01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

60 Cumhuriyet Bayramı 29 Ekim 2012 Pazartesi Cumhuriyetin nostaljik şarapları Boğa Kanı, Çankaya, Hoşbağ... umhuriyet döneminde, 1950’li ve 1960’lı yılların ucuz şarap arayan genç jenerasyonu, bugün bile hatıralarda yaşayan bazı önemli şaraplardan bahsederler: “Dimitrakopulo”, “Çubuk şarabı”, “Hetiter”, “Boğa Kanı” ve “Buzbağ”... Bunlardan Çubuk şarabı halkın daha çok “köpek öldüren” olarak tanımladığı, vasat kalitede, plastik tapa kullanılan ucuz şarabı ifade ederken, “Dimitrakopulo” daha prestijli bir şarap olarak kabul edilirdi. Önceleri özel sektörce üretilen Çubuk şarabı, sonrasında “TEKEL” tarafından markalaştırılarak, Orta Anadolu üzümlerinden üretilen “sofra şarabı” halini aldı. 1970’li yıllarda “Hetiter” markasıyla fason bir şarap üretildiyse de, bu marka çok yaşamadı. Sonrasında, Zeki Aral tarafından satın alınarak “Hitit” markasına dönüştü. Ancak bunun da ömrü uzun sürmedi. “Boğa Kanı” Atatürk Orman Çiftliği’nin, “Buzbağ” ise TEKEL’in efsane şarabı olarak hafızalarda kaldı. Burada, TEKEL tarafından markalaştırılan; “Güzel Marmara”, “Hoşbağ” ve 1929 yılından beri şarap üreten, Ankara ve Cumhuriyet tarihi ile özdeşleşen Kavaklıdere Şarapları’nın “Yakut”, “Çankaya”, “Dikmen” ve “Kavak” marklarını da Cumhuriyetin nostaljik şarapları listesine almalı. İsterseniz şimdi nos C ERTAN ANLI taljik markaları dönemleriyle ele alalım. Osmanlı Tanzimat edebiyatını Rousseau, Voltaire ve Montesquıeu gibi Fransız filozofyazarlar etkilemiştir. Bu yazarların, aşk ve şarap dolu şiir ve mısraları Osmanlı’da şaraba farklı bir bakış ve hoşgörü getirmiştir. Tanzimat’ın büyük şairi Ziya Paşa’nın aşk ve şarabı ifade eden şu muhteşem beyti hâlâ hafızılarda: “İç bade güzel sev var ise akl u şu’urun (Aklın ve bilincin varsa şarap iç, güzel sev), Dünya var imiş ya ki yoğ olmuş ne umurun (Dünya varmış, yokmuş umurunda olmasın.)” Gerçekten de, jön Türkler, Batı edebiyatının da etkisiyle şaraba ilgi duyarlardı. Osmanlı’da şarap kültürünün Rum meyhanelerinde yeşerdiğini söylemek pek yanlış olmaz. Bu nedenle, Avrupa kültüründe yemeğin eşlikçisi olan şarap, Osmanlı’da mezelerin yanında kalmıştır. Osmanlı döneminde meyhaneler koltuk ve gedikli olmak üzere 2 sınıfa ayrılırdı. Bir de koltuk ile gedikli arasında küplü meyhaneler vardı. Genellikle meyhanelerde şaraplar büyük fıçılarda bulunurken, küplü meyhanelerde şarap ve rakılar için özel küpler kullanılırdı. Cumhuriyetle beraber, şaraba yaklaşım da batılılaşmaya başladı. Atatürk’ün de teşvikiyle özel sektör şarap üretimine girerek iyi kalitede şaraplar Şarap aşkı Tanzimat’la başlar Böylece Dimitrakopulo yeni yüzü ve etiketiyle 1900’lü yıllarda şarap işiyle uğraşan Aralların markası olur. Aslında, el değiştirse de günümüzde markanın yaşaması umut verici. Hatta, Yunanistan’a bile bir dönem ihraç edilir. Arallar Dimitrakopulo’yu, Bette Midler, Julio Iglesias ve Sting gibi ünlülere de tattırırlar. Ancak, henüz eski dönemlerin popülaritesinde olduğunu söylemek güç. üretmeye başladı. O dönemin bazı şarapları hâlâ hafızalarda. TEKEL 1929 yılından itibaren Tekirdağ, İzmir, Ankara, Kilis, Gaziantep, Tokat, Elazığ ve Ürgüp’te şarap fabrikalarını açar. Ankara’da önceleri bazı üreticiler “Çubuk karası” olarak adlandırılan üzümlerden o dönem ölçüsünde düzgün şaraplar yaparlar. Sonrasında üretim kalitesi düşer ve “Çubuk Şarabı” ucuz şarapçıların şarabı olur. TEKEL sonrasında şarabın markasını tescilleyip, biraz özen göstererek sofra şarabı kategorisinde bir marka yaratır. Ancak, yine de şarabın ucuz imajı değişmez. Üstelik, o kadar aşağılanır ki, adı “köpek öldüren”e çıkar. Sonuçta, şarap eskilerin hafızasında yer eden nostaljik bir marka olarak kalır, köpek öldüren terimi de Türkçeye girer. Cumhuriyetin şarap serüveninde kuşkusuz, bazı markalar gidecek ve yenileri gelecek. Ancak, günümüzün şarap trendi 1950’lerden çok farklı. Ekonomistlerin “İyi para, kötü parayı kovar” sözü, şarap için de geçerli: “İyi şarap kötü şarabı kovar”. Nice, keyifle ve güzel şaraplarla kutlayacağımız 29 Ekim Cumhuriyet Bayramları’na... Çubuk’tan ‘köpek öldüren’e Dimitrakopulo İstanbullu Rum bir ailenin soyadı. Aile Osmanlı’nın son dönemlerinde rakı üretir ve ticaretini yapar. Cumhuriyet kurulunca, ilk yılların özel sektör “rakı” markası olur. Hatta Dimitrakopuloların bakkalından, o dönemde Şişli’de oturan, Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım sıklıkla alışveriş yapar. Bazı kaynaklara göre; Atatürk’ün de Dimitrakopulo rakısını tercih ettiği söylenir. 1928 yılında TEKEL kurulunca rakı devletleşir ve özel sektörce üretimi yasaklanır. Bunun üzerine, aile aynı popüler marka ile şarap üretimine geçer. Maalesef bu serüven 1950’li yıllarla kadar sürer. Aile, 67 Eylül 1955 olayları nendeniyle Yunanistan’a göçer, Dimitrakopula bir süre tarihe karışır. Markanın tescilini, 1960’lı yıllarda “Aral Şarapları”nın sahibi, aynı zamanda ailenin dostu olan, Türk şarapçılığının duayen isimlerinden Osman Latif Aral satın alır. Dimitrakopulo: Rakıdan şaraba Ünlülere tattırıldı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle