19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B 22 NİSAN 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 HAYAL ve GERÇEK KÜRŞAT BAŞAR Yazarlar Kahvaltısı Başbakan’ın verdiği yazarlar kahvaltısı epeyce yazı malzemesi oldu. Ben de davetliler arasındaydım ve kahvaltıya katıldım. Tabii bir kahvaltının beş buçuk saat süreceğini düşünseydim gitmezdim, ayrı. Her ne kadar yemekli bir program yapsam da çocukluğumdan beri bir masada saatlerce oturmakta büyük sıkıntı çekerim çünkü. Daveti protesto edenlere saygım var. Bence gelip düşüncelerini ve eleştirilerini orada da söyleyebilirlerdi, ama demek ki bundan bile umutları yok. Buna da saygım var. Başbakan’ın, protesto edenlere sitem etmesini biraz gereksiz buldum. Başbakan “hiç değilse” bazı entelektüellerin kendisini toptan reddetmesine alışsa iyi olur. Çünkü bu tutumu, “demokratik açılım” sözünün ruhuna uymuyor. Şu sözü bence herkes, her zaman hatırlamalı: Bize övgüler düzenlerden öğreneceğimiz pek az şey vardır. Kahvaltının neredeyse akşam yemeğiyle birleşmesinde hükümetin bir suçu yok. Başbakan her konuşanı dinleyip not aldı, tek tek cevap verebilmek için de Antalya uçuşunu erteledi. Katılımcılar işi ciddiye almış; çocukluk anılarından başlayıp yol haritasına kadar anlattılar. Toplantıda dikkatimi çeken şeylerden biri, bizde eli kalem tutan, kitap okuyan herkesin devleti yönetmek konusunda büyük bir heves içinde olduğunu bir kez daha görmekti. İkincisi, her ne kadar edebiyatçılar bir araya gelmişse de, Başbakan dışında kimsenin edebiyatımıza bir göndermede bulunmayışıydı. Katılımcıların büyük çoğunluğu devlet erkânı karşısında son derece saygılı ve sanıyorum söylediklerinin devlet katında bir etki yapacağına inanmış insanlardı. Alev Alatlı ve Ayşe Kulin dışında, bu açılımla ilgili eleştiri getiren olmadı. Belki birkaç kişi de açılımı doğru ama yetersiz bulduğunu, daha büyük adımlar atmak gerektiğini söyledi. Bu öneriler arasında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin de silah bırakması önerisi vardı. Buna Başbakan’ın verdiği cevap biraz matraktı: “Biliyorsunuz resmi bir ordunun aksesuvarı silahıdır, silahını bırakması diye bir şey söz konusu olamaz...” Doğan Hızlan, Gani Müjde, Elif Şafak, ben ve birkaç kişi dışında herkes uzun uzun Kürt açılımı konusundaki görüşlerini belirtti. Benim Kürt açılımı konusundaki görüşüm, bu açılımın biraz entelektüel bir faaliyet boyutunda kaldığı şeklindeydi. Bu toplantıda bu düşüncem iyice pekişti. Yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat diyenlere... [email protected] Yaygõnlaşan milliyetçilik fikirleri Avrupa devletleri tarafõndan Hõristiyan tebaaya aşõlanmaya çalõşõlmõştõr Osmanlõ’yõ parçalama stratejisi Osmanlı ordularının ağır ye- nilgisiyle sonuçlanan 1877 Os- manlı-Rus savaşı sonucunda batıda Yeşilköy’e kadar ilerle- yerek İstanbul kapılarına da- yanan Rus ordusunu İngiliz donanmasının toplarını gör- mesi durdurmuştu. (Akdes Ni- met Kurat, Rusya Tarihi, Ankara, 1987, s.354-355) Doğuda ise Rus ordularõ Erzurum’a kadar ilerle- mişlerdi. Savaş sonrasõnda imza- lanan Ayastefanos ve Berlin an- tlaşmalarõ ile Balkan Hõristiyan topluluklarõndan Romanya, Sõr- bistan ve Karadağ bağõmsõzlõkla- rõnõ kazandõlar. Bulgaristan ise özerk ve sõnõrlarõ geniş bir prens- lik olarak bağõmsõzlõğa çok yak- laştõ. Bu şekilde Balkan Hıris- tiyanlarının bağımsızlıklarını elde etmeleri sağlanmış, sıra Anadolu Hıristiyanlarına gel- mişti. Ermenilerle ilgili õslahat maddeleri Ayastefanos ve Berlin antlaşmalarõna bu amaçla konul- du ve böylece Ermeni konusu “Şark meselesi”nin yeni bir bo- yutunu oluşturdu. Tutum değişiklikleri Osmanlõ’nõn Rusya karşõsõnda- ki ağõr yenilgisi, kõsa süre önce pa- dişaha sadakatlerini belirtmiş olan Patrik Nerses Varjebedyan’õn ve İstanbul’daki Ermeni aydõnlarõnõn birden tutum değiştirmelerine yol açtõ. Nitekim, Patrik başkanlõğõn- da toplanan “Ermeni Milleti Mec- lisi” tarafõndan Rus Çarõ’na gön- derilmek üzere hazõrlanan muhtõ- radaki önde gelen talep, Doğu Anadolu’da halen Rus işgalinde bulunan Fõrat Nehri’ne kadar olan bölgenin Türklere iade edilme- mesi ve Rusya tarafõndan ilhak edi- lerek burada Rusya’nõn vesayetinde bir Ermeni devletinin kurulma- sõydõ. Muhtõra, Osmanlõ Ermenileri adõna Edirne’de ziyaret edilen Rus Başkumandanı Grandük Nico- la’ya verildi. Bu ortamda imzalanan (3 Mart 1878) Ayastefanos Antlaşma- sı’nõn 16. maddesine göre Osmanlõ Devleti, Ermenilerin yerleşik ol- duğu Doğu Anadolu vilayetle- rinde õslahat yapõlacak ve bura- lardaki Hõristiyanlar, Kürt ve Çer- keslere karşõ korunacaktõ. An- cak, Rusya’nın Anadolu’nun doğusu ve Mezopotamya üze- rinde hâkimiyet kurarak Hin- distan yolunu tehdit edeceğin- den endişelenen ve meydanı tek başına Rusya’ya bırakmak is- temeyen İngiltere, bu gelişmeyi onaylamadı ve Moskova’nın Ayastefanos Antlaşması’yla sağ- ladığı kazanımları budamak amacıyla Berlin Kongresi’nin toplanmasını sağladı. Alman Şansölyesi Bismark’õn başkanlõk ettiği ve Rusya, Osmanlõ Devleti, Fransa, Avusturya-Ma- caristan, İngiltere ve Almanya’nõn katõldõğõ kongre sonucunda im- zalanan (13 Temmuz1878) Berlin Antlaşması’nda, Ayastefanos Antlaşması’nın Ermenilerle il- gili 16. maddesi değiştirilerek 61. madde olarak yer aldı. 61. mad- de önceki antlaşmanın 16. mad- desinden farklı olarak Rusya ya- nında diğer Batılı devletleri de taraf ve gözlemci konumuna getiriyordu. 61. maddeye göre, Babıâli, Doğu Anadolu’da ısla- hat yapacak, asayişi sağlayacak ve bu konularda aldığı önlemleri antlaşmaya taraf devletlere bil- direcekti. İlgili devletler de ön- lemlerin uygulanmasını denet- leyeceklerdi. Bu madde, Avrupalõ devletlere Doğu Anadolu’da õslahat sorunu- nu işlerine geldiği gibi istismar et- me ve Osmanlõ Devleti’ne baskõ- da bulunma yolunu açmõştõr. Esa- sen, Ermeni Patrikhanesi de bir “al- tın madeni” niteliğinde gördüğü bu madde sayesinde geleceğin “Ermeni devleti”nin temelleri- nin atõldõğõ görüşündeydi. (Bilal Şimşir, İngiliz Belgelerinde Os- manlõ Ermenileri, 1856-1880, Türkçesi Şinasi Örel, Ankara, 1986, Cilt I, s. 29). Osmanlõ Devleti’nin çöküş döneminin ivme kazandõğõ, he- men her konuda Avrupa’nõn müdahalesine maruz kaldõğõ ve devletin zaafa uğradõğõ 19. yüz- yõlõn son çeyreğinden itibaren, Ermeni toplumunun Türk kom- şularõ ve Osmanlõ Devleti ile iliş- kileri gerginleşmeye yüz tut- muştur. Karşõlõklõ uyum ve hoş- görü ortamõnõn yok olmasõna yol açan iki ana nedenden bi- rincisi, Avrupa’da yayõlan mil- liyetçilik duygularõdõr. 1789 Fransõz ihtilalinden sonra yayõ- lan milliyetçilik fikirleri bazõ Avrupa devletleri tarafõndan Os- manlõ Devleti’nin Hõristiyan te- baasõna aşõlanmaya çalõşõlmõştõr. Bunun etkileri kõsa sürede gö- rülmüştür. Osmanlõ toprakla- rõnda ilk milliyetçi ayaklanma- yõ başlatan Sõrplar, Rusya’nõn müdahalesi ile Babõâli’den ay- rõcalõklar koparmõştõr. Bunu, Yunanlõlarõn 1821’de başlattõk- larõ Mora isyanõnõ Rusya ile İn- giltere ve Fransa’nõn da des- teklemeleri sonucunda Yuna- nistan’õn 1829 Edirne Antlaş- masõ ile bağõmsõzlõğõnõ elde et- mesi izlemiştir. İkinci neden ise, Avrupa dev- letlerinin Osmanlõ Devleti’ne karşõ sürdürdükleri “Şark me- selesi” olarak tanõmlanan poli- tikalarõ çerçevesinde Ermeni ce- maatini devletlerine karşõ tahrik etmeyi ve kõşkõrtmayõ amaçlayan faaliyetlerdir. Kõsaca tanõmlamak gerekirse, “Şark meselesi”, “Düvel-i muazzama” denilen Avrupalı büyük güçlerin, çö- küş dönemindeki Osmanlı İm- paratorluğu üstünde bir yan- dan iktisadi ve siyasi açıdan nüfuz ve hâkimiyet kurmak, diğer yandan da Osmanlı ida- resinde yaşayan milletlere ba- ğımsızlık vaat ederek onları is- yana teşvik etmek suretiyle parçalanma sürecini hızlan- dırdıkları imparatorluğun top- raklarının kendi aralarında paylaşılmasını hedefleyen stra- tejileridir. Denetim hakkı talebi Bu stratejinin uygulanmasõn- da Avrupalõ güçlerin yararlan- dõklarõ temel yaklaşõm veya müdahale unsuru, Osmanlõ Dev- leti’nin Hõristiyan uyruklarõnõn hak ve hukukunu koruma ba- hanesiyle Hõristiyan cemaatlere çeşitli ayrõcalõklarõn sağlanma- sõnõ ve bu amaçla da kendileri- ne denetim hakkõ verilmesini öngören talepleriydi. Bu stra- tejinin başlangıç noktasını, Rusya’nın 1774 Küçük Kay- narca Antlaşması ile Osman- lı Devleti’nin içişlerine karış- ma hakkını kazanması ve Os- manlı Ortodokslarının hami- liği sıfatını elde etmesi oluş- turmuştur. Ancak, bilahare Ayastefanos ve Berlin antlaş- malarıyla Avrupa’nın önde gelen devletleri de Anadolu Hıristiyanları ve özellikle Er- menilere ilişkin olarak Os- manlı İmparatorluğu’na ra- hatça müdahale hakkını elde ettiler. Osmanlı devleti bu dönemde zor duruma düşmüş, Babıâli’de hareketli günler başlamıştı. Karşõlõklõ uyum ve hoşgörü ortamõnõn yok olmasõna yol açan iki ana nedenden birincisi, Avrupa’da yayõlan milliyetçilik duygularõdõr. Ayastefanos ve Berlin antlaşmaları ile Balkan Hı- ristiyan topluluklarından Romanya, Sırbistan ve Karadağ bağımsızlıklarını kazandılar. Osmanlõ yönetiminde Ermeniler Tarihi kayõtlar, Fatih’in İstan- bul’u fethinden sonra, Ermenilerin millet adõ altõnda örgütlenmelerine müsaade edildiğini, patriklerine on- larõn ruhani ve cismani lideri statü- sünün verildiğini ve 19’uncu yüz- yõlõn son çeyreğine kadar süren za- man diliminde Ermeni toplumunun Osmanlõ İmparatorluğu’nda yaşa- mõnõ, millet sisteminin bahşettiği muhtariyet çerçevesinde, dinsel öz- gürlük, hoşgörü ve güven ortamõn- da sürdürdüğünü göstermektedir. Bu dönemde Ermenilerin Türk top- lumuyla uyum ve kaynaşmada gös- terdiği başarõ, onlara karşõ ayrõm ya- põlmamasõnõ sağlamõş ve her kapõ- yõ açmõştõr. Bu ortamda Osmanlõ Er- menileri, bankerler, tüccarlar ve sa- nayiciler olarak öne çõktõklarõ gibi, bir de zengin Ermeni aristokrasisi oluşmuştur. Ancak, Ermenilerin esas kendilerini gösterdikleri alan ka- mu hizmeti olmuştur. Özellikle, Yunanistan’õn bağõmsõzlõğõndan son- ra Osmanlõ’nõn güvenini kaybeden Rumlarõn yerini bürokraside kendi- lerine “millet-i sadıka” unvanõ ve- rilen Ermeniler doldurmuş ve başa- rõlõ hizmetleri nedeniyle yüzlerce Er- meni, Osmanlõ devlet hiyerarşisin- de en yüksek makamlara atanmõş- lardõr. Nitekim, 19’uncu yüzyıl Os- manlı devlet yıllıklarına (Salna- me-i Devlet-i Aliye-i Osmaniye) bakıldığında, 29 Ermeninin kamu hizmetinde en yüksek rütbe olan pa- şa rütbesini kazandõğõ, 27 Ermeni- nin bakan olarak atandõğõ, diplomasi alanõnda yedi Ermeni büyükelçi ile 11 başkonsolosun diplomatlõk göre- vi yaptõğõ, müsteşar, vali, yargõç, ge- nel müdür, daire başkanõ olarak bürokraside yüzden fazla Ermeninin görev aldõğõ, il yönetim örgütünde her düzeyde yüzlerce Ermeninin görevlendirilmiş olduğu, akademik toplulukta da 11 Ermeni öğretim gö- revlisinin bulunduğu görülür. Bun- lara ilaveten, 1876 Meclis-i Mebu- sanõ’nda (parlamento) 33 Ermeni milletvekili bulunmaktaydõ. Nihayet, Osmanlõ Devleti’nin son dönemin- de Gabriel Noradungyan Efendi Dışişleri Bakanlığı, Agop Paşa da Hazine Bakanlığı yapıyorlar- dı. Belirttiğimiz bu hususlar, Er- meni tarihçilerin Osmanlı Devle- ti’nin Ermenilere karşı ayrımcı davrandığı yolunda ileri sürdük- leri iddiaların asılsızlığını ortaya koymaktadır. Şark meselesinin yeni boyutu Milliyetçilik Avrupa’yı etkisi altına almış, birçok yerde ayaklanmalar çıkmıştı. Osmanlı topraklarında ilk milliyetçi ayaklanmayı başlatan Sırplar, Rusya’nın müdahalesi ile Babıâli’den ayrıcalıklar koparmıştır. Osmanlõ devletinin bu dönemde içine düştüğü fevkalade zor şartlarõ gayet iyi de- ğerlendiren İngiltere, biraz baskõ biraz da tehditle Babõâli’den Kõbrõs’õ alma becerisi- ni de gösterdi. 4 Haziran 1878 tarihinde imzalanan antlaşma uyarınca, Osmanlı Devleti, Doğu Anadolu’daki Rus tehdidi kalkana kadar İngiltere’nin Kıbrıs Ada- sı’na yerleşmesini kabul etti. İngiltere el- de ettiği bu ödünle Hindistan’la en kõsa bağlantõ yolunun güvenliğini sağlamõş oldu. Babõâli ise bu şekilde, Rusya’nõn Osman- lõ Devleti aleyhine genişlemesine karşõ İn- giltere’nin desteğini garanti altõna almõş ol- duğu ve Rusya’ya bağlõ bir Ermeni devleti kurulmasõ planõnõn da suya düştüğü hesabõ içindeydi. Ne var ki, bu beklentisi gerçek- leşmedi. Kıbrıs’ın İngiltere’ye devrinin üstünden iki yıl geçmeden 1880’de Gladstone başkanlığındaki Liberal Parti iktidara gelince, İngiltere, Rusya’ya kar- şı Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlü- ğünü koruma politikasını terk etti. Yeni politikayla, parçalanacak Osmanlı Dev- leti toprakları üzerinde İngiltere’ye dost küçük devletler kurulması hedefleniyor- du. Bu devletler arasında en önemlisi de, Çarlık Rusyası’nın güneye doğru yayıl- ma emellerinin önüne set çekecek ve Basra ve Hindistan yolunun güvence al- tına alınmasını mümkün kılacak İngilte- re’ye dost bir bağımsız Ermenistan ola- caktı. Bu şekilde İngiltere de Ermenile- rin hamisi rolüne soyunmuş oldu. Y A R I N : E R M E N İ L E R İ N A N A D O L U ’ Y U K A N A B O Y A M A L A R I Osmanlõ devleti, 4 Haziran 1878 tarihinde imzalanan antlaşma uyarõnca, Doğu Anadolu’daki Rus tehdidi kalkana kadar İngiltere’nin Kõbrõs’a yerleşmesini kabul etti. İngiltere bu ödünle Hindistan’la en kõsa bağlantõ yolunun güvenliğini sağlamõş oldu. KISA KISA... KISA KISA... Anayasa Mahkemesi 48 yaşında: Ana- yasa Mahkemesi’nin 48. kuruluş yõldönümü, anayasa değişikliklerine ilişkin tartõşmalarõn gölgesinde bugün gerçekleşecek. Yüksek mahkemenin İncek’teki binasõnda yapõlacak etkinlikler, mahkemeye yeni seçilen üyelerin yemin töreni ile başlayacak. İlk filtre fabrikası kül oldu: Türkiye’nin ilk filtre fabrikasõ olan ve 650’ye yakõn çalõşanõ bulunan İskenderun’daki Fil filtre fabrikasõ, dün sabah çõkan yangõnla kül oldu. Yangõnõn 8 milyon lira dolayõnda zarara yol açtõğõ belirtildi. Bu yıl 40 bin öğretmen: Milli Eğitim Bakanõ Nimet Çubukçu, bu yõl 40 bin yeni öğretmenin atanacağõnõ söyledi. Çubukçu, Bütçe Yasasõ kapsamõnda, kullanacaklarõ 21 bin öğretmen kadrosu bulunduğu, 19 bin ye- ni öğretmen kadrosu için de TBMM’ye yasa tasarõsõ sunacaklarõnõ bildirdi. Taksim anıtı hazır: İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce Kasõm 2009’da bakõma alõnan Taksim Cumhuriyet Anõtõ’nõn resmi açõlõşõ ya- rõn yapõlacak. Anõtõn, iki yanõna oyma mermer- den eklemeler yapõldõğõ görüldü. Anõtõn Musta- fa Kemal heykelinin bulunduğu cephesi de çe- lenk koyma alanõ olarak yeniden düzenlendi. ‘Siz engelleyensiniz’: Altõnokta Körler Der- neği, Görme Özürlüler Derneği, Halkevleri En- gelli Haklar Atölyesi ve İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği, Milli Eğitim Bakanlõğõ’nõn 5000 engelli personel almak üzere açtõğõ sõnav- da 40 yaş sõnõrõ getirmesini ve 110 TL başvuru harcõ istemesini Taksim’de protesto etti. 100 bin Avro tazminat: AİHM, 5 Ekim 1999’da yasadõşõ örgüt üyelerinin kaldõğõ eve düzenlenen operasyonda, Erdinç As- lan’õn ve bitişikteki dairede terörle ilgisi bu- lunmadõğõ öne sürülen Murat Bektaş’õn kas- ten öldürüldüğü iddiasõyla açõlan dava da Türkiye’yi ölenlerin ailelerine, 100 bin Avro tazminat ödemeye mahkûm etti. Mahkeme kararıyla akacak: Asya ve Av- rupa’nõn en yüksek çağlayanõ olan Tortum Şe- lalesi’nin tam karşõsõnda bulunan Çağlayan kö- yünün muhtarõ Osman Baykal, elektrik üretimi nedeniyle şelaleye yõlõn sadece üç ayõ su veril- diğini belirterek mahkemeye başvurdu. Erzu- rum 1. İdare Mahkemesi’nde görülen davada, suyun yõl boyunca akmasõna yönelik karar çõktõ. 200 köpeği zehirlediler: Şanlõurfa’da bir ihbarõ değerlendiren jandarma ekipleri Suruç ilçesinde yola atõldõğõ iddia edilen yak- laşõk 200 köpeğin can çekiştiğini gördü. Ve- teriner hekimin kontrol ettiği köpeklerin ze- hirlendiği anlaşõldõ. Bir köpek barõnağõna ait seri numaralarõ olan köpekler öldü. Zeytinliklere enerji santralı: AKP Muğla Milletvekili Mehmet Nil Hõdõr, Zeytinciliğin Is- lahõ ve Yabanilerinin Aşõlattõrõlmasõ Hakkõnda Kanun’da değişiklik yapõlmasõna ilişkin öneri- sini TBMM’ye sundu. Öneriye göre, zeytinlik sahalarõ içine enerji santralõ kurulabilecek. Şans Topu çekildi: 12, 18, 24, 29, 32 +14 Kõbrõs, İngiltere’ye veriliyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle