27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Geleceğin en önemli tarım merkezi: Antalya Vahap TUNCER Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı A ntalya, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, tarihi zenginliği ile turizm potansiyeli yüksek; aynı zamanda, yarı ılıman iklimi ve zengin su kaynakları sayesinde tarımsal açıdan çok önemli bir ilimizdir. Yaklaşık 20.5 milyon dekar toprak genişliğine sahip olan Antalya’da tarım arazileri 4 milyon dekar civarındadır. Tarım alanlarının toplam alan içerisindeki payı yüzde 20’dir. Çayır – mera alanları da 1 milyon dekar olup mevcut alanların büyük çoğunluğu orman ve fundalıklarla, tarıma uygun olmayan sahalar ve yerleşim alanları ile kaplıdır. Antalya nüfusunun yüzde 42.5’i kırsalda yaşamakta ve tarımda istihdam edilmektedir. İşlenen arazilerin ürünlere göre dağılımına bakıldığında, yarıya yakınının tahıllara ayrıldığı, meyveliklerin yüzde 10’luk bir alanı kapsadığı ve bunları yüzde 8.17 ile sebzeler yüzde 6.43 ile yemeklik baklagiller ve yüzde 5.46 ile endüstri bitkilerinin izlediği görülmektedir. Türkiye’nin örtü altı Antalya’da sebze ve süs bitkileri üretiminin örtü altı yaklaşık yüzde 50’si Antalya’da gerçekleştirilmektedir. Bu özelliği sebze alanile turizmin yanı sıra seracılığın da larında başkentidir. İlimizde yılda 2 milyar yüzde 65’e dolarlık tarım ürünü yakın artış yetiştirilmektedir. Bu ürünlerin oldu. çoğu yurtiçinde tüketilirken önemli bir kısmı da ihraç edilmektedir. Örneğin 2005 yılında yapılan sebzemeyve ve kesme çiçek dış satımından 280 milyon dolar döviz elde edilmiştir. Antalya’da tarım alanında yatırım yapan ve faaliyet gösteren birçok yerli ve yabancı firma bulunmaktadır. Bunlar, doğrudan üretimin yanı sıra gübre, ilaç, fide, tohum, plastik, makine, teçhizat vb. değişik alanlarda da etkinlik göstermekte, bu üretim girdileri Türkiye’nin dört bir yanına gönderildiği gibi yurt dışına da pazarlanmaktadır. Antalya Türkiye’nin en üst düzeyde tarım teknolojisi kullanılan bölgesi durumundadır. Antalya’da ağırlıklı olarak sebze ve meyve üretimi yapılmaktadır. Seracılık ve narenciye ilin en önemli tarım kollarını oluşturmaktadır. Yayla kesimi diye adlandırdığımız Korkuteli, Elmalı gibi ilçelerde meyveciliğin yanı sıra bağcılık, hububat, baklagil gibi ürünlerin üretimi yapılırken, sahil kesiminde seracılık ve nar gibi suptropik meyvelerin yanı sıra sulama olanakları çerçevesinde endüstri ve sanayi bitkileri üretimi yapılmaktadır. Sulanamayan bölgelerde ise daha çok hububat üretilmektedir. İlimizde hayvancılık aile işletmeciliği şeklindedir. Yayla kesiminde küçük ve büyük baş hayvan yetiştiriciliği yapılırken, sahil kesiminde büyükbaş hayvan yetiştirilmektedir. Tarımsal istatistikler Antalya’da hububat, endüstri bitkileri ve narenciye ekimdikim alanlarında azalma, buna karşın örtü altı sebze yetiştiriciliği ile çiçekçilikte önemli artışlar olduğunu göstermektedir. Örneğin 1995’ten 2000’e kadar buğday ekim alanlarındaki azalma yüzde 5 dolaylarında iken, narenciyede bu oran yüzde 10, pamukta yüzde 60’lara yakındır. Buna karşın, aynı dönemde örtü altı sebze alanlarında yüzde 65’e yakın, üretim miktarında ise yüzde 70’den fazla artış olmuştur. 2000 – 2005 yılları istatistiklerine göre ise buğday, pamuk alanlarında azalmanın devam ettiği seracılık alanında ise hızlı yükselişin devam ettiği anlaşılmaktadır. 2000 – 2005 yılları arasında hububat ekim alanlarında yüzde 10, pamuk alanlarında yüzde 60 oranında bir daralma yaşanırken, narenciye ve seracılık alanlarında yüzde 15’lik bir artış olduğu görülmektedir. Açık tarla sebze yetiştiriciliği ve diğer meyvecilik alanlarında çok ciddi bir değişiklik yaşanmazken, 2005 yılında verilen teşviklerin etkisiyle mısır ekiliş alanlarının yüzde 80 oranında arttığı görülmektedir. 2000 yılı verilerine göre sera domatesinden dekar başına elde edilen net kar, portakal üretiminden yaklaşık 5, mandarinden 24, limondan 29, buğdaydan 225, pamuktan 425 kat daha fazladır. Bu değişimde esas etken şüphesiz karlılık ve sağlanan desteklerdir 1980’li yıllardan itibaren Türk tarımı ve ekonomisinin omurgasını oluşturan tarımsal KİT’ler ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığının reorganizasyonu sonucu üreticiye bilgi ve teknoloji aktaran kurmay birimlerin kapatılmasının tarım sektöründe yarattığı yıkımdan Antalya da nasibini almıştır.1980’lerde Antalya’da 450.000 dekarda pamuk üretimi yapılırken bugün 55.000 dekara inmiştir. Bunun en önemli nedeni karlılıktaki düşüşün yanı sıra üretime verilen desteklerin azaltılması ve kadastrosu yapılmayan bir ülkede verilecek desteklerin tapu kaydına bağlanmasıdır. Narenciye alanlarındaki daralma ise bu alandaki planlama eksikliklerinin yanı sıra ihracata verilen desteklerin giderek azaltılmasından kaynaklanmaktadır. Pamuk ve narenciye alanlarındaki daralma ilimizde bu ürünlere bağlı sanayi tesisleri ve paketleme evlerini de olumsuz etkilemiştir Geçmişte binlerce kişiye iş ve aş olanağı ile tekstil sektörüne hammadde sağlayan iplik ve yağ fabrikaları kapatılmış, teknolojileri yenilenmeyerek kaderlerine terk edilmiştir. Ürün desenindeki değişim eğilimleri örtü altı sebzeciliğindeki genişlemenin pamuk, narenciye ve hububat ekim alanları aleyhine devam edeceğini düşündürmektedir. Ancak, ürün çeşidindeki değişimleri sağlıklı bir şekilde yönlendirecek bir kurum – kuruluş veya sistem mevcut olmadığı için, bu yılın üretimi geçen yılın kazancına göre belirlenmekte ve sonuç her zaman, beklentiler doğrultusunda gerçekleşmemektedir . AB’ye tam üyelik gerçekleştiğinde Türk tarımında ayakta kalacak ve AB ile rekabet edebileceğimiz ürünler yaş meyve – sebze, fındık, baklagiller ve koyun etidir. Bu çerçeveden bakıldığında Antalya’daki tarım sektörü bu gelişmelere bağlı olarak şekillenecektir. Bu kapsamda Antalya’nın Türkiye’nin diğer illerine göre oldukça avantajlı olduğunu söylemek mümkündür. Antalya Türkiye’deki mevcut seraların yüzde 50’sine sahiptir ve bu özelliği Antalya’yı Türk tarımının geleceği açısından çok önemli kılmaktadır. Seracılık alanında 2000’li yıllara kadar yıllık yüzde 10 – 15’lik artış görülürken, dış satımda yaşanan sıkıntılar ve iç piyasada yeterli doygunluğa ulaşılması nedeniyle 2003’lü yıllardan itibaren üretim alanlarındaki artış hızı giderek azalmış ve yüzde 2 – 3’lük bir seviyeye inmiştir. Gelecekte Türk tarımının kurtarıcısı olabilecek seracılığın ayakta kalması ve AB ile rekabet edebilmesi için gerekli önlemler bugünden alınmalıdır Yukarıda anlatıldığı gibi yaşanan gelişmeler ve buna bağlı olarak üretim deseninde ortaya çıkan değişiklikler Antalya’nın gelecekte Türkiye’nin en önemli tarım merkezi olacağını göstermektedir. Üzerinde bulunduğu coğrafyası, ekolojik koşulları ve tarımsal altyapısıyla Antalya bunu başarabilecek güçtedir. Üretimin kayıt kontrol altına alınması, ilaç kalıntı sorununun kökten çözülmesi, ürün kalitesinin arttırılmasıyla sebzemeyve ihracatını milyar dolarlar seviyesine çıkarmak mümkündür. Bu bağlamda Üretici Birlikleri Yasası’nda değişiklik yapılarak üreticilerin daha kolay örgütlenmeleri sağlanmalı, tarımsal danışmanlığın daha yaygın ve etkin kullanımı için üreticiler desteklenmeli, meslek odalarının bu alandaki yetkileri arttırılmalıdır. İklim kontrollü modern seraların kurulması teşvik edilmeli, mevcut seraların altyapı eksikliklerinin giderilmesi için üreticiler her açıdan desteklenmelidir. Verimi ve ürün kalitesini arttırmak için seraların modern teknoloji ile ısıtılması sağlanmalı, bu amaçla doğal gazın seralarda kullanımı teşvik edilmelidir. Avrupa’dakine benzer modern ve büyük seraların kurulmasına yönelik olarak organize tarım bölgeleri kurulmalı ve tarım sektörü sanayi gibi yatırım teşviklerinden faydalanmalıdır. Gelecekte Türkiye ve Antalya tarımı açısından çok ciddi öneme sahip olan seracılık giderek artan önemine karşın yanlış ve çarpık kentleşme politikalarının ciddi tehdidi altındadır. Antalya bugün Türkiye’nin en fazla iç ve dış göç alan illerinden biridir. Antalya ili şehir merkezi ile sahil ilçeleri ve bağlı beldeler daha çok seracılık ve narenciye üretiminin yapılabileceği birinci sınıf tarım arazileri üzerinde gelişmekte ve yayılmaktadır. 19902000 yılları arasında çarpık kentleşme sonucu yalnızca merkez ilçede kaybedilen tarım arazisi 100.000 dekardır. Oysa bu topraklar gelecekte Antalya’nın yanı sıra Türkiye tarımını da kurtarıcısı olabilecek önem ve değere sahiptir. Bugünden geleceği görüp tarıma elverişli araziler belirlenerek bunlar korunabilir alanlar olarak mevcut planlara işlenmeli ve yok edilmeleri engellenmelidir. Aksi takdirde Türk tarımının AB karşısındaki en önemli kozlarından biri olan seracılık ve meyvecilik de bitecek ve Türkiye tarımsal açıdan tam anlamıyla dışa bağımlı hale gelecektir. 26
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear