29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Metin Demirtaş ile 'Che Guevara Şiirleri Antolojisi'ni konuştuk. ‘Şiiri yargılayacak bir divan yeryüzünde yoktur’ nı günlerde derginin sorumlu yazı işleri müdürü Vahap Erdoğdu ve Mihri Belli başka yazılarından dolayı tutuklu ve Ulucanlar Cezaevi' de yatıyorlardı. Benimle birlikte aynı dergiden tutuklu sayısı üç oldu. Daha sonraki yıllarda yaşananlar düşünülürse sıradan bir olay. Sözü edilmeye deymez.. Ama o günlerde hapisanelerin kapısı yazara, çizere yeni yeni açılmaya başlamıştı ve bir yankısı olmuştu. Benim tutukluğumun ve kısa bir süre (2,5 ay) yatmışlığımın ise bir şiirden dolayı olmasından başka da bir ilginçliği yok. Bu açıklamama karşın, yine de bunları konuşurken mahcubiyet duyduğumu bilmenizi isterim. Avukatınız sanırım Halit Çelenk’ti? Evet. Halit Ağabey mahkemeden ikinci bir bilirkişi talep etti. 141142' den açılan tüm davalarda hep aynı kişilerin (Sulhi Dönmezer, Recai Galip Okandan, Sahir Erman) bilirkişi olarak atandığını, yargılanmakta olanın şiir olduğunu, dolaysıyla bilirkişiler arasında bir de şair bulunması gerektiğini… Yargıç isteği kabul etti. Şair Bilirkişi için. Ceyhun Atuf Kansu ve İlhan Berk adlarının yazdırıldığını anımsıyorum. İçimden Ceyhun Atuf Kansu'un olmasını diledim. İlhan Berk alınmış. Bunu sonradan öğreniyorum. Tahliye ve süren mahkemelerim sonucunda da beraat ettim. İlhan Berk ile bu konuyu görüşüp,konuştunuz mu?.. İki yıl önce İzmir Bornova Belediyesi'nin düzenlediği Akdenizli Şair Buluşması etkinliğinde akşam yemeğinde İlhan Berk'le bir masadayız, Mustafa Şerif Onaran da var. Ortaya, 'İlhan Berk'in yazdığı rapor sayesinde 1968 yılında hapisten çıktım, kendisine bir teşekkür borcum vardı, yerine getiriyorum' dedim. İlhan Berk'te şaşırdı. Unutmuş. Daha sonraki yemeklerde İlhan Berk, “Metin, hele anlat şu benim yaptığım iyiliği” gibi takılmaları ve şakalaşmalarımız oldu. ŞİİRİ YARGILAMAK Ceyhun Atuf Kansu' nun olmasını dilemenizin nedeni? Ceyhun ağabeyle bir yakınlığım vardı. Şiirine yakınlığımı da buna sayabilirsiniz. Mehmet Koç'un (canım arkadaşım) çıkardığı İMECE' de görüşürdük. Şiirimi biliyordu. Üniversite gençliğinin yoksulluğunu anlatan, “Bizim de delikanlılarımız vardır Che Guevara/ Yokluklardan bi yol kopup gelmiş/ Üç zeytin, az ekmek üniversitelerde dizelerimde geçen “üç zeytin, az ekmek…” sözlerini yineleyerek, “Yoksulluk ancak bu denli yalın anlatılabilir…” gibi övücü sözler etmişti. Şiirleri gibi aydınlık, temiz yürekli sevgili bir ağabeyimdi. Yanık Hava'daki kimi şiirlerini belleğimden okurdum, mutlu olurdu. Andım bilirkişi konusunu. Şöyle bir söz etmişti: “Metin, bana böyle bir görev düşerse, yazacağım tek tümce şu olur: “Şiiri yargılayacak bir divan yeryüzünde yoktur.” İlhan Berk nasıl bir rapor yazmış? Bilmiyorum. Olumlu şeyler yazmıştır kuşkusuz… Başta soracaktım, Che Antolojisi… Bu konuda biraz daha ayrıntılı bilgi verir misin? Ocak 2007 tarihinde Londra'dan Aflame Books Yayınevi’nden bir e ileti aldım. Mektup İngilizce idi. İletiyi Londra'daki kızım Tülay'a gönderdim. Kızım antolojinin editörü bayan Monica Seeber ve Gavin O' Toole ile görüşmüş, Che'nin öldürümünün 40. yılı dolaysıyla böyle bir antoloji hazırlanıyormuş. Şiirimin İngilizce olarak andığım antolojide yer alması için izin istiyorlardı. Mektubun çevirisinden aklımda kalanlar bunlar… 15 Eylül'de bana ulaşan son bilgiye göre antoloji basılıyormuş. 60 ülke şairinden seçilmiş 134 şiiri kapsayan bir antoloji. Türkiye'den Arif Damar, Sennur Sezer’in de antolojide yer aldığını bana ulaşan yeni bilgiden öğrendim. Antoloji 10 Ekim günü Londra'da basına tanıtılıp, 11.90 Paund fiyatla satışa sunulacak ve tüm ülkelere dağıtılacakmış. Antolojide Yevtuçenko, Borges, Neruda, Allen Ginsberg, Nicolas Guillen… gibi ünlü şairler yer alıyormuş… Evet. Bana yazılan mektupda yer alacak şairlerin adları bir liste halinde vardı. Sanırım şiirin bir yazılış öyküsü vardır. 1965 ya da 1966 yılı yazında Cumhuriyet Gazetesi’nde “Bugünlerde Latin Amerika'da bir devrimci aranıyor” diye bir haber çıkmıştı. Ünlü fotoğrafı ile düzenlenmiş bir afiş ve altında İngilizce Wanted “Aranıyor” yazıyordu. Che ile o zaman tanıştım. Fotoğraf bir imge olarak zihnimde gezindi durdu. Öldürüldüğü günlerde oğlum Nâzım dünyaya gelmişti. SSK Hastanesi'den bir ziyaret dönüşü, Esat yokuşundan aşağı doğru iniyorum, içimde bir doğum haberinin sevinciyle, emperyalizme başkaldıran güzel bir insanın öldürüm haberinin üzüntüsü, kederi. İki zıt duyguyu bir arada yaşıyorum. Brecht' in bir imge tanımı vardır: Cenaze alayı ile düğün alayının bir köşede karşılaşması ve bundan doğan üçüncü terim, yani imge. Bizim de dağlarımız vardır Che Guevara sözü o gün o an yüreğimden söz ve ses olarak yükselmişti. Aslında, yanlış anlama, dize kolay söylenebilecek sıradan biz söz gibi duruyor. Söz ilk algılanan anlamıyla kalmıyor tabi. Bunun bir... bir... ne diyorlar; arka dili var. Söylenenin ötesine geçen bir şey. Prof. Sulhi Dönmezer ayrımına varmış bunun (!) “…/ Üstüne çıkılarak komünizm için çarpışılacak yerKİTAP SAYI ? Mustafa UYSAL Ernesto Che Guevara 'Bir, iki daha fazla Vietnam' demişti. Sovyetler yıkılmamıştı ve sosyalistler için bir moral değer olarak duruyordu orada. Dünyanın her yerinden emperyalizmi lanetleyen sesler yükseliyordu. Bu arada karanlık suratlı birtakım adamlar cuma namazından çıkıp 'kahrolsun komünizm, kahrolsun komünistler' diye bağırıyorlardı. Bugün Che yok, Sovyetler dağıldı, Irak’ta bir milyon Iraklı öldürüldü. Artık hiç kimse camilerden çıkıp 'Kahrolsun Emperyalizm' demiyor. Tüm bunların yanında unutulmayan tek isim Ernesto Che Guevara. Dünya onu hâlâ sevgi ve saygıyla anıyor. Londra'da bulunan Aflame Books adlı yayınevi Che için yazılmış şiirlerden bir antoloji hazırlıyor. Bu antolojide Metin Demirtaş da 'Che Guevara' adlı şiiriyle yer alıyor. 'Bizim de dağlarımız vardır Che Guevara' diye başlayan şiirini ve antolojiyi konuştuk. SAYFA 8 B asından ve alkimsanat adlı bir siteden öğrendiğim kadarayıla Che'nin 40. öldürüm yılı dolayisıyla Londra'da Aflame Books yayınevi tarafından Che Guevara ile ilgili bir antoloji hazırlanıyormuş, siz de, “Bizim de dağlarımız vardır Che Guevara” diye başlayan “Che Guevera” adlı şiirinizle bu antolojide yer alıyorsunuz... Söyleşimizin merkezi bu konu. Ancak ilk önce İsmail Uyaroğlu'nun sizinle ilgili bazı dizeleriyle başlamak istiyorum söyleşiye. Uyaroğlu “Antalya İzlenimleri” şiirinde; “Metin Demirtaş'ı daha iyi anlıyorum şimdi/ /Antalya'da insan/Olsa olsa şair olur./Ama turuncu usul bir şair/Kavganın çelik halatıyla örse de şiirini/Sessiz ve sakin örer/İsyan türkülerini bile/Sevda türküsü gibi söyler” /../ diyor. Ne diyorsunuz, siz “turuncu bir şair misiniz?” İsmail Uyaroğlu o dizeleri yazdığı sıralarda henüz yüz yüze görüşmüşlüğümüz yoktu. Sevdiğim, seçkin bir şairdir. Pek ortalarda görünmez, fotoğraflarda arka sıralarda durmayı yeğler. Şiirlerimden İsmail'de oluşan bir imge,izlenim… ne diyeyim… Akçaenişli Mürebbi Hamza Tanal ağabeyimin dediği gibi 'şair sözü üstüne söz yok' Şimdi Che şiirinize geliyorum.Yaşamöykünüzden öğrendiğime göre şiir 1967 yılında Ankara' da yayımlanan Türk Solu adlı haftalık gazetede yayımlanıyor (Kasım,1967, Sayı 2) ardından kovuşturma ve tutuklanma... Ayrıntısını sizden dinleyelim. Türk Solu o dönemde 'Milli Demokratik Devrim' tezini işleyen, emperyalizme karşı geniş cephe çizgisini savunan bir yayın organıydı. Şiirim yayımlandı ve ardından tutuklandım. Ay ? CUMHURİYET 921
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle