Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 22 NİSAN 2010 PERŞEMBE
6 HABERLER
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Kötü Bir Rüya!
Olmaz ya, diyelim ki Türkiye başkanlık
sistemine geçti, Tayyip Bey’in istediği
koşullarda... Tayyip Bey de ilk başkan
oldu. Bu “mutlu doğum” gibi olayın nasıl
seyredeceğini merak edenler, 20 Nisan
tarihli Milliyet’in ilk sayfasındaki büyük
fotoğrafa baksın:
“Tebrik Kuyruğu, Başkanlık sistemine
geçebiliriz sözlerine destek. Abdülkadir
Aksu ‘Başbakanımızın başkanlığı çok güzel
olur’ dedi. Çicek: Olumlu bakıyorum. Diğer
partililer: Erdoğan başkan olmalı! AKP’deki
bu coşku Meclis’teki görüntülere de
yansıdı Sabah TBBM’ye gelen Erdoğan’ı,
çok sayıda bakan ve milletvekili
merdivenlerde sıra olmuş halde karşıladı.
Başbakan hepsinin tek tek elini sıktı.”
Birden Sicilya, İtalya, babalar, başkanlar
falan canlandı gözümün önünde. Tabii ki
filmlerden. Yoksa Sicilya kültürü, bizim
Nilgün Cerrahoğlu’nun uzmanlık alanı!
Kimbilir belki fotoğraf yanıltıyordur, ilgisi
yoktur, diyerek, gözlüğümü çıkartıp (o
zaman mikroskopik görebiliyorumg) daha
yakından inceledim fotoğrafı; yoo hayır,
başkana hediye mediye veren yoktu!
Bendeki, algılama bozukluğu, olayları
birbirine karıştırma, şüphesiz ki.
Kötü bir rüya gördüm sandım.
Ama Erdoğan’ın başkanlık sistemi,
insana kötü rüyalar gördürüyor! Nedeni
ben değilim!
Meclis’in dışında oluşan bu tebrik
kuyruğu, başkanlığın gerçekleşmesi
halinde acaba Ankara’nın dışında nereye
kadar uzanır dersiniz!
Başkanlık, ülkemizde sadece, boyun
eğme, irade ve ruh teslimiyeti kültürünü,
şüphesiz ki, en öncelikli olarak siyasette
geliştirecektir!
Başbakan ve adamları başkanlık
sistemine itirazları olduğunu ancak ikna
edilmeye de açık olduğunu yazan H.
Cemal’i yoğuruyorlardır, umarım! Aman
bunu ihmal etmesinler!
Artık bildiğimiz bir konu kesinleşti:
Yargıdaki anayasa değişikliği, tamamen
Erdoğan’ın istekleri doğrultusunda
tasarlanmış. Orada hiç karşı fikir söyleyen
olmamış mı?
Anlaşılan olmamış, bunun yerine
fotoğraftan da anladığımız gibi hemen
herkes gelecek için pozisyonunu almayı
tercih etmiş!
Gözünü sevdiğim, demokrasi işte tam da
bu be kardeşim!
Büyük patron, Çankaya’daki koltuğa
2012’de, Gül’den daha büyük yetkilerle
oturmanın altyapısını oluşturuyor! Kendi
Anayasa Mahkemesi’ni (Anayasa
Mahkememm!!), kendi Hâkimler ve
Yargıçlar Yüksek Kurulu’nu (Benimmm
savcılarım, benim hâkimlerimmm)
oluşturacak! Böylece Gül’den, daha üst
düzeyde göreve başlayacak!
Değişikliğin yargı maddelerinin bir şekilde
iptali için şimdi çok daha ciddi nedenler
ortaya çıktı!
İstişare!
Düşünce alışverişi, bir ortak akıl
oluşturmadır. Danışmak, yani! Hele
olağanüstü kararlar ve zamanlarda,
kaçınılmaz olarak başvurulması gereken
yüzyılların olgusudur! Paylaşmak yani! Dar
bir çevrede alınacak iki üç kişinin kararıyla,
daha geniş bir çevrede oluşturulacak
kararlar arasında dünya kadar fark vardır.
Okurlarımız gazetelerine sahip çıkıyor.
Cumhuriyet’te bir siyasal çizgi değişikliği
olabileceğine ilişkin okurlarda oluşan
güvensizliği bertaraf etmeliyiz!
Ey okur, Cumhuriyet her zamankindan
daha çok senin! Gazetemizin satışını hızla
arttırmalıyız! Cumhuriyet çalışanları,
okurların desteğini arkalarında hissettikleri
sürece, daha iyi ürün verebilecek cinstendir!
Cumhuriyet’in kurulları var.
Sevgili okur, bu kurullar çalışır. Vakfı var,
yayın kurulu var, icrası var, gazete
çalışanları var... Bütün bunlar çalışır!
Şüphesiz okuru var, hiç uyumadan çalışan!
Cumhuriyet kurumlaşacak, önemli
kararlarını sahip olduğu kurulların
katkılarıyla alacaktır. İlhan Selçuk aktif
döneminin son davranışı olarak vakıf, yayın
ve yönetim kurullarını birlikte toplantılar
yapmaya alıştırmıştır. Geleceğimizin en
büyük güvencesi budur...
Ben bundan şüphe duymuyorum!
Bence okur da duymasın!
Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK
Ekleyelim ki, toplusözleşme süre-
cinde uyuşmazlõk çõkmasõ durumunda
taraflarõn başvurusu üzerine vereceği ka-
rara -bir kavramsal çelişki olarak- “top-
lusözleşme” niteliği kazandõrõlmak is-
tenen Uzlaştõrma Kurulu, 4688 sayõlõ
Kanun uyarõnca “Yüksek Hakem Ku-
rulu Başkanı’nın başkanlığında; Üni-
versitelerarası Kurul tarafından fa-
kültelerin çalışma ekonomisi, iş hu-
kuku, idare hukuku ve kamu maliyesi
bilim dallarından seçilecek birer üye
olmak üzere dört öğretim üyesinden
oluşur.” (m. 35/II c. 1). Böyle bir ku-
rulun takdir yetkisini parlamento önün-
de sorumlu Bakanlar Kurulu’ndan da-
ha iyi kullanacağõ, tutarlõ bir gerekçe ile
savunulamaz. Kaldõ ki, her durumda ger-
çek veya varsayõmsal bir toplusözleş-
menin gerektirdiği idari veya yasal dü-
zenlemenin yapõlabilmesi için Bakanlar
Kurulu’nun -bugün olduğu gibi- devreye
girmesi kaçõnõlmazdõr.
Yine Kanun Teklifi’nin 6. fõkrasõ ile
kaldõrõlmak istenen 53. maddenin 4. fõk-
rasõ, -yukarõda değinildiği gibi- Teklif’in
5. maddesiyle kaldõrõlmak istenen 51.
maddenin 4. fõkrasõ paralelinde bir hü-
kümdür: “Aynı işyerinde, aynı dönem
için, birden fazla toplu iş sözleşmesi
yapılamaz ve uygulanamaz.” Yukarõda
güçlü sendikacõlõk açõsõndan söyledik-
lerimiz, bu fõkranõn kaldõrõlmasõ bakõ-
mõndan da geçerlidir. Üstelik bu fõkra-
nõn 98 sayõlõ Sözleşme’nin 4. maddesi
ile çelişen bir yönü de bulunmamakta-
dõr.
53. maddede yasa tekniği açõsõndan
yapõlmasõ gereken değişiklik, yürür-
lükteki 3. fõkranõn buradan alõnarak
“Kamu görevlileri sendikaları” kenar
başlõğõyla halen boş bulunan 52. mad-
deye aktarõlmasõdõr (4).
Grev hakkı ve lokavtla
ilgili hükümler
Kanun Teklifi’nin 7. maddesiyle ana-
yasanõn şimdiye değin hiçbir değişiklik
konusu olmamõş 54. maddesinin 3. ve
7. fõkralarõ kaldõrõlmaktadõr. Sözü edi-
len 3. fõkra, grev sõrasõnda işçilerin ve
sendikanõn kasõtlõ veya kusurlu hare-
ketleri sonucunda grev uygulanan iş-
yerinde sebep olduklarõ maddi zarardan
sendikayõ sorumlu tutmaktadõr. 7. fõk-
raya göre de, “Siyasi amaçlı grev ve lo-
kavt, dayanışma grev ve lokavtı, ge-
nel grev ve lokavt, işyeri işgali, işi ya-
vaşlatma, verim düşürme ve diğer di-
renişler yapılamaz.”
Bu hükümler, ulusal ekonomiyi grev
hakkõnõn kötüye kullanõlmasõndan ko-
rumak, grev ve lokavtõn toplu iş söz-
leşmesi sürecinde amaç dõşõ kullanõl-
masõnõ önlemek amaçlarõna yöneliktir.
Dolayõsõyla önerilen değişikliklerin bir
yandan işçiler için ne getireceği, öbür
yandan ulusal ekonomi açõsõndan ne gö-
türeceği iyi düşünmek gerekir. Şüphe-
siz, grev hakkõnõn kullanõlmasõ bazõ
maddi zararlara yol açabilir. Bu, işin do-
ğasõnda vardõr. Ama kasõtlõ hareketler-
le işyerinin zarara uğratõlmasõ, sonun-
da işçinin de zararlõ çõkacağõ bir kõsõr
döngüye yol açabilir. Aynõ biçimde iş-
yeri işgali gibi direnişlerle üretimin
düşürülmesi de, yalnõz işvereni değil, so-
nunda işçiyi de olumsuz yönde etkile-
yecek hareketlerdir. İşyeri işgali gibi hu-
kuka aykõrõ eylemlerin meşrulaştõrõl-
masõnda hiç kimsenin yararõ yoktur.
Grev ve lokavtõn işçi-işveren ilişkileri
dõşõnda amaçlarla kullanõlmasõ olana-
ğõnõn getirilmesi, -7. madde gerekçe-
sinde iddia edilenin tersine- “ileri bir
adım” değil, ekonomik ve siyasal ya-
şamõ ciddi boyutlarda sarsõntõya uğra-
tabilecek yanlõş bir adõm olacaktõr.
Sonuç
Yukarõdaki açõklamalardan anlaşõla-
cağõ üzere, anayasanõn 51, 53 ve 54.
maddelerinde yapõlmak istenen deği-
şiklikler, sonuçlarõ iyi düşünülmemiş
yanlõşlarõ içermektedir. TBMM Anayasa
Komisyonu’ndan geçen değişiklik öne-
rilerinin Genel Kurul’da yeniden de-
ğerlendirilmesinde sayõsõz yarar vardõr.
(4) Bu konuda ayrõca bk. Hikmet Sami Türk,
“Nasõl Bir Anayasa Değişikliği?”, Cum-
huriyet, 20.3.2010, s. 9.
Anayasa Değişikliği ve Sendikal Haklar -II-
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM
Genel Kurulu’nda önceki gün 1 Mayõs 1977’de
Taksim’de 37 kişinin öldüğü, birçok kişinin de
yaralandõğõ olaylarõn açõğa kavuşturulmasõ için
CHP’lilerin verdiği Meclis araştõrmasõ önerge-
sinin görüşülmesine ilişkin önerisi AKP oyla-
rõyla reddedildi. Önerinin görüşülmesi sõrasõn-
da “sarı sendikacı”, “1 Mayıs ticaretinden vaz-
geçin” suçlamalarõnõn yer aldõğõ sert tartõşma-
lar yaşandõ. CHP Grup Başkanvekili Kemal
Anadol, “Bu önerge turnusol kâğıdıydı.
AKP’nin de-mokrat olduğuna bizi inandır-
maya çalışanlara ithaf olunur” dedi. BDP, ay-
nõ konudaki önergelerinin önümüzdeki hafta ge-
nel kurulda görüşülmesini isteyecek.
CHP’lilerin “kanlı 1 Mayıs”la ilgili araş-
tõrma önergesinin önceki gün TBMM genel ku-
rulunda görüşülmesi girişimi sonuçsuz kalõr-
ken BDP’lilerin de aynõ konudaki araştõrma
önergelerinin görüşülmesi için önümüzdeki haf-
ta girişimde bulunacağõ öğrenildi. CHP Grup
Başkanvekili Anadol, AKP’nin tavrõnõn “de-
mokratlıklarının sınanması açısından çok
önemli olduğunu” söyledi. Anadol, “Bu
önerge turnusol kâğıdıydı. AKP’nin de-
mokrat olduğuna inanan ve bizi de inan-
dırmaya çalışan bazı köşe yazarlarını ken-
di saflıklarıyla baş başa bırakıyoruz. Bu so-
nuç, bizi de AKP’nin demokrat olduğuna
inandırmaya çalışan neo liberal köşe ya-
zarlarına ithaf olunur” dedi. CHP’lilerin öne-
risinin görüşülmesi sõrasõnda yaşanan tartõş-
malar tutanaklara şöyle yansõdõ:
KEMAL ANADOL - İktidarõnõzda, 1 Ma-
yõs’õ İstanbul halkõna zehreden ve 1 Mayõs’ta
hastanelere biber gazõ atõlan, ÖDP’ye, DİSK’e
zorla sokulduktan sonra üzerlerine biber gazõ atõ-
lan milletvekilinin, bu kürsüde, biber gazõ yi-
yen milletvekillerinin olayõ anlatan sahneler ge-
ride kaldõ. Her şeye rağmen, 1 Mayõs 2010’un
Taksim Alanõ’nda kutlanmasõnõ memnuniyet-
le karşõlõyoruz. Sendikacõ arkadaşõmõz Agâh
Kafkas’õn bir gazetede yayõmlanan demecini de
memnuniyetle okudum. “1 Mayıs’ta Taksim
Alanı’na gideceğim ama asıl amacım, 1 Ma-
yıs 1977’deki kanlı pazar olayının açıklan-
ması için bir şeyler yapmak gerekiyor. Ben
de o olayın gerçek faillerinin bulunmasını is-
tiyorum” diyor.
1 Mayõs 1977 günü Taksim Alanõ’nda bay-
ramlarõnõ kutlamak isteyen emekçiler yüz bin-
lerce kişiyle alanõ doldurmuşlardõ. 37 vatan-
daşõmõz can verdi. Yüzlerce vatandaşõmõz
ezildi, yaralandõ. Intercontinental Oteli’nin
beşinci katõ polis tarafõndan, birtakõm güçler ta-
rafõndan boşaltõlmõştõ. Merhum Uğur Mumcu,
yazdõğõ bir kitapta bugün hâlâ güncelliğini ko-
ruyan sorular soruyor: 510, 511, 512 numara-
lõ odalarda kimler vardõ? (AKP sõralarõndan
“Ergenekon” sesleri) Ergenekon, değil mi?
Hemen yardõmcõ olun. Onu da dahil edersiniz
bu davaya (...) Demokratikleşmeden bahsedi-
yorsunuz, geçmişle yüzleşmekten bahsedi-
yorsunuz. DTP bir önerge verdi, askeri dar-
belerle ilgili. Biz CHP olarak olumlu rey ver-
dik, siz reddettiniz. JİTEM’le ilgili bir önerge
daha verildi, onu da reddettiniz. Şimdi bir öner-
ge verildi Ali Rıza Öztürk ve arkadaşlarõ ta-
rafõndan, Sabahattin Ali’den Hrant Dink’e ka-
dar siyasi cinayetlerin araştõrõlmasõ için; çõktõnõz
onu da reddettiniz. Ama bunu reddetmeyin. Ya-
ni, demokratikleşme, geçmişle yüzleşme di-
yorsanõz, gladio burada, derin devlet burada, bu-
na eğilmezseniz…
NURETTİN CANİKLİ (AKP Grup Baş-
kanvekili) - Anayasayõ görüşelim ondan sonra.
AGÂH KAFKAS (AKP) - Önce, şu 1 Ma-
yõs ticaretinden vazgeçelim siyaseten. Yani, 1
Mayõs, Türkiye’de, ilk defa, cumhuriyet tari-
hi boyunca özüne uygun, “Emek ve Daya-
nışma Günü” olarak resmen devletin tanõdõ-
ğõ gün haline AK Parti iktidarõyla gelmiştir...
Şimdi, bir anayasa değişikliği görüşüyoruz. Ça-
lõşma hayatõyla ilgili devrim niteliğinde deği-
şiklikler yapacağõz.
KEMAL ANADOL (İzmir) - Senin oy ren-
gin sarõ, sarõ…
AGÂH KAFKAS (Devamla) - Oyumun ren-
gini göreceksin. Anayasada Türkiye’de ilk de-
fa kamu çalõşanlarõna toplusözleşme hakkõ ve-
ren maddeye siz ne oy vereceksiniz? Türkiye’de
sendikal hareketin özgürleşmesi için, onun önü-
nün açõlmasõ için yapõlan düzenlemelere, 51.
maddeye ne oy vereceksiniz? Ben çok merak edi-
yorum?
EŞREF KARAİBRAHİM (CHP) - Sen sen-
dikacõsõn, grev nerede?
OKTAY VURAL (MHP Grup Başkanveki-
li) - Senin gibi sarõ sendikaya hayõr.
AGÂH KAFKAS (Devamla) - 1 Mayõs’õn ka-
ranlõk noktalarõnõn aydõnlatõlmasõ konusunda biz
Ak Parti olarak bunun yanõndayõz ama Türki-
ye’nin önemli bir demokrasi olayõnõ engelleme
aracõ olarak asla size kullandõrmayacağõz bunu.
KEMAL ANADOL - “Demokrasi” diye de-
meç verme! Artistlik yapma! (...) Benim sarõ sen-
dikacõlardan alacak sol dersim yoktur. Sarõ sen-
dikacõlardan alacak sol dersim yoktur, yüreği olan
bu öneriye oy verir ve 1 Mayõs’õ ortaya çõkartõr.
AKIN BİRDAL (BDP) - 1 Mayõs’ta,1 Mayõs
alanõnda olmak ne demektir biliyor musunuz? Bu-
gün AKP’nin izlediği neo liberal politikalara kar-
şõ çõkmak demektir... Ee, şimdi, siz faili meçhul
cinayetlere karşõ çõkacaksõnõz, JİTEM, kontrge-
rillanõn oluşturulmasõna karşõ çõkacaksõnõz, dar-
belere ve bunun araştõrõlmasõna karşõ çõkacaksõ-
nõz ve gerçekten bugün emekçilerin yarattõğõ de-
ğerlere el koyan politikalarõ savunacaksõnõz,
ondan sonra da bunun emek adõna olduğunu söy-
leyeceksiniz. Olmaz böyle bir şey. O nedenle, kim
ezilenlerden yanaysa, emekçilerden yanaysa,
1980 darbesini hazõrlayan koşullarõn yüzleşme-
sini ister, yani Kahramanmaraş katliamõnõn fa-
illerinin açõğa çõkarõlmasõnõ ister, Sõvas katlia-
mõnõn faillerinin açõğa çõkarõlmasõnõ ister, 16
Mart’ta Beyazõt’ta yedi devrimci gencin katle-
dilmesinin faillerini ister ve The Marmara Ote-
li’nde beşinci, altõncõ katta konuşlanmõş olan
kontrgerillanõn peşine düşer. Ne yazõk ki bu ta-
rihle yüzleşmekten kaçõnõlõyor ve çekiniliyor.
CHP’lilerin 1 Mayõs 1977 katliamõnõn aydõnlatõlmasõyla ilgili önergesini iktidar milletvekilleri reddetti
AKP araştõrõlmasõnõ istemedi
CHP’lilerin 1 Mayõs 1977’de Taksim’de 37 kişinin öldüğü olaylarõn açõğa ka-
vuşturulmasõ için verdiği Meclis araştõrma önergesinin görüşülmesine ilişkin
öneri AKP oylarõyla reddedildi. CHP’li Anadol, “Bu önerge turnusol kâğõdõydõ.
AKP’nin demokrat olduğuna bizi inandõrmaya çalõşanlara ithaf olunur” dedi.
1 Mayıs
1977’de Tak-
sim’de 37 kişi
yaşamını yi-
tirdi, birçok
kişi de yara-
landı.
obursali@cumhuriyet.com.tr
İŞÇİ LİDERLERİNDEN TEPKİ
‘İktidar
samimi
değil’
İstanbul Haber Servisi - 1 Mayõs
1977 katliamõyla ilgili araştõrma komis-
yonu kurulmasõ önergesinin AKP mil-
lekvekillerince reddedilmesi, işçi liderle-
rinin sert tepkisine neden oldu.
DİSK Genel Başkanõ Süleyman Çele-
bi, “1 Mayıs 77 Taksim katliamı ay-
dınlatılmadan demokratikleşmeden
söz edilemez” dedi. 1 Mayõs’õn “Emek
ve Dayanışma Günü” olarak tatil ilan
edilmesinin ve Taksim’in bu yõl 1 Mayõs
etkinliklerine açõlmasõnõn önemli geliş-
meler olduklarõnõ ancak yeterli olmadõk-
larõnõ kaydeden Çelebi, “Ülkemizin de-
mokratikleşme sürecinde önemli
adımlar atması, darbelerle yüzleşme-
si, 12 Eylül’e giden yolda köşe taşı
olan Taksim 1 Mayıs 1977 katliamı-
nın, Çorum, Kahramanmaraş ve 16
Mart katliamlarının, Kemal Türkler,
Doğan Öz, Abdi İpekçi ve benzer siyasi
cinayetlerin, bütün kontrgerilla faali-
yetlerinin araştırılarak ortaya çıkarıl-
ması, sorumlularının yargılanması ge-
reklidir, kaçınılmazdır ve zorunlu-
dur” diye konuştu. DİSK Tekstil Sendi-
kasõ Genel Başkanõ Rıdvan Budak, de-
mokratikleşme iddiasõ olan bir siyasi
partinin, önce demokrasi dõşõ olaylarõ
sorgulamasõ gerektiğini söyledi. Budak,
“’77 1 Mayıs’ı, Kahramanmaraş, Sı-
vas olayları ortaya çıkarılmadan Tür-
kiye’de temiz bir demokrasi kurmak
mümkün değildir. Temiz bir toplum
yaratmak mümkün değildir. Eğer
AKP’nin istediği temiz bir toplumsa
CHP’ye destek vermelidir. Aksi
AKP’nin samimiyetsizliğini gösterir.
AKP bu konuda samimi değildir, sı-
nıfta kalmıştır” dedi. 1 Mayõs 77 kat-
liamõ mağdurlarõnõn avukatõ Rasim Öz,
davayla ilgili takipsizlik kararõ ulaştõk-
tan sonra Avrupa İnsan Haklarõ Mahke-
mesi’ne (AİHM) başvuracağõnõ belirtti.
YÖK’ÜN 0.03 PUANLIK FARK KARARINA İTİRAZ REDDEDİLDİ
Danõştay yeni katsayõda
yürütmeyi durdurmadõ
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Da-
nõştay, daha önce iki kez yürütmesini dur-
durduğu imam hatiplilere üniversiteye gi-
rişte avantaj sağlayan katsayõ düzenlemesi
konusunda YÖK’ün 0.12-0.15 oranlarõnda
belirlediği üçüncü katsayõ kararõnõn yürüt-
mesinin durdurulmasõ istemini reddetti.
Buna göre, alan içi tercihte bulunan bir
aday ile alan dõşõ tercih yapan adaylar ara-
sõnda 3 - 15 puan arasõnda bir fark olacak.
YÖK’ün 17 Mart 2010 tarihinde aldõğõ
ve alan içi tercihlerde 0.15, alan dõşõ ter-
cihlerde ise 0.12 olan katsayõ oranlarõnõn
yürütmesinin durdurulmasõ istemiyle Ana-
dolu öğretmen lisesi son sõnõf öğrencisi ta-
rafõndan Danõştay’da dava açõlmõştõ. Da-
nõştay 8. Dairesi, yürütmenin durdurulmasõ
istemini oybirliğiyle reddetti. Kararda,
alan/bölüm yönlendirmesi amacõna hizmet
ettiği anlaşõlan farklõ sõnav ve puan türleri-
nin bulunduğu yeni sõnav sisteminin farklõ
katsayõ ile desteklenmesi sonucunda oluş-
turulan katsayõ oranlarõnõn Milli Eğitim
Temel Yasasõ’nõn yönlendirmeye ilişkin
amacõna ve bu konudaki yargõ kararlarõna
aykõrõ olmadõğõ kaydedildi. Dairenin kara-
rõnda, “Ek katsayı uygulaması 2547 sa-
yılı yasanın 45. maddesinde yer alan ku-
raldan kaynaklanmakta olup, açıklanan
sınav sistemi değişikliği nedeniyle yeni
bir katsayının belirlenmesinde hukuka
aykırı bir yön bulunmamıştır” denildi.
HUKUKÇULAR İSTANBUL’DA BİR ARAYA GELDİ
‘Çocuklar terörün
kucağõna itiliyor’
İstanbul Haber Servisi - Yargõtay 9.
Ceza Dairesi Üyesi Osman Baş, çocuk
yaşta birinin kendisini suça iten yetişkinle
birlikte yargõlandõğõna dikkat çekerek
“Aynı cezaevine konuluyorlar. Toplum
olarak çocuğu korumak istiyorsak,
onun üstün yararını göz önünde bulun-
duran yasalar oluşturmalıyız” dedi.
Yargõtay 5. Ceza Dairesi Üyesi Abdül-
kadir İlhan ise çocuklarõ tutuklamanõn,
cezalandõrmanõn tedbir olmadõğõnõ belirte-
rek “Çocukların cezalandırılması değil,
devletin koruması altına alınması gere-
kiyor” diye konuştu. İstanbul Kültür Üni-
versitesi (İKÜ) Hukuk Fakültesi tarafõndan
düzenlenen “Çocuk ve Hukuk” konulu
kolokyumda, Yargõtay üyeleri çocuklar
için bir araya geldi. “Çocuk ve Terör
Suçları” başlõklõ oturumu açan İKÜ Hu-
kuk Fakültesi Dekanõ Prof. Bahri Öztürk,
çocuk davalarõnda soruşturma, ceza ve in-
fazõn adil olmadõğõna dikkat çekerek “Taş
atan çocuklarla ilgili çok küçük bir ka-
nun değişikliği dahi Habur’da yaşanan-
lardan sonra geri çekildi. Oysa çocuklar
siyasi bir konu değil” dedi. İstanbul
Cumhuriyet Başsavcõsõ Aykut Cengiz En-
gin de “Çocuklar için yapılacak düzen-
lemeler, çocukları terör suçundan cay-
dıracak nitelikte olmalıdır. Çocuklara
iyilik yapacağız derken onları terörün
kucağına itmemeliyiz” diye konuştu.