29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

11 Mayıs 1901’de Czernowitz/Bukowina’da doğan Rosa Auslander, Edebiyat ve psikoloji eğitimi gördü. Czernowitz’de, Nazilerin Yahudi takibinden kurtulan şair, 1946’da sığındığı Amerika’da uzun yıllar mülteci olarak yaşadı. 1964’te tekrar Avrupa’ya döndü ve 1965’te Düsseldorf’a taşındı. 1973 yılından itibaren ölünceye dek buradaki Yahudi yaşlılar yurdunda yaşadı. Otuzdan fazla şiir kitabı olan Rose Auslander, birçok edebiyat ödülü aldı. 1977’de AndreasGryphius Ödülü, 1980’te Roswitha Düşünce Madalyası, 1984’de Bayer Akademisi ‘Güzel Sanatlar Edebiyat Ödülü’ bunlardan bazıları. Rose Auslander, orada burada huzursuz dolaşan, sığınmacı yaşayan, vatansız bir şairdi. 1949 56 yılları arasında, kaçarak gitmek zorunda kaldığı New York’ta; şiirlerini İngilizce yazdı. 1956’da ‘New York’lu Yazarlar Konferansı’na katıldı ve orada Amerikalı şair Marianne Moore ile tanıştı. Bu tanışma, Auslander’in şiirini yeniden gözden geçirmesine, radikal bir şekilde uyak ve ölçüden ayrılarak çağdaş şiire yönelmesine, aynı zamanda da anadili Almancaya dönmesine neden oldu (1957). Şiirinin içeriği ve söylem biçimi değişti. Geri dönüşünde, Paris’te Paul Celan ile çalışmalar yaptı. Celan etkisinde kaldığı, “Anavatan” şiirinin Heinrich Heine’in “Gece Kaygıları”yla aynı olduğu söylendi, şiirleri Nelly Sachs, İngeborg Bachmann, Christine Lavant ile kıyaslandı. Yaşadığı yurtsuzluk ve ikilemler şiirlerine yansıdı. Getto zamanlarının acılarına, kovuşturma ve izlenmelere, ölüm korkusuna karşın, umutsuzluğa düşmeyerek, şiirini klasik şiir kuralla Cevat ÇAPAN Şiir Atlası Rose Auslander/ Şiirler/ Çeviren: Arife Kalender sade ve güzel sarı maskesinin ardında gidiyor güneş daha ileriye ve bu saat çoktan kayboldu kurşuni gökyüzünün altındaki fısıltılı nehirde PARÇALANAN MÜZİK Soğuk gecelerde kirpiler ve köstebeklerle beraber toprağın bağrında yaşarız Sıcak gecelerde kanlı suların daha derinlerine saklanırız Burda kökler ortasında sıkışmış orda köpekbalıklarının dişleri arasındayız uzayda bile çelişkiler uzlaşamaz bozuldu orgların akordu şimdi paramparça müzikler SAF KANATLARIN NERDE Akıllarını kullanarak acıyı dindirebilir çocuklar hayatta kalabilmek ve yeniden yaratabilmek için yaşamı Savaş için eğitilenler severler dokuzuncu yaşlarını marşlar söylemeyi yürüyüşlerde ölüp öldürmeyi severler öyleyse nerde çocukluğun saf dünyası Ölüm de doğum da hiç değişmeyecek KAR FIRTINASI Kar fırtınasında gözsüz yüzler görünüp kayboluyor gizli işaretler çizerek dövme yapıyor alınlara kar taneleri Kuzeye uçuyor şehir Siliniyor usulca adımlar Sen asla bir gölge olmayacaksın tipi burgaçlarının kırbaçladığı beyaz bir devinimsin sen Şimdi kuzeye uçuyorsun şehirle beraber İNSAN HATASI Norma Gong’a Uzaydaki kulübesinden kendi ülkesi yerine insan dünyasına fırlatılmış köpektim ben eskiden Evim diye düşündüğüm yerde benim gibilerin sıcağa ihtiyacı olmazmış kokusu yoksa dokunulmazmış gelip geçene ve hafifçe sırıtarak uluyamazmışım istesem de Bir köpek kokumu alırsa izimi sürer izini sürerim aynı topraklar üstünde akrabayız kibarca selam verir geçerken atılır hızla kuyruk sallayarak sokulur yalpalanır ruhunu ayaklar altına sürer Biliriz eskiden beri ırkların kokularıyla izlerinin sürüldüğünü ‘Sen asla bir gölge olmayacaksın’ rından kurtarmayı başardı ve yeni bir şiire ulaştı. İlk şiirlerindeki bireyselliğin yerini daha sonraları insanlığın genel durumu, yaşam ve ölüm temaları aldı. Anavatan kavramı, çocukluğundaki izlerle başlayarak, imgelerle, anılarla, tecavüz sahneleriyle, aşağılanmalarla her zaman şairin ana temasını oluşturdu. “İnsanlığın dilinde/ yaşamak istiyorum” diyen R.Auslander 3 Ocak 1988 yılında Düsseldorf’ta öldü. AYNADAKİ OYUN Aynada kız çocuğunun on altı yaşındaki korkulu yüzü Kara bir ışık yanıyor gözbebeğinde ve on altı yıl onu söndüremiyor nereye sürüklüyor yangın aynanın yanında iki meşale ışıklarını sağa sola savurarak camda alevden uçurumlar yaratıyor Ürperten ateşlerle dolu civa odalarında birbirini bulup yitiren ikizler gibi gerçekle düş birbirine karışıyor TUZ VE ACI Dün gece yatağımın kıyısında kabaran deniz bana tuzdan kalbini sunuyordu Gümüş rengi panzerin içinde kocaman yunus balığı yaz kumsalında ay gibi cam gözlerle bakıyordu Ölme diye sesleniyordum dostum, yardım getireceğim melekler ve deniz tanrısı suların içinde yeniden soluk aldıracaklar sana ölme sağda ateşte balık solda sahile çarpıp dönen dalgalar beni tuza ve acıya batırıyor uyuyor arkadaşlar saçak saçak bulutların ve denizin içinde SARI MASKE Nehre doğru giderken güneşin sarı maskesi yüzümde onun yüzünde aydınlıklar içinde bile farkında olmadıklarımız ölmüş annemle babamı ziyaret etmek istiyordum yakılan arkadaşlarımı ziyaret etmek istiyordum hapishanesi bayraklı yılan ülkesinde tutuklu kardeşimi ziyaret etmek istiyordum nehrin fısıltıları eşliğinde El değmedik gölgeler Su gidiyor SAYFA 32 CUMHURİYET KİTAP SAYI 921
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle