19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Necib Mahfuz'dan 'Cebelavi Sokağının Çocukları' 'Hikâyeler sokağı' Mısır'da ve birçok Arap ülkesinde uzun yıllar ya- saklı kalan Cebelavi Sokağının çocukları, irdele- diği konular ve bugün de geçerliliği devam eden saptamalarıyla dikkat çekiyor. Necib Mah- f uzun diliyle olduğu kadar alegorik üslubuyla da damgasını vurduğu romanı, okuyucuyu çe- telerin cirit attığı izbe sokaklarda "büyülü" bir yolculuğa çıkarıyor. O ErayAK rapsız yapıp yapamayaca- ğımızm tartışıldığı şu günlerde, kanımca tüm .dünyanın onsuz "yapa- mayacağı" bir Arap olan Necib Mahfuz'un Cebelavi Sokağı'nın III Çocukları adlı romanı yeniden ya- 3 yımlandı. llk kez 1959 yılında ya- yımlanan ve o yıllarda büyük yaıı- kı uyandıran, anlattıklarından dolayı birçok Arap ülkesinde yasaklanan ro- man, insanlığın yaşadığı evrensel ve ru- hani değişimi, bir sokağın içinde "dö- nen" olaylar çerçevesinde anlatıyor. Romanlarındaki "gerçekçi" tutumun- dan, yazarhğmm son günlerinde kaleme aldığı "deneysel" yapıtlarında bile vaz- geçmeyen Mahfuz, Cebela\n Sokağı'nın Çocuklan'nda da Mısır'ın bilinen yü- zünden çok farklı, herkesin gördüğü ama bir türlü dile getir(e)mediği ger- çeklerden oluşan bir tablo sunuyor oku- yucuya. Zorbalığın kol gezdiği sokaklar, mer- hamet yoksunu insanlar, ölüme ve ölüye alışkın topraklar, iyiyle kötünün müca- delesine sahne olan konaklar, esrar tek- kelerinde değişen çete iktidarları var Cebelavi Sokağı'nın Çocuklan'nda. Tüm bunların yanmda bir de, "sokakta- ki herkesin ve her şeyin sahibi", tek ka- rar mekanizması, sokağın adı bile ken- dinden gelen Cebelavi var. "TANRILAŞTIRILMIS" BİR KARAKTER Necib Mahfuz Cebelavi Sokağı'nın Çocuklan'nda, romanlarmda sıklıkla kullandığı, "klasikleşmiş" diyebileceği- miz bir anlatım yolunu tercih ediyor. Her şeyi aynı sokak içinde farklı dö- nemlerde geçen hikâyelerin kahraman- ları üzerinden anlatıyor okuyucuya. Ro- manm bölümleıe ayrılmasını da bu kahramanlarm isimleri üzerinden yapı- yor Mahfuz. Romanm her bir bölümü, anlatılan hikâyenin başkahramanından alıyor ismini. Roman, "Edhem", "Ce- bel", "Rıfat", "Kasım" ve "Arif" adıyla beş bölümden oluşuyor. Anlatılan hikâ- yelerin başkahramanları da -sokakta ya- şayan diğer herkes gibi- Cebelavi'nin torunları oluyor. Cebelavi romanda, müthiş bir iktida- rı temsil ediyor. Sokakta nesiller değiş- mesine karşın hâlâ yaşayan, yıllardır kendini kapattığı odasından çıkmayan, çete liderlerinin ve vakfmı emanet ettiği "zalim" vekilharçlarm işlcrine karışmı- yor gibi görünse de her yerde gözü ku- lağı olan, her şeyden haberdar olan bir karakter Cebelavi. Ondan ve yaşadığı SAYFA 14 konaktan bahscderken "bütün iyilikler ve kötülükler oradan gelir" diyor sokak halkı. George Onvell'in kült romanı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört'ün Büyük Birader'i gibi adeta Cebelavi. 'Tek bir kelimesi dünyayı değiştirmeye yeter' iz- lenimi uyandırıyor okuyucuda. Roman boyunca, sokakta yaşayan torunlarının feryatlarına, "koruyucu" adı altındaki çete liderlerinin halka yaptığı baskıya kulak asmıyor gibi görünse de, seçtiği kişilerle olayların akışına sürekli etkisi oluyor. Cebelavi'yi "tanrılaştırılmış" kılan da tam olarak bu özelliği: Sokağına bir ka- der belirlemiş Cebelavi ve belirlediği bu kaderi, sokak halkının sonuna kadar yaşamasını istiyor. Diğer bir yanıyla da torunlarının yaşadıklarından ders ala- rak kendi kaderlerini çizebileceklerini öğretmeyi arzulu- yor. Bunu da, so- kaktaki zulmün her- kesin nefes almasını zorlaştıracak anlar- da seçerek gönder- diği, yine kendi so- yundan olan kurtarı- cılardan anlıyoruz. Sokakta bulunan tüm torunlanna on- ları her kurtanşmda, "Akıllamnartık!" diyor adeta. Cebelavi'nin seçti- ği kurtarıcılar ve bunlara görevlerinin bildiriliş şekli, roma- nın neredeyse hiçbir bölümünde aktif olarak yer almayan; ama etkisi her olay- da, her sözde görü- len kahramanımızın "tanrılaştırılmış" özelliklerini pekişti- riyor. Görünmezli- ği, bilinmezliği, sırh olmayı seçişi de bu karakterin oluşu- munu tamanılıyor. Cebelavi, halkını kurtarmak için seçtiği torununun kula- ğına bazen, adeta gaipten gelen bir ses- le isteklerini fısıldıyor. Bazen karşıları- na dikiliyor; ama ihtişamından yüzü gö- rünmüyor, bazen de Tanrı'nın Cebrail'i peygamberlere gönderdiği gibi, Cebela- vi hizmetçisini yolluyor seçtiği torunu- na. Hizmetçisi de "büyülü" bir şekilde seçilmiş toruna görünüp ona görevini büdiriyor. Cebelavi'nin göründüğü, olaylara dahil olduğu yerlerin, halk ara- sında neredeyse "kutsal mekân" gibi anlatılmasmı da tüm bu bahsedilenlere ekleyebihriz. "Seçilmişlerin" peygamber gibi dav- ranmaları da Cebelavi'nin bu "tannlaş- tınlmış" karakterini destekliyor. Kurta- ncı olarak seçilen torunların hepsi, pey- gambcrlerin takip ettiği yolu izliyor. Önce çevrelerine -yakın arkadaşlarına, eşlerine- açıyorlar bu durumu. Daha sonra yapılacak işe koyuluyorlar. Her seçilmişin başından geçen bir "hicret" de bu durumu sağlamlaştırıyor. Necib Mahfuz'un bu romamnı daha iyi anlam- landırmak, hikâyelerin altındaki o zen- gin anlam tabakasını deşebilmek için peygamber kıssalarına az da olsa eğil- mek gerekiyor. BÜYÜLÜ GERÇEKLİK Cebelari Sokağt'nın Çocukları'nda mekân, roman boyunca nerdeyse hiç değişmiyor. Sadece, seçilmiş torunlann Necib Mahfuz cebelavi sokağfnm çocuklarrnüa, romanlannda sıklıkla kullandığı. "klasikleşmlş' bir anlatım yolunu tercih ediyor. kısa "hicret" dönemlerinde, birkaç de- ğişik mekân daha görebiliyoruz ama bunlar romanda çok yer kaplamıyor. Geri kalan kısımlarda ise kahramanları- mız sürekli Cebelavi Sokağı'nda bulu- nuyor. Romanm Cebelavi Sokağı gibi dar bir mekânda geçmesi, anlatıcı ve okuyucu adına "eksi" olarak görünse de, bu noktada Mahfuz'un yaratıcı ka- lemi, hayalgücü devreye giriyor. Yazar, tek bir sahneye birçok farklı oyun yazı- yor adeta ve roman bu türden kısıtlı mekânlarda geçen metinlerde "kaçınıl- olarak görülen tekdüzelikten kur-maz tuluyor. Ashna baküırsa, Cebelavi So- kağı'nın Çocukîan, tekdüzeliğe vurgu yapan bir roman. Romanda, her bö- lümden sonra füm makarası başa sarı- yor ve karakterler değiştirilerek, anlatıl- mak istenen ana konu etrafmda çok başka bir hikâyeyle okuyucunun karşı- sına çıkılıyor. Romanı vurgu yapmak istediği "tek- düzelikten" kurtaran bir diğer unsur ise Necib Mahfuz'un kullandığı dil. Mahfuz, sokakta geçen olayları anlatır- ken "masalsı" bir üslup kullanıyor. Özellikle çete liderleriyle seçilmiş to- runlar arasmda geçen ve kanın taşlı so- palı savaşlar sonucu su gibi aktığı sah- nelerde bu dilin yansımalarını derinden hissediyoruz. Bu sahnelerin anlatımın- da kullanılan dil, bir mahalle savaşı ka- relerinden çok, Homeros'un ünlü llya- da ve Oc/vssej'a'sindeki kanlı görüntüle- ri gözler önünc getiriyor. Romanm çe- virmeni Leyla Tonguç Basmacı da, Mahfuz'un kullandığı bu dilin "farkın- da" olarak gerçekleştirmiş çevirisini. Okuyucu, dildeki çok küçük bazı ak- saklıklar dışında, romanın yarattığı o masalsı ortamdan kopmuyor. Necib Mahfuz'un bu romanı da, di- ğer kaleme aldıkları gibi okuyucuya "gerçek" bir düzlemden sesleniyor. Ya- zarın kullandığı destansı dil ve karak- terlerine yüklediği bazı "gerçekdışı" unsurlar dahi, onu bu çizgiden uzaklaş- tırmıyor. Bu, Mahfuz'u sadece, "büyü- lü gerçeklik" çizgisine yaklaştırıyor. Dünyadaki en önemli temsilcisi Gabriel Garcia Marquez olan bu anlayış, ger- çekliğin içine olağanüstü olaylann ka- tılmasıyla oluşturuluyor. Marquez'in bu anlayışı yansıttığı en önemli romanı Yüzyülık Yalnızlık'ta, uçan insanlar ol- masına karşın, yazarın kendi deyişiyle "gerçekliğe dayanmayan tek bir cüinle" bulamıyoruz. Mahfuz'un bu romanmda da işler tam olarak Marquez'in dediği gibi yürüyor ve birden her yeri kapla- yan yüanlara, büyüyle, cinle sıkmü gi- deren insanlara karşm Cebelavi Soka- ğı'nın Çocuklan'nda "gerçekliğe da- yanmayan tek bir cümle" bulamıyoruz. "UNUTMAK" ÜZERİNE Mahfuz'un siyasi olmayan tek bir cümle kurmadığı büinir. Yazar bu ro- mamnda da bu tavrından vazgeçmiyor. Mahfuz'un Cebelavi Sokağı'nın Çocuk- lariyla asıl anlatmak istediği Arap dün- yasının bitmek bilmez karmaşası. Mah- fuz, "alegorik" bir üslup kullanarak tüm Arap dünyasını küçücük bir sokağa sığdmyor ve sonrasmda onlan, soylann- dan geldiğine inandıkları, üstün oldu- ğunu iddia ettikleri özellikleriyle çatıştı- rıyor. Sokakta, bir grup soylu atalarımn, diğer bir grup güçlü akrabalannın, bir diğeri ise düriist babalarmın hatıralany- la yaşıyor; onlarla övünüp üstünlük kur- ma yarışına giriyor. Bunlar bir yerden tanıdık geliyor: Mahfuz bu romanda mükemmel bir "Ortadoğu" panaroması çiziyor. Doğu toplumlarmm bir diğer sorunu olan "unutmak" da romanda vurgula- nan konulardan. Zaten, her bölümde film makarasmın başa sarması, tüm so- runlar bitti derken, aynı senaryonun tekrar yaşanması, yazarm anlatmak iste- diğini açıkça ortaya koyuyor. Mah- fuz'un her bölümün sonunda tekrarla- dığı şu cümle, aslında romanm neden yazıldığını anlatıyor bize: "Unutkanlık sokağımızın vebası gibidir." Bu da bir yerden tanıdık gelmiyor mu? • [email protected] Cebelavi SokağYnın Çocuklan/Necyfc Mahfuz/ Çeviren: Leyla Tonguç Basma- cı/ Kırmızı Kedi Yaymevi/454 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1066
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle