20 1 151 61 1 1F D 1 1L K 1 1 11 21 31 42 52 62 72 A H H D F K K B 2 12 22 32 43 53 63 73 L B I L C H H A 3 13 133 44 54 64 74 A M 1B D M M E 114 23 34 45 I65 1 C 5 M I 35 J 36 C 146 M 6 B 16 H 26 B 37 K 47 F 57 G 7 H 17 F 27 K 38 F 48 D 58 A 67 ye verdiler" diyen şair. 44 49 31 29 48 20 E. "hayat zamanda iz bırakmaz / bir boş- luğa düşersin bir boşluktan / birikip yeni- den sıçramak için /... var hüzün" (Attiia ll- han) 66 74 60 40 F. "33 ..." (Ahmet Arif'in şiiri.) 17 10 67 42 47 38 G. "We... The VVorld" (Uve Aid şarkısı.) 8 57 18 H. Yas havalanna uygun bir halk ezgisi. Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU , 11 16 21 63 7 59 53 39 71 I."... Alova" (şair). 22 34 5 45 65 J. Tevfik'in üflediği. 41 35 23 K. "... Bülteni" (Nazlı Eray'ın biryapıtı.) 55 61 62 37 15 70 56 2752 L. "Jane..." (Charollet Bronte'nin romanı.) 69 51 2 32 M. Bir briç terimi. 64 24 46 54 13 1065. sayının çözümü: A. YAZIK OL- DU YARINLARA, B. AZİZİYE, C. Sl- NEKLERİN, D. ABlDEVj, E. KAAN ARSLANOGLU, F. MÜZİKÇİ, G. EDİB, H. YİDDİŞ, I. VRŞ, J. EDO. Şiir: "karşı koyulmaz bir ilişkisizliğin/ünya oyunları içindeyiz./sonra veda,/bir kez daha veda/elveda." -Levent Karataş. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1066 SAYFA 31
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle