29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ayla Yazgan'dan 'Hem İçinden Hem de Dışından Baktım' Bir ‘gurbetçi göçmen’in anıları Ayla Yazgan anılarını aktardığı “Hem İçinden Hem de Dışından Baktım” adlı yapıt, ülkemizin bugünlere nasıl getirildiğini bütün çıplaklığıyla göz önüne seriyor. Yazgan 1968 kuşağından... 12 Mart öncesinde ve sonrasında Ankara'da yaşanan olayların birinci dereceden tanığı. Çünkü eşi fotoğraf sanatçısı Abdi Yazgan TİP içinde gecegündüz çalışan önemli bir isim. Hem Kızılay'da bulunan stüdyosu hem de evi, sol çevrelerde tanınan isimlerin uğrak yeri. Gecegündüz saatlerce süren tartışmalar ve çalışmalara, konuşmalara birebir tanık olmuş Ayla Yazgan ve o yıllarda yaşadığı acı tatlı olayları ve çektiği sıkıntıları anlatmış yapıtında... tinden Prangalar Eskittim' şiir kitabı başta olmak üzere birçok yerde kullanmıştı.” Ayla Yazgan bazen de Dil Tarih Felsefe bölümünden arkadaşı Veysel Öngören'le Kızılay'daki Sanat Severler Derneği'ne uğrar. Çok kez Turgut Uyar ve Cemal Süreya oradadır. Zaman zaman İstanbul'dan Edip Cansever aralarına katılır. Şiir ve sanat üzerine tartışmalar yapılır... O yıllarda Ankara'nın “Kültür yaşamında en önemli rol oynayan yerlerden birisi de Erdal Öz'ün sahip olduğu Sergi Kitabevi'ydi. Güzel, seçkin bir kitap zevkinin yanı sıra solun uğrak yeri olması bakımından da önemliydi o küçük kitabevi. Erdal orayı dişiyle tırnağıyla çalışarak kurmuştu. Çok kez onu postaneden koca bir kitap paketini yüklenmiş gelirken görebilirdiniz.” (S.16) “Daha sonraki yıllarda özellikle İsveç'ten Türkiye'ye gittiğim zamanlarda Remzi İnanç'ın Erdal'ın polis baskısı sonucu kitabevini kapatıp İstanbul'a taşınmasından sonra ondan boşalan yeri doldurduğunu görecektim...” (S.17) İKİ AİLE... Kitapta iki aileden sık söz ediliyor; Erdal Öz ve eşi Ülkü Hanım, Zülfü Livaneli ve eşi Ülker Hanım... “Abdi ve Erdal iki eski ve yakın dosttu. Biz evlenirken Abdi ve Ülkü bir anlamda Abdi'nin ailesi olmak görevini üstlenmişlerdir. Erdal hem beni babamdan istemiş hem de Abdi'nin nikâh şahitliğini yapmıştır.” (S.19) Bir süre sonra TİP'de kazanlar kaynatılmaya başlar, Mihri Belli'nin “Milli Demokratik Devrim” tezini savunan Vahap Erdoğdu TİP'den atılır, doğal olarak onunla yakın arkadaş olan Abdi de... Oysa Abdi, Mehmet Ali Bey'i çok severdi” (S.20) Zülfü Livaneli ve eşi Ülker Hanım çok konukseverdirler, evleri insanla dolup taşmaktadır. Vasıf Öngören, Ataol ve Necmiye Behramoğlu, Zülfü'nün ortağı ve çevirmeni Alp Öktem ve karısı Nazlı Öktem. Hasan Cemal, TİP Trabzon İl Örgütü Başkanı Atilla Aşut uğrayanlar arasındadır. Daha sonra İsveç'te Alp Öktem'le karşılaşırlar. “Alp'in başlangıçta yabancısı olduğumuz İsveç'te çok yardımını gördük. Zülfü 'Bir Kedi...' romanında kahramanı yaptığı Alp'e çok haksız davrandı. Ondan yola çıkarak çizdiği karakter çok abartılıydı.” (S.25) Birçok gece ya Zülfü'lerin ya da Abdi'lerin evinde sabahlara kadar saz çalınır ve Zülfü türkülerini söyler. Ayla Yazgan o günlerin havasını anlatması açısından çok önemli bir anıyı anlatıyor: “Bir gün sol içerikli bir toplantı dönüşü çok heyecanlı olan Abdi'yle Zülfü yolda birbirlerine sormuşlar 'Karılarımız mı? Devrim mi?' Yanıt ikisi için de devrim olmuş. Zülfü eve gelince pişman olmuş ve Ülker'e o konuşmayı anlatarak özür dilemiş.” (S.26) Vasıf Öngören altmışların sonlarında KİTAP SAYI ? Erdal ATICI ürkiye'nin yakın tarihini doğru dürüst bilmeyenler 22 Temmuz 2007 seçimleri sonunda gelinen noktaya çok şaşırdılar. Oysa yıllardır dincilere göz kırpıp oy avcılığı yapan sağ politikacılar, Atatürk devrimlerinin altının oyulmasına bilinçli bilinçsiz göz yumuyorlardı. 1940'lı yıllarda solcular için sürek avları başlatıp yakaladıklarını “Sansaryan Han”da işkencelerden geçirenler, Türkiye'yi sol tarafı güdük bir demokrasiye götürmüşlerdi. Özellikle, çok partili sisteme geçilince tarikatların da desteğini alarak iktidar olan Demokrat Parti, devrim karşıtlarının çalışmalarına destek verip, aydınlara, solculara bu dünyayı dar etti! O günlerden bugüne Türkiye'de gerçek aydın olmak, antiemperyalist olmak, solcu olmak en tehlikeli işlerden biridir! Çünkü yakın tarihimiz; gericiliğe, emperyalizme ve faşizme karşı dik duran birçok aydının alçakça öldürüldüğüne tanıktır. İşte onlardan biri, Hıfzı Topuz'un “Başın Öne Eğilmesin” adlı yapıtında anlattığı Sabahattin Ali'dir. Sabahattin Ali, Türkiye'de yaşadığı baskıya dayaSAYFA 4 T namayıp Bulgaristan'a kaçmak isterken Istranca Dağları’nda öldürülmüştür. Cinayetin üstündeki karanlık, bugün bile aydınlatıl(a)mamıştır... Yine, Orhan Tüleylioğlu'nun Umag Yayınları’ndan çıkan “Babam Neden Öldürüldü Anne” adlı yapıtında aydınlanma yolunda öldürülen o güzel insanların öyküsü anlatılır. Orhan dostumuz, yurtseverliğin bedelini yaşamıyla ödeyenlerin yakınlarını konuşturmuş, anlatılanları unutulmamak üzere belleğimize kazımıştır... Ayla Yazgan'ın anılarını kaleme aldığı “Hem İçinden Hem De Dışından Baktım” adlı yapıt da, ülkemizin bugünlere nasıl getirildiğini bütün çıplaklığıyla göz önüne serebilecek bir yapıt.... ÇEKİLEN SIKINTILAR Ayla Yazgan 1968 kuşağından... 12 Mart öncesinde ve sonrasında Ankara'da yaşanan olayların birinci dereceden tanığı. Çünkü eşi fotoğraf sanatçısı Abdi Yazgan (Foto Abdi Yazgan). TİP içinde gece gündüz çalışan önemli bir isim. Hem Kızılay'da bulunan stüdyosu hem de evi, sol çevrelerde tanınan isimlerin uğrak yeri. Gece gündüz saatlerce süren tartışmalar ve çalışmalara, konuşmalara birebir tanık olmuş Ayla Yazgan ve o yıllarda yaşadığı acı tatlı olayları ve çektiği sıkıntıları anlatmış yapıtında... Ayla Yazgan, üniversiteyi okurken Abdi Bey’le evlenmiş. Evliliğinin ilk günleri için şöyle diyor: “Abdi parti toplantısı olmadığı akşamlar (İlçe örgütü başkanıydı, cumartesi pazar köylere gider, propaganda yapar, parti bildirilerini dağıtırdı.) meyhaneye, meyhanede değilse arkadaşları eve gelirdi.” (S.5) Sümer Sokak’taki küçücük evlerine en çok uğrayanlardan biri de şair Ahmed Arif'tir. Ahmed Arif'le ilgili ilginç anılara yer veriliyor kitapta... “Ahmed Arif, Erdal Öz'ün o zamanki eşi Ülkü'yle beni çok severdi... Abdi içeri alındığında artık kimselerin kapımızdan adım atmadığı o dönemde çok kez akşamları uğrar, gelirken hale uğrayıp aldığı meyvelerden bir kısmını bana bırakırdı.” Ahmet Arif'le ilgili bir başka anı: “Ahmed Arif her zaman kendisi olan, yapmacıklıklara çok sinirlenen bir insandı. Abdi'ye çektirdiği bir resimde, yanağındaki Antep çıbanını göremeyince onun rötuşla kaldırıldığını anlamış, rötuşsuz yeni bir resim istemişti. Abdi'nin sonradan çektiği o çıbanın göründüğü resmini çok sevmiş 'Hasre ? CUMHURİYET 921
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle