29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? İmbatta Karanfil Kokusu ? Hasan AKARSU azar Selma Fındıklı, “İmbatta Karanfil Kokusu” adlı öykü yapıtıyla, 2007 Sait Faik Öykü Ödülü’nü aldı. Yazarın önceki yapıtları: Nereye Yüreğim (roman), Loş Sokağın Kadınları (öyküler, 1996 Haldun Taner Ödülü), Gözüm Yaşı Tuna Selidir Şimdi (roman), Ankara İstasyonu (öyküler, 1998 İş Bankası Edebiyat Büyük Ödülü), Saray Meydanı’nda Son Gece (roman), Gümüşlü Martı (roman), Gecenin Yalnızlığında (roman), Kum Gölü (roman). İmbatta Karanfil Kokusu’nda, birbirinden güzel on iki öykü yer alıyor. Yazar, çoğunlukla olayın başkişilerini anlatıcı olarak yansıtıyor. “Alayişten Hazzetmem Efendim!” öyküsünde, anlatıcı (Nizam) doksan yaşlarında olup İzmir’de yaşıyor. Yıl 1863. Top seslerinden rahatsız oluyor. Padişah Abdülaziz, Mısır yolculuğu sırasında İzmir’e uğradığı için atılıyor toplar: “Bu top sesleri öldürecek beni... İşin kötüsü, giderken de aynı gümbürtüyle sarsacak İzmir’i hazret! Bendeniz alayişten hazzetmem efendim. Gerçi hayattan zevk almayan, huysuz bir ihtiyar olduğumu inkâr eylemem, fakat gençliğimde de sevmezdim böyle şeyleri. Rahmetli Münire’ciğim refikam efendim biraz hoşlanırdı gösterişten. Benim yanımda sadeliğe alıştı. Ya da alışmış göründü çaresiz... Zira paşa kızıydı o, bense kendi halinde bir ulema çocuğu...” (s.8) Nâzım Bey’in kızı Nihal, Diyarbekir’e gelin gidiyor. Nihal, çocukluğunda, anne ile babanın küskünlüğünü, bu olaya üzüldüğünü anımsıyor. Hizmetçileri Şerife kırk yedi yıldır evlerinde. Münire Hanım öleli yıllar olmuş. Nâzım Bey, yalnızlıktan, yaşlılıktan şikâyetçi. Uzakta olan kızından bir haber gelsin istiyor, ona duyduğu özlemi anlatıyor. Öykülerde olayların geçtiği yer İzmir. “Karanfil Mülazım” öyküsünde, dinleri ayrı iki sevgilinin duyguları yansıtılıyor. Karanfil Mülazım (Feridun), Jön Türklerden. Abdülaziz’i tahttan indirip yerine 2. Abdülhamit’i getiren cemiyetin üyesi. Yahudi kızı olan Raşel’i seviyor. İkisi de dinlerinin ayrı olmasından kaygılı. Raşel, Sukot Bayramı’nda evlerinin bahçesine yeşil çardak kuruyor ve sevgilisini çağırıp ağırlıyor. Feridun, görev gereği İstanbul’a giderken yanında sevgilisini ve onun yatalak annesini de götürmeyi göze alıyor: “Gideceğim... Hasta olan ana, bağrında büyüdüğümüz vatandır... Her vilayetteki Jön Türkler arasından seçilen arkadaşlarla birlikte, Sultan Abdülhamit’e, tahta çıkarken verdiği sözü yerine getirmesi, meşrutiyet düzenini kurması için baskı yapacağız... Hayır Raşel’im, birlikte gideceğiz... Sen de arzu edersen tabii... Yarın sabah İstanbul’a kalkan vapurda birlikte olacağız...Üçümüz...” (s.33) “Kuş Kanadı Kalem Olsa” öykü Y sünde, 1910 yılında, Osmanlı Sarayı ve çevresinde geçen olaylar anlatılıyor. Saraylı Şehbal Hanım, 2. Abdülhamit zamanında hareme, on iki yaşında satılmış bir Gürcü kızı. Valide Sultan, cariyeleri arasına almıyor Şehbal’i. Çünkü Şehbal, padişahın ölen kızına çok benziyor. Hizmetçi sınıfına ayrılıyor bu yüzden. Padişahın dokuz kızından dördüne hizmet ediyor Şehbal. Padişahın kızı Refia Hanım’ın arabacısı da Giritli Akif Efendi. 2. Abdülhamit tahtan indirileceğini anlayınca Şehbal’i, Akif Efendiyle evlendirip kurtarmak istiyor. Bu nedenle, Akif ile Şehbal İzmir’e gidip sıradan bir eve yerleşip mutlu olarak yaşıyorlar. TARİHTEN KESİTLER “Kendi Halinde Bir Adamım Ben” adlı öyküde, Ermeni bir eczacının ve diğer Ermenilerin, Ermeni komitacıların baskılarından rahatsız oluşları, İzmir’i yurt bildikleri anlatılıyor. Yıl 1914, yer İzmir. Ermeni Kapril Bezciyan, kırk yedi yaşında ve Paris Eczanesi’nin sahibi. Türkiye Oteli’nde kalıyor eşi ve kızı İstanbul’a yakınlarının düğünü için gittiğinden. Komitacıların baskısını görüyor düşünde. Daha sonra bu düş gerçekleşiyor. Hınçak, Taşnak komitacılarının bildirileri dağıtılıyor. Bir gece iki zaptiye evini aramaya geliyor. Dersaadet’te, Halife’nin geçeceği yola bomba konuluyor. Bezciyan, sorgulanmak için karakola götürülüyor, azınlık olmanın acısını yaşıyor, İzmir Valisi kefil olunca ve suçsuz olduğu anlaşılınca serbest bırakılıyor. Bakkal Niko da tedirgin olaylardan. Eczanede buluşup dertleşiyorlar. Bezciyan, İzmir tutkunu olduğunu şöyle belirtiyor: “Hiçbir yere gitmeye niyetim yok ar tık. Ne Evropa ne Amerika. Hem suçlu değilim ki kaçayım dostlar... Kevork (hekim) haklı; Kafdağı’nın ötesindeki kavmin çocukları olsak da vatanımız burası... Komitacılar macera peşindeyse, beni sürükleyemezler...” (s.70) Kaldığı otelde, rakısını içeceğini düşünürken şunları söylüyor Bezciyan: “Oh be! Kordon’daki en gösterişli otel Kramer Palas bile bu zevki yaşatamaz bana... Birazdan yemeğim gelir...Küçük masayı camın önüne çekip de buzlu rakıdan iki yudum aldım mı, ne Taşnak yerimden kaldırabilir beni, ne de Hınçak... Senin koynunda doğdum güzel İzmir, yine senin koynunda öleceğim...” (s.71) “Arrivederci Smyrna”, “Cinderella” adlı öykülerde, azınlıkların aşkları, yaşantıları anlatılıyor. “Muhacirin Mahallesi” öyküsünde, Makedonya’da varlıklıyken, göç ederek İzmir’e yerleşen bir ailenin yoksulluğu yansıtılıyor. Yıl 1921, yer İzmir. Kurtuluş Savaşı sürüyor. Anlatıcı yaşlı kadın (Şadiye Hatun), Konak’tan Kadifekale’ye dağıtılan yemekten almak için yürüyerek gidip geliyor. Dokuz yıl önce Serez’den gelmişler. İzmir, üç yıldır işgal altında. Kocası Lütfullah Efendi ölmüş. Kızı Edibe’nin kocası Kutsi, göç yolunda ölüyor. Üç çocuğuyla kalıyor. Oğlu Nazif Çanakkale cephesinden mektup yazıyor, Mustafa Kemal’i anlatıyor, kurtuluşa inanıyor. Kuvayı Milliyeci oluyor, İnönü cephesinde savaşıyor. Şadiye Hatun, oğlu için kötü bir haber gelecek diye kaygılı. İnönü Zaferi’nin haberiyle seviniyorlar. Yazar, öykülerinde tarihten kesitler sunuyor. “Asri Bir Hanım” adlı öyküde, Faika Muhiddin’in istemediği bir erkekle (Nedim) evlendirilmesine gösterdiği tepki yansıtılırken, İzmir’e gelen temsillere ilgisi, evlenince eve kapatılacağı korkusu da anlatılıyor. “Cumhuriyet Balosu”nda, Cumhuriyet’in üçüncü kuruluş yıldönümünde yapılacak baloya katılmanın heyecanı, Cumhuriyet’e sahip çıkmanın coşkusu yansıtılıyor. Anlatıcı elli beş yaşında olan Şemseddin Bahri, Fransızca çevirmenliği yanında, liselerde öğretmenlik de yapıyor. Baloya kadınların tuvaletli, erkeklerin fraklı katılması nedeniyle hazırlık yapması gerekiyor. İzmir’in Yunan işgali sırasındaki direnişini anımsıyor. Şerif Bey’in korkarak cemiyetten çıkmasını, Hasan Tahsin’in ilk kurşunu atıp şehit oluşunu, Rum komşularından Anton ile eşi Vasilya’nın yardımseverliklerini, damatları Stelyo’nun hainliğini vb. düşünüyor. Bu düşüncelerle baloya hazırlanıyor. İNSAN SEVGİSİ “Ah Petersburg” adlı öykünün de ilginç bir konusu var. Çarlık dönemi Rusyası’nda başarılı bir bilim adamı olan Andrey’in öyküsü. Çar tarafından ödüllendirildiği için Çar’ı destekliyor. Bolşeviklerle arası iyi değil. Eşi Tatiana ve kızları Olga’yı alıp önce deniz yoluyla Sinop’a, oradan İstanbul’a kaçıyorlar. İstanbul’da Rusya’dan kaçan o kadar çok kişi var ki, onlar arasında barınamayacakları için İzmir’e yerleşiyorlar. Olga, İzmir’de Rum genci Angelos’a sevdalanıyor. İzmir’in işgal yılları. Türk Ordusu İzmir’e girince, Angelos’la birlikte Olga da kaçıyor Yunanistan’a. Evlenip Pire’de yaşıyorlar. Kızları Nadejda’yı İzmir’e getiriyor bir kez Olga. Sonra annesiyle babasının Pire’ye gelmelerini istiyor. Petersburg gibi seveceklerini düşünüyor orasını. Onlar ise İzmir’de yaşamayı seçiyorlar. Andrey, Atatürk’ü seviyor: “...Sarı Paşa... Gerçek o büyük adam... Kalır biz İzmir’de...” (s.125) diyor kızı Olga’ya. “Kandiyelizadeler” öyküsünde, Girit’ten göç eden ailenin İzmir’deki yaşantısına tanık oluyoruz. Anlatıcı seksen yaşında olan Hayreddin Türkmenoğlu’nun çocukluğunun geçtiği Girit’e özlemi, o yıllarda Yahudi kızı İzabel’e tutkunluğu vb. yansıtılıyor. “Radyomuz Olsaydı” öyküsünde, Kurtuluş Savaşı’nı yaşayıp 1939’lara gelen bir ailenin öyküsü var. Nezih Bayrak, Çanakkale gazisi. Atatürk’ün ölüm haberini duyunca dinlediği radyoyu parçalıyor, ağlıyor. Kızları Hilal, Munis’le nişanlı. İkinci Dünya Savaşı çıkmazsa, o yıl düğünleri yapılacak. Munis’in İstanbul’a ataması yapılınca Hilal de oraya gitmek zorunda kalacak. Ailesinden nasıl ayrılacağını, bu ansızın gelen ayrılığa nasıl dayanacağını düşünüyor. Yazar Selma Fındıklı, çok katmanlı, derinlikli öyküler yazıyor. Tarihten kesitler sunarken, olayları zamana uyarlıyor. Azınlıkların acılarını, sıkıntılarını, açmazlarını yansıtıyor. İnsan sevgisini öne çıkararak dünyamızı, insanlar arasında ayrım gözetilmeksizin yaşanılası bir yer olarak özümsüyor. ? İmbatta Karanfil Kokusu/ Selma Fındıklı/ Remzi Kitabevi/ Ağustos 2007/ 3. Basım/ 160 s. KİTAP SAYI Selma Fındıklı ? SAYFA 26 CUMHURİYET 921
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle