19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Müesser Yeniayla 'Dibine Düşüyor Karanlık da' üzerlne 'Karanlığın altındaki her şeyi seviyorum' Müesser Yeniay Dibine Düşüyor Karanlık üa ile şiirseverlerin karşısına çıktı. Yeniay şlir- lerlnde kendisiyle hesaplaşma ve dünyaya yenl bir anlam verme gibl temel izleklerin peşlnden gidiyor. Yeniayla, kitabı ve şilr anlayışı üzerine söyleştik. AtalaySARAÇ I * Ik şiir kitabınız yayım- ¥ landı, neler hissediyor- mm t sunuz? -*- - Şiirimin aslıncla ger- çck olduğunu duyumsa- dım kitabımla, ştirlerin aynı vazo- ya bırakılan çiçeklcr gibi durmala- rı, inanılmaz güzel. Hâlâ uyuyorlar saytalar içinde, okur şiirlere istedi- ği karanlığı bağışlasın. - Dedenize sıınmıışsunuz kitabı, bunu açıklar mısınız? - Evet, beni yctiştiren adamın nc renk bir ağaç olduğumu görmesini istedim. Sevgisini döktüğü kızın, onun sevgisin- den heykellcr kurdıığumı göstermesi çok dcğil... "BEN' ASLINDA KURU AĞAÇLARIN YASLANDIĞI BİR SİİR TARLASIDIR" - Genç bir şairsiniz, şiirinizi oluşturan kaynaklar nc ve usta bilJiklcriniz kim? - Şiirimin oluşumunda etkili olan kay- naklar: Karşıma oturttuğum kendim, karşıma çıkan dünya, karşılıksız bırakı- lan duygular, karşı karşıya gelindiğinde kendi karşımı bulamamak. "Ben" aslın- da kuru ağaçların yaslandığı bir şiir tar- lasıdır, bilinmezlikle işi olan her şey paydasını paylaşır şiirle. "Bilmemek güçsüzlüktür." Biz bu güçsüzlüğümüzü hayattan, gücümüzü ise şiirden alıyoruz. Usta bildiklerim: Kadın şairler özellikle Sylvia Plath, Anne Sexton; Ilhan Berk, Robert Creeley, Ungaretti, Neşâti, Nâilî ve Haiku şairleridir. - Şiirin en önetnli öğesi kabul cJilir inıge. Sizin için de öyleyse imge anlayı- şınız nasıl? - Imge çoğaltılabilir, birlcştirilebilir olandır. Zihnimizin aynasına tııttuğu- muz yerde imgclcr tarklı mckânlar su- nacaktır bizc. Bu bir bilgidir, sizin aklı- nızi benim kullanmamdır aslında. Kafa- nıızın içindc doncn dünyayı bir yerin- den tııtııp dıırdıırm.ıktır anlık. Doğanın dilimi/c kazandiıdı£ı btı görscl dili kııl lanmaktır. Imgc ıızakta olandır nesneye göre. lnıgenin s,iirsel olması biraz da bu ıı/akliktan kavnaklunır ( hlamız kalata- sıını/.clır, eşyaları isc ımgc... Aklın dili görscldir bur.ıda. Robcrt Lynd, "S.iir bi- zi hakikatc yakl.is.tiin" divor. Sartc ise "Imgc, bclirlı bir bilinç tıirudür, bir şc- yin bilincidir " I lcrdcr'in dc bir so/ıı var bıına ili^kin: " Varlı^ı dilc gctircn, varlığm bir u/antiM olarak dııran söz- cükler dcgil imgclmlir. Ancak imgclcr nesncnin yanına uzatılnu^ ikinci bir do- ga gibi dıırıırlar " - Şiirinizde ritnı/ ııyıım ya da sessel öğeler çok ön planda değil. Bunlan önemscmiyor mıısıınuz yoksa başka ön- celikleriniz mi var? SAYFA 8 - Bcni kavrayan hcp imgeler olmuştur, katamın bir yerinde bir tavan arasında duran görün- liinün kendini önüme atmasıyla başlar gencllikle şiir ya da bcn kalbimi soyunmuş bir ağaç gibi atarım manzaraya acılar i(,in- den. Şiirin ritmi huzursuzluğu- mun ritmi olsun isterim; deniz dibine batan bir şeyler vardır dalgaların hışırtısından, ağırlığı- nı duyarım. Her gün doğan güneş, her gün kendini aynı yerde tutan toprağın müziğini istemem. - Şiirinizin bir sorumluluğu var tnı, varsa kime veya neye karşı sorumludur şiiriniz? - Şiirimin sorumluluğu üst gerçeğe aittir, yani bu dünya altında barınama- dığımız zamanlarda sığındığımız bir ta- raça olan gerçeküstücülüğe. Ayağımızı bastıgımız yerin tek gcrçegimiz olmadı- ğını duyumsadığımız yerde başlayan şii- re... Insanın kendisini annesinden son- ra bir kere daha doğurması, şiirle; bu olaganüstü şcyc... - Bu ilk kitabınız sosyal-toplumsal ko- nuhmı tızak duruyor. Daha çok hireysel olan ön planda... - Kvet, bireysel olan daha toplumsal- dır aslında. "Bcn" biilün insanlı^ı tek kişidc toplar. Bcn'in sorıınları nitclik ve nicclik olarak (,-o^unlıığıın sorunlann dan agır. Bcn böylc oldu^unu duyuyo- rum. - "Karanlık, kara. agrı, acı, siyah, ge- ce, akşjm, hiizün..."gibi aynı çağnştnı alanm.ı vöm-lcn sözcüklcr yofiunhıkta şiirinizdv. "tçıme siyah kaçtı" demeniz bıınd.ın tm? - K.ır.mlıg*ın alıındaki lıcr şcyi seviyo- rum. Aydınlık da görcıılcr için bir tür karanlık, körlcrin karanlı^ı aydınlık bıı- na karşın. Ben sanırını bir körüm ve bu karanlık bana çok şeyler gösteriyor. Me- sela hayatın köklerini orada görebiliyo- runı, gözlerimi kapadığımda. "En güzeli gözlcrinıi kapattığım kapı, geceyi bir si- yah1a yamayan." "Içime siyah kaçtı" de- yo» ılık DA mem gerçekten içime siyahın kaçmasındandır, umutsuzluğu okmek olarak tüketmek gibi; ıçime eğildiğimde kara bir gök nörüyorum, kirli... Gökkuşağı- nın bütün renklerini dışlamış bir karanlık değil bu, bütün renklerini giyinmiş bir katman. - AdıIIara, özellikle de birin- ci, ikinci tekil kişi ile dönüşlü- lük adtltna çokyer vermişsiniz. Bu, şiiri- nizin içe dönüklüğü ve çekingenliği, ne- den? - "Ben, sen, kendi" adılları bir özü anlamaya yönelik: Et özü eski Türkçe ile. Şiir içe dönük, sadece insanın içine değil nesnelerin içine de dönük. "Belki su, yere düşen göktür." Şiirin çekingen- liği ise, bir yabancının sahip olduğu ür- keklik. Robert Creely gibi dersek: "Yü- züm benim/ ellerim benim/ ağzım be- nim/ anıa ben değilim." Şimdi nasıl içe dönük ve çekingen olmasın şiir? - "Kadm-kız, yüz, gök, su, göz" söz- cükleri çok yoğun kuUantltntş kitabınız- da. Bunun anlam çerçcvesi nasıl çizilc- bilir? - Kadın, kız imgenin uysal yanıdır, ha- yatta olduğu gibi şiirde de çok iyi dura- bilir kadınlar; her birinin içinden yazdı- ğı dışından okuyamadığı bir şiiri vardır, ! kadın olmak tck katmanlı şiir olmaktır | aslında. Karşı cins tabelalarla şiirler ası- 1 yor onun boynuna, öyle degil ama. Ka- dın, sesini üfleyebilse rüzgârı şiir edebi- lir güçtedir. "Cîök" imgesi üstümüzde 1 dııran tcrs çevrilmiş bir bakraç gibi, içi- ; nc her şeyi alabilecck dcnli büyiik dola- yısıyla içine şiirimi de aldı; ne zaman içi- min gcnişlcdigini duysam ağzımdan kuşlar dolusu gök çıkar. "Su", bu söz- cük kendi başına şiir. "Göz" ise yüzü- ı müzdc taşıdığımız ayaksız gövde. j - Cinsellik de agırhkh dizclerinizde... - tlk aklıma gelenler: "Kolları/ onun gündüzün devamı", "Kiremitler o evde/ gccelerin arasına giriyordu." Ağırlıklı mı diye tekrar döndüm dizelere ama so- luyan bir cinsellik buldum, kendisini göremiyorsımuz, sadece nefesüıi duya- biliyorsunuz. •SİİR SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA YAYILMACI VE COSKULUYUM" - "Gibi" benzetme ilgecinin dizeleri- nizdeki çokluğu, şiirinizin bcnzetmeye dayalı oldıığunu düşündürdü bana. Çok mu yararlanıyorsunuz bundani' - "Gibi" sözcüğünün açımlayan bir yanı, geniş bir yöresi var: "Şiire çektim acıyı/ kıyıya çeker gibi bir deniz/ kızı- nı", "Burası bir kızın kasabası/ o kız bir lale gibi durur/ayakları üzerinde", "Nar gibi çoğalıyorum seninle/ birinin yeryü- züne saçtığı yüzümü böyle taşıyorum", "Su geceyi anlar/ gece gökte/ bir kap su gibi durduğundan." Kitapta hemen he- men bu kadar kullanılmış, çok olmasa da belirleyici duruyor. - "Kırmızıya gebe bir kadın oldu ak- şam/gözleri saİkım kopardı/ hüznün bağından " anlam yoğunluğu, çağrışım gücü, imgenin kapsamı açısından şiirin öznesi olarak ne dersiniz? - Gözler burada üzüm yiyen değil dö- vülen bağcılardır. "Hüzün Bağı" ayrılık şiiridir, ufuk da gebe bir kadın gibi yer açar kendine gökte; gözler gözyaşının elleriyle salkımlar koparır. Damarlarda uyanan kartalın pençeleri, yalnıza uza- nan bir eldir aslında. - "Önüme çıktım/ ruhumdan tüten dumanlar arastnda" nasıl bir inanç ve güçtür bu? - Kendini beden olarak değil, gölge olarak çoğaltmak bu. Yüzünü aynaya dökmek, bulabildiklcrini geri çağırmak- tır. Büyük bir yeryüzünden sonra kendi yüzümüz keşfedilmeyi bekliyor, Piri Re- is olmalı biri bizim yüzümüzden. - "Bir benim kuyu clbisem var/ uzun." Bu ayrıcalığıntz(!) nereden kay- naklamyor? • Kuyunun içine düşmekten ve onu giydiğini sanmanın yeni bir giyim tarzı yaratabileceği düşüncesinden sanırım. Sadece kuyu değil, binlerce elbise var üzerimizde, içimizde. Bizden su yerine ses çıkıyor yalnızca, sesimiz insanı ıslatı- yor; ama kuyular bir ülke, ilk önce be- denimizde açıyoruz onu sonra açılmış olan bir kuyuya kenar oluyoruz. "olmak da olmalık da" bizi içinden çekip çıka- ramayan su. , - Sonsuz uzutf serviler/eğiliyor içim- de" dizeleri bank Ahmet Haşim 7 çağrış- tırdı, ne dersiniz? - Bu söyleyişi ben de kendimin bul- madım açıkçası, bir şairin şiirinin toru- nu olabilir. Ama Ahmet Haşim şiirine uzağımdır. - "Karanlığı sürüyor bir merhem gibi etine ", "karanlığı çiziyordu bir ağaç" bu nasıl bir "acı "dır? - Beni karanlığın aynasına tutan güce sormak gerck. - "Ben bir ortaçag/ hangi kıyısına vur- sam karanlık bir deniz" bu kadar kötü- cül müsünüz? - Dibine düşüyor karanlık da" diye- yim bu soruya, gelcnekçi bir bağ var ka- ranlıkla aramda, ailc bağı kadar yakın. Karanlık bütün sorulara tck yanıttır, iç- kindir. Bu kadar kötücül değilim, sade- ce o anlar gerçekten kötü olduğum an- lardır. Karanlığı gö/ yııvalarımda siyah bir göz olarak buldıığum zamanlardır. - Ne zaman va da hangi durumlarda "bir lale gibi" duranuızsınız "ayaklannız üzerinde"? - Şiir söz konusıı oldıığunda lale gibi duramam daha çok cğrelti otuyum, ya- yılmacı ve coşkuluyum. • Dibine Düşüyor Karanlık da/ Mües- ser Yeniay/ Şiirden Yaymlan/ 56 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1053
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle