26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Balıklardan annelere “çocuk besleme” dersi Doç. Dr. Mahmut YANAR Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi P ek çok annenin belki de en fazla sıkıntı duyduğu konuların biridir çocuklarının yemek yememe sorunları. Bazı anneler için bu kabus dolu anlardır. Tabii ki çocuk ve diğer aile üyeleri için de öyledir. Aile üyeleri arasında sürekli bir çatışma yaratır. Beslenme konusunda anne ısrar ettikçe çocuk reddeder, çocuk reddettikçe anne ısrar eder ve böylece olay kısır bir döngüye dönüşür. Çocuğun arkasından koşturarak, oyunlar oynatarak, TV karşısında reklamlar izleterek, eline cep telefonunu vererek, şeker veya kola gibi ödüller (veya rüşvetler) vererek yemek yedirilmeye çalışır, fakat pek başarılı olunamaz, sorun giderek te karmaşıklaşır. Hastalık gibi durumlarda bu sorun daha da yoğun yaşanır. Aslında gayet doğal ve olağan işlemesi gereken bir süreç, sonunda aileleri üzen, yoran ve ilişkileri yıpratan bir sorun olarak ortaya çıkar. Çocuğuna yemek yediremeyen anne kendini başarısız ve suçlu hisseder, çocuğun giderek zayıflaması ve sağlıksız olması endişesini taşır. Peki anne bu endişesinde ne kadar haklıdır. Çocuğun bir veya bir kaç öğün, veya bir veya birkaç kaç gün yemek yememesi gerçekten annenin sandığı gibi çocuğun kilo kaybına uğramasına veya ciddi sağlık sorunlarına yol açar mı? Balıklar üzerinde yapılan pek çok besleme çalışmaları bu soruna önemli ışık tutmaktadır. Çukurova Üniversitesi, su ürünleri fakültesi öğretim üyelerinden Yardımcı Doçent Dr. Tufan Eroldoğan ve daha pek çok araştırmacı, alabalıklar, sazangiller, çipura ve levrekgiller üzerinde yaptıkları çalışmalarda, balıkların değişik sürelerde aç kalmalarının ne kadar bir kilo kaybına neden olacaklarını araştırmışlardır. Balıkları bir öğün, bir kaç öğün veya bir gün, bir kaç gün, hatta bir hafta gibi değişik sürelerde aç bırakmışlar ve daha sonra bu balıkları normal besleyemeye alarak, daha önce hiç aç bırakılmamış, günde düzenli olarak üç öğün beslenen balıklara göre kilo durumlarını karşılaştırmışlardır. Değişik sürelerde aç bırakılan balıklar, düzenli beslenen balıklara göre önce zayıflamış; ancak ilginçtir ki, daha sonra aç kaldığı sürelerdeki kilo kaybını telafi ederek düzenli beslenen balıkların kilosuna ulaşmışlardır. Daha önce aç peryotlarda kilo kaybına uğrayan hayvanın daha sonra normal beslenmeye geçtiğinde hızlı bir şekilde kilo alarak bunu kapatmasına hayvan beslemede "telafi büyümesi" olarak tanımlanmaktadır. Bu olgu, sadece balıklarda değil, kanatlı, büyük baş, küçük baş gibi pek çok omurgalı hayvan türünde de denenmiş olup, benzer sonuçlar elde edilmiştir. Bu konuyla ilgili bilgiler aslında pek de yeni değildir. Telafi büyümesiyle ilgili çalışmalar ilk olarak 1908 yılında Wilson ve Osbourn (1960) tarafından sığır besiciliğinde kurgulanmıştır. Bu çalışmada aç bırakılan sığırların tekrar normal beslenmeye alındıklarında normal sığırlarla aynı büyümeyi elde ettiği gözlenmiştir. 1915 yılında Osborne ve Mendel ise benzer sonuçları fareler üzerinde bulmuşlardır. Aç bırakılan peryotları takiben görülen bu hızlı büyüme olayını, 1955 yılında Bohman adlı araştırmacı "telafi büyümesi" (Compensatory Growth) olarak bilim literatürüne sokmuştur. Telafi büyümesi, evrim kuramı açısından da açıklanabilir bir olgudur. Doğada hiçbir hayvanın mönüsünde düzenli olarak üç öğün yemeği yoktur. Hayvanlar, sürekli olarak besinlerin niteliği ve niceliğinin değiştiği, zaman zaman yok olduğu veya kısıtlandığı bir beslenme ortamındadır. Dolayısıyla hayvanlar tokluğa göre değil, açlığa görekıtlık gibi olağan üstü koşullara göre evrim geçirmişler ve beslenme biyolojileri de doğal seleksiyonun baskısıyla bu zor koşullara göre uyarlanmaya zorlanmıştır. Açlık dönemlerinde hayvan metabolizmasını yavaşlatarak kilo kaybı en aza indirmekte ve daha sonra besinlerin bol olduğu dönemlerde, kıt günlerde kullanmak üzere fazla yem yiyerek enerjilerini depolayabilmektedirler. İnsanlarBalıklar beslenme rejimi ile insanlara örnek oluşturuyorlar daki göbeklenme de aslında, benzer şekilde panik yapmalarına gerek yoktur. Büyümenin en yüksek evrimleşmiştir. Bol besin ortamında göbek çevresinde olduğu dönemlerde 23 hafta kadar bile aç bırakılan rezerv edilen enerjinin, kıtlık dönemlerinde kullanılarak piliç ve sığırların bu dönemde kaybettikleri kilolarını hayatta kalmamızı sağlayan atalarımızdan kalan değerli normal beslenmeye geçtiklerinde aldıkları bilimsel bir mirastır. Ama aç kalmadığımız sürece, maksadını olarak kanıtlanmıştır. Prematüre bebeklerin doğumdan aşarak, ucube bir oluşum olarak yerini koruyacaktır. sonra hızlı bir şekilde kilo alarak bu açıklarını kapatıp İnsan da memeli veya diğer omurgalılar gibi benzer yaşıtlarının kilosuna ulaşmaları da bu açıdan da dikkat bir beslenme biyolojisine sahiptir. İnsanlar üzerinde çekicidir. Bu nedenle anneler, bırakın bir kaç öğünü, böyle deneyler yapılmasa da, bu genel geçer kurallardan hastalık gibi bir kaç gün süren yeterli yemek yememe onu soyutlayamayız. Dolayısıyla telafi büyümesi hiç dönemlerinde bile çocuklarının uğrayacağı kilo kaybını, kuşkusuz biz insanlar içinde geçerlidir. Bu nedenle ilerde mutlaka telafi edeceği konusunda rahat olmalı ve annelerin, çok özel sağlık sorunları dışında, çocuklarının yemek yemesi konusunda ısrarcı olmaçocuklarının bir öğün veya bir kaç gün yeteri kadar malıdırlar. yemek yememeleri karşısında endişe duymalarına veya Kuraklık mutfakları salçasız bıraktı GAZİANTEP (A.A) Kışlık salça hazırlamanın hala önemini koruyan bir gelenek olduğu Gaziantep'te, biber fiyatlarındaki artış nedeniyle pek çok aile salça hazırlayamadı. Gaziantep'te, geçen yıl kilogramı 4560 YKr'den satışa sunulan salçalık biberin fiyatı, kuraklığa bağlı rekoltenin düşük olmasından kaynaklanan fiyat artışları sonunda bu yıl 1,10 YTL'ye kadar yükseldi.Salçalık biber satıcısı Vakkas Kaya, fiyat artışından ev kadınları gibi kendisinin de zarar gördüğünü, ev hanımlarına uğradığı zararı anlatmakta güçlük yaşadığını söyledi.Tezgahında pazarladığı salçalık biberi Gaziantep Sebze Halinden satın aldığını ifade eden Vakkas Kaya, şöyle konuştu: ''Fiyat yükselince ekonomik durumu iyi olmayan aileler ya hiç salça yapmıyor ya da daha az miktarda salça yapmayı tercih ediyor. Her iki durumda da bizim salçalık biber satışımız düşüyor. Biz elimizdeki biberi satabilirsek kazanç elde edebiliyoruz. Yani fiyatın düşük olması bizim için daha iyi. Herkes biber alır, salça yapar, mutfaklar salçasız kalmaz. Gaziantep'te kadınlar için salça çok önemli bir üründür.Geçen yıl kilosunu 4560 YKr'den sattığım salçalık biberi bu yıl 90 YKr'den satmaya başladım. Fiyat yerinde durmadı ve kuraklık bahane edilerek yapılan zamlarla 1,10 YTL'ye kadar yükseldi. Kim kazandı bilemiyorum ama ev hanımları ve ben kaybettim.'' Salçalık biber almak istediğini ama fiyatların düşmesini beklediğini ifade eden Fatma Yılmaz, ''Böyle giderse salçasız kalacağız. Biber fiyatları düşecek ama korkarım salça kurutmak için güneş bulamayacağız, çünkü kış geldi çattı'' dedi.Salçalık biber fiyatlarının yüksek olması nedeniyle defalarca evine eli boş döndüğünü belirten Fatma Yılmaz, şunları anlattı:''Kış hazırlığı denilince bizim aklımıza dolmalık kurutmak, salça yapmak, odunkömür satın almak gelir. Ekonomik durumumuzun iyi olmaması nedeniyle bu ihtiyaçlarımızı karşılamada güçlük yaşıyoruz. Dolmalık patlıcan ve biber ile salçalık biber fiyatlarındaki artışın önüne geçilmez ise dolmalık ve salça hazırlama geleneğini yaşatmak, zenginlere düşecek. Salçalık biberin pahalanmasına kuraklığın neden olduğuna ben inanmıyorum. Kimileri kuraklığı bahane ederek yüksek kazanç peşine düştüler, bizi salçasız bıraktılar.'' Fatma Yılmaz, 5 kişilik bir ailenin yıllık salça ihtiyacının 20 kilogram dolayında olduğunu, 20 kilogram kışlık salça hazırlamanın maliyetinin ise 130140 YTL olduğunu sözlerine ekledi. 7
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear