Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 Cumhuriyet Bayramı İşbirlikçiliğe isyan telgrafı çeken Ankara: 29 Ekim 2012 Pazartesi ‘Senin gibi sadrazamı tanımayız’ 919 yılında Ankara’da işgal kuvvetlerine bağlı İngiliz ve Fransız askerler bulunmaktaydı. İngilizler, İstasyon civarında, Fransızlar ise o dönemlerde İttihat Terakki Merkezi olarak yapılan binada karargâh kurmuşlardı. İleride 1. Millet Meclisi olarak istiklâl ve bağımsızlığımızın karargâhı olacak bu bina, acıdır ki, Fransız askerlerine karargâhlık yapıyordu ve üstünde Fransız bayrağı asılıydı. Diğer yandan, tüm ülkede olduğu gibi Ankara’da da hem hükümet merkezi İstanbul’un, hem de İzmir’in ve Anadolu’nun diğer bölgelerinin işgali büyük bir üzüntü yaratmıştı. İşgale karşı Ankaralılar yoğun bir tepki içerisindeydi. Damat Ferit Paşa hükümetinin atadığı Ankara Valisi Muhittin Paşa ise İstanbul’dan aldığı emirlerle Ankara’daki milli hareketleri söndürmeye çalışıyordu. Bu kapsamda Muhittin Paşa bağımsızlık taraftarı Ankaralı 190 genci tutuklattırdı. Üstelik İngilizlerin Ankara’da İngiliz Muhipleri Cemiyeti’ni kurma çalışmaları İstanbul hükümeti ve vali tarafından desteklenirken, Milli Mücadele hareketlerinin bu tür baskılarla söndürülmeye çalışılmasına Ankaralılar anlam veremiyordu. Buna rağmen, Ankaralı gençler Milli Azim (Azmi Milli) Cemiyeti’ni kurdular. Vali Mühittin Paşa, 11 Eylül 1919’da yerine vekil olarak Mektupçu Halet Bey’i bırakarak o dönemlerde Ankara vilayetine bağlı olan Kırşehir ve Kırıkkale civarına teftişe gider. Bunu fırsat bilen Ankaralılar valiyi padişaha şikâyet etmek isterler ve bu amaçla o zamanlar Samanpazarı’nda bulunan Müftülük Dairesi’nde (bazı kaynaklar defterdar Yahya Galip’in evinde 1 METİN ÖZARSLAN olarak belirtir) bir toplantı yaparlar. Toplantı sonucunda belirlenen temsilciler o dönemlerde vilayet binasının hemen arkasında bulunan Telgrafhane’ye gelirler. Telgrafın ucunda Sadrazam Damat Ferit Paşa vardır. Ankaralıların Temsilcileri Damat Ferit Paşa’ya: “Ankaralılar Zatı Şahane ile mühim bir mesele hakkında görüşmek istiyorlar” diye bildirirler. Bir müddet sessizlikten sonra Damat Ferit Paşa: “Halk doğrudan doğruya Zatı Şahane ile görüşemezler. Diyeceğinizi bana söyleyiniz, ben arz edeyim” der. Hiddetlenen temsilciler, “Öyleyse Ankaralılar da ne senin gibi sadrazamı, ne de senin padişahını tanıyor” diyerek görüşmeyi sonlandırır. Ankara’nın Milli Mücadele günlüğüne “Telgrafhane Vakası” olarak geçen bu olay aynı zamanda Anadolu’dan padişaha karşı çekilen ilk isyan telgrafı olur. Peşi sıra Kadı Aşir Molla, Mektupçu Halet, Yahya Galip, Umuru Hukukiye Müdürü Süreyya Kip başta olmak üzere Ankaralı memurlar da bir toplantı yaparak şu kararı alırlar: “Ankara halkı gibi, vilayet memurları da Sivas Kongresi’nin çizdiği esaslar dâhilinde hareket edeceklerdir. Bundan sonra İstanbul hükümetiyle değil, sadece Temsilciler Heyeti’yle temas edeceklerdir.” Zaman kaybetmeden Elmadağ’dan Yenişıhlı Rıza Bey ile Polatlı’nın Hacı Tuğrul Köyünden Kara Sait’e bağlı güçler, Mühittin Paşa’yı tutuklamak üzere görevlendirilir. Vali Mühittin Paşa, 12 Eylül 1919’da kazaları teftiş ederken, Elmadağ ile Kırıkkale arasındaki Kılıçlar Beli’nde tutuklanır ve Sivas’a gönderilir. İstanbul Hükümeti Ankara’yı elden çıkarmamak için Ankara’ya yeni bir vali atama hazırlıklarına girer. Önce Galip Paşa atanmaya çalışılır ancak Ankaralılar direnince sonra da Rıza Paşa nesi tarafından Ziya Paşa Ankara’ya vali olarak atanır. Ziya Paşa’nın tayinindeki amacın Ankara’daki milli hareketi söndürmek olduğu düşünülür. Yeni görevi için yola çıkan Ankara Valisi Ziya Paşa henüz yolda iken, müftü Rıfat Efendi ile Belediye Reisi Kütükçüoğlu Ali Bey Ankara’ya gelmemesini, geldiği takdirde eski vali Muhittin Paşa ile aynı kaderi paylaşacağını belirtirler. Bunun üzerine Ziya Paşa Eskişehir’den İstanbul’a geri döner. Tüm bu yaşananlar neticesinde İstanbul hükü meti müftü Rıfat Efendi’yi idama mahkum eder ve Babı Meşihatteki siciline idam kararı kaydedilir. Valisiz kalan Ankara’ya halk, yeni vali olarak defterdar Yahya Galip’i seçer. Yahya Galip göreve gelir gelmez bütün tutukluları derhal serbest bırakır. Yahya Galip Eylül 1919’dan Haziran 1920’ye kadar sekiz ay boyunca bu görevi vekaleten sürdürmüştür. Yeni valinin seçilmesiyle Ankara, yeni bir tarih sayfası açmak üzere Kuvayı Milliye ve Kurtuluş Savaşı için güvenli bir üs duruma gelir... Ankaralı Seymenler bir kutlamada. Muhittin Paşa tutuklanıyor Padişaha ve sadrazama rest Kara kalpaklı müfreze ali sorununun çözümlenmesini takip eden günlerde Ankara’da Müdafaai Hukuk Cemiyeti kurulur. Cemiyetin karar defterindeki ilk karar 29 Ekim 1919 tarihlidir. Cemiyet başkanı olarak ise Cumhuriyet kurulduktan sonra uzun süre Diyanet İşleri Başkanı olarak görev yapacak olan Rıfat (Börekçi) Efendi seçilir. Cemiyetin ilk kararındaki kurucular listesi ise şu şekilde sıralanır: (Başkan) Müftü Rıfat Börekçi, (Üyeler) Binbaşı Fuat Bey, Yahya Galip Bey, Hanifzade Mehmet Bey, Bulgurluzade Mehmet Bey, Serattarzade Rasim Bey, Hacı Ahmet Efendi, Kınacızade Mehmet Bey, Tolluzade Hacı Rıfat Bey, Ademzade Ahmet Bey... Ankara Müdafaai Hukuk Cemiyeti’nin Kurtuluş Savaşımızda sayısız yararları olmuştur. İlk akla gelenlerden birisi Müftü Rıfat Börekçi’nin Heyeti Temsilliye üyelerinin idam kararı için İstanbul’un verdiği fetvayı topladığı ulema ile reddetmesidir. Bir diğeri Milli Mücadele’nin ve Kurtuluş Savaşı’nın finansmanıdır. Başlangıçta Ankaralı V Kurtuluş yıllarındaki Telgrafhane binası kabi lardan toplanan 1000 lira ile başlayan bu yardımlar, ilerleyen dönemlerde katlanarak artmıştır. Ankara Müdafaai Hukuk Cemiyeti’nin yaptığı bir diğer önemli görev; 400 jandarma talebesi, Ankara Seymenlerinden bir grup ve civardan gelen 3 bin mahkumdan oluşan bir Kuvayı Milliye müfrezesinin oluşturulması ve Batı cephesine gönderilmesidir. Bazılarının başlarında kara kalpak, bazıları ise Seymen kıyafetinde olan Kuvayı Milliye müfrezesi atlı ve yaya olarak teçhiz edilmiştir. Mustafa Kemal’in Ankara’da karşılanışı ise tarihte benzerine az rastlanır bir galeyandır ve bir lidere verilen büyük bir halk desteğidir. Ankaralılar, Mustafa Kemal’in karşılandığı 27 Aralık’ta düzenlenen “Seymen Alayı”nı basit bir karşılama töreninden öte, ülkeyi içinde bulunduğu karanlıktan kurtaracak yeni bir liderin, dağınık olarak sürdürülen Milli Mücadele hareketini şahsında toplayacak önderin, Ankara halkı ve Seymenler tarafından seçilmesi olarak kabul etmektedir.