Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Güneydoğu’da toprak zengini köylerin topraksız köylüleri... Diyarbakır kırsal nüfusunun yüzde 42,1’i topraksız. Arazilerde mülkiyet dağılımı yoksul köylü aleyhine tajları bir arada bulunduran Türkiye’nin, tarımsal üretime gerekli önem verilmemesi, üretim planlamalarında gerçekçi politikalar geliştirilmemesi gibi nedenlerle, saMahmut ORAL hip olduğu zenginlik kaynaklarını yeterince değerlendiremediğini söyledi. Siyasal iktidarların tarım kesiminİYARBAKIR Dünyanın en büyük kalkındeki oluşum, değişim ve gelişmelere tümüyle ilgisiz ma projelerinden biri olan Güneydoğu Anakaldığını vurgulayan Yalçın, nedensonuç ilişkisi içinde dolu Projesi (GAP), bölge çiftçisi için umut olan bu olumsuzlukların, tarımsal üretimin sürdürülebiışığı niteliğinde. Ancak GAP, tarım arazilelirliğini olanaksız kıldığını kaydetti. rinde mülkiyet dağılımında yoksul köylü Tarımdaki olumsuzlukların, diğer kesimleri de doaleyhine oluşan dengeyi giderecek bir reçete henüz sunlaylı veya doğrudan etkilediğini anlatan Yalçın ‘‘Oysa madı. Diyarbakır Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı ki, tarım sektörünün diğer sektörlerin varlıklarını Mahmut Lezgin Yalçın, ise özünde toprak zengini olan sürdürebilmeleri yönünde taşıdığı önem ortada. Bu köylerin topraksız köylülerine, küçük tarım işletmelerinedenle, tarım dışı sektörlerdeki gelişmenin sürdünin, tarımsal arazinin ancak on binde birini işleyebildirülebilirliği, Türkiye’de, tarım kesimindeki yaşam ğine dikkat çekti. Lezgin Yalçın, oldukça önemli avanve üretim koşullarının iyileştirilmesini zorunlu kılıyor. Türkiye’de, tarımsal politikaların geliştirilmesi ve yaşama geçirilmesinde devletin belirleyici rolü devam ediyor ama yürürlükteki yapılanma ve geleneksel yaklaşımlar, bu kesimdeki sorunların çözümüne yetmiyor’’ dedi. Türkiye’de nüfusun büyük bölümü kırsal yerleşim yerlerinde yaşamasına rağmen, tarımsal üretim planlamalarının olmayışına bağlı olarak kırdan kente göçün devam ettiğini kaydeden Yalçın, ‘‘Dengesiz toprak dağılımı, bu alandaki en önemli rolü üstlenmiş durumda’’ diye konuştu. Tarım teknolojisi ve tarım geliri açısından da bölgeler arasında büyük farklılıklar olduğunu anlatan Yalçın, izlenen politikalar ve uygulamaların, makasın daha çok açılmasından öteye yarar sağlamadığını dile getirdi. Yalçın, tarım teknolojisinde bölge aleyhine oluşan durumu ise traktör başına düşen tarım arazisi ile özetledi. Buna göre ülke genelinde traktör başına düşen arazi 40 hektarken, Diyarbakır’da bu miktar 112 hektar. Diyarbakır’ın 474 bini sulanabileDiyarbakır Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Mahmut cek nitelikte olmak üzere toplam 739 Lezgin Yalçın’a göre, küçük tarım işletmeleri, tarımsal bin 951 hektar tarım arazisi olduğunu arazinin ancak on binde birini işleyebiliyor. kaydeden Yalçın, bu potansiyele kar D şın, kentin yeterli bir gelişme sergileyemediği söyledi. Tarımsal yapıda var olan ‘‘toprakinsan’’ ilişkilerindeki çarpıklığın, göçlerin ve dolayısıyla istihdam sorununun birinci derecede etmeni olduğunu vurgulayan Yalçın, bölgede tarımsal işletme sayısının çok yüksekliğine işaret etti. Tarımda mülkiyet çarpıklığı sorununun da bu noktada ortaya çıktığını ifade eden Yalçın, ‘‘Bölge genelinde tarımsal işletme sayısı yüksek olmakla birlikte, işledikleri toprağın mülkiyet yapısı oldukça çarpık yapıda. Bu alanda en büyük çarpıklık Diyarbakır’da yaşanmaktadır. Araştırmalar, Diyarbakır kırsal nüfusunun yüzde 42,1’inin topraksız ya da üretim dışı olduğunu gösteriyor. Diyarbakır’da tüm tarım işletmelerinin yüzde 2,8’ini oluşturan ve işledikleri alan büyüklüğü ortalaması 1,6 dekar olan işletmeler, işlenen arazinin ancak on binde birine sahiptir. Bu değer, Türkiye ortalamasının oldukça altındadır. Buna karşın kentteki tüm işletmelerin yüzde 9’unu teşkil eden 500 dekardan fazla araziye sahip işletmeler ise toplamda işlenen arazinin yüzde 64,4’üne sahip. Bu değer ise Türkiye ortalamalarının oldukça üstündedir.Yani kentin mülkiyet yapısı, Türkiye’ye göre çok daha çarpık tablo sergiliyor’’ dedi. İşletme büyüklükleri açısından sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı sağlamadıkları izin tarımla geçinemeyen nüfusun göçe zorlandığını kaydeden Yalçın, önerilerini şöyle sıraladı: ‘‘Mevcut nüfus artışı, kullanılan arazinin daha fazla parçalanmasını hızlandırırken, diğer yandan büyük ölçekli arazilerin tekelde toplanması toplumsal dengeleri bozuyor. Toprak mülkiyetinin dengesiz dağılımı yanında, tarım işletmelerinin sahip olduğu toprakların küçük, dağınık ve düzensiz parçalar halinde oluşu, tarımda verimliliği ve işgücü başarısını büyük ölçüde düşürüyor. Bunun için, başta GAP bölgesi olmak üzere,Türkiye genelinde arazi toplulaştırma çalışmaları süratle başlatılmalı. Yerel anlamda uygulanacak tarımsal politikaların üretilmesinde, yerel örgütlenmelerin görüş ve önerileri mutlak surette alınmalı. Küçük üreticilerin ve yarıcıortakçı gibi işletmelerin yararlanacağı uygun kredi olanakları yaratılmalı. İşletme büyüklükleri sürdürülebilir gelişmeyi ve yaşanabilir geliri sağlayacak duruma getirilmeli. Sayıca çok olan küçük işletmeler optimal büyüklüğe getirilerek, pazar için üretim yapma olanakları sağlanmalı.’’ 26