Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 Cumhuriyet Bayramı 29 Ekim 2012 Pazartesi 10 Yıllar… CÜNEYT ARCAYÜREK 1933: Onuncu yılı Cumhuriyetin. Görkemli kutlamalar bütün yurda, köylere değin uzanıyor. Radyo durmadan 10. Yıl Marşı’nı çalıyor: “Çıktık açık alınla on yılda her savaştan / On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan / Başta bütün dünyanın saydığı başkumandan…” Mustafa Kemal Atatürk, Ulus Meydanı’ndan Gar’a inen caddede resmi geçidi izlemek için hazırlanan tribünde ünlü 10. Yıl Nutku’nu söylüyor. “Az zamanda çok büyük işler yaptık, fakat yaptıklarımızı asla kafi görmemeliyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapma mecburiyetindeyiz” diyor. Halka gelecekte izleyeceği yolu gösteriyor; medeniyet yolunda “Elinde ve kafasında tuttuğun meşale müspet ilimdir” diye sesleniyor. “Ebediyete akan her on senede, bu büyük bayramı daha büyük şereflerle, saadetlerle huzur ve refah için kutlamasını” arzu ettiği milleti; sokaklara dökülmüş, kulaklarında 10. Yıl Marşı ve 10. Yıl Nutku belleklerinde, Gençlik Marşı eşliğinde… “…Dağ başını duman almış / Gümüş dere durmaz akar / Güneş ufuktan şimdi doğar/ Yürüyelim arkadaşlar” diye haykırarak, o günü ve geleceği kutluyor. 1943: Sonraki Cumhuriyet bayramlarında; bütün ömrünü ulusunun refahı, mutluluğu, uygarlığı ve İstiklâl Marşı’nın “tek dişi kalmış canavar dediği çağdaş uygarlık” aydınlığını yakalamasına adayan Ebedi Şefimiz yok artık. Zorunlu olmadıkça savaşı cinayetle yorumlayan Ebedi Şefi’nin izindeki Milli Şef’in, ülkenin İkinci Dünya Savaşı’na girmesini engellediği ve halkın varlığını yokluklar içinde sürdürdüğü… …devrimlerin sürekliliği kuralının unutulduğu, demokratik sancıların ülkeyi sardığı, Atatürk inkılap ve ilkelerinin üzerinde alacakaranlık bulutların yoğunlaştığı yıllar… “Neredesin sarı saçlım mavi gözlüm nerde?” 1953: Bu yıla kadar, 15 yıldır Etnografya Müzesi’nde kurtardığı vatanın bir avuç toprağı altında yatıyor. 27 yıl halkı ezdiğini iddia ettikleri tek parti dönemini 1950’de halkın oylarıyla yıktıklarını söyleyenler, 1945’lerde kıpırdamaya başlayan karşı devrim hareketlerini hızlandırdılar. 1963: Karşıdevrim 27 Mayıs 1960’da bir ara duraklıyor. Atatürk devrim ve ilkeleriyle yetişen genç subaylar, devrimlerin sürekliliği kuralını yansıtan 82 Anayasası’nın yürürlüğe girmesini sağlıyor ve demokrasiye yeniden kapıları açıyorlar. Dine ağırlık veren sağcı partilerle laikliğin din düşmanlığı olmadığını bir türlü anlatamayan Atatürkçü düşüncenin sürekli çarpıştığı ve gelecek yıllarda da çarpışacağı dönem başlıyor. Daha önceki yıllarda izledikleri görkemli Cumhuriyet Bayramı kutlamaları anımsayanların “Nerede o eski bayramlar” diye hayıflandıkları günlerde… …Onuncu Yıl Marşı’nın güven, inanç ifade eden; “Bir hızla kötülüğü geriliği boğarız / Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız” dizeleri de geride kalıyor. 1973 83 93: Kargaşa, karmaşa, darbe, demokrasi kavgaları sürüp giderken; Atatürk düşmanlığını ve dini siyasal rehber edinen, ne ki yasal olanak bulamadıkları için köstebekler misali yeraltında faaliyet gösteren gericiler; 1973’te hükümete ortak oldular ve çabalarına legalite sağladılar. Din, politikanın sermayesi artık. Karşıdevrim olanca hızıyla öyle gelişti ki, dini bayramların ilk günü sabah namazını camide kılan, dinci cumhuriyet özlemi çeken parti liderinin arka bahçemiz dediği imam hatip okulları açmakta rekor kıran başbakanlar gelip geçti ve… 2003’ten bir yıl önce: …Cumhuriyetin 79. yıldönümünde: Devlet; Atatürk’ü, devrimlerini, çağdaş ilkelerini reddeden, laik Cumhuriyeti İslam kurallarıyla yönetmeye girişen ve hayli başarılı olan, daha önceki başbakanlar sayesinde gelişen serpilen imam hatip mezununun emrine girdi. Ne Cumhuriyet Bayramı’nın önceki görkemli kutlamaları, ne de “Anayurdu demir ağlarla ördük” diyen Atatürk Cumhuriyeti’ni övenler kaldı. ### “Anayurdu dört baştan imam hatip okullarıyla” örgütleyen dinci parti iktidardadır artık. 2023’e kadar tek başına iktidarda kalmaya hazırlanıyor. Dağ başını duman almıyor. Gümüş dere akmıyor, güneş şimdi ufuktan doğmuyor Atatürk: Kaldır da başını Anıtkabir’den memleketin haline bak! Atatürk, 10. Yıl Söylevi’ni veriyor...