Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
22 TEMMUZ 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 5
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
musakart yahoo.com
Sivil Toplum Örgütlerinin kadın temsilcileriyle yapılan toplantıya, Çağdaş
Yaşamı Destekleme Derneği davet edilmedi.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - AKP’li
Kürşad Tüzmen, “Bu
bayrak altında tek mil-
letiz. Bu ülkenin ekme-
ğini paylaşan insanların
bu bayrağı kabul etme-
mesi bir şerefsizlik, o
zaman biz onlara diyo-
ruz ki bunlar şerefsiz-
dir” dedi.
AKP Kõrõkkale Millet-
vekili Vahit Erdem’in
ardõndan Mersin Millet-
vekili Tüzmen de, dünkü
açõklamalarõyla dikkat
çekti. Tüzmen, Erdem’in
yerel bir gazetede yayõm-
lanan “Kürtler her şeyi
ellerine geçirdi. Yakın-
da Türkler azınlıkta
kalacak” sözlerinin
anõmsatõlmasõ üzerine,
bu konuşmada õrkçõ bir
ayrõm olmadõğõnõ söyle-
di. Tüzmen, şöyle konuş-
tu: “Bugün siz Rusyalı
diyor musunuz? Veya
İtalyan kökenli ABD
askeri Irak’ta savaş ve-
riyor mu? Önce
ABD’liyim diyor. İtal-
yan uyruklu ABD’liyim
demiyor. Bu bayrağın
altında yaşayan insan-
ların hepsine Türk mil-
leti diyoruz. Laz köken-
li, Çerkez kökenli Türk
olabilir ama bunların
hepsi Türk milletidir.
Bu bayrak altında tek
milletiz. Dolayısıyla bu
esaslarımızda kimsenin
kuşkusu olmasın. Sizin
sorunuzun alt detayın-
da şu varsa; yani bu
bayrağın altında yaşa-
yıp bu ülkenin suyunu,
bu ülkenin ekmeğini
paylaşan insanların bu
bayrağı kabul etmemesi
gibi bir şerefsizlik var-
sa o zaman biz onlara
diyoruz ki, bunlar şe-
refsizdir. Hangi kurum
ve kuruluşta olursa ol-
sun, uzantıları kim, ne-
rede olursa olsun, hangi
mevkide olursa olsun
bunlar da şerefsizdir.”
Erdem: Sözlerim
maksadını aştı
Vahit Erdem de, yerel
gazetelere yansõyan açõk-
lamasõnda, “Orta Ana-
dolu insanımız ise reha-
vet bürünmüş durum-
da. Şöyle genel bir şe-
kilde bakacak olursak,
Kürtler artık çok çalışı-
yor. Her şeyi ellerine
almaya başlıyorlar. Ya-
kında Türkler azınlık
olacak ve bir zamanlar
Türkler varmış diye-
cekler. Bir an önce gö-
zümüzü açmamız la-
zım. Çalışkan olmak
zorundayız” dedi. Er-
dem, dün yaptõğõ açõkla-
mada ise sözlerinin mak-
sadõnõ aştõğõnõ söyledi.
Biri üsteğmen, biri uzman çavuş,
beşi er...
Anaların, babaların, kardeşlerin,
sevgililerin yürekleri yandı. Bir ateş
topu düştü evlere...
Babanın çığlığını duydunuz:
“Bana oğlumu geri getirin!”
Bu çığlığı neredeyse 35 yıldır
duyuyoruz...
2009 yılında PKK bu denli
azıtmamıştı... AKP’nin, “demokratik
açılım” masalından sonra, 2010
yılında ivme kazandı saldırılar.
Yağmurlu bir İstanbul sabahında
gazeteleri okurken yaşamın o derin
sularında olmak istedim...
Barışı, kardeşliği, sevgiyi
düşündüm...
Ölümler ve gözyaşları...
Bu kirli savaş bitsin!
Nasıl bitecek bu kirli savaş?
İki taraf da silah bırakarak mı?
Bu tezi savunanların amacı nedir?
Devletin polisi ve askeri silah
bırakır mı?
Fransız şair Edmond Jabes’in bir
dizesi aklıma geliyor gazeteleri
okurken:
“Bir kâğıt parçasına kelimeyi
dökmek, o anda beyaz sayfayla söze
tutuşmaktır.”
Beyazlık kan beyazlığıdır şaire
göre.
Harflerin sesinde ise yüzyılların
gururu ve yıkımı!
Yaşamı yıkımlarla geçmiş iki
kuşak var Türkiye’de. 12 Mart ve
12 Eylül...
12 Eylül’de Diyarbakır
Cezaevi’nde 63 kişi öldürüldü.
Bugüne dek bu ölümlerin
sorumlularından hangi siyasal iktidar
hesap sordu?
Kenan Evren, emekçiler,
gençler, sosyalistler, devrimciler
işkenceden geçirilirken
Güneydoğu’da askeri uçaklarla
Kuran’dan ayetler attırıp açıklama
yapıyordu:
“Asmayalım da besleyelim mi?”
AKP iktidarının yalaka temsilcileri,
liboş tayfa ve tarikat şeyhlerinin
tosuncukları televizyon
ekranlarında ahkâm kesiyorlar:
“12 Eylül’de anayasa değişikliğine
‘evet’ demeyenler,12 Eylül
düzeninin sürmesini isteyenlerdir!”
Vay benim her şeyi bilen
tosuncuğum vay!
Sen akıllı, herkes enayi!
AKP 12 Eylül yasalarının arkasına
dayanmış, şiirler okuyup
ağlayarak toplumu etkilemeye
çalışıyor.
Önce şu 28 Şubat’ı yapanlardan,
‘e’ muhtıra verenlerden hesap
sorabiliyor musun?
Soramıyorsun!
Seçim Yasası’nı ve Partiler
Yasası’nı değiştirebiliyor musun?
Değiştirmiyorsun!
Bak CHP ne dedi:
“Seçim barajı yüzde 7’ye
düşürülsün!”
Sen karşı çıkıyorsun:
“Baraj yüzde 10’da kalsın... Baraj
indirilirse Türkiye’de istikrar
bozulur!”
Bırakın Avrupa ülkelerini, bugün
Suriye, Mısır ve KKTC’de seçim
barajı yüzde 5...
Bu ülkede hangi faili meçhul
cinayet aydınlatıldı bugüne dek?
Bazılarının sadece tetikçileri
bulundu, o kadar!
26 Eylül 1999’da Ulucanlar
Cezaevi’ndeki katliamda 10 tutuklu
öldürüldü, 78’i yaralandı... 19 Aralık
2000’de “Hayata Dönüş
Operasyonu”nda 20 cezaevinde
yapılan operasyonda 2 asker, 30
tutuklu öldürüldü...
Türkiye’de olup bitenlere kimi
sözde aydınlar “at gözlüğü”yle
bakıyor; Güneydoğu’nun feodal
yapısını, korucu örgütlenmesini,
aşiret liderlerinin devletin parasını
nasıl yağmaladığını bilmiyor.
Diyabakır’da 644 Demokratik
Kitle Örgütü’nün “Parmaklar
tetikten çekilsin” dediği an PKK
saldırıyor ve yedi askerimiz şehit
düşüyor.
Ben bunca kıyımlara, acılara,
toprağa dökülen gözyaşlarına,
vakitsiz açan kan çiçeklerine
baktıkça yüreğimin derinliğinde bir
sızı duyumsuyorum.
Yazılanlara, TV ekranlarında her
konuda bilgi sahibi olan gazetecilere
bakıyorum...
Her kafadan bir ses çıkıyor...
Kim var PKK’nin arkasında ve
elindeki ağır silahları nereden ve
nasıl alıyor?
PKK’nin arkasında Irak’ı işgal
eden ABD ve Kuzey Irak yönetimi
var...
PKK orada kenevir yetiştiriyor,
baz morfin yapıp kaçırıyor ve
yılda, nereden bakarsanız bakın, 40
milyar dolar kazanıyor.
Dedim ya, yağmurlu bir İstanbul
sabahı...
Kafam karmakarışık.
İstanbul’da 31 aydın, sanatçı,
gazeteci, demokratik kitle örgütü
temsilcilerinin hazırladığı bildiriyi
destekliyorum:
“Cehennemden önceki son
durağa geldik. Artık kan ve ateş
dursun, hayat ve barış kazansın.”
Ben de diyorum ki:
“Anaların babaların gözyaşları
toprağa akmasın... Kan çiçekleri
vakitsiz açmasın... O çiçekler insan
ruhunun simgesi olsun sevgi adına,
kardeşlik adına...”
Taş atan çocuklar zindana atılıp,
teröristlerin maşası olmasın
çıktıklarında...
Türk’üyle, Kürt’üyle, Lazıyla,
Süryanisiyle, Ermenisiyle,
Çerkeziyle, Boşnağıyla tüm
çocuklar bizim umudumuz,
vadilerde açan kır çiçeklerimiz...
Ne diyordu Fransız şair:
“Bir kâğıt parçasına bir kelimeyi
dökmek, o anda beyaz sayfayla söze
tutuşmaktır.”
Var mısınız beyaz sayfayla söze
tutuşmaya?
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Gözyaşlarıyla Islanıyordu Toprak...
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69
FIRAT KOZOK
ANKARA - Atatürk’ün en önem-
li miraslarõndan biri olan Atatürk Or-
man Çiftliği (AOÇ), uygulanan per-
sonel politikalarõyla “aile çiftliği”ne
döndü. Çiftlikte görevli 2’si müdür top-
lam 10 kişinin eşi, kõzõ ya da oğlu, özel
şirketler üzerinden çiftlikte göreve
başladõ. Tarõm ve Köyişleri Bakanlõğõ
ise, skandalõ “Atatürk Orman Çift-
liği Müdürlüğü yönetiminin çeşitli
tarihlerde şirket üzerinden gelen
elemanlarla, kurum bünyesinde me-
sailerinin başladığı tarihe kadar
herhangi bir irtibatı söz konusu ol-
mamaktadır” diye savundu.
1925 yõlõnda Atatürk tarafõndan ku-
rulan, günümüze kadar birçok kurum ve
kuruluş tarafõndan topraklarõnõn büyük
bölümü işgal edilen AOÇ’de bu kez de
kadrolaşma skandalõ yaşanõyor. Cum-
huriyet’in edindiği bilgilere göre, çift-
likte görevli 2’si müdür, 10 kişinin ya-
kõnlarõ özel şirketler aracõlõğõyla çiftlikte
göreve başladõ. Çiftlikte “eş-dost” öl-
çütleriyle işe başlayanlardan bazõlarõ ve
yakõnlarõnõn çalõştõklarõ birimler şöyle:
“Hasan Sarıca (Hukuk Müşavirli-
ği-memur)-Serkan Sarıca (oğlu-inşaat
bürosu), Kemal Demirel (Muhasebe
Müdürü)-Burak Demirel (oğlu-pa-
zarlama), Ramazan Bulut (Ticaret
Müdürü)- Taha Bulut (oğlu-pazar-
lama), Mehmet Tufan (şoför)- Fatih
Tufan (oğlu-işçi), Murat Erdoğdu
(şoför) - Türkan Erdoğdu (eşi-mü-
dürlük emrinde), Hasan Ünal (me-
mur) - Yasemin Ünal (kızı-süt fabri-
kasında), Şener Pamuk (memur) -
Özlem Pamuk (eşi-işçi), Haktan Ze-
hir (şarap fabrikasında) - Nükhet Ze-
hir (eşi- şarap fabrikasında), Recep
Erdoğdu (hayvanat bahçesinde) -
Özge Erdoğdu (kızı-hayvanat bah-
çesinde), Ahmet Vatansever (elektrik
atölyesinde) - Özlem Vatansever (eşi-
müdürlük emrinde)
Bakanlık: Haberimiz yok!
Tarõm ve Köyişleri Bakanlõğõ ise
Cumhuriyet’in sorularõna 1 gün gecik-
meli olarak verdiği yanõtta, personel po-
litikasõndaki “eş-dost” ilişkisinden ba-
kanlõğõn haberdar olmadõğõnõ savundu.
Personel sayõsõnõn iş yoğunluğu nede-
niyle arttõğõ anlatõlan açõklamada, “Dı-
şarıdan, rekabet şartları oluşturula-
rak açık ihale usulü sistemi ile eleman
alımı yoluna gidilmiştir” denildi.
Açõklamada şöyle devam edildi:
“Bu tip alımlarda, her kamu ku-
ruluşunun yönetimi gibi Atatürk Or-
man Çiftliği Müdürlüğü de, dışarıdan
gelen elemanlarla ilgili olarak her-
hangi bir inisiyatifte bulunmamak-
tadır. Mevzuat gereğince, ilgili firma
uygun elemanları temin etmekle mü-
kelleftir. Gerek temizlik hizmet alımı
gerekse güvenlik hizmet alımı için ya-
pılan ihalede çalıştırılacak eleman-
ların işe alımı ve işten çıkarılma ta-
sarrufu tamamen ilgili kanunlar doğ-
rultusunda yükleniciye aittir.”
Müdüründen şoförüne 10 kişinin eşi, çocuğu çiftlik personeli oldu. Bakanlõğõn haberi yok
AOÇ aile çiftliği olduBugüne kadar birçok kurum tarafõndan arazileri yağmalanan Ata mi-
rasõ AOÇ’de işe alõmlarda ‘eş-dost’ kriteri uygulandõğõ ortaya çõktõ.
Çiftlikte görevli bazõlarõ üst düzey 10 personelin kõzõ, oğlu ya da eşi çe-
şitli pozisyonlarda işe alõndõ. Tarõm Bakanlõğõ iddialara ilişkin yaptõğõ
açõklamada, işe alõmlarõn bir şirket aracõlõğõyla yapõldõğõnõ bildirdi.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - “Taş atan
çocuklar tasarısı” olarak
anõlan düzenlemde yapõ-
lan bir değişiklikle “top-
lantı ve gösteri yürüyü-
şüne katılan çocukların
‘propaganda’ suçu işle-
seler dahi, ‘terör suçlusu’
sayılmayacağı ve ‘örgüt
üyesi’ gibi yargılanıp ce-
zalandırılamayacağı”
hükme bağlandõ.
TBMM’de önceki gece
“taş atan çocuklar” ta-
sarõsõ görüşülürken
AKP’lilerin verdiği öner-
geyle değişiklik yapõldõ.
Buna göre; Toplantõ ve
Gösteri Yürüyüşü Kanu-
nu’na aykõrõ olarak, top-
lantõ ve gösteri yürüyüş-
lerine katõlarak direnen
veya bu sõrada propagan-
da suçu işleyen çocuklar
hakkõnda, bu suçlara bağ-
lõ olarak ayrõca TMK’nin
“Terör örgütüne men-
sup olmasa dahi örgüt
adına suç işleyenler de
terör suçlusu sayılır ve
örgüt mensupları gibi
cezalandırılır” hükmü
uygulanmayacak. Böyle-
ce çocuklarõn “direnme”
ve “propaganda” suçu
dõşõnda “terör örgütü
üyeliği” suçundan yargõ-
lanmasõ ve cezalandõrõl-
masõ engellenmiş olacak.
CHP ve BDP, yetersiz
bulsalar da tasarõyõ des-
tekledi. MHP ise tasarõnõn
geri çekilmesini istedi.
MHP, tasarõnõn 2. bölü-
münün görüşmelerinin
kapalõ oturumda yapõl-
masõ için önerge verdi.
Muhalefetin tasarõnõn
geçici 1. maddesinin terör
örgütü lideri Abdullah
Öcalan ve PKK’nin üst
yöneticilerinin disiplin ce-
zalarõnõ ortadan kaldõr-
mak için getirildiğini sa-
vunmalarõ üzerine söz
alan Adalet Bakanõ Sa-
dullah Ergin, iddianõn
gerçekleri yansõtmadõğõnõ
belirtti. AİHM’in Türki-
ye’yi “adil yargılama
hakkını ihlal ettiği” ge-
rekçesiyle tazminata mah-
kûm ettiği bir davayõ ha-
tõrlatan ve Türkiye aley-
hine açõlmõş 567 benzer
dosyanõn bulunduğunu
belirten Ergin, “Bu dos-
yalarda da Türkiye aley-
hine tazminat kararları
çıkacak. Bu düzenleme-
yi yapmamızın amacı,
bu çıkması muhtemel
kararları önlemektir.
Tasarıda, bölücü başının
disiplin cezalarının affı-
na ilişkin bir düzenleme
bulunmuyor. Adil yar-
gılanmanın ihlali söz ko-
nusu olmasın diye di-
siplin cezasının doğru
ya da isabetsiz olduğu
yönünde bir karar ve-
rilmesini öngörüyor dü-
zenleme” dedi.
TASARI DEĞİŞTİ
Örgüt
üyesi gibi
ceza
almayacak
ORHAN BİRGİT
Başbakan Yardõmcõsõ Bülent
Arınç, 12 Eylül darbesiyle
MSP’nin Manisa il başkanõ olarak
tanõşmõş. O yüzden darbenin ka-
rargâhõ olan Ankara’da olup bi-
tenlerden habersiz kalmõş. Daha
sonra da tüm Türkiye’de nelerin
olup bittiğini sadece Milli Görüş
penceresinin izin verdiği kadar iz-
leyebildiği için mesela CHP’nin
ve CHP’lilerin başõndan geçenler
hakkõnda bilgi sahibi olamamõş.
Bu yüzden CHP’nin bugünkü
genel başkanõna yanõt verirken
“.. hiçbir CHP’li yetkili mah-
keme önüne çıkmadı, yargılan-
madı” türünden baştan aşağõ yan-
lõş söylemlerle adeta 12 Eylülcü-
lerin sözcülüğüne soyunmaktan
çekinmiyor. Kusura bakmasõn
ama bu yaptõğõna halkõmõz “cahil
cesareti” der.
Çünkü o dönemde CHP’nin
genel başkanõ Bülent Ecevit,
Hamzakoy’daki zorunlu gözal-
tõ döneminden döner dönmez
aralarõnda benim de bulunduğum
elliye yakõn “eski” milletvekili
ile birlikte bir dizi eylemin so-
rumlusu olma iddiasõ nedeni ile
soruşturmayla karşõ karşõya kal-
mõşlardõ.
İddialarõn sahipleri merhum
Türkeş ve dönemin MHP yöneti-
cileri, CHP tarafõndan düzenlenmiş
sayõsõz yasal çalõşma için akõl al-
maz yorumlar yaparak 80 sayfayõ
aşan bir suç duyurusunu Ankara Sõ-
kõ Yönetim Komutanlõğõ’na ver-
mişler, Komutan Korgeneral Re-
cep Ergun bu iddialarõ ciddi bul-
duğunu söyleyerek başsavcõ Hâ-
kim Albay Nurettin Soyer’i gö-
revlendirmişti
Soruşturma aylarca sürdü. Her
birimiz Mamak’ta başsavcõnõn
sorularõnõ yanõtladõk. Rahmetli
Ecevit, bence tarihi bir savunma
hazõrlayarak başsavcõya, 12 Eylül
öncesindeki o meşum dönemde
Cumhuriyet Halk Partisi’nin kar-
deş kavgasõnõ önlemek için neler
yaptõğõnõ bir bir anlattõ.
Nurettin Soyer’in yakõn çevre-
sine bu gerçekler karşõsõnda adli
amir kimliği de taşõyan Korgene-
ral Ergun’un sürdürmek istediği
“tutukla” emirlerine direnmekte
nasõl zorlandõğõnõ anlattõğõ o gün-
lerin fõsõltõ gazetesinin başlõca ha-
beriydi.
Mısır’daki sağır
sultan bile...
Arõnç o soruşturmanõn aklan-
ma ile sonuçlanmasõnõ bilme-
mekte belki mazur sayõlabilir.
Ama Ecevit’in bazen Ulucanlar,
bazen Mamak cezaevlerinde tu-
tuklu olduğunu bunlardan biri-
sinin bir yabancõ dergiye verdi-
ği bir söyleşi nedeni ile olduğu-
nu , “Mısır’daki sağır sultanın”
bile öğrendiğini de mi bilmez?
Kılıçdaroğlu’ndan önceki CHP
Genel Başkanõ Baykal’õn Celal
Doğan, Süleyman Genç ve baş-
ka partili arkadaşlarõ ile Zincir-
bozan’da komutan buyruğu ile zo-
raki konuk yapõldõklarõnõ o döne-
mi zaman zaman anlattõklarõnõ
da mõ okumadõ Sayõn Arõnç?
Önceki gün kendisini de ağlatan
konuşmasõnda Başbakan’õn söy-
lediği örnekler arasõnda adõ geçen
kabine arkadaşõ Ertuğrul Gü-
nay -her ne kadar o dönemin ün-
lü isimlerinden Fatsalı Terzi Fik-
ri’nin komün çalõşmalarõ nedeni
ile suçlanmış olsa da- eski CHP
Ordu milletvekili olarak tutuklu
değil miydi?
Kõsaca Sayõn Arõnç, parlamen-
ter demokrasili düzene içten inan-
mõş hemen her yurttaş gibi, pos-
tal seslerinden, aramalardan, göz-
altõ olaylarõndan, sorgulardan 12
Eylül’de nasibini almõş; ama ge-
rekmediği için onlarõ politika pa-
zarõnõn tezgâhlarõna malzeme yap-
mamõş olanlar için bilgi sahibi ol-
madan konuşmadan önce, bence
görev alanõnõzda bulunan Basõn
Yayõn Genel Müdürlüğü’ne bu-
günden tezi yok emir verin. Size
ve kulaktan dolma nutuklarla du-
rumu idare etmeyi alõşkanlõk ha-
line getiren liderinize, geçmiş ya-
kõn tarihimizin arşivini açsõnlar.
Bülent Arınç’a
yakın tarih dersleri
İstanbul Haber Servisi
- 14 yaşõnda cezaevine gi-
ren ve bu sõrada kan kanse-
ri olan 18 yaşõndaki tutuk-
lu Abdullah Akçay, teda-
vi gördüğü Okmeydanõ Eği-
tim ve Araştõrma Hastane-
si mahkûm koğuşunda dün
yaşamõnõ yitirdi. İnsan hak-
larõ savunucularõnõn ve ai-
lesinin çabalarõ sonucunda
Adli Tõp Kurumu 15 Tem-
muz günü durumu ağõrlaşan
Akçay’õn cezasõnõn erte-
lenmesini istemiş, savcõlõk da cezayõ 3
ay ertelemişti. Hayatõ bürokrasiye ta-
kõlan Akçay’õn ömrü Yargõtay’õn ka-
rarõnõ beklerken tükendi.
Akçay’õn durumu, bir süredir kaldõ-
ğõ Okmeydanõ Eğitim ve Araştõrma
Hastanesi’nde dün sabah saatlerinde
ağõrlaştõ. Mahkûm koğuşunda hayatõ-
nõ kaybeden Akçay’õn cenazesi aylar-
ca tedavisine dõşarõda devam edebilmek
için rapor beklediği Adli Tõp Kuru-
mu’na kaldõrõldõ. Ailesi Akçay’õn ce-
nazesini toprağa vermek üzere mem-
leketi Mardin’e götürdü.
İnsan Haklarõ Derneği (İHD) İstan-
bul Şube Başkanõ Abdulbaki Boğa,
Akçay’õ yasalarõn ve devletin öldür-
düğünü savunarak “Biz defalarca
kendisinin yaşamının tehlikede ol-
duğunu ve cezaevi şartları altında
öleceğini söyledik. Zamanında tah-
liye edilseydi ve uygun şartlarda te-
davi görseydi Akçay’ın bu-
gün sağlıklı bir şekilde ha-
yatını devam ettirecekti”
dedi. Eski Başbakan Nec-
mettin Erbakan’õn “Ka-
yıp Trilyon” davasõnõn af
kapsamõna girmesi için ya-
sa çõkarõldõğõnõ anõmsatan
Boğa “Erbakan’ı affeden
AKP hükümeti ve Cum-
hurbaşkanı Abdullah Gül,
14 yaşındaki bir çocuğu da
en azından ağır hastalı-
ğından dolayı affetmeli ve
tedavi görebileceği koşulları yarat-
malıydı” diye konuştu.
Tahliye kararı bekleniyordu
Hakkõnda 108 yõl hapis cezasõ iste-
nen ve 4 yõldõr cezavinde bulunan tu-
tuklu bulunan Akçay, 24 Ağustos
2009’da hastaneye kaldõrõlmõştõ. Akçay,
Şubat 2009’da Adli Tõp Kurumu’na
sevk edilmiş, kurum 21 Mayõs’ta “te-
davisine cezaevinde devam edilme-
sinde bir sakınca yoktur” şeklinde ra-
por vermişti. Akçay için İHD ve aile-
sinin girişimleri sonucu tekrar Adli Tõp
Kurumu’na başvurulmuş, kurum 15
Temmuz’da Akçay’õn tedavisinin, “tu-
tukluluk koşullarında yapılamaya-
cağına, hastalığının ağır olduğuna ve
cezasının ertelenmesi gerektiğine
ilişkin rapor vermişti.” Yargõtay’õn
da Akçay hakkõnda tahliye kararõ ver-
mesi bekleniyordu.
KAN KANSERİ TUTUKLU AKÇAY YAŞAMINI YİTİRDİ
Ömrü Yargõtay kararõ
beklerken tükendi
Bayrağı
kabul
etmemek
şerefsizlik
TÜZMEN:
Abdullah Akçay