Katalog

19 MAYIS PROF. DR. NERMİN ABADAN UNAT’TAN GENÇLERE ÖNERİLER: Dar görüşlere kapılmayın 1319 MAYIS 2019 PAZAR Hocaların hocası Prof. Dr. Nermin Abadan Unat’ın, Türkiye’de İzmir Kız Lisesi’nde başlayan hikâyesi, İstan bul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, ardından 6 yıl Ulus Gazetesi ve An kara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde ilk kadın asistan olarak devam et ti... Gençlerin denemekten ve ha yal kurmaktan asla vazgeçmemele ri gerektiğini vurgulayan Unat, “Kendinizi dar gö rüşlere kaptırmayın, Uf kunuz her daim geniş ol ECE PİROĞLU sun. Hayal kurun. Bugün kurulan hayal, bir genç için yarın gerçek olabi lir” diyor... Unat ile 19 Mayıs’ı, o es ki bayramları ve bugünün gençlerini konuşmak için Etiler’deki evinde bir araya geldik. 19 Mayıs’ın, Atatürk’ün düşledi ği Türkiye’nin başladığı gün olduğu nu söyleyen Unat, “Mustafa Kemal’e sormuşlar ‘sizin yaş gününüz ne za man’ diye o da ‘19 Mayıs’ demiş, ‘19 Mayıs, benim için yeniden doğdu ğum gündür’ diye. Bu sözü niye söy lemiş; çünkü 19 Mayıs’tan sonra olup biten bütün olaylar onun uzun zamandan beri tasarladığı, idealle rinin gerçekleşmeye başladığı ta rihtir. Onun zihninde ve kafasın da çok berrak bir hedef vardı. Bu he def, çağdaş uygarlığa uygun bir ül ke yaratmak. 19 Mayıs, onun düşle diği Türkiye’nin başlangıç tarihi” di ye konuşuyor. Gençlik bir bütündür Lise yıllarında 19 Mayıs kutlamalarının daha coşkulu ve neşeli geçtiğini kaydeden Unat, o zamanlar güzel, atletik vücutlu genç kızların ve delikanlıların sokaklarda şarkılar eşliğinde kutlamalar yaptıklarını, jimnastik kıyafetleriyle hazırlıklar yaptıklarını anlatıyor. Sonraki yıllarda başlayan kısıtlamaların, eteklerin boyunun kısaltılması ve kızerkek ayrımının günün anlamını bozduğunu, gençliğin bir bütün olduğunu belirterek şöyle devam ediyor: “Kıyafetlerde manasız kısıtlamalar gördükten sonra hiç ilgilenmedim. Kızerkek aynı kuşağı temsil ederler. Atatürkçü kuşak olarak bu kutlamalardan vazgeçilebileceği hiçbir zaman aklımızın hayalinden geçmezdi. Geçici bir dönem gibi gelirdi, tüm bunların bir sonu olacağını hep ümit ettim. Onun için hep geçer, biz yine eski güzel günlere döneriz diye düşünürdüm, Hâlâ da ümidimi kesmiş değilim.” Ölünceye kadar ödeyeceğim Seneler önce Avrupa’dan Türkiye’ye gelen Unat, gençlerin yurtdışına gitme isteğini hakim ideolojiye bağlıyor. Avrupa’dan Türkiye’ye gelmeye karar verdi ği zaman eğitimin Avrupa’da paralı ama Türkiye’de paralı olmadığını ve karma eğitim olduğunu belirterek, “Kendimi ölünceye kadar, ‘19 Mayıs benim yeni doğduğum gündür’ diyen Atatürk’e borçlu hissedeceğim” diyor. 2000 yılından bu yana böyle bir imkânı olsaydı belki kendisinin de Türkiye’yi seçmeyeceğini söyleyen Unat, şöyle devam ediyor: “Çünkü artık eğitimde, fırsatlar da paralı oldu. O zaman benim burayı seçmemin anlamı olmazdı. Ben bana bütün imkânları veren bir Türkiye’ye geldim. Ve bu borcumu ölünceye kadar ödeyeceğim. 1989’da emekli oldum sonra İstanbul’a geldim. İstanbul’da da yarı zamanlı olarak Boğazi çi Üniversitesi’nde 22 sene hocalık yaptım. Ta ki kulaklarım beni terk edinceye kadar. Ve gelen yabancı öğrencilere ve Türk öğrencilere her vesileyle hem geçmişi anlatmayı ödev bildim, hem de Türkiye’yi gezdirmeyi. Geçmişte, güzel bir Türkiye’nin olduğunu ispatlamaya çalıştım.” Mücadele daha çetin Şuan dünyaya hükmedecek bir ülke büyüklüğünde olmadığımızı kaydeden Unat, “Mücadele daha çetin olacak. Ama her şeyden evvel milli iradeye saygı göstermek lazım. Bugün demokrasi uygulamak eskisi kadar kolay değil ama elimizdeki tek ümit de o” diye ekliyor. Bugünün hayali yarının gerçeği NERMİN ABADAN UNAT Türkçe bilmeden Macaristan’dan yola çıktığında henüz 14 yaşında idi... Bilimden, üretmekten hiç vazgeçmedi. 98 yaşındaki Cumhuriyet çınarı Prof. Dr. Nermin Abadan Unat, “Atatürk’e ve bu topraklara olan borcumu asla ödeyemem” diyor. Unat, Atatürk’ün Milli Mücadele’yi başlatmak için Samsun’a çıkışının 100. yılında gençlere, “Sakın ümitsizliğe kapılmayın” mesajını veriyor. “Çağdaş, bugünkü dünyaya uyumlu bir Türkiye istiyorsak onun için daha fazla başarmamız lazım” diyor... Gençlere ümit vermek gerektiğini vurgulayan Unat, gençlere şöyle sesleniyor: “Sakın ümitsizliğe kapılmayın. Eğer inandığınız bir şey varsa onu gerçekleştirmeye çalışın, inanıyorsanız yaparsınız. O güzel Türkiye Cumhuriyeti’nin bayramını sizler çocuklarınıza vereceksiniz. Ben bütün hayatım boyunca her türlü iş yaptım. Birisi olmayınca ötekini yaptım. Türkçeyi öğrendim, hukuk okudum, avukatlık stajı yaptım ama beğenmedim. Ardından gazetecilik yaptım ama ben daha fazlasını yapmak istiyordum. Daha fazlası da bilimdi. O yüzden de akademik kariyer yaptım. Kendimizi dar görüşlere kaptırmamak lazım. Ufkumuz geniş olmalı. Bir tarafta iklim meselesi var, öteki tarafta uzay araştırmaları var. Bugünkü gencin kendisine şunu söylemesi lazım ‘ben acaba başka bir gezegende soğan mı dikeceğim yoksa bu dünyada mevcut olan yiyecekleri paylaştırmaya mı çalışacağım’. Yani hayallerinizi işletin. Bugünkü hayal, bir genç için yarın Bugünkü gencin kendisine şunu söylemesi lazım: “ben acaba başka bir gezegende soğan mı dikeceğim yoksa bu dünyada mevcut olan yiyecekleri paylaştırmaya mı çalışacağım”. Yani hayallerinizi işletin. gerçek olabilir. Benim kurduğum hayal artık gerçek olamaz ama sizin olur. Ben artık arkaya çekiliyorum, yer sizin.” Çiftçi çarık giyiyordu Unat, yarının belki daha zor olacağını belirterek “Eğer Atatürk’ün yaşatmak istediği çağdaş, bugünkü dünyaya uyumlu bir Türkiye istiyorsak, onun için daha fazla başarmamız lazım. Bu memleket bize hediye geldi. Ben liseden mezun olduğum zaman bizim bölümde 25 kızdan 4 profesör çıktı. Bize ‘ne yapmak istiyorsunuz?’ diye sordukları zaman ‘memlekete hizmet etmek’ diyorduk. Bugün gençlere sorduğunuz zaman ne yapmak istiyorsun?, ‘iyi kazançlı bir iş bulayım, iyi şartlar altında evlilik yapayım’ diyorlar. Memlekete hizmet etmeyi düşünen yok. Bizim zamanımızda bir borç vardı. O borcu ödemek lazım. Biz okuduğumuz zaman daha çiftçi çarık giriyordu ayakkabı giymiyordu. Buna rağmen o üniversite kuruldu” diyor.