22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? “Çünkü devlet büyüktü. Onun büyük silahları, büyük adamları vardı. Bana gereksinimi yoktu. Halkın, yurttaşın sana, bana gereksinimi daha çoktu. Daha sonraları insanın da yanına, börtü böceğin de yanına koşmak huyu geldi, girdi bana, içime, çıkaramıyorum.” 'HAYIR'LI DAVALAR Özay'ın kitabında yer verdiği ve ağzını hayır'a açtığı davaları arasında “hayırlı” olmayan dava yok. Zira davalarında hedefi hep en yukarıda tutuyor ve kararlar bir şekilde müvekkillerinin kişisel haklarının ötesinde kamu yararına da yöneliyor. Anayasaya aykırılık itirazında bulunduğu iki maddeyi anarsak meramımız anlaşılacak. İlki mülga Medeni Kanun'un, kadın hakları yönünden utanç verici maddelerinden biri olan “Karının meslek ve sanatı” başlığını taşıyan 159. maddesi. Madde, kadının çalışmasını kocanın iznine bağlıyor, kocanın izin vermemesi durumunda mahkemeye müracaatla bu izni almanın koşullarını düzenliyordu. 1990 yılında bu madde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilirken, iptal sürecini başlatan imzalar Av. Senih Özay ve Av. Kemal Yücel'e aitti. Diyeceksiniz ki pek çok madde Anayasa Mahkemesi'ne taşınıyor, bunun özelliği nerede? Sanırız özellik şu satırlarda kendini belli eden sevinçte saklı: “Nihayetinde kadınların çalışmak için kocalarından izin almasını öngören bu çağdışı maddeyi hukuk hayatından silmeyi başardık. Milyarlarca yıl süren mücadelelerinde bir adım daha attık.” Fuhşu meslek edinen kadının kaçırılma ve ırzına geçilmesine ceza indirimi öngören mülga Türk Ceza Kanunu'nun 438. maddesi de Özay tarafından Anayasa Mahkemesi'ne taşınır. Mahkeme bu itirazı reddeder, ama konu davanın basında yer alması sayesinde kadın parlamenterlerin gündemine girer ve bu ayıbı silme onuru TBMM'ye ait olur. Kitabın ilk yarısında başka hayır'lar da var: DGM'ler, Yeşiller Partisi, düşünce suçu müzesi, ceza yargılamasında çapraz sorgu, anayasada yer alan/ almayan temel insan haklarının tümünün hayata geçirilmesi, Kardak Krizi, savunma hakkının sınırları ve daha pek çok konuda insan ve çevreden yana hayır'lar… BERGAMA DAVASI Kitabın ikinci ve ana ekseni ise siyanür liçi (siyanür yöntemi) ile altın üretilmesine karşı, Bergamalı köylülerin çevreci avukatlarla (İzmir Çevre Hareketi) ve sivil toplum örgütlerinin dayanışmasıyla gösterdiği direniş. Bu süreç, kitapta en başından bugüne dek, gerektiği yerlerde dilekçe ve karar örneklerine de yer verilerek anlatılıyor. Özay kitabında, her fırsatta Bergama sürecinin “toplumsal hareket” yönüne vurgu yapıyor. Bu anlamda, sivil itaatsizlik olgusu kitapta hem kuramsal, hem de uygulama yöntemleriyle canlı biçimde işleniyor. Özay, bugün gelinen noktada, tüm dünyadan baroların Bergama'ya geleceğini, köylülerle karşılıklı hukuk dersleri çıkaracaklarını, bu sürecin üniversitelerde ders olarak okutulacağını öngörüyor. Bu öngörü temelsiz değil. Bergamalıların kullandığı pek çok yöntem (mahkeme kararını uygulatmak için dört bini aşkın köylünün nüfus sayımında kendini saydırmaması vb.) sivil itaatsizlik literatü Senih Özay'ın, İnsan ve doğa sevgisi kitabın her satırına sinmiş. “Hukuk yaparken” temel araçları ise paylaşma, düş gücü, yaratıcılık ve en ciddi anlarda bile kaybolmayan mizah duygusu. rüne girmiş durumda. Dahası küresel sermayeye karşı, hukuksal başarı kazanmış bir toplumsal hareket söz konusu ki şu anda dünyada eşi pek az. Ancak yargı süreci kitapta, hareketin analizinden daha ayrıntılı biçimde ele alınıyor. Bergama Ovacık Altın Madeni’nin işletilmesi için verilen izin ve ruhsatların iptal edildiği davalar kitapta geniş yer tutuyor. Bir de tabii, kararı uygulamayarak apaçık anayasal suç işleyen dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ve bakanlarının köylülere tazminat ödemeye mahkum edildikleri hukuk davası. Tüm bu davaların önemli dilekçe ve kararları kitapta yer alıyor. Dilekçelerdeki içerik, bilim ve yaşamla alışveriş halinde. Bu yönüyle hukukçu olmayanların da zevk alacağı metinler söz konusu. Aynı zamanda etkili ki, davaların neredeyse tümü kazanılmış. Ayrıca karar metinlerinden, özellikle çevre hukukuyla ilgilenenlerin emsal olarak yararlanması mümkün. Yargının yurttaşa güven veren kararları söz konusu. İLHAM VERİCİ BİR KİTAP “Ağzımı Hayır'a Açtığım Anılarım” heyecan ve ilham verici bir kitap. Yaşadığımız dünyada bir amacımızın olması halinde, neler yapabileceğimizin somut örnekleriyle dolu. İnsan ve doğa sevgisi kitabın her satırına sinmiş. Senih Özay'ın “hukuk yaparken” temel araçları ise paylaşma, düş gücü, yaratıcılık ve en ciddi anlarda bile kaybolmayan mizah duygusu. Bergama'daysa onca karara rağmen siyanürle altın üretimi hâlâ devam ediyor. Bu nedenle sadece, yargı kararlarının uygulandığı uygar bir ülkede yaşamanın önemini kavramak için bile “Anılarım… Ağzımı Hayır'a Açtığım Davalarım”ı okumakta yarar var: Siyanürlü altına direniş sürüyor…(3) ? Anılarım… Ağzımı Hayır'a Açtığım Davalarım / Senih Özay / Aşina Kitaplar / 248 s. 1. Milliyet 01/06/2007, “Bergama altın madeni sorunu tartışılacak” 2. İki önemli kitap unutulmamalı: Üstün Bilge Reinart, Biz Toprağı Bilirik! Bergama Köylüleri Anlatıyor, Metis Yay. 2003; Sefa Taşkın, Siyanürcü Ahtapot, Sel Yay. 1998. 3. Son olarak İnay köylülerinin ve çevrecilerin çabası sonucu, siyanürle altın üreten Uşak Eşme'deki Kışladağ Madeni, Danıştay'ın yürütmenin durdurulması kararı uyarınca kapatıldı. Kazdağları'na (İda) yönelik siyanür tehdidine karşı ise Çanakkaleliler harekete geçmiş durumdalar. 921 SAYFA 15 CUMHURİYET KİTAP SAYI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle