Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? izlenemez. Yunan masallarından tutun Türk masallarına dek onların belirtilerini, izlerini bu romanlarda bulmak olasıdır. Beni bu yapıtları yaratmaya yönlendiren nedir? Bu da çok zor bir sorudur. Bugün düşündüklerimi, yüreğimde sakladıklarımı salt roman aracılığıyla yazmaya istekli olduğumu gördüm. “Yarım Kalmış Elyazması”ndan önce “Gizli Dede Korkut”u yazmıştım. Ve bu yapıtta Türkiye'de yayınlandı. Hatta ikinci baskısı da oldu. “Gizli Dede Korkut” destanına “Kitabı Dede Korkud” bilimsel bir bakışın göstergesidir. “Gizli Dede Korkut” olmasaydı, “Kitabı Dede Korkud” destanında şimdiye dek hiç kimsenin dikkatini çekmeyen bazı makamlarda açıklaması olmasaydı, “Yarım Kalmış Elyazması” da ortaya çıkmazdı. Bilimsel yaklaşımım bedii yaklaşımımı getirdi. Her insan eline kalemi aldığında, onu neden eline aldığını bilir ama önüne amaç koyduğunda, amaç salt yapıtı yazıp bitirmek olur. Hangi destanda, hangi masalda, hangi öyküde bu fikirleri nasıl burada kullanayım diye bir arayışta hiç bulmadım kendimi. 300 AZERBAYCANLI Yeni çıkan “300 Azerbaycanlı” kitabınız okuru yalnızca aydınlatmakla kalmıyor, güzel düşüncelere de yönlendiriyor. Sizin burada hem sanatçı kişiliğiniz hem de eğitimci yanınız görülüyor. Sizce yaşamak nedir? Bedii ve bilimsel yaratıcılıkla paralel olarak uzun zamandan beri, diyebilirim ki, aşağı yukarı 25 yıldan beri yaşam hakkında edebi ve çok çeşitli diğer yapıtlarla, edebi sembollerle ilgili aklıma gelenleri yazmaya çalıştım. Bunların her biri kendi kendine kapalı bir edebi örneğe dönüştüler. Deneme dediğimiz bu çalışmalar “Eninde Sonunda Yazılanlar” adı altında kitap olarak da yayınlandı. “300 Azerbaycanlı” kitabını hazırlarken yeni denemelerimin her birini aynı yerde toplayıp yayınlamayı düşündüm ve neden bunları numaralamayayım dedim. Böylece sayısı 300 'ü buldu. Kitabın adını ne koyayım diye düşündüm. Daha önceki denemelere eklediklerim de var. Her bir deneme bugün Azerbaycan'a gerekli olan bir Azerbaycan düşünce ve duygusunun örneğidir. Her deneme bir Azerbaycanlı olarak gözümün önüne geldi ve eski Yunan tarihindeki 300 Spartalı'dan esinlenerek bu adı verdim. Yani herhangi bir zamanda bir halka 300 çarpışan, savaşan erkek gerekiyorsa, herhangi başka bir zamanda ise 300 beyin, düşünce biçimi gerekir. Yaşam nedir sorusuna gelince; bence yaşam, çevrende olanlar için yaşamayı kolaylaştırabiliyorsan, sen de “yaşadım” diyebilirsin. Bugün tüm Azerbaycan masalları toplanmış mıdır? Kendimi masallar konusunda uzman olarak görmüyorum. Hepsinin toplanıp toplanmadığını söylemek biraz zor. Beş cilt olarak yayınlanan Azerbaycan masallar kitabı geliyor aklıma. Bu masallar benim masal konusunda bugüne dek duyduklarıma güzel bir yanıt olabilir. Çocukken biz onları büyük bir istekle okurduk. Benim masal anlayışımın, benim dünyaya maSAYFA 22 sal gözü ile bakışımın da olmasında işte onlar kendi rollerini oynadılar. Bedii bir yapıtta fikir , duygu ve düş unsurları arasında nasıl bir anlaşma vardır? Ve size göre nasıl olmalıdır? Biliyor musunuz, son dönemin şöyle desek, bir bedii yapıt , bir yapıt olarak içine kapanıp kalmıyor. Dünya edebiyatında, örnek olarak genellikle Borges'in, Eco'nun ve diğer tanınmış yazarların adlarını sayabilirim. Bu deneyim burada fikirde olmalıdır. Entelektüel fikir olmasa bilimle bediilik birleşmese, o yapıtların bugünkü dönemde okuyucunun kalbinde yer bulması kuşku uyandırıcı olurdu. Bu yüzden hem duygu hem düş hem de fikir gerçekliğin sentezi olmalıdır ki, okur senden istediğini alabilsin. Örneğin: “Yarım Kalmış Elyazması”nı ciddi olarak bilimsel yapıt diye adlandıran da, “bu elyazmasını nereden buldunuz ?” diye soranlar da oldu. Bilimsellikle, bilimsel değerlerin sentezinin yapılması bilimsel yapıtın başarılı yazgısı olmasını sağlıyor. Bugün yapıtlarınızın yalnızca Azerbaycan'da değil, Türkiye'de, Rusya'da ve Fransa'da da yayımlandığını biliyoruz. Zengin Azerbaycan edebiyatının tanıtılması önemli bir adım. Ne düşünüyorsunuz? Tabii, Azerbaycan edebiyatı hiçbir zaman kendi çerçevesinde kısılıp sonra kaleme alırım. Yazmam çok hızlı olur. Zamana ve mekâna bağlı kalmadan çok çeşitli yerlerde ve çok çeşitli zamanlarda yazabilirim. Ama onu beynimde yazmış olmam koşuluyla. Sadece onu beyaz kâğıda geçiririm. Her yerde yazıyorum, iş zamanı, sessizlikte, patırtı gürültü içinde de... Yolculukta da yazar mısınız? Yolculukta notlar alırım. Çoğu zaman bizim edebiyatçılarımız “yazmak çok zordur, eziyettir” diyorlar. Evet bazı insanlar için yazmak çok zordur. Ama benim için keyifli bir şeydir. Hiçbir zaman eziyetle, sıkıntı içinde yazmıyorum. Severek ve sevinçle yazarım. Azerbaycan'ın büyük ve önemli bir üniversitesinin, Slavyan Üniversitesi'nin rektörüsünüz. Yaptığınız çalışmalar arasında “Türkiye Bilimi ve Araştırmaları” bölümünü de kurmuş olmanız bizim açımızdan önemli ve değerli manlar yetiştirmeyi hedefledik. Bakü Slavyan Üniversitesi hem Slavyan dillerini hem de Türk dünyasını ve Türk dilini öğreniyor. Bu açıdan bizim üniversite Türk dilli ülkeler için daha ilginç ve çekici görünmektedir TÜRKİYE ARAŞTIRMALARI “Türkiye Bilimi ve Araştırmaları” bölümü için Türkiye'den ne gibi bir destek bekliyorsunuz ? İşbirliğimiz olan Gazi Üniversitesi'nden Türkiye Bilimi ve Araştırmaları için Türkiye'den bizim üniversiteye uzmanlar gönderilmesini isterdim. Başka üniversitelerle de işbirliği yapmaya hazırız. Bizim bu “Türkiye Bilimi ve Araştırmaları” bölümüne yalnızca Azerbaycan'dan değil, Çin'den, Rusya'dan da öğrenciler geliyor. Türkiye'nin toplumsal coğrafyası konusunda uzman yetişmiyor. Biliyor musunuz, bizim bu konuda daha beklediklerimiz var. Örneğin bizim şairlerin şiirlerinin Türkiye'de yayımlanmasını isterdim. Evet biz Türk edebiyatının büyük temsilcilerini tanıyoruz. Ama edebiyat salt bu temsilcilerden oluşmuyor. Edebiyatta kendi işini yapan insanlar da var. Bu edebiyatçıların da işini, sözünü bilmeliyiz. Türkiye'de okur Azerbaycan edebiyatında neler olduğunu, hangi duyguların yaşandığını, hangi dillerin geliştiğini bilmiyor. Bir Azerbaycan şairi, ülkesinin tarihini nasıl düşünüyor, duyumsadıkları nedir? Bugün Azerbaycan şairinin beş yıl sonra duyumsadıkları Türkiye'de okur için ilginç olabilir. Bu fikirleri Türkiye'ye taşımak ve Türkiye'deki şairlerin, yazarların düşüncelerini Azerbaycan'a taşımak. Bizim üniversitenin amacı budur. Bu yolda bize destek olanlara şimdiden selamlar olsun. Piyeslerinizle ilgili neler söyleyebilirsiniz? Piyeslerime, yazdığım romanların eskizi gibi bakarım. Tiyatro yapıtlarımdan bazıları yurtdışında da sahnelendi. “Şah İsmail” ya da “Tüm Seni Sevenler Buradadır”, “Casus” ve “Bayrak” gibi. Ayrıca “Kim Dedi ki, Simurg Kuşu Varmış?” piyesim kısa bir süre önce Gürcistan'da oynandı, Estonya'da ise bu yakında oynanacak. Şiirlerinizden birinde şöyle diyorsunuz: “ (.......) Yollar gitti yüzü dağa, Yokuşlar inişlerden çok. Kimse yok hatırlamağa, Unutmağa da kimse yok.” Gerçekten de unutacağınız kimse yok mu? Neden böyle diyorsunuz? (Kemal Abdulla düşüncelere daldı... bu soruya yanıt vermedi…) “Yarım Kalmış Elyazması”nda karakterler arasında şöyle bir diyalog vardır: “Biri öbürüne sorar: Tek elden ses çıkar mı? Öbürü yanıtlar: Çıkar. O nasıl olur? Hangi ses çıkar tek elden? Yanıt: Sükutun sesi... Kemal Abdulla'nın bu sükutu aynı tek elden çıkan sükutun sesi olmasın?... ? KİTAP SAYI 921 BİYOGRAFİ 950 yılında Bakü'de doğdu. Azerbaycan Devlet Üniversitesi Filoloji Bölümü'nü bitirdi. Filoloji doktoru, profesör, Milli İlimler Akademisi muhbir üyesi, Türk Dil Kurumu onursal üyesi, Rus Pen Kulübü üyesi, Azerbaycan Yazarlar Birliği yönetim kurulu üyesi, Azerbaycan Medeniyet Kurumu başkanı. Çeşitli üniversitelerde Dilbilim Bölüm Başkanlığı yaptı. 2000 yılından bu yana Bakü Slavyan Üniversitesi rektörü. ABD'de Colombia Üniversitesi'nde, Fransa'da Inalco Üniversitesi'nde, Türkiye'de Bursa Uludağ Üniversitesi'nde, Rusya'da ve Almanya'da çeşitli üniversitelerde ders ve konferanslar vermiş, bilimsel kongrelerde tebliğler sunmuştur. Dil ve edebiyat üzerine 100'den çok bilimsel araştırması, makale ve kitabı vardır. Yapıtları Türkiye'de, Fransa'da ve Rusya'da yayınlanmıştır. Tiyatro yapıtları Azerbaycan'da, Gürcistan'da ve Estonya'da başarıyla oynanmıştır. ? 1 kalmamıştır. Uzun yıllardan beri edebiyatımızın sesi dünyanın birçok yerlerinden geldi. Örneğin biz oturup Azerbaycan edebiyatı ile birlikte İngiliz, Rus, Türk yazarlarını da okuyoruz. Onlar bizim edebiyatımıza girerler mi? Tüm bunlar bizim entelektüel boy atmamızı sağlar. Bir Azerbaycan yazarının kitabını okuyup bir Fransız ekonomi profesörü bana yazı yazıyorsa, Dede Korkut hakkında bir fikir söylüyorsa, bu fikir yalnız kendisi için ilginç değildir, aynı zamanda güzeldir.Yoksa kitabı yurtdışında yayınladın, kitapları sana verdiler ve sen de ülkene gönderdinse bu kuşkusuz başarı sayılamaz. Ben ünlü insanlarımızın Fransa' da olduklarında kitap dükkânlarında benim kitabımla resim çektirip bana göndermelerine seviniyorum.Yani onların sevincine ben de katılıyorum. Ne zaman ve nasıl yazarsınız? Nasıl yazarım ben de bilmiyorum. Önce beynimde yazarım. Ondan bir adım. Bu alanda başka neler yapmayı düşünüyorsunuz? Bakü Slavyan Üniversitesi büyük önder Haydar Aliyev'in emriyle kuruldu. Rus diliyle birlikte Ukrayna, Polonya, Çek, Bulgar, Yunan dilleri de bu dillerin arasına girdi. Bununla birlikte Slavyan dünyası Türk dünyası olmadan öğrenilemez. Bu yüzden biz de burada “Türkiye Bilimi ve Araştırmaları” uzmanlığı açtık. Bir bilimsel araştırma laboratuvarı kurduk. TürkSlavyan ilişkileri. Bu ilişkiler hem edebiyat hem de kültür öğretmekte. Bunun dışında bir de “Azerbaycan Bilimi ve Araştırmaları” bölümünü açtık. Sizin de söylediğiniz gibi “Türkiye Bilimi ve Araştırmaları” bölümü uzmanlığı ilk kez Azerbaycan'da açıldı. Türk dilinde çeviriler üniversitelerde de hazırlanıyor. “Türkiye Bilimi ve Araştırmaları” Türkiye'nin tarihini, coğrafyasını, dilini, kültürünü öğrenmeyi ve Türkiye bilimi üzerine uz CUMHURİYET