Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 Ekim 2012 Pazartesi Cumhuriyet Bayramı 33 ‘Genç Kuşaklara Hapisten Gazel’ üzerine... Mustafa Balbay’a mektup Besbelli. Ne de güzel söylediniz gençlik için İnsan ömrünün en anlamlı çağı diye. Sanırım bir de en geveze çağı demeli! Öyle ya, dile getirilecek onlarca fikir, Tartışılacak pek çok şey var. Kimi zaman haykırırcasına, Belki fısıltıyla… Fakat duymak mı istemiyor büyükler Dinlemek ya da? Bugün payımıza düşen Bir sus işareti değil mi yoksa? Aylardan ekim, Bir başka 29 Ekim’in kıyısında Cumhuriyete getirelim mi sözü biraz da? Daha mı buruk geçiyor bayramlar? Bir başka sanki bu suskunluk. Sahiden o masalsı coşkular Tüm o heyecanlar, kırmızı bayraklarla Geride mi kaldı artık? Unutmaya mı başladık? Ne var ki bizim yurdumuzda Cumhuriyet bir devrimin öyküsünü anlatır. 1923 Aydınlanması denir adına. Emeğin sesinde bulmaz mıyız onu? Anadolu’da, kızgın güneşin altında, Sabanı parlayan köylüyü Milletin efendisi ilan eden Cumhuriyet değil midir? Öyleyse diyelim ki, Irgat Hüseyin “Cumhuriyet” eker toprağa! Bu memlekette, Çalışan kadının evine götürdüğü ekmek “Cumhuriyet” kokar! Onun insani değerlerini yücelten, Mühürlü dudaklarını aralayan; Ortak eden onu hayata, Cumhuriyet kazanımları değil midir? Bizim ülkemizde, Çaresizliğin, cahilliğin boyunduruğunda Kız çocuklarının yüzünü aydınlatan Küçük ellerindeki kaleme renk veren 1923’le başlayan devrimlerdir. Belki bu yüzden annesi Her sabah bizim Ayşe’nin mavi önlüğüne Beyaz yaka diye geçirir “Cumhuriyet”i! Hatta denilebilir ki şimdi Nice yıllar sonra dahi Bir çocuğun mutlu gözlerinde beliren Tek devrimci, Mustafa Kemal’dir! Çünkü bir zamanlar Hilafetin yasakladığı oyuncak bebeklerle Bugün, Neşe içinde konuşan çocuğun yüzünde gülen “Bizim Cumhuriyetimizdir”! “Ülkeden umudu kesmeyin Ülkemiz için mücadele etmeyi Mutlak hedefleriniz arasına koyun.” Diyorsunuz ya, Karanlık günlerin eşiğinde olduğumuzu Sezen yüreğimiz Böylesi bir inanca sarılıyor bugün. Ne dersiniz? Parladıkça Irgat Hüseyin’in sabanı, Evine ekmek götürdükçe kadınımız, Ve küçük Ayşe okula gittiği sürece Yaşayacak Cumhuriyet! Söylediğiniz gibi: Umutla! Sevgiyle! Yapacaklarımızla! Hayallerimizin kanatlaştığı mücadelemiz Bir çocuk daha gülümsesin diye Sürüp gidecek! BESTE EKİN SANDALCI Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Ankara Şubesi Gençlik Birimi Gönüllüsü “D aha bitmedi söyleyeceklerim Ama ara verelim derim. Biraz da sizi dinlemek isterim!” Geç mi kaldık dersiniz, Oysa ki pek uzun yoldan geldik. Başka türlü nasıl olurdu Kireç yüzlü küçük odanıza Memleketten bin bir türlü çiçek getirmeseydik? Neler sığdırmadık ki bir küçük bavula… Şimdi yanımızda Alabildiğine gökyüzü, Hani mavilikte süzülen motorlarıyla Güzel günlerin habercisi. Ve martılar şen şakrak, biraz arsız. Bakın işte şuracıkta Bulutlar nasıl da şekil almış, Ekim ayının merhabasıyla! Diyelim ki, Vaktimiz pek çok. Bir sıcak sohbet bizimkisi. Şiirle demlenmiş çayın buharı tütüyor da Onun da söyleyecek lafı var ÇYDD’nin bursiyer öğrencileri...