Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tekelin değeri kaç dolardır? Oktay ÇELİK Tütün Eksperleri Derneği Başkanı Ö zelleştirme Yüksek Kurulu’nun (ÖYK) 05.02.2001 tarihli ve 2001/06 sayılı Kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınan TEKEL ’in sigara fabrikaları için 5 Kasım 2003 yılında yapılan ihalede, JTI’nın verdiği 1,15 milyar dolarlık fiyat yeterli bulunmamıştı. 2005 yılında "varlık satış" yönetimi ile çıkılan ihalede ise herhangi bir teklif alınamamıştı. TEKEL ’in Sigara üretim işi ile ilgili varlıklarının özelleştirme ihale süreci 26 Ekim 2007 tarihinde yeniden başlamıştır. 2003 yılı Kasım ayında yapılan TEKEL ihalesi sonrasında IMF yetkilileri, "piyasanın güçlü tepki vermediği özelleştirmelerde kuruluşların çok düşük fiyata satılmasına gerek yok" görüşünü savunmuşlardı. O tarihlerde TEKEL ’i "babalar gibi satarım" diyen Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN 7 Kasım 2003 tarihli gazetelerde yer alan açıklamasında, "TEKEL konusunda beklentilerimizin daha fazla olduğunu herkes biliyor. Teklifleri herkesin bulduğu gibi buldum. Fiyat düşük çıktı diye üzülmenin anlamı yok. Yanlış anlaşılmışız. Biz ne fiyat olursa olsun satarız demedik." demişti. TEKEL ’in o günlerde Genel Müdürü olan Sezai A. ENSARİ ise ihale sonrasında "Teklifler hem TEKEL ’e hakarettir, hem Türk sigara piyasasına saygısızlıktır. TEKEL ’in yarattığı vergi yönündeki katma değer bile 2 milyar dolardır. Ortaya çıkan rakamları TEKEL hiç hak etmemiştir. Ben 70 milyar sigara üretiyorum. İtalya, 15 milyar sigara ürettiği pazarını 2,3 milyar Euroya sattı. Üçte birimiz olan Fas, 1,5 milyar dolara gitti. Türk pazarına biçilen bu değer bence kabul edilebilir değil." açıklamasında bulunmuştu. TEKEL ’in sigara fabrikalarının satışının tekrar gündeme getirilmesiyle birlikte TEKEL ’in mevcut pazar payını bir şekilde "iç etmek" isteyen sigara baronları yine bir bir ortaya çıkmaya başladılar. Yapılan açıklamalara göre, TEKEL ’e 2003 yılında yapılan ihalede teklif edilen 1,15 milyar dolarlık bir önceki tekliften daha yukarı teklif vereceklermiş bu teklif ise 1,6 milyar dolarmış (1,15 milyar dolarlık teklif tarihindeki dolar kuru ile bugünkü dolar kuruna göre aslında verilen fiyat 4 sene öncesinin aynısıdır). Anlaşılan, yerli yabancı bir sürü şirket "TEKEL ’i nasıl üleşiriz?"in peşindeler. Peki, TEKEL ’in gerçek değeri kaç dolardır? TEKEL ’in gerçek değeri, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ve beraberindeki heyetin Erzurum Kongresi’nden Sivas Kongresi’ne gitmesi için o günkü şartlarda bir türlü tedarik edilemeyen paranın Tütün İdaresi’nin kasasından temin edilmesinin anlamı kadardır. O günkü şartlarda, Erzurum ve Sivas Kongresinin anlamı kaç milyar dolarsa, TEKEL ’in gerçek bedeli işte odur. TEKEL ’in gerçek değeri, Osmanlının borçlarına karşılık el koydukları tütün gelirlerini 42 yıl boyunca sömüren, bu dönemde uygulamaları ile tütün üreticilerini inim inim inleten, tütün kaçakçılığı yapıyorlar diye onbinlerce insanımızı öldürten Fransız Reji Şirketi’nden Atatürk ve arkadaşları sayesin de 1925 yılında kurtulan Anadolu insanının mutluluğu kadardır. Reji İdaresinden kurtularak kendi toprağında çoluk çocuğuyla alın teri döküp, tütün üreterek geçinmenin mutluluğu kaç milyar dolarsa, TEKEL ’in gerçek bedeli işte odur. TEKEL ’in gerçek değeri, Kurtuluş Savaşı’nın en yoğun şekilde devam ettiği, hatta Ankara’dan top seslerinin işitildiği günlerde Reji Şirketi’nin milletvekillerine özel sigara yapma teklifini geri çeviren ilk Meclis’in onurlu ve kahraman üyelerinin emperyalist devletlere ve şirketlere verdiği tokat gibi cevabın ağırlığı kadardır. Türkiye Cumhuriyetini kuran ilk Meclis’in milli ve onurlu duruşunun ağırlığı kaç milyar dolarsa, TEKEL ’in gerçek bedeli işte odur. TEKEL ’in gerçek değeri, yedi düvele karşı verilen Kurtuluş Savaşı’ndan zaferle çıktıktan sonra fakir, harap ve bitap düşmüş bir ülkeyi ekonomik olarak da bağımsızlığına kavuşturmak için bir biri ardına kurulan sanayi tesislerimiz ile Düyunu Umumiye’nin borçlarının kapatılmasında kullanılan ve ülkenin tüm gelirlerin yüzde 25’ini oluşturan tütün gelirlerinin önemi kadardır. Savaş meydanlarında yendiğiniz ülkelerden borç dilenmeden ülke kalkınmasını sanayileşmesini gerçekleştirmenin önemi kaç milyar dolarsa, TEKEL ’in gerçek bedeli işte odur. TEKEL ’in gerçek değeri, II. Dünya Savaşı esnasında ülkeyi kasıp kavuran tifo salgınını önlemek için TEKEL Enstitüsünde çalışan kimyagerlerinin TEKEL tesislerinde ürettikleri ilaçların tüm ülkeye dağıtmasında gösterilen çalışma ve fedakarlık kadardır. Hastalıklardan kırılan yoksul Anadolu insanının tifodan kurtulmasında gösterilen fedakarlığın karşılığı kaç milyar dolarsa, TEKEL ’in gerçek bedeli işte odur. TEKEL ’in gerçek değeri, tütün diken, kıran, dizen çocukların, kadınların, ninelerin alın terinde, umudunda; tütün parasıyla gelin olmayı bekleyen kızların duvağında, delikanlıların hayallerinde; işletmelerde tütünün tozunu ve acı kokusunu yutan emekçilerin ciğerlerinde, bugüne değin mesai kavramı tanımadan çalışan kuruluş personelinin fedakarlığında; ülke tütüncülüğüne hizmet için köy köy dolaşan tütün eksperlerinin çamurlu ayakkabılarındadır. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan bu yana, tütünün yoksul üreticilere, sektördeki tüm çalışanlarına ve ülke ekonomisine yarattığı fayda ve katkının adı TEKEL ’dir. TEKEL toprak, ekmek ve sudur; TEKEL ülke, bayrak ve vatandır; TEKEL umut, namus ve gelecektir. Buradan 60. Hükümet’e bir kez daha sesleniyoruz: Bu değerlerin sizce piyasa dediğiniz mekanizmada maddi bir karşılığı varsa, buyrun satın! Satmakla vatan kurtulacaksa, buyrun satın! Atilla KART CHP Konya Milletvekili EKEL ’in, 2004 yılında İspanya’dan 13.840.000 Avro bedel karşılığında ithal ettiği 11 adet sert kutu makinesinin alımıyla ilgili usulsüzlük ve yolsuzluk konusunda, her geçen gün yeni gelişmeler ve bulgular ortaya çıkmaktadır. TEKEL Genel Müdürü Sezai Afif Ensari ve 9 arkadaşı hakkında, 4. Ağır Ceza Mahkemesi her ne kadar 48 gün süren 2 celselik yargılama sonucunda beraat kararı vermiş ise de ; Ankara 1 ve 7. İdare Mahkemeleri, TEKEL AŞ’nin açtığı davaları reddederek, ithal edilen makinelerin "kullanılmış olduğunu, yeni olmadığını" hüküm altına almış olup, bu kararlar kesinleşmiştir. Bu arada Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı da, yine Genel Müdür Sezai Afif Ensari ve arkadaşları hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 3/11. maddesi gereğince 43.830.634,00 YTL. tutarında idari para cezasına hükmetmiş, bu cezaya yapılan itiraz Sulh Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmiştir. Kadıköy C.Başsavcılığı tüm bu işlemleri, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Hazine Baş Kontrolörlüğünün 03.04.2007 tarih ve 369/1 sayılı soruşturma raporunu esas alarak sürdürmüştür. Rapor 187 sayfadan ibarettir. Görüldüğü gibi; son derece ciddi ve süreç kazanan bir iddia söz konusudur. Konu, yasama denetimi prosedürü içinde dile getirilmiş ise de , Hükümet’i temsilen cevap veren Maliye Bakanı Kemal Unakıtan; gerekçesiz ve soyut bir şekilde gerçek dışı açıklamalar yaparak, olayı geçiştirmek istemiştir. TEKEL’de yolsuzluk kurumsallaşıyor Oysa, bu rapora göre; Ankara 1 ve 7. İdare Mahkemelerinin, davaların esasına ilişkin olarak verdikleri ve kesinleşen nihai kararlar karşısında, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin temyiz edilmeksizin kesinleşen kararının, yargılamanın yenilenmesi yoluyla yeniden değerlendirilmesi ; 10.050.000 euro tutarındaki haksız kazancın takibinin yapılması, ayrıca 2 trilyonu aşan Hazine zararının sorumlulardan tahsili gerektiği; İspanyol Firmaları Fzco Dubai B.A.E ile MTS Tobacco S.A.Spain firmasının yetkilileri, Family Finans Kurumu AŞ yetkilileri ve ortakları olan Mehmet Atila Kurama, Murat Ülker; AB Gıda San.ve Tic.A.Ş.’nin yetkili ortağı olan Abdullah Unakıtan ve Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci haklarında; Kamu Kurum ve Kuruluşlarının İhalesine Fesat Karıştırma Suçunu (TCK 235. madde) işledikleri gerekçesiyle yasal kovuşturma yapılmasının uygun olacağı yolunda rapor düzenlenmiş olup; aradan geçen 7 aya rağmen raporun gereği yapılmamış, rapor, Başbakanlık Makamı tarafından sümen altı edilmiştir. Bu karanlık ilişkiler ağı içinde Abdullah Unakıtan’a ; Fzco Dubai B.A.E firmasınca, Family Finans Kurumu A.Ş Ümraniye Şubesi’ne 02.08.2004 tarihinde havale edilen 30.000 USD’ın , 31.12.2004 tarihinde bir işçisi üzerinden ödendiği ifade ve iddia edilmektedir. "Tam bir çürümüşlük tablosu" söz konusu….. İdari ve adli anlamda "tam bir tıkanmışlık" söz konusu…. Yorumlanması ve sorgulanması gereken bir fotoğraf ve Türkiye gerçeğiyle, karşı karşıyayız. Bu fotoğraf içinde Abdullah Unakıtan’ın ve Hükümet’in konumu nedir? "BürokratİşadamıSiyasetçi" üçgeninde gelişen ve himaye edilen bir yolsuzluklar zincirinin söz konusu olduğunu, idari ve adli sürecin işletilmediğini, "suçüstü belgesi" niteliğindeki Başbakanlık raporlarıyla öğreniyoruz. Kurumsal bir aşınma ve suç ilişkileri ağının varlığını görüyoruz. Elbette burada isimleri geçen herkesi, "topyekun anlayışla" mahkum etme konumunda değiliz. Devletin kurumlarının, Teftiş Kurullarının hazırladıkları raporların sümen altı edilmemesi, idari ve adli süreçlerinin biran evvel işletilmesi gereği ve zorunluluğundan söz ediyoruz. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Hazine Baş Kontrolörlüğünün yukarıda sözü edilen raporunun, idari ve adli gereğinin aradan geçen 7 aya rağmen yerine getirilmemesi; vahim bir gelişmedir. Bütün bu hususlar, Meclis bünyesinde basın toplantıları ve soru önergeleri yoluyla dile getirilmiş ise de, kamuoyunu tatmin edecek veya aydınlatacak herhangi bir açıklama bu güne kadar yapılmamıştır. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bu anlayış ve sorumluluk ile, bu gerçekleri dile getirmeye devam edeceğiz. TBMM zemininde bu çalışmalar kararlı bir şekilde dile getirilir ve takibi yapılırken; kamuoyu ve medyanın da artık kurumsallaşan ve denetlenemez hale gelen bu sistemi ve yolsuzlukları sorgulaması, kamuoyunu doğru bilgilendirmesi ve Hükümet’i sorgulaması gerektiğini önemle ifade ediyoruz. T 22