15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

19 MAYIS İnci Aral, gençliğinin 19 Mayıs’larını ve bugünleri anlattı Özgür, cesur ve güvenli 1719 MAYIS 2019 PAZAR n Gençliğinizde 19 Mayıs’lar na sıl kutlanırdı? Öğrenciliğimde 19 Mayıs Genç lik ve Spor Bayramı hazırlıkları ay lar öncesinden başlardı. Stadyumlar da yapılacak geçit törenleriyle spor gösterileri için uzun provalar yapı lır, her şey ayrıntılarıyla tasarlanırdı. Trampet sesleri haftalarca okul bah çelerini doldurur, bay rak ya da sancak taşıma adayları seçilirdi. Tören giyimimiz tertemiz, ya GAMZE AKDEMİR lındı. Gençlerin sağlık ve güzelliklerini yansıtırdı. Genelde ortaöğretim öğ rencisi kızlar dizin bir karış üstünde beyaz şort ve kısa kollu poplin göm lek giyerlerdi. Ayaklarında ise beyaz soket çorap ve keten ayakkabı olur du. Beden Eğitimi öğretmenleri öğ rencilerin önünde tempolu bir biçim de yürürlerdi. Bu bayramları son de rece aydınlık, mutlu günler olarak anımsıyorum. Özgür hissederdim kendimi, cesur, kararlı, güvenli. Kız ların kolları bacakları görünmesin gi bi kaygılar yoktu. Bu konuda derdi olan aile kızına rapor alabilirdi. Gös teriş, göz alıcı allı morlu parlak ku maşlardan yapılmış şalvar ve pele rinlerle örtülmüş sporcu olamazdı. Kapanma, siyasete endeksli taşra tu tuculuğu ve sporla ilgisiz garip kı lıklar yerine spor bayramının içeriği öne alınırdı. Tribünlerde bayraklar la renkli yazı ve tablolar oluşturma merakı 12 Eylül’le ortaya çıktı son ra söndü gitti. Arkasından zaten pek çok yerde stadyum kutlama ve spor gösterileri de kalktı. ‘Çağdaş, devrimci bir eğitimle yetiştik’ n Siz nasıl bir 19 Mayıs genciydiniz? Cumhuriyet idealleri ve vizyonunun geleceğe dair sizde yarattığı heyecanlar nelerdi? Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti devrimlerine sahip çıkacak ve geleceği yaratacak çocuk ve gençlere inancı çok yüksekti. Bu yüzden hem öğretmen yetiştirmeye, hem Milli Eğitim’e çok önem veriliyordu. O dö nem Köy Enstitüleri yoluyla eğitimi köye, köylüye ulaştırma çabasına girişilmişti ama yazık ki baltalandı. En başta, devrimi koruyup kollayacak çağdaş, yaratıcı düşünmeyi, sorgulamayı öğrenmiş kuşaklar yetiştirme ülküsü benimsenmişti. Milli Eğitim Bakanlığı Dünya Klasikleri’ni çevirtip basıyor, tüm okullara gönderiyordu. Bu beyaz kapaklı küçük kitaplar benim kuşağımın dünyasını aydınlatmıştır. On sekiz yaşımda İngiliz, Fransız, Rus klasiklerini okuyup bitirmiştim. Eğitim kurumlarında kültürel etkinliklere de çok önem verilirdi. Şiir ve edebiyat günleri düzenlenir, halk oyunları, tiyatro, müzik film gösterileri eksik olmazdı. Ben çok iyi öğretmenlerle, çok güzel kitaplarla, çağdaş, devrimci, yaratıcı bir eğitimle, parasız yatılı devlet okullarında yetiştim. İnsana, insanın ve kadının ruh özgürlüğüne, hak, hu kuk ve adalete koşulsuz inanan “Aklı hür, vicdanı hür” bir genç bir öğretmen oldum. Ulu önderin biz gençlere bıraktığı görevler ise yolumu, dünya görüşümü belirledi. ‘Cumhuriyet aynı zamanda bir kadın devrimidir!’ n 19 Mayıs’ın bilinç, kimlik, özgüven duygusu ve yurttaşlık bilinci bağlamlarında gençliğe ve hele ki genç kadınlara kazandırdıklarına ilişkin bir yazar, bir aydın olarak düşünceleriniz nelerdir? Atatürk’ün bayram olarak genç kuşaklara armağan ettiği, Milli Mücadele’yi başlatmak üzere Samsun’a çıkış tarihi olan 19 Mayıs 1919 bir milletin yazgısını değiştirmiş bir tarihtir. Kadınlarımız da bundan büyük ölçüde pay almışlardır. Çünkü Cumhuriyet aynı zamanda bir kadın devrimidir. Kadının önceki varlık yokluk ikilemini yerle bir etmiş onu özgürleşirmiş ve kadınlık bilincini güçlendirmiştir. Emperyalizme karşı verilen bu güçlü ve kararlı savaş devrimlerle bütünleşince sözünü ettiğiniz kimlik, eşit vatandaşlık, özgüven duygusu gelişmiş, kadınlara açılan kapılar “Cumhuriyet kadını” kavramını yaratmıştır. Kadın konusundaki açılımlar ve özgürlükler yeni bir ulusal ve toplumsal varoluşun yaratılmasını da sağlamıştır. Kadın kimlik ve varlığının geri kalmış, eğitimsiz, kimlik yaralı erkek bilincinin eskimiş geleneksel alışkanlıklarının önüne geçtiği günümüzde ne yazık ki şiddet ve yoksama hortlamış olsa da kadınlar geldikleri yerden asla geri dönmeyecekler. ‘Milli bayramlarımız yok edilmeye çalışılmazdı’ Benim yetiştiğim yıllarda Atatürk devrimleri ve ülkenin kuruluş ilkelerine halkın inanç ve umudu eksiksizdi. Tüm milli bayramlarımız coşkuyla kutlanıyordu. Farklı görüşlere sahip seçilmiş siyasi hükümetlerin ideolojileri ne olursa olsun bu bayramlar bugünkü gibi yok edilmeye, yozlaştırılmaya çalışılamazdı. Karşıdevrimci, gerici çevreler bile Atatürk’e dil uzatmaya, rejime karşı çıkmaya cesaret edemezlerdi. Resmi otorite ise bu geniş kabule aykırı söylem ve eylemlerden uzak durmaya çalışırdı. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı ülkemizin kurtuluş ve kuruluş mücadelesinin kilometre taşlarından biridir. Tartışılması, şu ya da bu biçimde eleştirilerek içeriğine dokunulması, dahası anlamına uygun biçimde kutlanmayıp kaldırılması için bahane ve girişimlerde bulunulması boşuna. Kendilerine emanet edilmiş Türkiye Cumhuriyeti varlığı ve devrimleri ile, sağlam bir yurttaşlık bilinci ve algısıyla yetişmiş çağdaş kadın, erkek ve her yaştan gençlerimiz geleceğe ilişkin bütün karanlık tasarımları ortadan kaldırmayı başaracaklardır. ‘Edebiyatımız geniş yol kat etti’ inci aral Gençliğinin 19 Mayıs’larını özgür, cesur, güvenli hissettiği aydınlık günler olarak anımsıyor yazar İnci Aral. Atatürk devrimlerinin ışığında, yaratıcı düşünmeyi teşvik eden bir eğitim anlayışıyla yetiştiğini, “Aklı hür, vicdanı hür” genç bir öğretmen olduğunu söylüyor. Aral, Cumhuriyet dönemi milli edebiyatının temelinde de İstiklal Savaşı ve Atatürk devrimlerinin olduğunu; sanatçının başta roman, şiir ve hikâyeler aracılığıyla siyaset ile halk arasında bir köprü görevi görerek devrimleri yorumladığını ve savunduğunu vurguluyor. n Atatürk devrimlerinin yurdun yazın ve sanat dünyasına onulmaz etkileri olduğu muhakkak. Bu etkileri birkaç başat örnekle değerlendirir misiniz? Öncelikle harf ve dil devrimleri halka ulaşma konusunda çok etkili olmuştu. Cumhuriyet dönemi milli edebiyatının temelinde İstiklal Savaşı ve Atatürk devrimleri vardır. Şiirler, romanlar, hikâyeler bu iki konu ile doğrudan ya da dolaylı olarak bağlantılıdır. Milli duygu ve heyecanı canlı tutan bu çabada sanatçı siyaset ile halk arasında bir köprü olmuş, devrimleri yorumlamış, açıklamış ve savunmuştur. İletişimin son derece sınırlı olduğu yıllarda Cumhuriyet’i savunmanın en uygun aracı roman olmuştur denebilir. Burada romancı olarak öne çıkan, çok okunan yazarlardan biri Reşat Nuri Güntekin’dir. Halide Edip Adıvar ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu da önemli eserler vermişlerdir. Sabahattin Ali toplumcu gerçekçiliğe yöneldikten sonra muhalif görüşleri yüzünden çok acı çekmiş, dahası karanlık bir devlet cinayetine kurban gitmiştir. Ellili yıllarda Ahmet Hamdi Tanpınar, Yaşar Kemal, Orhan Kemal verimlerini sürdürmüşler bu yazarlara Fakir Baykurt, Kemal Tahir gibi isimler katılmıştır. Bugün, yüzyıla yakın bir zaman sonra edebiyatımızın çağdaş ölçülerde geniş bir yol kat ettiği, dünya yazınından geri kalmadığı, yazdıklarıyla öne çıkmış birçok başarılı yazarın yaşanan yıllara, oluşumlara dair toplumsal, siyasal, kültürel değişimleri eserleriyle yansıttığı zengin örneklere sahibiz. Aslında edebiyat toplumun ve siyasetin çok önünde gider. Türkiye’de de bu her zaman böyle olmuştur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle