22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

08 Cumhuriyet Bayramı 29 Ekim 2012 Pazartesi Türk Hukuk Kurumu Başkanı Kanadoğlu, siyasi durumu ve önerilerini anlattı: ‘Geriye gidişi halkın gücü aşar’ ürk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu, çağdaş, uygar ülke olma yolunda Cumhuriyet döneminde atılan en büyük adımın bugün dinsel esaslara dayalı rejime dönüştürüldüğüne işaret etti. Ülkenin “kurucu düşüncenin tam aksi yola” sokulduğunu belirten Kanadoğlu, “Güç halktadır. Bütün gücü taşıyan halka durumu anlatabilmek, ona doğruyu gösterebilmekle mümkün olacaktır bunların aşılması” diye konuştu. Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu, 1926’da Yurttaşlar Yasası’nın (Medeni Kanun) kabulünün Türkiye’nin herşeyden önce çağdaş, uygar ülke olma yolunda attığı en büyük adım olduğuna dikkat çekti. Kanadoğlu, “Ama Medeni Yasa’ların değiştirilmesi anında dahi Sabih Kanadoğlu T İLHAN TAŞCI ‘Şimdi geldiğimiz nokta, bundan sonra götürülmek istenen noktanın belirtisidir. Götürülmek istenen nokta, laik, demokratik Cumhuriyet yerine dinsel esaslara dayalı, yüzde yüz dini esasların egemen olacağı noktadır. Bütün gücü taşıyan halka durumu anlatabilmek, ona doğruyu gösterebilmekle mümkün olacaktır bunların aşılması.’ aslında, yasanın çıkarılma gerekçesini bile zedeleyecek nitelikte çıktı. Onun doğrudan doğruya başlangıç bölümünde, yasanın yürürlüğe girdiği tarihteki Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un önsözü değiştirildi” dedi. Millet sözü ilk defa orada anılıyordu. Onun önemi belirtiliyordu. Bu aslında Cumhuriyete gidişin ilk adımı oldu. Zaten 1921 Anayası’nın birinci maddesi de ‘Hakimiyet bilâ kaydü şart milletindir’ sözü bunu ifade ediyordu. Bir başlangıç noktası, çağdaş, uygar ve temel hak ve özgürlüklere sahip bir ulusun doğuşusunun müjdesiydi.” Son anayasa değişikliği de dahil kuvvetler ayrılığına dayalı bir demokratik rejimin her şeyin tek kişiye bağlantısına indirgendiğini vurgulayan Sabih Kanadoğlu, “Gerçekte bir demokratik Cumhuriyetin temellerinin sarsılması diye düşünürüm. Herhalde şimdi geldiğimiz nokta bundan sonra da götürülmek istenen noktanın bir belirtisidir. Götürülmek istenen nokta, laik, demokratik Cumhuriyet yerine dinsel esaslara dayalı, yüzde yüz dini esasların egemen olacağı; dindar ve kindar nesil yaratmak isteyen ve bunun için eğitim sistemimizi buna doğru iten bir girişim diyebiliriz. Bu ülkenin kurucularının düşüncenin tam aksi yola gitmek demektir” değerlendirmesini yaptı. Ümmetten millete geçiş anlayışının tam tersine uygulanmaya başlandığını anlatan Kanadoğlu, yapılması gerekenleri ise şöyle açıkladı: “Bütün sorun halka neyin yapılmak istendiğinin anlatılmamasından ileri geliyor. Zizkak çizmeden, ortaya konmuş doğruları tekrarlamaktan bıkmadan, halka bu gerçekleri anlatmayı başaran bir görüş ancak bu siyasete karşı galip çıkabilir. Yoksa bazen konuşarak, temel kuruluş felsefesini ve ilkelerini zedeleyen bir siyaset takip ediliyorsa, ki ediliyor, bunun yanlışlığının cezasını sadece bunu yapanlar değil, bütün ülke olarak çekeceğiz demektir. Güç halktadır. Bütün gücü taşıyan halka durumu anltabilmek, ona doğruyu gösterebilmekle mümkün olacaktır bunların aşılması. Dış siyasette de öyledir, yargı olayında da öyledir, silahlı kuvvetler üzerindeki uygulamalar öyledir. Halka doğrular anlatılırsa başarı sağlanabilir.” ‘Güç halktadır’ Yurttaşlık ve insan haklarını yalnızca Medeni Yasa kalıbında incelemenin doğru sonuç vermeyeceğini kaydeden Kanadoğlu, bunun nedenini şöyle açıkladı: “Evvela hepsi doğrudan doğruya kuldan vatandaşa, yurttaşa ve ümmetten bir millete dönüşün ifadesiydi. Henüz ilan edilmemiş Cumhuriyeti hangi tarihe götürmek gerekir diye düşünürsek öyle sanırım ki, 22 Haziran 1919 Amasya Genelgesi’ne götürür. Çünkü orada, ülkenin bağımsızlığının, milletin doğrudan doğruya özgürlüğünün tehlikede olduğu bunu ancak milletin azim ve kararlılığının gidereceğini söyleyen Büyük Atatürk’ün ifade etmek istediği aslında bir sistem değişikliğinin ilk işaretiydi. ‘Ulusun doğuşu müjdelendi’ Tarık Akan, Cumhuriyetin 89. yıldönümünde duygularını anlattı ‘89.yılaacıvehüzünlegiriyoruz’ TÜREY KÖSE inema sanatçısı Tarık Akan, Cumhuriyetin 89. yıldönümünde “89. yılımıza acı ve hüzünle giriyoruz. Çok iyimser değilim ama umudumu da henüz yitirmedim” görüşünü dile getirdi. Tarık Akan, Cumhuriyetin 89. yıldönümünde bir yurttaş ve sanatçı olarak duygu ve düşüncelerini ve AKP iktidarının sanata bakışıyla ilgili kaygılarını dile getirdi. Tarık Akan, görüşlerini şöyle özetledi: “89. yılımıza acı ve hüzünle giriyoruz. 10 yıldır iktidarda olan AKP ve Başbakan Tayyip Erdoğan, ilköğretimden liselere, liselerden üniversitelere atanan S rektörlere, ordudan adalete her yerde Atatürkçülüğü ve laikliği yok etmek için büyük bir uğraş verdi. Ve maalesef burada yol aldılar. Buna karşılık bizim tek umudumuz bölünmemek, birleşmektir. Ve öğretmenlerimizin sınıflarda mümkün olduğu kadar çok Atatürk’ü, laikliği gençlere anlatmasıdır. Bu, bir umuttur. Öğretmenlerin sınıflarda Atatürkçülüğü, laikliği anlatarak karşı tarafı zorlayacağını düşünüyorum. Bu, karamsarlığımı biraz azaltıyor. Cumhuriyetin kuruluşunun 89. yıldönümünde ‘iyimserim’ diyemiyorum ama umudumu daha yitirmedim. Orduydu, adaletti, rektörlerdi, eğitimdi derken sanat grubu da olumsuz gelişmelerden payını aldı.” Tarık Akan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle