02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKUYUCU MEKTUBU Cumhuriyet Tarım Hayvancılık Eki Atatürk Bulvarı 125/4 06640 ANKARA email [email protected] Dünyanın en kahraman çiftçisi Türkiye’de İbrahim YETKİN (Türkiye Ziraatçiler Derneği Genel Başkanı) 14 Yarışır gibi üretmeliyiz Sevgili insanlar, Bana göre tek doğru dünyamızın doğallığıdır, dünyamızın doğallığı sayesinde üzerindeki canlıları yaratmıştır ve yaşatmaya çalışmaktadır, dünyamızda bütün canlılar hayatlarını başka canlılar tüketerek (yiyerek) sürdürürler. Yine dünyamızın yarattığı en gelişmiş canlısı biz insanlardır. İnsanlar kendi yaşamlarını daha kolay sürdürebilmek için hayvanlardan yardım almışlardır ve atalarımızın evcilleştirdiği ilk üç hayvandan birisi de sığırdır. Biz sığırların dün gücünden, etinden, sütünden, derisinden, boynuzundan, tırnağından ve dışkısından yararlanıyorduk, bugün de yararlanıyoruz, yarın da yararlanacağız. Yani sığır insan yaşamında olmazsa olmazlardan birisidir ama doğallığını kaybetmemek şartıyla... Sevgili insanlar bu olguyu çok iyi bilen, objektif bir şekilde yorumlayan biz sığır yetiştiricileri ülkemizde bir birlik oluşturduk. İlke olarak da yetiştirdiğimizsığırların ve ürünlerinin doğal ve temiz olması için söz birliği ettik. Bizim ürettiğimiz sığırlar dünya literatüründe beklendiği gibi 280300 gün arası dünyaya gelecek, yine literatüründe belirtildiği gibi 400450 günde ergenliğe ve semirliğe erişecektir. Bizler daha kısa sürede daha fazla et daha fazla süt üretmek amacıyla sığırlarımıza insan ve hayvan sağlığına zarar veren hiçbir kimyasal ve hormonsal madde kullanmadığımızı, böyle bir üretime yönelen gerek birliğimiz üyesi veya üyesi olmayan üreticileri hiçbir etki altında kalmadan ülkemizin yasal olan inzibati kuvvetlerine ve adli makamlarına bildireceğimizi çok iyi bilmenizi isteriz. Çünkü bize göre insan dünyamızın en gelişmiş canlısı ve kutsal varlığıdır. Sevgili insanlar ‘‘Sev seni seveni sevgisi yeksan ise sevme seni sevmeyeni Mısır’a sultan ise’’ sözünün bizim inancımızda bizim ilkelerimizde yeri yoktur. Bizler bizleri sevmeyenleri de aynı gözle görüp, aynı kalple sevip, aynı dimağla yorumlayıp hiçbir zaman hiddete, şiddete, yalana ve riyaya kapılmadan engin bir hoşgörüyle severiz.Böyle hümanist ve çağdaş düşünceyi ilke edinen ve uygulamaya çalışan ülkemiz sığır yetiştiricilerinin ulu önderimiz Atatürk ve atalarımızın kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız, laik ve çağdaş hükümetlerinden maddi, manevi, teknik yardım ile yasa istememiz ve almamız en doğal hakkımızdır biliyorum. En sağlıklı ve en mutlu günler hepimizin olsun sevgili insanlar. Doğamızın bana verdiği sevgi ve saygılarımla... ‘‘Dünyamızla savaşır gibi değil, doğallığıyla yarışır gibi yaşamalıyız ve üretmeliyiz.’’ Hüseyin Çoban Eski Sığır Yetiştiricileri Birliği Yön. Krl. üyesi Arslanbeyli Köyü Seyitgazi/Eskişehir Mayıs Dünya Çiftçiler Günü idi Türkiye nüfusunun üçte birinden fazlasını ve toplam işgücümüzün yarıya yakınını temsil eden çiftçilerimizin günü Cumhuriyetimizin kuruluşunda ‘‘milli ekonominin temeli’’ olarak kabul edilen tarımı ayakta tutan, ‘‘milletin efendisi’’ sözleriyle onurlandırılan çiftçilerin günü... Bakalım, Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘‘milletin efendisi’’ olarak nitelediği çiftçi günümüzde ne durumda: OECD ülkeleri içinde en az destek alan çiftçi: 1999 yılında IMF ve Dünya Bankası güdümünde uygulamaya konulan ‘‘Tarım Reformu’’ sonrasında, üreticiye verilen doğrudan desteklerde 5.5 milyar dolarlık bir azalma olmuştur. Aynı dönemde, üreticiye, gümrük tarifeleri ile sağlanan dolaylı destek, üretim maliyetinin yaklaşık yüzde 25’ini oluştururken, iki yıllık IMF programı uygulaması sonucunda bu destek de 2.3 milyar dolarlık azalma ile yüzde 10’a düşürülmüştür. Son beş yılda dünyanın en fazla gelir kaybına uğrayan çiftçisi: 1999 yılında uygulanmaya başlayan IMF güdümlü ‘‘Tarım Reformu’’ nedeniyle Tarım kesimine aktarılan kaynaklar üç yılda 4.3 milyar dolar azalmıştır. Çiftçilerin gelir düzeyi, tarımsal tüketim değerinin yüzde 22’sinden yüzde 8’ine düşürülmüştür. Aynı dönemde tarımsal sübvansiyonlarda 5.5 milyar dolarlık azalma olmuştur. Bu uygulamalar sonucu tarımsal çıktılarda toplam yüzde 4’lük bir düşme görülmüş, bu durum çiftçinin sağladığı tarımsal gelire, yüzde 20’lik bir düşüş olarak yansımıştır. Dünyanın en pahalı gübresini kullanan çiftçi: Uygulanan IMF güdümlü politikaların bir diğer sonucu da gübre gibi çok önemli bir girdide tüm desteklemenin kaldırılması olmuştur. Destekleme kaldırılırken, TÜGSAŞ’a bağlı gübre fabrikaları kapatılmış ve satılmıştır. Elde kalan son fabrikalar da özelleştirilme sürecindedir. Bu politikalar sonucu 1999 yılında 1 kg amonyum nitrat 38 bin lira iken, 2003 yılında 230.300 TL ’ye yükselmiştir. 1999 yılında 48 bin lira olan 1 kg. üre, 2003 yılında 309 bin TL olmuştur.. Dünyanın en pahalı elektriğini kullanan çiftçi: Geçtiğimiz günlerde, sanayi kesimi için yapılan bir araştırmanın sonuçları geniş olarak duyuruldu ve dünyanın en pahalı elektriğini Türk sanayicisinin kullandığı açıklandı. Oysa Türk çiftçisi, elektriği sanayiciden bile daha pahalıya kullanmaktadır. Bugün sanayide kullanılan elektriğin birim fiyatı 121.127 TL iken, tarımsal sulamada kullanılan elektriğin fiyatı 136.000, kültür balıkçılığı ve kümes hayvancılığında kullanılan elektriğin fiyatı 141.000 TL, hayvancılık işletmeleri ve seracılıkta kullanılan elektriğin fiyatı ise 179.300 TL’dir. Çiftçi kullandığı elektrik için yüzde 18 KDV ödemektedir. Dünyanın en pahalı mazotunu kullanan çiftçi: 1999 yılında 260 bin lira olan mazotun litresi, 2003 yılında 1 milyon 400 bin liraya çıkmıştır. 2005 Mayıs ayında 1.880 TL’dir. Türk çiftçisi, dünyada mazot desteği almayan ender çiftçilerdendir. Bu nedenle, dünyanın en pahalı mazotunu kullanmaktadır. Geçtiğimiz yıl, DGD parasından bir miktarı kesilerek ‘‘mazot desteği’’ adı altında çiftçiye verilmişken. Bu yıl bu uygulama da kaldırılmıştır. Başbakan’ın ‘‘Tarım Paketi’’ içinde bir müjde olarak verdiği mazot desteği sözü ise bugüne kadar gerçekleşmemiştir. Hiçbir girdi için destek alamayan ve girdiler için enflasyon oranının çok üzerinde fiyatlar ödeyen çiftçi: Sertifikalı tohumluk buğdayın kilogram fiyatı, 1999’da 126.000 TL iken, 2003’te 481.000 TL olmuştur. Buğday fiyatlarındaki düşme nedeniyle fiyatlar 2005 Mayıs ayında 360.000 TL civarında seyretmektedir. Artış oranı üç kattır. Karma yemin (sığır) kilosu 2000 yılında 93.000 iken, 2003 yılında 242.000 TL’ye yükselmiştir. 2005 Mayıs ayı itibariyle fiyat, 360 bin TL’dir. Artış oranı üç kattan fazladır. Bu artış, hayvancılıktaki yüzde 10’luk üretim düşüşünün en başta gelen nedenlerinden biridir. Şu anda hayvancılıkla uğraşan üreticilerimiz, sattıkları 1 kilo süt karşılığında 1 kg yem alamaz duruma gelmişlerdir. Afetler karşısında en çaresiz çiftçi: Türkiye, sağlıklı işleyen bir Tarım Sigortaları Yasası’na halen sahip değildir. Ülkemizde sık sık görülen doğal afetler nedeniyle devlet yardımı da ‘‘tüm mal varlığının yüzde 40’ının yitirilmesi’’ gibi garip bir şarta bağlandığından, çiftçi devletten yardım da alamamakta, doğal afetler karşısında çaresiz kalmaktadır. 2004 yılı içinde yalnızca yaşanan don felaketinden dolayı Türk çiftçisinin uğradığı zarar 1.5 katrilyon TL’dir. Bu zarara karşılık, sadece fındık üreticisinin uğradığı zararın 50 trilyon TL gibi çok küçük bir bölümü karşılanmıştır. Yapılan ödeme uğranılan zararın 40’ta birini bile karşılayamamıştır. Meyvesebzede, pamukta, fıstıkta, kayısı da uğranan zarar üreticiyi yıkıma uğratmıştır. AB üyeliği sürecinde en büyük haksızlığa uğrayan çiftçi: Türk tarım sektörünün AB bünyesine uyarlanması için yıllık ihtiyaç duyulan kaynağın 11.3 milyar Euro olduğu AB’nin en yetkili ağızlarınca ifade edilmektedir. Buna karşılık, AB, on yıllık geçiş süresi için Türkiye’ye toplam 5.5 milyar Euroluk bir yardım öngörmektedir. Tarım kesimine bunun yaklaşık üçte biri ayrılacaktır. Bu da on yıllık bir süre içinde yaklaşık 2 milyar dolar etmektedir. Oysa, AB, Türkiye’nin beşte biri büyüklüğündeki Yunanistan’a beş yıllık geçiş süreci için tarım kesiminde kullanılmak üzere 50 milyar dolar yardım yapmıştı. Ürettiği için cezalandırılan çiftçi: Türkiye’de 2000 yılından bu yana uygulanan IMF güdümlü politikalar sonucu, son beş yılda Türkiye’de tarımsal fiyatlarda yüzde 13 düzeyinde bir reel düşüş olmuş, ekili alanlarda 450 bin hektarlık bir azalma görülmüştür.Buğday üretimimiz son on yılda 1720 milyon ton civarında sabit seyretmektedir. Buğday fiyatları geçen yıl bir öncekinin yer yer altına düşmüştür. Dünün en büyük tütün üreticisi olan Türkiye’de tütün üretiminde son üç yılda yaklaşık yüzde 40 oranında bir azalma olmuştur. TEKEL ’in içki fabrikalarının özelleştirilmesinin ardından üzüm fiyatları bu yıl, geçen yıla göre, yüzde 2530 gerilemiştir. Şeker pancarına konulan kota sonucu, pancar üretimi gerilemiştir. Örneğin, ülkenin en çok pancar üretilen bölgelerinden biri olan Eskişehir’de, 19962004 yılları arasında pancar ekilen alanlar yüzde 46, üretim ise yüzde 35 oranında gerilemiştir. Genetiği değiştirilmiş mısır ithalatı ve nişasta bazlı şeker kotalarının her yıl Bakanlar Kurulu kararıyla yüzde 50 oranında artırılması sonucu, pancar üreticileri engellenirken, yabancı mısır üreticileri ödüllendirilmektedir. Biz, Türkiye Ziraatçılar Derneği olarak, bütün bu saydığımız olumsuz koşullara rağmen, hâlâ üretmekte direnen çiftçilerimizin, ‘‘Dünyanın En Kahraman Çiftçisi’’ olarak ilan edilmesini öneriyoruz. 24
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle