Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CustaveFlaubertden BirDelininAnıları1
Bir ustanın acemilik çağı
Cerçekçilik
akımının
kurucusu
veen
önemli
temsilcisi
Custave
Flaubert,
tüm dün-
yada Ma-
dame Bovary ile tanını-
yor. Dünya edebiyatında
bir devrim niteliği taşıyan
bu yapıtının dışında Flau-
bert, sadece belli başlı
birkaç romanıyla biliniyor
ve yazarın geçmişte kale-
me aldığı yapıtlar genel-
de göz ardı ediliyor. Ya-
zarın çok genç yaşta ka-
leme aldığı ilk romanı
olan Bir Delinin Anıları
okuyucuya, Gustave
Flaubert
1
in hangi aşama-
lardan geçerek ismini ka-
zandığını anlaması açısın-
dan ön ayak oluyor. Bu
kitap, ilk kez Türkçeye
kazandırılması bakımın-
dan da önem taşıyor.
ıl ErayAK
G
u.stave Flaubert, dünya
cdebivatında çığır aç-
ııu%, birçok ahluki değe-
rı kurcalayarak o zama-
ııa kadar edebiyata taşınmayan
"bircyin problenılerini" gcrçckçi
hakı^Ia kaleme almış bir ya/.ar.
Bugün, dünya edebiyatında bir kı-
rılma noktası olarak görülen "ger-
çekçilik" akımının kurucusu veen
önemli temsilcisi. Ya/arı, bu bakış açı-
sıyla dünyaya tanıtan romanı ise Miiıln-
mc Bovary. Daha öntesinde kaleıııe al
dığı romanlar da var Flaubert'in; lakat
dkıllarda en çok yer eden romanı şüp-
hesiz o. Oncesinde ne yaptığı herkesçe
pek bilinmez.
Flaubert Madame Bovnry'yi 1856'da,
yani oiuz beş yaşmdayken yaznuş. Peki
bunun oncesinde, o larihe gelene kadar
ne yapmış? Bu çığır açan yazarın edebi-
yat dünyasındaki serüvcni nasıl başla-
mışî'
İLK ROMAN
Gustave Flaubert, vazmaya daha okul
sıralarındayken ilk romanı Bir Delipin
Anıhriyh başlamış. Flaubert'in
I8i8'de, daha lıenüz on
yedi vaşındayken yazdığı
bu rnnıan, yazarın olgun-
laşmayan likirleri ve oturma-
mış kalenıinin bir vansıması
olarak karşımıza cıkıyor
Romanda büyiik yazar Cîustave Flau-
bert'len çok, edebiyata meraklı bir genç
olan Cıiıstjve'ı ve onun okul sıralarında-
ki buhranlı yıllarını görüyoruz. Okulda-
ki arkadaşları tarafından dışlanan Gus-
tave'ın, kendini kitaplarda arayişı, yal-
nızlığı ve kafa karışıklığı kitabın tcmel
konusunu oluşturuyor. Roman, Flau-
bert'in o çığır açan "gerçekçi" bakışın-
dan, bazı bölümlerde yaptığı ayrıntılı
tasvirlerle yer yer de olsa izler taşıyor fa-
kat yazarın o yetkin kaleminin biraz
uzağında bir görüntü çiziyor. Önemi
ise, yıllar sonra büyük bir yazar olacak
Flaubert'in hangi aşamalardan geçerek,
dünya edebiyatında bir dönemi kapattı-
rabilecek seviyedeki yetkinliğe ulaşma-
sını görmemize yardımcı olmasında ya-
tıyor.
Flaubert Bir Delinin Anıhrı'na azılı,
korkutucu bir deli portresi çıkararak
başlıyor Yazar, bu deli portresini abar-
tılı kılabilmck için elinden geleni yapı-
yor. Onu, salyalai saçan, haykıran ve
kendi keı\,dinc yırtınıp dııran bir tip ola-
rak çiziyoı İlk başlarda tam olarak an-
l.ışilamıvor bu "ıleli"nın kını olduğu.
Yaşamla ve onun getirdikleriyle sıkıntısı
olan bırinin başindan geçen olavlar ola-
rak, tamamen kıırnıaca bir metiri gibi
algılaıııynr; lakat sonrasında, kitabın ba-
şında da verilen Flaubert'in kısa biyo-
gralik bilgilerıyle paralellikler göster-
dikçe göriılüyor ki, bu "deli" kendisin-
ılen başka birisi değil. Genç yaşında
kendini yaşlanmış, yaşamın içinde sıkış-
mış hisseden bir yazarın kaleminden
dökülüyor tüm bu kelimeler.
Romanın bir iç dökümü olacağını, da-
ha en ba^ında belirtiyor yazar. Kitabın
ilk sayfaları, romanın adeta "önsöz"ü
niteliğindc. Flaubert,
kendi kıtabının lanıtımını
yapıyor bu sayfalarda.
"Bu kitabın içintle zavallı
bir delinin eğlenceleri dı
şında bir %ey arayan hak
sız düşer!" diyor. Okuyu-
cunun canını sıkacağın-
daıı da korktu^unu belir
tiyor. Kendine duyduğu
güvenin tam olarak otur-
madığı hissediliyor bu sa-
tırlarda. () yüzden de ya-
zının ılaha başında, bu
romanın bir "Flaubert ro-
manı" olarak değil, ede-
biyata meraklı genç Gus-
tave'ın iç sıkıntılarını anlattığı bir mctin
olarak görülmesi gerektiğini söyledim.
Metnin ilerleyen bölümlerinde, bu çok
daha net bir şekilde hissediliyor: Bir
Delinin Anılan, güveni oturmamış, ah-
laki dogmalardan ve din korkusundan
sıyrılamamış bir gencin, Cîustave'ın
"ezilmiş" crgenlik yıllarını anlatıyor.
FLAUBERT'İN ERCENLİK İSYANI
Genç Gustavc'in ne anlatmak istediği
de açık değil bu sayfalarda. Kitabın ba-
şında, kendi "kısa" yaşamından bahse-
decegini söylüyt)r ama yaşamımlan bah-
sedinceye kadar anlatmak istediği daha
başka şeyler var. Dönemindc ona "yap-
macık" gelen sosyetik yaşamdan dem
vurarak konuya giriyor ve "neredeyse
yaşamadığını" söylüyor. tğneleyici bir
şekilde, hatta onlarla dalga geçerek hiç
metresinin, hizmetçisinin, maiyetinin ol-
madığını söylüyor. Lafı, onlann "yap-
macık" yaşamlarının unsurlarına getire-
rek, bunlar olmadan sosyetenin bir hiç
olduğunu anlatmaya çahşıyor. Insanlı-
ğın tanrısının "para" ve "makine" oldu-
ğunu söyleycbilecek kadar da sert çıkış-
İar yapabiliyor. Metinde bu bağlamda,
döncmine dair bazı konular hakkında
eleştiriler görülüyor.
Kitapta, genç Gustave'ın "arayışları"
çok önemli bir yer kaplıyor. Bu arayışla-
rının önemli bir kısmında da "şüphe"
en belirgin öğe olarak karşımıza çıkıyor.
Şüphe denizinde yüzdüğü günleri bir
kâbus gibi anlatıyor yazar. Tanrı'dan,
erdcmılen vc yaşama dair hcr şeydcn
şüphe ederek mutluluğlı yakalayabilece-
ğini sandığını; fakat bu düşüncenin
kendisine mutluluktan çok ıstırap getir-
diğini söylüyor. "Mutluluğu şüphede
bulacağımı sanıyordum, ne akılsızmı-
şını!" diyerek de samimi bir itirafta bu-
lunuyor ama bu itirafı, onun ahlaki çiz-
gilerle sınırlı kalmasına neden oluyor.
Flaubert'in, çizdiği bu ahlaki çizgilerin
dışına çıknıamak için kendini zorlaması,
romanın gcneline yansıyan bir "bunalı-
ma" itiyor onu. Okuldaki arkadaşları-
nın onunla alay etmeleri, her türlü zevk-
ten kendini uzak tutmaya çalışması hep
bu kendine çizdiği ahlak anlayışı çerçe-
vesinde oluşuyor. Bu ahlak anlayışı onu
bazen öylc zor durumlara sokuyor ki,
bunu çok an bir şekilde ilk cinsel dene-
yimini itiraf ettiği sayfada görüyoruz.
Genç yazarın bu sayfada, kafasını kuma
gömmek istediğini hisscdebiliyoruz.
Flaubert Bir Delinin Anılarfna azılı. korku-
tucu bir deli portresi çıkararak baslıyor.
Yazar, bu deli portresini abartılı kılabll-
mek İçin elinden geleni yapıyor. Onu,
salyalar saçan, haykıran ve kendi kendi-
ne yırtınıp duran bir tlp olarak çlzlyor.
İlk baslarda tam olarak anlaşılamıyor bu
"dell'nln klm oldugu. Yasamla ve onun
getirdikleriyle sıkıntısı olan blrlnin basın-
dan geçen olaylar olarak, tamamen kur-
maca bir metln glbl algılanıyor. fakat
sonrasında, kitabın basında da verilen
Flaubertln kısa blyograflk bllgllertyle
paralellikler gösterdlkçe görülüyor kl.
bu "deir kendlslnden baska blrlsl degll.
C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1053
BÜYÜK LAF ETME TUTKUSU!
Romanda genç Gustave'ın samimi iti-
rafları gerçekten dikkat çekici. Bu, bizi
dünyaca iinlü bir yazarın geçmişine gö-
türüyor; onu daha yakından tanımamızı
sağlıyor. Bu itiraflar, Flaubert'in ilk aş-
kına kadar uzanıyor. Flaubert'in ilk aşkı
Maria adında evli ve çocuklu bir kadın-
dır. Maria'yı, yazı geçirmek için gittiği
bir sahil kasabasında tanır ve ona sırıl-
sıklam âşık olur. Bu, genç Gustave için
öylesine bir aşktır ki, onu çok uzun süre
aklından çıkaramaz.
Flaubert'in, Maria'ya duyduğu bu
platonik aşkını anlattığı sayfalarda, yo-
ğun bir romantizm dikkat çekiyor. iler-
leyen yıllarda, romantizmin ilkelerini yı-
karak "gerçekçiliği" dünya gündemine
sokan bir yazarın, bu ilk kalem sınama-
larını gözlemlemek gerçekten ilginç bir
okuma olanağı sunuyor. Yazarın, Ma-
ria'nın özleminden vc okuldaki bunaltı-
larından kaçtığı tck yer ise kitaplar olu-
yor. Genç Cîustave, tüm o "korku geçit-
lerinden" kitapların dünyasına sığınarak
biraz olsun huzur bulmaya çahşıyor. Ki-
tapların dünyasında da Byron'ın, Goet-
he'nin sayfalarında nasıl kendinden geç-
tiğini görüyoruz. Hamlet'i, Romeo'yu
adeta "sömürdüğünden" bahsediyor.
Gustave Flaubert'in kendi döneminin
edebiyatına hâkim olduğunu ve ileride
yıkacağı, okuduğu yazarlann anlayışını
da çok iyi bildiğini görüyoruz. Yani,
Flaubert "neyi yıktığını çok iyi biliyor"
ve her şeyin farkında.
Kitapla ilgili, bir başka ilgi çeken
okuma olanağı ise yazarın diğer yapıtla-
rının izini sürmemize yardımcı olması
noktasında yatıyor. Bir Delinin Anıla-
n'nda sık sık Doğu gizeminden, oraları
görme isteğinden bahsediyor yazar. Ya-
zar, bu çok istediği Doğu seyahatini ile-
ride gerçekleştirecektir ve bu seyahat
Flaubert'in Salnmtn'suna ilham kaynağı
olacaktır. Kitapta Flaubert'in sıklıkla
anlattığı o Doğu özleminin ncrelere da-
yandığını görebiliyoruz.
Gustave Flaubert'in bu
ilk roman denemesinde kur-
gu ve üslupla ilgili çeşitli
kusurlar da göze çarpmıyor
değil. En önemli kusurların-
dan biri, anlatmak istediği
konunun bütünlüğünü sağ-
layamamış olması. Bir diğeri
ise romanda, Flaubert'in an-
latıcı olarak kendini çokça
belli etmesi. Daha yetkinli-
ğini kazanmamış, on yedi
yaşında bir kalemin böyle
hatalar yapmasını doğal kar-
şılamak gerekiyor. Bu, Flau-
bert'in hiçbir şekilde yazar-
lığına gölge düşürmcz. Zatcn, sonrasın-
da kaleme aldıklanyla herkese yetkinli-
ğini fazlasıyla ispatlıyor. Romanda gen-
çliğin getirdiği büyük laf etme tutkusu
da dikkat çekiyor. Oysa Flaubert'i dün-
yaca ünlü bir romancı yapan, gördüğü-
nü anlatmasıdır. •
Bir Delinin Anılatı/ Gustave Flau-
bert/ Çeviren: Bıırak Zeybek/Sel Ya-
yıncddt/ 94 s.
SAYFA 23