19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Y eryüzü Kitaplığı L OSTO cdaluatefOcumhuriyetcoDi.tr Birgazeteclnln kalemlnden Bacardi rom imparatorluğunun 150 yıllık serüveni Bacardi'lerin 'rom'anı R obert Louis Stcvensun'ın Definc Adast adlı roma- nında bir denizci şarkısı geçer ya da bir korsan şarkısı. Böyle şarkılan çevirmek zordur, bazen şiir çevirmekten de zordur. Belki serbestçe şöyle söyle- nebilir: "On beş tayfa tünemiş bir ölünün sandığına / Hey anam hey, var mı bana yan bakan / Diktin mi romu kafaya olursun zilzurna / Hey anam hey, var mı bana yan bakan..." Rom, Steven- son'ın romanının kanlı canlı karakterle- rinden biridir sanki. Roman değil de rom/an handiyse. Bu 19. yüzyıl sonu ro- manının "rom"la dolu "an"lannın haddi hesabı yoktur. Omzunda papağanıyla dolaşan Long John Silver, geminin tayfa- lannı isyana luşkırtabilmek için onlara bol bol rom içirir. Aslına bakılırsa, Define Adası'na gelin- ceye kadar, şekerkamışından clde edilen bu alkollü içkının ilk olarak Batı Hint Adalan'nda ortaya çıktığı söylenir. Bar- bados Adası'nda bulunan 1650'lerden kalma lcimi kayıtlarda romdan söz edildi- ği görülmektedir. Önceleri "rumbillion" adı verilen, 1660'lardan sonra kısaca "rom" denmeye başlanan bu içki, Ame- rikan kolonilerinin köle ticaretinde de azınsanamayacak bir rol üstlenmiştir. Af- rika'dan getirilen köleler Batı Hint Ada- lan'nda şekerkamışı melasıyla değiştirilir, alınan melas New England'da roma dön- üştürülerek Afrika'dan yeni köle alımın- da kullanılırmış. Yine de, rom, 17., 18., 19. yüzyıllann korsanlık ve denizcilik öykülerinin aynl- maz bir parçasıdır. Böylesi öykülerin te- melinde ise, kuşkusuz, deniz yaşamının acımasız gerçekleri yatar. Örneğin, be- sinlerle alınan C vitamininin yetersizliği yüzünden ortaya çıkan beslenmc bozuk- luğu, iskorbüt, 15. yiizyılın sonlanna doğru uzun yolculuklara çıkan denizci- lerde görülen öliim ve güçsüzlüklerin başlıca nedeniydi. Gerek donanmadaki denizciler, gerek korsanlar, iskorbüte ya- kalanmamak için "grog" denen bir içki içerlerdi. Şekerli su, limon suyu ve ro- mun kanşımından oluşan bu ünlü deniz- ci içkisi, tayfalara günliik tayın olarak ve- rilirdi. tçilebilir su bitmek bilmeyen yol- cululdarda kolaylıkla ve kısa zamanda kirlenebildiği için de, gemilere sudan çok şarap ve rom alınırdı nerdeyse. DAHAÇOKROM Korsan gemilerindeki tayfalara donan- ma gemilerindekinden daha iyi davranıl- dığı söylenir. Britanya imparatorluğu do- nanma mahkcmesinin kayıtları, kaptan- lann tayfalara uyguladıklan vahşice bas- kılann örnekleriyle doludur. Imparator- luk gemilerinde kırbaçlama cezası yüz- lerce yıl boyunca gündelik, sıradan olay- lardan sayılmıştı. Tayfalar aynca daracık hücrelere kapatılarak ya da kavurucu gü- neşin altında direğe bağlanarak cezalan- SAYFA 6 dınlırdı. Ama rom tayınından yoksun bı- rakılmak da en ağır cezalar arasındaydı. Britanya donanmasındaki isyanlann da- yak ve hücre cezasına çarptınlan tayfa- lardan çok, giindclik rom payından yok- sun bırakılılıklan için deliye dönen tayfa- lar tarafından çıkarıldığı görülmüştür. Nitekim birçok korsan denizcilik serüve- nine donanmada ya da ticaret gemilerin- de tayfa olarak başlamış, ama komutan- lann zulmünden kurtulmak için firar edip kapağı korsan gemilerine atmıştır. Bunda, "daha çok para"nın yanı sıra "daha çok rom"un da hatın sayılır bir katkısı vardır. 1850da Katalunya nın sitges kentinden Kuba'ya göc eden $arap tadrl Facundo Bacardi. Tarihin en ünlü korsanlanndan Ed- ward Teach ya da Anıerikan folklorun- daki adıyla Kara Sakal da, ilkin bir Ingi- liz ticaret gemisinde çalıştıktan sonra, korsan olarak adını ilk kez 17l6'da du- yurmuş, ertesi yıl ele geçirdiği bir Fransız ticaret gemisini kırk toplu bir savaş ge- misine dönüştürerek, Antil Denizi'nde gerçekleştirdiği soygunlarla ün salmışur. Ancak Kara Sakal'ın sonu kötü olmuş, bir Ingiliz filosu şiddetli bir çarpışmadan sonra Teach'i yenilgiye uğratmış, çarpışmada ölen Kara Sakal'ın başı gövdesinden aynlarak gemi- sinin kıçındaki çivadraya takıl- mıştır. Yalnızca görkemli siyah saka- lıyla değil, kimsenin bulamadığı ve büyük olasılıkla var olmayan definesiyle dc nam salan Kara Sakal roma diışkünlüğüyle de ünlüdür. 19. yiizyılın korsan ef- sanelerinde, Kara Sakal'ın "içki- li", daha doğrusu "romlu" oyun- ları pek sevdiği anlatılır. Bu il- ginç "oyunlar"dan birinde, Kara Sakal adamlarına özel kamara- sında içki şöleni çeker, birkaç fıçı romdan sonra herkes dut gibi ol- duğunda bir tcki dışında biitün mumları söndürürmüş. Sonra adamlarına eğilip kendilerini kollamalarını söyler, son mumu da üfleyip söndürür, piştollannı çekip karanlık odanın içinde rastgele ateş etmeye başlannış. Eger adamlardan biri vurulacak olursa, Kara Sakal'a göre, bu onun güvenilmez biri olduğunu gösterirmiş. "Oyun", biri vuru- luncaya ya da Kara Sakal sıkılın- caya kadar sürüp gidermiş. KATALUNYA'DAN KÜBA'YA Bir zamanlar Afrikalı kölelerin takas edildikleri, tayfalann, korsanlann onsuz edemedikleri rom, kuşkusuz, düşük nite- likli ve çok sert bir romdu. 1830'da Ka- talunya'nın Sitges kentinden Küba'ya göç eden şarap taciri Facundo Bacardi ise bu vahşi romu evcilleştirmeye kalkış- tı. Çok daha gelişkin yöntemler kullandı, dışandan katılan özel mayalardan yarar- landı, mayalanmış ürünü kesintisiz çalı- şan damıtma kazanlannda da- mıttı. Romu, meşe ağacından yapılmış fıçılarda dinlendirerek "yumuşattı". Böylece, dünyanın ilk berrak, "beyaz" romu çıktı ortaya. Ne ki, Bacardi ailesinin tarihi, 19. yüzyıl ortalanndan başlaya- rak Küba'nın modcrn tarihinin aynlmaz bir parçası olacaktı. Amerikalı gazeteci Tom Gjel- ten, Viking'den çıkan Bacardi and the Long Figbt/or Cuba (Bacardi ve Küba için Verilen Uzun Savaş) adlı kitabında, bir aileyle bir ülkenin nerdeyse bütünleşmiş tarihini anlatıyor. NPR'nin (National Public Radio) çok savaş görmüş kıdemli muhabiri Gjelten, uzun araştırmalar so- nucunda kalemc aldığı kitabında, bu- günkü Bacardi imparatorluğunun ilgjnç tarihini öykülüyor. Bacardi, günümüzde, daha başka ürünlerin yanı sıra yüz elliden fazla ülke- ye yılda 20 milyon kasa rom satıyor. Ama Don Facundo'nun 1862'de Küba'nın doğusundaki Santiago kentinde, 3.500 pesoya satın aldığı tcneke damlı, cski püskü, çatı kirişlcri arasında yarasalann yaşadığı -ki bu yarasa Bacardi markası- nın simgesi olacaktır- bir damıtımevinde başlattığı uğraşın ürünü Bacardi romlan- nın tek bir şişesi bile bugün Küba'da sa- tılmıyor. Gjelten 'in Bacardi kitabı, bir yandan da, bu garip çelişkinin öyküsüne dayanıyor. 1$ DEHASI Don Facundo, kendini emekliye ayinr- ken, şirketi en büyük oğlu Emilio'ya, ro- mun gizli formülünü de onun küçüğü Facundo'ya teslim etmiş. Emilio bir yan- dan şirketi geJiştirirken, bir yandan da Küba'nın îspanyollara karşı bağımsızlık savaşında isyancılan desteklemiş, iki kez hapse düşmüş, Küba'dan sürülmüş. Bu zor yıllarda Emilio'nun kardcşleri Fa- cundo ve Jose ile eniştesi Enrique Schu- eg, şirkctin varlığını korumayı üstlenmiş- ler. Amerikalılann Ispanyollan yenilgiye uğratıp Küba'yı işgal etmeleriyle birlikte Bacardi firmasının namı almış yürümüş. İçki yasağı yıllannda Amerikalilar rom içmek için Küba'ya akın etmişler. Izleyen yıllarda, biraz da Schueg'in "iş dehasın yla, Küba romun anavatanı, Ba- cardi de romlann kralı olmuş. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Bacar- di'ler, Batista diktatörlüğüne karşı çık- mışlar ve Fidel Castro'yu desteklemişler. Bazı işçilerinin isyana güçlere katılması- na izin vermişler; Castro hareketine para desteğinde bulunmuşlar. Ama Cas- tro'nun, iktidara geldikten bir süre sonra büyük şirketleri devletleştirmeye ve özel mülkiyete son vermeye kalkışması işleri kanştırmış. Yaşanan karmaşık bir süreç- ten sonra, bugün Bacardi şirketi Mia- mi'dc üslenmiş bulunuyor. Bacardi'ler Küba'ya birçok dava açmış durumda. Bacardi'lerin 1830'lardan günümüze gelen serüveni, bir fİlm öyküsünden farksız. Küba'nın adını dünyaya duyuran bir markanın doğuşu, bağımsızlık savaşı, hapisler ve sürgünler, Castro hareketinin desteklenmesi ve Barista'nın devrilmesi, Castro'yla ters düşmeler ve CIA ile ilişki- ler, ne ararsanız var. Aklıma, Andy Gar- cia'nın, ünlü Kübalı romancı Guilleımo C^abrera Infante'nin senaryosundan ger- çekleştirdiği "The Lost City" filmi geli- yor da, sıkı bir "Bacardi filmi" neden çe- kilmesin diyorum. Aslen Kübalı olan Andy Garcia'ya yakışır. Castro'nun Kü- ba'sına karşı bir propaganda aracına dö- nüşmezse, müthiş bir film çıkar ortaya. Bir "rom ve Küba" filmi olursa sorun yok, ama sermaye rahat durmaz, bir çu- val inciri berbat eder. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 1053
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle