Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Patrick Süskind'in 'Koku'sundan sonra yeni bir 'Koku' ‘Kitaplar yazarlarına karşın sihirli varlıklardır’ Yayımlandığı tüm ülkelerde okurlardan, eleştirmenlerden çok iyi notlar alan 'Koku', şimdi de Alev Bulut’un çevirisiyle Türkçede. Radhika Jha ile romanını konuştuk. ? Gökçe Ateş AYTUĞ oku, İsrail’den Japonya’ya kadar pek çok ülkede yayımlandı. Bildiğim kadarıyla Hint edebiyatı dünyada yeni yeni tanınıyor. Çağdaş dünya edebiyatında adı geçen Hint yazar çok az. Sizce bunun sebebi nedir ve romanınızın diğerlerinin arasında fark edilip bu kadar çok dile çevrilmiş olmasını neye bağlıyorsunuz? Hint edebiyatının ciddiye alınmamasının pek çok nedeni var; çok fazla dile getirilmeyen iki nedenden biri Hint edebiyatında romanın yeni olması. Örneğin şiirin tarihi, romana göre binlerce yıl önceye uzanıyor. Roman, tarihi bir kırılma noktasında, yani toplumlar hızla değişmeye başladığında ve eğitimli bir orta sınıf olan sanayinin çocukları doğduğunda ortaya çıktı. Bu elbette ki zaman aldı. Hindistan’daysa bu süreç bağımsızlıktan sonra başladı; 1980’lerde Vikram Seth, Amitav Ghosh ve Salman Rüsdi’nin öncülüğünde. Hint edebiyatı büyük zorluklarla karşılaştı ve hâlâ karşılaşmakta. Dar bir açıdan bakıldığında, bu, ülkenin çok büyük, çok karmaşık ve 1990’lara kadar kapalı bir yapısı K olmasından kaynaklanıyor. Ciddiye alınmamasının ikinci nedeniyse, Hindistan’ın her zaman Batı tarafından "egzotik öteki"; yılan oynatıcıların, fillerin ve folklorik dansın ülkesi olarak görülmesi. Bu şekilde değerlendirilen bir ülkenin yazarları nasıl ciddiye alınabilir ki? Özellikle de, çok sayıda insan İngilizce yazmayı tercih ederken. Öbür Hint kitaplarıyla karşılaştırıldığında, benim kitabım aileleri değil, bireyi ve bireyin var oluş sorunlarını yalnızlığını, ilişkilerini, başka bir topluma ayak uydurma çabalarını ele alıyor. Bu konuda tamamıyla hatalı da olabilirim ama kitaplar yazarlarına karşın sihirli varlıklar. Bu kadar etkili olmalarının nedeni iyi bir kitabın çok farklı açıdan okunabilecek olması. Belki de Koku bu nedenle pek çok dile çevrildi. Peki, siz neden kitabınızı İngilizce yazmayı tercih ettiniz? Bunun sonucunda ortaya çıkan çokkültürlülük bir yazar için sorun yaratıyor mu? İki ya da üç dilde yazabilmeyi isterdim! İngilizce konuşmak zorundaydım, çünkü annem ve babam Hindistan’ın iki farklı bölgesinden geliyor ve bu nedenle de iki farklı dil konuşuyorlardı. Sonuç olarak birbirleriyle İngilizce konuşmayı seçtiler çünkü onlar için İngilizce tarafsız bir dildi. Benimle kendi anadilleriyle konuşuyorlardı ama ben daha dört yaşındayken İngilizceyi kaptım ve İngilizce cevap vermeye başladım, onlarla eşit olmak istiyordum. İşte İngilizcenin birinci dilim olmasının hikâyesi bu. İki farklı kültürden gelen Hint arasındaki aşk ilişkisi! Sorun mu? Bence İngilizce yazmanın sorundan çok, avantajı var. Çevirmenlik Hindistan hükümeti tarafından teşvik edilmediği için Hint dillerinin etkinliği azaldı. Bu bağlamda çoğu Hint için İngilizce bilmek dünyaya açılan bir kapı gibi. İngilizce yoluyla insanlar sadece İngilizce yazan yazarları değil, öbür dillerden yazarları da tanıyabiliyor. Örneğin, beni etkileyen Orhan Pamuk’u ya da Haruki Murakami’yi. KOKU’NUN TOHUMU... İngiliz kültürünün geçen zamanlardan bugüne etkisini sürdürdüğü Hindistan’da yazarların dünyaya açılan kapılarından biri İngiltere. Siz İngiltere’ye gitmeyip, Fransa’da yaşıyorsunuz. Bunun özel nedenleri var mı ve bu seçiminizin yazdıklarınızın üstündeki etkileri neler? Yedi aylığına değişim öğrencisi olarak Paris’e gittim. 19 yaşındaydım, o zamanlar bir yazar olacağımı bilmiyordum. Paris beni çok etkiledi çünkü kentsel yapısı yoğun olarak hissediliyordu. ("Kent"i sokaklarında tarihin birçok katmanının kesiştiği, mağazaların ve yaşam alanların iç içe geçtiği ve dolayısıyla da insanların her zaman sokaklarda olduğu ve farklı yapılardaki insanların sürekli olarak yakın ilişkiye girdiği bir yer olarak görüyorum.) Hiçbir zaman İngiltere’ye gitmek istemedim çünkü Hindistan’da yeteri kadar İngiltere gördüm, zaten 6–7 yaşlarındayken bir seneliğine orada yaşamıştım. Orada mutlu anılarım yok. O zamanlar İngiltere henüz çokkültürlü değildi. Bana sen bir Hintlisin ve iğrenç kokuyorsun demişlerdi. Kendimi kötü ve karmakarışık hissetmiştim, belki de KİTAP SAYI 852 Radhika Jha uzun yıllar Paris’te yaşadıktan sonra Hindistan’a dönmüş; kitaplarını İngilizce yazıyor. Tüm bunların sonucunda ortaya çıkan çok kültürlülük elbette yazısına da yansıyor. ? SAYFA 12 CUMHURİYET