Katalog

3’ü meyve suyu, yüzde 65’i meyve nektarı, yüzde 4’ü meyveli içecek ve yüzde 28’i aromalı içecektir. 2003 yılına göre 2004 yılında yüzde 30 dolayında üretim artışı sağlanmıştır. MEYVE SUYU VB. İÇEÇEK TÜKETİMİ (milyon lt.) İÇECEK TİPİ MEYVE SUYU MEYVE NEKTARI MEYVELİ İÇECEK AROMALI İÇECEK TOPLAM 2000 1,9 202,8 56,7 33,5 294,9 2003 9,3 233,6 16,0 98,4 357,3 2004 12,2 300,3 17,4 129,4 459,3 ballarını, kimyasal ilaçların kullanılmadığı yaylalardan üretiyoruz” Hamdi YILMAZ (Orbal Arıcılık Balcılık Gıda San. T.A.Ş. Yön. Krl. Bşk.) “ Kişi başına meyve suyu tüketimi ise 1970’te 0.5; 1980’de 1.7; 1990’da 1.9; 2000’de 4.2; 2004’te ise 6.5 litredir. Görüldüğü gibi 2000 yılından sonra hızlı bir artış izlenmektedir. Bunun nedeni; içecek tipleri arasındaki farkın giderek anlaşılması ve sağlıklı beslenme bilincinin gelişmesidir. Gerçekten de meyve suyu ve meyve nektarı, meyveye en yakın sıvı gıdalardır. Türkiye’de meyve suyu tüketimi artsa da, diğer ülkelere göre henüz daha düşüktür. Kişi başına yılda Almanya’da 46, ABD’de 36, AB’de 22, Rusya’da 10 ve Çin’de 1 litre meyve suyu tüketilmektedir. S SİTRİK ASİT YERİNE LİMON SUYU Meyve suyu ve meyve nektarının doğal içecek kavramına uygun olarak, asitliği düzenlemek amacıyla sitrik asit yerine limon suyu kullanılması MEYED tarafından sektördeki firmalara önerilmektedir. Sitrik asit; zararsız da olsa bir katkı maddesidir (E 330), tüketici tarafından yanlış algılanmaktadır, ayrıca ithalat yolu ile sağlanmaktadır. Oysa limon suyunun; yerli hammaddeden yerli firmalarca üretilmesi söz konusudur. Böylece hem meyve üretimine, hem döviz tasarrufuna hem de sağlıklı beslenmeye katkıda bulunulacaktır. on dönemde medyada yer alan balla ilgili yazılar, kaynağı araştırılmadan yapılan haberler sektörümüzde onarılması güç yaralar açtı. Orbal A.Ş. olarak 1954’ten bu yana sektörde pek çok gelişmeye öncülük ederek, Binbirçiçek markamızla üretimin iyileştirilmesi, diğer arı ürünleriyle çeşitlendirilmesi, yurt içinde ve yurt dışında ülkemiz ürünlerinin haklı yerini bulması için büyük bir özveriyle projeler üretiyor ve hayata geçiriyoruz. Ticari faaliyetlerimizin yanı sıra sosyal sorumluluğumuzun da bilinciyle; sermayesi sadece doğa olan ‘‘topraksız tarım, bacasız sanayi’’ diye nitelendirdiğimiz arıcılığın gelir seviyesi düşük bölgelerde insanlarımıza benimsetil MEYVE YETERSİZ Sektörün işlediği meyve, toplam meyve üretiminin yaklaşık yüzde 10’u düzeyindedir. Bununla birlikte sektörün en önemli sorunu hammaddedir. Geçerli meyve fiyatları ile dış pazarda rekabet zordur. Bu nedenle meyve üretimi arttırılmak zorundadır. Ayrıca, meyve çeşitlerinin çoğu, meyve suyuna uygun değildir. Yeni çeşitlerin (özellikle elma, şeftali, portakal için) devreye sokulması gereklidir. Bu amaçla MEYED, sektördeki firmaları; ‘‘ÖNCE MEYVE’’ kampanyası çerçevesinde fidan dikimine özendirmektedir. Bu yıl başlayan bu kampanya çerçevesinde 7000 meyve fidanı dikilmiştir. Bunun gelecek yıllara katlamalı olarak yansıması beklenmektedir. Çünkü önemli olan firmaların çiftçilere doğru ilk adımı atmasıdır ve bu sağlanmıştır. İTHALAT ARTIYOR 2004 yılında meyve suyu ihracat değeri 64 MİLYON USD’dir ve 2003 yılına göre yüzde 12 azalmıştır. Yani ihracat gerilemektedir. Buna karşılık 2004 yılı meyve suyu ithalat değeri 9 MİLYON USD’dir ve 2003 yılına göre yüzde 39 artmıştır. İhracatın gerilemesine karşın ithalatın belirgin olarak artması, hem meyve üretimi hem de meyve suyu sektörü açısından önemli bir tehdittir. Buna yol açan başlıca etkenler; dünyada değişen rekabet koşulları ve ülkemizde uygulanan döviz kurudur. SONUÇ Meyve suyu sektörünün; sağlıklı beslenme açısından olduğu kadar; ülkenin ağaçlanması, tarımın gelişmesi ve döviz sağlanması açısından da önem taşıdığı unutulmamalıdır. mesi, istihdam sağlanması yolunda çalışmalar da sürdürüyoruz. Çeşitli bölgelerde eğitim seminerleri düzenliyor; doğru ilaç kullanımlar, gıda güvenliği uygulamaları, organik üretim, nektar takibi, vb. konularda güncel gelişmeleri üreticilerimizle paylaşıyoruz. Ülkemizin tek başına biyolojik ve doğal zenginliği, Avrupa’nın tümüne yakındır. Sektörün dinamiklerini doğru değerlendirebilirsek, bu potansiyelimizle yanı başımızdaki Avrupa pazarında etkinliğimizi artırabiliriz. Ancak; Tarım Bakanlığı’nın sektördeki düzenlemelerini; sağlam ve doğru zeminde kararlı adımlarla sürdürmesi, dürüst sanayici ve çiftçiyi koruması şarttır. Kurum olarak; bal gibi çok önemli bir besin kaynağını üretmenin sorumluluğunu her zaman taşıdık. ‘‘Tarladan Sofraya’’ prensibiyle; ürün kalite izlemesine çiçeklerden ve arılardan başlayıp; dünyanın en saf, en doğal ballarından olan Binbirçiçek ballarını; kimyasal ilaçların kullanılmadığı, endüstriyel bitkilerin ekilmediği Anadolu’nun yüksek yaylalarından binbir çeşit çiçekten, nektar peşinde koşan stressiz arılarımız sayesinde üretiyoruz. Ballarımızı hem kendi modern laboratuarımızda hem de bağımsız akredite laboratuarlarda analiz ve kontrollerden geçirip, tüm gıda güvenliği şartlarına uygunluğu onaylandıktan sonra tüketicimizin beğenisine sunuyoruz. Ziraat ve gıda mühendislerimiz üretimi, kaynağından rafa yerleştirilmesine kadar her noktada izliyor ve kontrol ediyorlar. Bu sayede; Binbirçiçek balları yüksek besin değeri, mükemmel tadı, rengi, kokusu ve kıvamıyla sofralara sadece kahvaltılık balı değil, sağlığı da taşıyor. Binbirçiçek; Tarım Bakanlığı’nın bütün üretim sertifikalarına, TSE kalite belgesine sahiptir. Binbirçiçek ürünlerimiz 2 yıl üst üste Tüm Tüketiciler Koruma Derneği’nin ödülünü almaya hak kazanmıştır. Tedarikçisi olduğumuz kurumların (Carrefour, Gima, Migros, Maksi, Tansaş, Real, Ülker Hero Baby, Kiler ve diğer yerel, ulusal ve uluslar arası zincir marketler) kendi kalite kontrolörleri ve bağımsız denetim kuruluşları tarafından da denetlenmektedir. Kalitesiyle dünyanın sayılı ballarından biri olan ülkemiz ballarının itibarını geri kazanmamız şarttır. Bu noktada kamuoyunun bilgi kaynağı olan siz medya mensuplarına da görev düşmekte. Dürüst sanayici ve çiftçilerimizin, daha doğrusu sektörümüzün her zamankinden daha çok desteğinize ihtiyacı var. 21