02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sahtecilik, namuslu arıcıyı zor durumda bıraktı Prof. Dr. Ulviye KUMOVA (Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi) lkemiz uygun ekolojisi, zengin bitki kaynakları ile dünyanın en kaliteli, en lezzetli ve en dayanıklı saf çiçek ve salgı ballarını üreten nadir ülkelerden biridir. Ancak son yıllarda dünyada ve ülkemizde bal üretiminde ve ticaretinde sorunlar yaşanmaktadır. Arıcılıkta bilinçsizce kullanılan kimyasal maddelerin balda kalıntı ve kirlilik yaratması ile bala hile yapılması ve yapay bal üretilmesi konuları bal ticaretini olanaksız duruma getirmiştir. Dünya bal ticaretinde son yıllarda insan sağlığını tehdit eden katkı maddelerin bulunmasının gündeme gelmesi ile balda hassas analiz yöntemlerinin istenmesi ülkelerin bal dış satımını her geçen gün zorlaştırmaktadır. Dünyada ve ülkemizde bal standardına getirilen yeni düzenlemeler, üreticilerin kaliteli ve standartlara uygun bal üretmesini, bal ihraç eden firmalarında bu kriterlere uymayan balları ihraç edemeyeceklerini gösteren zorlayıcı yaptırımlardır. Bu açıdan bal dış satımı yapan ülkelerin, bal üretiminin her aşamasında, üreticiden ihracatçı firmaya kadar kalite ölçütlerine uygun hareket etmeleri gerekmektedir. Bu uygulamalar iç ve dış piyasada bal tüketicilerinin sağlığı açısından son derece önemli ve olması gereken yaptırımlardır. Son günlerde haksız kazanç sağlamak için halkın sağlığı ile oynayan, her türlü üründe sahte ve hileli ürünleri piyasaya süren, bu işin esas sahibi olmayan kişiler ortaya çıkmıştır. Bu sahte ürünler ekonomik yetersizlikler nedeni ile alıcı bulmakta ve halkımız aldatılmaktadır. Piyasada saf ve doğal balların yanında hileli ballarda bulunmaktadır. Tüketicilerin, denetimsiz olarak piyasaya sürülen bu hileli balları yıllardır tüketme eğilimi ile karşı karşıya bırakılmaları gerçek balı ayırt edemeyen bir tüketici topluluğunu da oluşturmuştur. Dolayısıyla sahte ballar doğal bal, doğal ballar sahte bal olarak değerlendirebilmekte ve satın alınabilmektedir. Bunun bilinci içersinde olan bazı uyanık kişiler, şeker şurubu içersine boya, aroma maddeleri ile ürettikleri yapay balları piyasaya sürebilmekte ve haksız bir kazanç kapısı oluşturmaktadırlar. Yapay ballar yanında, arıların şeker şurubu ile beslenmeleri sonucunda elde edilen şekerli ballar ve doğal ballara mısır, şeker kamışı bitkilerinden elde edilen şurupları, nişastayı ve suyu katarak ürünün miktarını ucuz yollarla artırarak doğal balın yapısını bozma işlemleri de hileli veya sahte bal üretimine girmektedir. Tüm bu hileli ve katkı maddeli ürünler; insan sağlığı açısından son derece tehlikeli, sakıncalı, balın kalitesini düşürücü, gerçek arıcılarımızın rekabet gücünü azaltıcı, dürüst bal üreticisine ve dürüst bal satıcısına haksızlık, ihraç edilen balımıza leke sürülmesi ve dolayısıyla ülke ekonomisine zarar verici uygulamalardır. Türk ballarının iç ve dış piyasada karşılaştığı sorunların giderilmesinde denetim, kontrol ve sorgulama mekanizmasının devletin ilgili organları, arıcı örgütleri ve tüketici tarafından çok iyi yapılması gerekmektedir. Balda pazar payımızı büyütebilmek için kaliteli ve sağ Ü lıklı bal üretimden ödün vermeden arıcıların, özel sektör temsilcilerin, bilim adamların ve araştırıcıların birlikte çaba göstermesi gerekmektedir. Bunun için tüm gerçek arıcılarımızın illerinde bulunan arı yetiştiriciliği birliklerine üye olmaları, üye ol mayan arıcılara, arıcılık yapma yetkisi ve ürünleri pazarlama yetkisi verilmemelidir. Yetki alan arıcıların koloni sayıları, arıcılık yaptıkları bölgeler, arıcılıkta yaptıkları uygulamalar ve üretimleri konusunda sağlıklı bilgiler toplanarak ülke genelinde “arıcılık bilgi bankası” oluşturulmalıdır. Bal analizleri, bal fiyatı ve bal pazarlaması birlikler kanalı ile yapılmalıdır. Arıcılarımızın tarımsal ve ekonomik açıdan son derece önemli olan arıcılık mesleğine sahip çıkmaları gerekir. Gerçek arıcılarımız bin bir fedakarlıklara katlanarak yaptıkları mesleklerine leke sürülmemesi için ürettikleri ve teslim ettikleri balın kalitesi hakkında sonuna kadar mücadele etmelidirler. Bal üretiminde saflığın, doğallığın ve kalitenin anahtarı arıcılarımızın elinde bulunmaktadır. Bal üretiminden tüketimine kadar belli olan bir dizi kalite standartları içeren bir üründür. Balın üretici tarafından doğrudan tüketiciye ulaşması durumunda, insanlar bu balı kontrol edebilir veya ettirebilirler ancak balın kalitesini değiştiremezler. Bu açıdan arıcılarımızın kaliteli ve standarda uygun bal üretimi konularına özen göstermesi, yeterli bilgi donanımına sahip olmaları ve eğitilmeleri gerekmektedir. Arıcılarımız ailelerinden ve evlerinden uzakta yüzlerce kilometre yol alarak, dağ tepe ve ovalarda çadır veya barakalarda 45 ay yaşayarak ekmek parasını ve ailesini geçindirmek için bu balı üretmeye uğraşan kişilerdir. Ülkemizde sadece arıcılık yaparak tüm ekonomisini bu bal ürününe bağlamış binlerce arıcımız bulunmaktadır. Sahte bal üretiminin her türüne karşı piyasada denetim mekanizmasının işletilememesi, yerinde ve zamanında önlem alınamaması durumunda gerçek bal üreten arıcılarımızın ekonomik açıdan mağdur olacağı, eldeki gerçek balları satamayacağı bir gerçektir. Süt keçiciliği masaya yatırıldı A NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’de süt keçiciliği Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin öncülüğünde düzenlenen kongrede tartışıldı. Kongrede, süt keçisi ve ürünlerinin Türkiye’de hayvancılığın gelişimi için büyük önem taşıdığı vurgulandı. Türkiye’deki süt keçiciliğinin durum saptamasının yapıldığı ve geleceğe yönelik önerilerin tartışıldığı ‘‘Türkiye’de Süt Keçiciliği’’ konulu kongre 25 28 Mayıs tarihleri arasında Ege Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Kongrenin, Avrupa’da gittikçe tüketimi artan keçi peyniri ve süt oğlağı ihtiyacını karşılayamadığı bir dönemde yapılmış olmasıyla dikkat çekti. Kongrede, keçi ürünlerinin lezzetli ve sağlıklı olması nedeniyle tüketimin Avrupa ülkelerinde giderek arttığı vurgulandı. Avrupa’da, bu açığın kapanması için hayvan başına 25 Euro’yu bulan desteklemelerin yapıldığı dile getirilen kongrede, bu açığın kapatılamadığı belirtildi. Avrupa’nın dış alım yapmak zorunda olduğu ve Türkiye’nin bu sektörde Avrupa’nın alım merkezi olabileceğinin altı çizildi. İç ve dış pazarda gerekli düzenlemeler ve standartlar sağlandığı taktirde, Türkiye’nin büyük bir dış satım şansına sahip olduğu da ifade edildi. Kongrede, taleplerin artışıyla çok sayıda işletmenin açılması konusunda, damızlık taleplerinin karşılanamadığı ve keçi sütü ürünlerinin endüstriyel anlamda işlenmesi gerektiği vurgulandı. Ticari konularda da durum saptaması yapılan kongrede, süt keçiciliğinin geliştirilmesi doğrultusunda, kamu kurumları, özel kuruluşlar ve damızlık yetiştirici birlikleri arasında eş güdümün sağlanmasının önemi vurgulandı. Ege, Adnan Menderes, Ankara, Çukurova, Uludağ, Onsekiz Mart, Trakya ile Mustafa Kemal üniversitelerinde görevli 56 bilim bilim insanının 56 bildiri sunduğu kongrede ayrıca, yazar ve ressam Fikret Otyam ‘‘keçi yarenliği’’ konulu bir konferans verdi ve kendi eserlerinden oluşan ‘‘keçi resim sergisi’’ni açılışını yaptı. 10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle