19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada İnandırıcı olmayan bir yorum. AKP anayasa paketi sanki 1982 Anayasası’nı tümüyle değiştiriyormuş gibi konuşuyor Başbakan! Sormak lazım: AKP paketi 12 Eylül yasasının hangi maddelerini kaldırıyor, yerine daha demokratik diyebileceğimiz hangi maddeleri getiriyor? AKP Anayasası, 12 Eylül Anayasası’nı aratacak içerikte. Cumhurbaşkanının yetkileri azalacağına artıyor. Çankaya siyasallaşıyor. Yargı daha bağımsız duruma getirileceğine, siyasal iktidarın emrine girmesini sağlayan düzenlemeler yer alıyor. Adalet bakanının, Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu’ndaki etkisi genişletiliyor. Hatta bakanı yargıya yön verecek konuma getiriyor. Oysa yolsuzlukları önleyeceği vaadi ile 8 yıl önce iktidara gelen AKP, öncelikle milletvekillerini koruyan dokunulmazlık zırhına dokunmuyor. Başbakan bu paketle yeni bir anayasaya gereksinilmediğini duyurmak mı istiyor... Yoksa, kafasından bir türlü atamadığı anayasanın değiştirilemez, değiştirilmesi önerilemez ilk dört maddesini de ilk fırsatta kaldırmaya yol açtığı için mi böyle konuşuyor? İzlediği siyaset mantığı kimi gerçeklere ters düşüyor. Barış ve Demokrasi (Kürt) Partisi ile MHP’yi ağır biçimde eleştiren son grup konuşmasında “onlarla görüşmenin teröre destek olacağını” söyleyecek kadar ileri aşamada saldırılar içeriyor. Saldırıların ilginç bir yanı var: MHP tabanının referandumda evet oyu kullanacağından kuşku duymadığını söylerken herhalde cebinde saydığı BDP tabanından söz edemiyor. Başbakan’ın bu değerlendirmesini yanıtlayan MHP lideri Devlet Bahçeli; “yüreğinde millet sevgisi olan hiçbir arkadaşının 7.5 yıldır milliyetçi kadrolara her görevde, en az ihtilal hükümeti kadar kan kusturanlara inanmayacağını” söylüyor. Giderek muhalefet sesini yükselten CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ise bir başka konuda Başbakan’a hodri meydan diyor: “Dokunulmazlıkları kaldırmak için referanduma gidelim. Var mısın?” Kılıçdaroğlu’nun Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile ilgili cümleleri ise -nedense- biri dışında gazetelerde, TV haber bültenlerinde yer almadı. Oysa Kılıçdaroğlu; örneğin din istismarının tipik bir göstergesi olan Mavi Marmara olayında iktidarın izlediği ikiyüzlü politikayı parlamento kürsüsünden, üstelik Meclis TV’den canlı yayımlanan grup konuşmasında açıkladı. Şöyle diyor: “Estiler gürlediler, kıyamet kopardılar da ne oldu? Hiçbir şey elde edemedi, ölenlerin kanları yerde kaldı. Ölenlerin cenazelerini getirdik diye böbürleniyorlar, o da Amerika devreye girdiği için getirildi. Ahmet Davutoğlu TBMM’de 550 milletvekilinin gözlerinin içine bakarak doğruları söylemedi. BM Güvenlik Güvenlik Konseyi’nin kınama kararı aldığını söyledi. Bir Dışişleri bakanı parlamentoya doğruları söylemezse, o Dışişleri bakanına nasıl güveneceksiniz? Dışişleri Bakanı sözde entelektüel birikimi olan, kitap yazan biri. O zaman yazdığı kitaplara da kuşkuyla bakacağız. Onun aldığı eğitime de kuşkuyla bakacağız. Ahlaki değerleri gelişmemiş bir Dışişleri bakanı 21. yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti’nde Dışişleri Bakanlığı yapabilir mi?” Yapabilir Kılıçdaroğlu. Zira Türkiye Cumhuriyeti RTE Cumhuriyeti diye tanımlanacak bir yolda ilerliyor. Anayasa paketinde yargıyı iktidar emrine almakta ısrarcı olmasını başka nasıl yorumlayabilirsiniz? Sekiz yıldır tek başına iktidarda. Sekiz yıldır belki seksen kez terörle mücadeleye yeni öğeler katmakla meşgul ama sekiz yıldır terör azalmıyor, çoğalıyor. Bulduğu son çare şu: -Önceki gün görüştüğü DSP liderine- terörle mücadele edecek “özel ordu kuracağını” açıklamış. Ne zaman, ne kadar, nasıl? Herhalde bugün yarın açıklanır. Özel ordu yeni bir önlem. Terörle sıkı mücadele ediliyor havasını basmak için bir süre konuşulacak bir konu. Lakin kimi iktidara yakın kalemler uygulanmaya başlanacağı söylenen diğer önlemlerle 1990’lara geriye dönüldüğünü yazıyor. Yollara arama noktaları, barikatlar kurmak gibi eski model önlemler… Yalanlanmadı; hükümet azılı 248 teröristin derdest edilip Türkiye’ye teslim edilmesini ABD’den, Irak hükümetinden ve Barzani’den istedi. İktidarın dostluğu pekiştirdiği, özel bölgesini kalkındırmak için seferber olduğu Barzani’den beklediğimiz yanıt geldi: Bizde 248 terörist yok! Hükümet, işte böyle böyle terörle mücadelede bir arpa boyu yol almadığımızı kanıtlıyor. Tabii hükümetin çaresizliğini de... SAYFA 15 TEMMUZ 2010 PERŞEMBECUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 15 Temmuz Oslo Y 25 Helsinki Y 27 Stockholm Y 27 Londra Y 20 AmsterdamY 21 Brüksel Y 22 Paris PB 23 Bonn PB 27 Münih PB 34 Berlin Y 31 BudapeştePB 33 Madrid A 32 Viyana Y 32 Belgrad PB 31 Sofya Y 26 Roma B 28 Atina B 30 Zürih Y 26 Moskova B 32 Aşkabat B 33 Taşkent B 38 Bakû PB 30 Bişkek PB 31 Tiflis Y 34 Kahire B 35 Şam B 35 İstanbul Y 29 Edirne Y 30 Kocaeli Y 29 Çanakkale PB 32 İzmir B 34 Manisa B 36 Denizli B 36 Zonguldak Y 26 Sinop Y 26 Samsun Y 28 Trabzon Y 27 Giresun Y 27 Ankara PB 33 Eskişehir PB 30 Konya B 30 Sıvas PB 30 Antalya B 31 Adana PB 34 Mersin PB 33 Diyarbakır B 41 Şanlıurfa B 40 Mardin B 37 Siirt B 38 Hakkâri B 33 Van Y 26 Kars Y 25 Ülkemizin ku- zey ve doğu ke- simleri parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın ku- zey ve doğusu, Karadeniz ile Er- zurum, Ardahan, Kars, Ağrı, Van, Iğdır ve Çankırı sağanak ve gök gürültülü sağa- nak, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Ahmet Davutoğlu İsrail baskõnõnõn soruşturulmasõ için ‘Uluslararasõ Komisyon’ kurulacağõ sinyalini verdi BM devreye girecekUTKU ÇAKIRÖZER LİZBON - Dõşişleri Bakanõ Ahmet Davutoğlu, İsrail tarafõndan Mavi Marmara gemisine düzenlenen bas- kõnõn soruşturulmasõ için BM Genel Sekreteri’nin inisiyatifiyle bir ulus- lararasõ komisyon kurulmasõ yönünde kõsa süre içinde bir adõm atõlmasõnõ beklediklerini açõkladõ. Davutoğlu AB Dõşişleri Yüksek temsilcisi Cat- herine Ashton ile İran’õn nükleer müzakerecisi Said Celili’nin bir ara- ya gelmesini sağlamak için İran Dõş- işleri Bakanõ Manuçehr Muttaki ile de Lizbon’da görüştü. ABD Dõşişleri Bakanõ Hillary Clin- ton ve AB Dõşişleri Yüksek Temsil- cisi Catherine Ashton’un, BM Gü- venlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ve Almanya’dan olşan “P5 artı 1” gru- bu ile İran arasõnda müzakerelerin de- vamõ için Türkiye’nin desteğini iste- diğini açõklayan Davutoğlu, bu yön- de çaba göstermeye devam edecekle- rini belirtti. Davutoğlu Ashton ile İran’õn nükleer müzakerecisi Said Celili’nin bir araya gelmesini sağla- mak için Lizbon’da bulunan İran Dõş- işleri Bakanõ Manuçehr Mutteki ile de görüşeceğini açõkladõ. Davutoğlu, Lizbon’daki temaslarõnõn ardõndan akşam Muttaki ile bir araya geldi. Portekiz’e resmi ziyarette bulunan Davutoğlu, beraberindeki gazeteci- lere Mavi Marmara baskõnõ, Clinton ile telefon görüşmesi, İran ve AB konu- larõnda şu değerlendirmeleri yaptõ: Komisyon sinyali ABD Dõşişleri Bakanõ Hillary Clin- ton ve BM Genel Sekreteri Ban Ki- mun ile hafta başõnda yaptõğõ görüş- meler sonrasõnda, İsrail’in Mavi Mar- mara gemisine düzenlediği askeri operasyonun soruşturulmasõ için BM Genel Sekreteri’ne bağlõ uluslararasõ bir komisyon kurulmasõ konusunda ilerleme kaydedildiğini açõklayan Da- vutoğlu, “Önümüzdeki günlerde, haftalar değil günler diyorum, ulus- lararası komisyon konusunda ge- lişme bekliyoruz” dedi. Davutoğlu İsrail’den özür ve taz- minat talepleri konusunda kurulacak bu komisyonun çalõşmasõnõn sonucu- nun bekleneceğini belirterek, “Ko- misyon her halükârda oluşacak. Çıksın araştırsın, olayın sorumluları konusunda sonuca ulaşsın... Bu or- taya çıkarsa özür ve tazminat da gündeme gelir” dedi. Davutoğlu İs- rail’in Türkiye’nin taleplerini kabul et- memesi durumunda ilişkilerin düzel- meyeceğini ve müeyyide uygulana- cağõnõ da yineledi. Önceki gün AB Dõşişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ile yap- tõğõ görüşmede AB yetkilisine “‘Tür- kiye’yi kaybediyor muyuz?’ gibi so- ruların ittifak ruhuna aykırı oldu- ğu” mesajõnõ verdiğini belirten Da- vutoğlu, şöyle devam etti: “Böyle diyenler Türkiye’yi ‘Biz’ kavramı içinde görmüyor demektir. O biz kavramı içinde, Batı ittifa- kında yer alma hakkına sahip tek ülke tanımlanacaksa o, Soğuk Sa- vaş’ta büyük çaba harcayan Tür- kiye’dir. Herhangi bir ülkenin, ‘Türkiye’yi kim kaybetti?’ sorusu sormasını ittifak bilincine aykırı sayarız. Biz, bulunan ya da kaybe- dilen bir nesne değiliz. Türkiye, başlı başına dış politika öznesidir. Kendinize Batı ittifakı deyip sonra kaybediyor muyuz diyorsanız Tür- kiye dışarıdadır” dedi. AB’den İran talebi AB Temsilcisi Ashton ile İran’õn nükleer programõnõ da konuştuklarõnõ kaydeden Davutoğlu, “Kendisi BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyele- ri ile Almanya’dan oluşan ‘P5 artı 1’ grubunun da temsilcisi. İran ile diyalog konunda Türkiye’nin des- teğini istedi. İran’ın nükleer müza- kerecisi Said Celili’nin, Ashton’un daha önce gönderdiği mektuba ce- vap vermesinde Türkiye teşvik edi- ci rol oynadı. Celili, ‘Eylül ayõnda gö- rüşmeye hazõrõz’ demişti. Şimdi, Ashton da bir mektup gönderecek. Görüşmeye sıcak bakıyor. Yar- dımcı olmamızı istedi” dedi. Mükemmel görüşme ABD Dõşişleri Bakanõ Clinton ile ‘mükemmel’ bir telefon görüşmesi yaptõğõnõ kaydeden Davutoğlu, gö- rüşmede İran meselesinin ele alõndõ- ğõnõ belirterk şunlarõ söyledi: “Clin- ton, İran konusunda bizi takdir et- tiğini söyledi. Burada iki süreç var. Biri Viyana Grubu süreci. Bu, uran- yum takası ile ilgili. Bizim yaptığı- mız Tahran Anlaşması güven artı- rıcı önlemdir. Diğeri ise kalıcı çözüm için yürüyen P5 artı 1 süreci ve Ash- ton-Celili görüşmesi. Clinton, Celi- li-Ashton görüşmesinin bir an önce gerçekleşmesi için destek vermemizi istedi. Önceliğinin Celili-Ashton gö- rüşmesi olduğunu söyledi ve ‘Asõl kalõcõ çözüme odaklanalõm’ dedi.” Mutteki ile buluşma ABD ve AB’nin önem verdiği Ash- ton-Celili görüşmesinin Eylül ayõ içinde gerçekleşmesi için Türkiye’nin çaba göstermeye devam edeceğini vurgulayan Davutoğlu, “Benim gibi İran Dışişleri Bakanı Mutteki de Lizbon’da. Programlarımız uygun olursa bir görüşme yapacağım. Önemli olan İran ile P5 artı 1 top- lantısının yapılarak sürecin bir an önce başlaması. Tansiyonun düş- mesini ve ilerleme sağlandığında yaptırımların kalkmasını istiyoruz” dedi. Davutoğlu, bu açõklamalarõn ar- dõndan Muttaki ile bir araya gelerek konunun ayrõntõlarõnõ masaya yatõrdõ. ‘Kimse bizi dışlayamaz’ Clinton görüşmesi sonrasõnda ku- lislere yayõlan “Türkiye sürecin dı- şında bırakılıyor” iddialarõna da tep- ki gösteren Davutoğlu, “Bizim milli çıkarlarımızı etkileyen her sürecin içinde oluruz ve kimse bize ‘Süreç dõ- şõnda kalõn’ diyemez” dedi. ‘Yaptırıma uyacağız’ Davutoğlu, İran hakkõnda alõnan BM Güvenlik Konseyi kararõna Tür- kiye’nin uyup uymayacağõ konusun- daki soruya, “Kararın ne olduğunu herkes biliyor. BM Şartı’nın 7. maddesine göre bu çok açık bir ko- nu ve zorunluluk. Bunun tartışılan bir yanı yok. Şu anda tartıştığımız konu, diplomatik sürecin nasıl işle- tileceği” yanõtõnõ verdi. Şinal ifadesini değiştirdi Cumhuriyet’e molotof atılmasına ilişkin davada yargılanan Bedirhan Şinal, mahkeme heyetine bir mektup göndererek saldırıyı üstlendi ve tek başına düzenlediğini belirtti İstanbul Haber Servisi - İstanbul 12. Ağõr Ceza Mahkemesi’nde görülen ga- zetemize molotoflu saldõrõ davasõnda şok bir gelişme yaşandõ. Davanõn tutuk- lu sanõğõ Bedirhan Şinal, mahkeme he- yetine bir mektup gönderdi. Şinal mek- tubunda diğer sanõklarõn saldõrõ ile ala- kasõ olmadõğõnõ açõkladõ. Savcõlõğa verdiği ek ifadesinde ve da- ha önceki duruşmalarda molotoflu sal- dõrõyõ davanõn sanõklarõndan Murat Aplak, Fatih Derdiyok ve Boğaç Ka- an Murathan ile planlayõp, gerçekleş- tirdiklerini belirten Şinal, mektubunda bu ifadelerini yalanladõ. Şinal mektu- bunda şunlarõ kaydetti: “Bu olay ile Murat Aplak, Fatih Derdiyok ve Bo- ğaç Kaan Murathan’ın ilgisi yoktur. Fatih ve Murat’ın tek suçu olaydan önce beni görmeleri ve benimle ko- nuşmalarıdır. Ben tutuklandıktan sonra Bayrampaşa Cezaevi’nde yat- tım. Burada Boğaç’ın ismini ilk kez duydum. Bu kişinin kim olduğunu sorduğumda diğer mahkûmlardan Boğaçhan’ın ‘tanõnmõş’ bir kişi oldu- ğunu öğrendim” dedi. İsim yapmak için bu saldõrõyõ yaptõğõ- nõ belirten Şinal mektubunda, “ifademe bu kişinin (Boğaçhan’ın) adını ekler- sem hem yapmış olduğum olay çok konuşulur hem dosya daha çok kala- balık olur ben de aradan daha çabuk çıkarım diye düşündüm. Ve savcılığa ifade vermek istediğimi belirten di- lekçe verdim. İfademde Boğaçhan’ın ismini verdim. Cezaevinde başka mahkûmlardan Boğaçhan hakkında duyduğum bilgileri de ekledim. Be- nim amacım bu şekilde bir eylem yapmışken tanınan kişilerin de adını verip, isim yapmaktı” ifadelerine yer verdi. Şinal, tanõmadõğõ ve olayla hiç il- gisi olmayan insanlarõ suçsuz yere mağ- dur ettiğini belirterek, “Basit bir molo- tof atma eylemi ne hallere geldi. Ben yaptığımın cezasını çektiğime inanı- yorum. Çok pişmanım. Hele ki suç- suz günahsız insanların ceza yatma- ları gün geçtikçe vicdanen rahatsız olmama sebep veriyor” dedi. Gül yine YÖK’e uydu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanõ Ab- dullah Gül, Marmara Üniver- sitesi (MÜ) Rektörlüğü’ne üni- versite seçimlerinde en çok oyu alan aday yerine, üçüncü sõradaki Prof. Dr. Zafer Gül’ü atadõ. Marmara Üniversite- si’nde yapõlan rektörlük seçim- lerinde 482 oy alan Prof. Dr. Necla Pur birinci olmuştu. 394 oyla Prof. Dr. Mehmet Akalın ikinci, 302 oyla da Prof. Dr. Zafer Gül üçüncü olmuştu. Bu- na karşõn YÖK Genel Kurulu, Çankaya Köşkü’ne gönderile- cek listede, en çok oyu alan is- min yerine, üçüncü sõradaki Prof. Gül’ü ilk sõraya çekmişti. Cumhurbaşkanõ Gül, diğer rek- tör atamalarõ gibi en çok oyu alan adayõ değil, YÖK’ün ilk sõrada gönderdiği ismi tercih etti. Marmara Üniversitesi Rektörlüğü’ne kendisiyle aynõ soyadõnõ paylaştõğõ Prof. Dr. Zafer Gül’ü getirdi. Gül, Erzincan Üniversitesi Rektörlüğü’ne de Prof. Dr. İl- yas Çapoğlu’nu atadõ. YÖK, intihar eden Erzincan Üniver- sitesi Rektörü Prof. Dr. Erdo- ğan Büyükkasap’tan boşalan görev için üniversitede ger- çekleşen seçime ise müdahale etmemişti. Pasaporta suç duyurusu ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP’li Atilla Kart, “çipli pasaport ihalelerine fe- sat karıştırdıkları” iddiasõyla toplam 11 kişi hakkõnda suç du- yurusunda bulundu. Bu isimler arasõnda Devlet Bakanõ ve Baş- bakan Yardõmcõsõ Ali Babacan, Dõşişleri Bakanõ Ahmet Davu- toğlu, İçişleri Bakanõ Beşir Ata- lay da bulunuyor. Suç duyurusu dilekçesinde, çipli pasaport ka- pağõ ihalesinin yaklaşõk 30 mil- yon TL olduğu anõmsatõlarak kendilerine gönderilen yazõda ihaleyi kazanan Iris Technology firmasõnõn taahhütlerini zama- nõnda yerine getirdiğinin bildiril- diği vurgulandõ. Dilekçede an- cak bu kez aynõ işin “pasaport tanzim sistemi” adõyla Emniyet Genel Müdürlüğü İkmal ve Ba- kõm Daire Başkanlõğõ’nca, ara- sõnda yine Iris firmasõnõn da bu- lunduğu ve diğer ortağõ Kunt Elektronik Sanayi Ticaret Limi- ted Şirketi olan ortak girişim grubuna 30 Ocak 2007’de 10 milyon 500 bin TL bedelle ihale edildiği belirtildi. Dilekçede, “İşi üstlenen Iris firması, so- rumluluklarını eksiksiz olarak yerine getirmişse, bu kez İçiş- leri Bakanlığı 30 Ocak 2007’de yeni bir ihaleye neden gerek duymuştur?” sorusu yöneltildi. VİZE ANLAŞMASI - Dışişleri Bakanı Davutoğlu, günübirlik ziyaret için gittiği Lizbon’da Porte- kiz Dışişleri Bakanı Luis Amado ile görüştü. Davutoğlu ve Amado, iki ülke arasında, hususi (yeşil) ve hizmet (gri) pasaportlarında vizenin karşılıklı olarak kaldırılmasını öngören anlaşma imzaladı. Davutoğlu’dan, CHP lideri Kõlõçdaroğlu’nun suçlamasõna sert yanõt ‘Senin ne haddine’LİZBON (Cumhuriyet) - Dõş- işleri Bakanõ Ahmet Davutoğlu, kendisi için “yalan söylüyor” ve “ahlaki değerleri gelişmemiş” ifadelerini kullanan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hakkõnda hukuki süreç başlatabileceğini açõkladõ. Portekiz’e resmi ziyaret ger- çekleştiren Davutoğlu, Kõlõçda- roğlu’nun kendisini eleştirirken kullandõğõ ifadelerden duyduğu rahatsõzlõğõ şöyle aktardõ: “Ne akademik hayatımda ne de dev- let görevinde hiçbir şekilde, hiçbir konuda yalancılıkla it- ham edilecek bir durumum ol- madı. Beni tanıyanların kuşku duymadıkları şey takındığım ahlaki ilkesel tutumdur. Bu- nun için Sayın Kılıçdaroğlu’nun şahitliğine ihtiyacım yok.” Kõlõçdaroğlu önceki gün yaptõ- ğõ konuşmada Türkiye’nin Mavi Marmara baskõnõ sonrasõnda BM Güvenlik Konseyi’ndn sadece Başkanlõk açõklamasõ çõkarabil- mesini eleştirmişti. Dõşişleri Ba- kanlõğõ Müsteşarõ ile yardõmcõsõ- nõn Dõşişleri Teşkilat Yasasõ’nõn görüşmeleri öncesinde Kõlõçda- roğlu’nu bilgilendirdiklerini be- lirten Davutoğlu, “Ben de gidip konuşmayı düşünüyordum. Ya- lancılıkla itham olacak şey de- ğil. Ahlaki değerleri gelişmemiş demek senin ne haddine. Benim ahlaki değerlerimi İsrail ile Su- riye’ye sorsun, birbirleriyle sa- vaşan, ihtilaf yaşayan taraflara sorsun, Ashton’a sorsun. Ne diyecekler bakalım?” dedi. Fotoğraf:AA ŞANS TOPU ÇEKİLDİ 1 - 5 - 7 - 16 - 29 + 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle