24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 19 MAYIS 2019 PAZAR 19 MAYIS Ne sizden geçeriz ne eserinizden Şerdil Dara Odabaşı Kadıköy Belediye Başkanı 1919 yılı, mayısın 19’u hem bağımsız Türkiye’nin kurtuluşu, Anadolu’nun doğum günü hem de Mustafa Kemal’in ileride kendisine vereceği doğum tarihi olarak geçecektir. Bundan sonra bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Tarih kitapları, İstanbul’un işgalinden pek bahsetmez. 1. Dünya Savaşı’nın ateşkesi Mondros, Bahriye Nazırı Rauf Bey tarafından imzalandıktan sonra bakmaya kıyamadığımız İstanbul, iki kez işgal edilir. O günleri Gazi Mustafa Kemal şöyle anlatır: “Padişah ve halife olan zat hayat ve rahatını kurtarabilecek çareden başka bir şey düşünmüyor. Hükümeti de aynı halde... Ordu ismi var cismi yok bir halde. Kumandanlar ve zabitler, Harbı Umumi’nin bunca mihnet ve meşakkatleriyle yorgun, vatanın parçalanmakta olduğunu görmekle bezgin, gözleri önünde derinleşen karanlık felaket uçurumunun kenarında dimağları çare, kurtuluş çaresi aramakla meşgul...” Memleketin kurtuluşu için herkes manda ve himaye düşünürken bir tek o tam bağımsız bir kurtuluşu hayal etmiş, bu hayal için Anadolu’yu rota bilmişti. Zaten kendisini İstanbul’dan uzaklaştırmak isteyen Osmanlı, Samsun’da çıkan bir asayişsizliği fırsat bilerek Mustafa Kemal’i buraya görevlendirse de onun planlarında kendine görev bildiği bambaşka işler vardı. Ağır aksak, yaşlı bir gemi olan ‘Bandırma Vapuru’yla Mayıs’ın 19’unda yolcuğunu tamamladığı o gün, İstanbul Hükümeti’nin farkında olmadan kendisine verdiği geniş yetkilerle Anadolu’ya sabahın seherindeki bir güneş gibi doğacaktı. Hiçbir şey eskisi gibi olmadı 1919 yılı, Mayıs’ın 19’u hem bağımsız Türkiye’nin kurtuluşu, Anadolu’nun doğum günü hem de ileride kendisine vereceği doğum tarihi olarak geçecektir. Bundan sonra bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Bu tarihten sonra Anadolu, dünyada eşi benzeri olmayan tarihi bir süreçten geçecektir. O dönemde Anadolu’ya gelen Fransız gazeteci gördüklerine inanamayarak, şunları ifade eder: “Beş yıl kadar bulunduğum bu ülkede, çeşitli karışıklıklarla dolu bir devrin bütün şaşırtıcı olayları gözlerimin önünde cereyan etti. İmparatorluğun yerini bir Cumhuriyet aldı. Bir sultan kaçtı. Bir halife sürgün edildi. Büyük bir şef dünyanın dikkatini çekti. Onun buyruklarıyla Müslüman bir halk yeni bir plana göre şekil aldı. (...) Çok kadınla evliliği önledi. Cinsiyet ayrımını yıktı. (...) Sonuç olarak denebilir ki, 19221928 yılları arası Türkiyesi’nde gerçekleştirilen şeylerin dünyada bir eşi daha yoktur.’’ Asla yılmadılar Eşsiz işler başardılar ve zor günlerdi elbet. Kıyametse, bir vatansever için kıyamet tam da buydu; İşgal. Ama ne zorluklar ne de ihanet karşısında yılmadılar. Kestirme bir yol tutturup, kıyısında dolaşmadılar teslimiyetin. 10 Kasım 1953’te Muzaffer Kılıç’ın Vatan gazetesinin Atatürk İlavesi’nde aktardığına göre, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Samsun’a çıkmadan evvel İstanbul Şişli’deki evde yaveriyle arasında şöyle bir konuşma geçer: Zatı devletlerinizin yaverleri olarak refakatinize memur edilmem sebebiyle bahtiyarım Paşa Hazretleri! Paşa hafifçe gülüyor: Hadi, diyor, hazırlığa başla, birkaç güne kadar yola çıkıyoruz. Çok kalacak mısınız Paşam, yoksa teftişi müteakip dönecek misiniz? Asrın ve tarihin en büyük iradelerinden biri, büyük ve eşsiz asker, yaverinin gözleri içine bakarak şöyle diyor: Hayır, dönmeyeceğiz çocuk! Validene ve kardeşlerine veda et. Dönmeyeceğiz... Mustafa Kemal, dönmek için çıkmaz hiçbir yola. ‘Ya istiklal ya ölüm’dür onun şiarı. Bilerek çıkar yola, zor olsa da... Büyük şairimiz Nâzım Hikmet o zor günleri şöyle anlatır Kuvayi Milliye Destanı’nda: Ateşi ve ihaneti gördük.  Dayandık,  dayandık her yanda,  dayandık İzmir’de, Aydın’da,  Adana’da dayandık,  Dayandık, Urfa’da, Maraş’ta, Antep’te. İşte bu ihanetler, karşısında teslimiyeti reddedip, canı pahasına kurtuluş mücadelesi veren Anadolu ve Rumeli halklarının bir evladı, Cumhuriyet’in yıkılmaz kalesi Kadıköy’ün belediye başkanı olarak şunu söylemeliyim ki: Ne sizden geçeriz ne eserinizden. Milli Mücadele’nin 100. yılı kutlu olsun Türkiye! Doğum gününüz kutlu olsun Gazi Paşam... Bize bıraktığınız yerden söz veriyoruz; “Her şey çok güzel olacak!” Atatürk heykeli Avusturya’dan1931 yılında getirilen Atatürk heykeli için gümrükte kaldı 40binliragümrük vergisi istendi. Verginin ödenmesini İsmet İnönü sağladı. CEMİL CİĞERİM Samsun’u ve onun Türkiye Cumhuriyeti’ndeki önemini tanımlayan sözcük “Ondokuz Mayıs”tır. Bu söz nerede, ne zaman kullanılsa Mustafa Kemal Atatürk’ü, Kurtuluş Savaşı’nın Samsun’a çıkışla başladığını ve Samsun şehrini akla getirir. Samsun’un sembolü ise Atatürk Onur Anıtı’dır. Anıt heykel, Samsun halkı tarafından Atatürk’e armağan olarak 15 Ocak 1932 yılında açıldı. Mustafa Kemal Paşa bu merasime katılması için davet edildi, fakat çeşitli sebeplerden dolayı bu merasime katılamadı. Mustafa Kemal Paşa bu merasime katılamadığı için Samsun Valisi’ne şu telgrafı çekti: “Salim B. Samsun Valisi Muhterem Samsun halkının şahsıma karşı besledikleri asıl duyguların kıymetli bir tezahürünü bildiren telgrafınızdan pek mütehassıs oldum. Teşekkür muhabbet ve selamlarımın halka arzını rica ederim. Reisi Cumhur Gazi M. Kemal.” O günden bugüne anıt, Samsun ve 19 Mayıs 1919 ile bütünleşmiş, Samsun’da yerleşik pek çok kurumun da simgesi oldu. Atatürk’ü şahlanan bir at üzerinde tasvir eden bronz heykel, heybetli bir görünüme ve gururlu bir anlatıma sahiptir. Hem tasviri hem de sanatsal yönüyle ülkemizin ve Samsun’un en önemli yapıtlarından biridir. Heykeldeki Atatürk, şahlanan at üzerinde dimdik oturmakta, azim dolu bakışlarla batıya doğru uzaklara bakmaktadır. Kılıcına uzanan sağ eli ve vücut dili kuvvet, cesaret ve gurur doludur. Atatürk’ün bu kararlı duruşu Türkiye Cumhuriyeti’nin gücünü, sonsuza değin varoluş inancını simgelemektedir. Şahlanan at, bu temayı güçlendirir. Kaidede işlenen temayla birlikte heykel, Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmasıyla başlayan Kurtuluş Savaşı öyküsünü de anlatmaktadır. 40 bin lira gümrük vergisi Samsun halkı tarafından, Türkiye’de gerçekleştirdiği anıt heykeller ile tanınan AvusturyaSlı heykeltıraş, ressam, bakır oymacısı ve illüstratör Heinrich Krippel’e yaptırılan ve parçalar halinde Samsun’a getirilen Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın heykeli için 40 bin lira gümrük vergisi istendiği ortaya çıktı. Gümrük idaresince istenen 40 bin lira gümrük vergisinin vilayet, belediye ve özel ida re bütçelerinden karşılanması mümkün olmadığı için VI. İnönü Hükümeti’nin Maliye Vekili (Maliye Bakanı) Mustafa Abdülhalik Renda yazdığı 23 Kasım 1931 tarihli yazısı ile Başvekâlet’ten (Başbakanlık’tan) heykelin gümrükten geçirilmesini istedi. Maliye Vekili Mustafa Abdülhalik Renda, yazısında Ankara ve İstanbul için yaptırılan heykellerin gümrük vergilerinin Maarif (Milli Eğitim) ve Maliye bütçelerine konulmak suretiyle temin edildiğini, Samsun’a gelen heykelin vergisi için hiçbir bütçede ödenek olmaması nedeniyle gümrüğe gelen heykelin çıkarılamamasının kamuoyunda olumsuz tesir yaratacağını belirterek verginin diğer vekâletler bütçelerinden karşılanarak sorunun giderilmesini talep etti. Yapılan yazışma ile sorun Başvekil İsmet İnönü tarafından çözüldü. Atatürk Anıtı da Samsun vilayet halkı tarafından 29 Kasım 1931 tarihinde dikildi. Resmi açılışı ise 15 Ocak 1932 tarihinde yapıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle