25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
kultur@cumhuriyet.com.tr SAYFA CUMHURİYET 15 TEMMUZ 2010 PERŞEMBE 16 KÜLTÜR CMYB C M Y B K õsaca “Koruma Kurulu” dedi- ğimiz “Kültür ve Tabiat Var- lıklarını Koruma Bölge Kurul- ları”ndan “serzeniş”ler artõyor... Bunu söylerken “korumanın zorunlu olarak engellediği imar çıkarları”ndan ötürü bu kurullarla zaten barõşõk olmayan rant düşkünlerini kastetmiyorum. Üze- rinde durduğumuz, korumadan giderek “ödün” verildiği; tarihsel ve doğal mirasõn yaşatõlmasõnda “yetersiz” ve hatta “yan- lış” proje ve planlarõn da onaylanabildi- ği yönündeki duyarlõ serzenişler... Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nin yayõmladõğõ “Batı Akdeniz Mimarlık” dergisi, son zamanlarda herkesin konuş- tuğu ama açõk ortamlarda pek tartõşõlma- yan bu gerçeği dosya konusu yaptõ. Mesleki il- gisi nedeniyle “Koruma Kurullarında Mi- marlık ve Etik” başlõğõ ile açtõğõ tartõşma için dosya yazarlarõna özetle şu sorularõ yöneltti: 1. Kurullarda görev yapan mimarlarõn mesleki etik ve sorumluluklar açõsõndan taşõdõklarõ yü- kümlülükler nelerdir? 2. Kurul üyesi serbest mimarlarõn, aynõ kurulun yetki alanlarõnda mesleki faaliyetlerine devam etmeleri uygun mudur? 3. Kurulda mimari projeler görüşülürken proje müellifi mimarõn da toplantõya katõlmasõ nasõl kurumsallaşabilir? 4. Gözlemci olarak katõlan Mimarlar Odasõ temsilcisinin de “korumada uzman ve biri- kimli olma”sõ uyarõlarõ haklõ mõdõr? 5. Kurullarda kimi projelerin “düzeltilerek” onaylanmasõ “tasarımda değişiklikler”e de yol açtõğõnda, “müelliflik” zedelenmiyor mu? 6. Kurullarõn çalõşma tarzõ ve yapõlanmalarõ nasõl olmalõdõr? İşte, her biri Koruma Kurullarõna yõllarca emek vermiş uzman mimar yazarlarõn, dergideki kap- samlõ yanõtlarõndan bazõ kõsa vurgulamalar: ‘Gündem’lerde Açıklık Prof. Dr. Hakkı Önel (YTÜ): Kurul üyelik- lerinde siyasal yakõnlõklarõn yerine üniversite- lerin ve meslek odalarõnõn güvence verecekle- ri uzmanlõk birikimlerinin esas alõnmasõnõ öne- rerek diyor ki: “Kurul gündemleri açık or- tamlarda ve başvuru sırasına göre belirlen- meli; kimilerinin kayırıldığı izlenimlerine ortam hazırlanmamalıdır.” ‘Oybirliği’ Olmalı Prof. Ataman Demir (MSGSÜ): Tarihi çev- rede her yeni yapõnõn “çevresiyle uyum”una ön- celik verilmesi gerektiğini belirterek şunlarõ vur- guluyor: “Kurullarda kararlar oybirliğiyle ve gerekçeleri ayrıntılı belirtilerek alınmalı; miras üzerinde oy pazarlığı yapılmamalıdır.” ‘Atanan’ın Sorumluluğu Prof. Dr. Emre Madran (ODTÜ): Son dö- nemlerdeki üyeliklerde sadece “ata- yan”õn değil, “atanan”õn da uzman- lõğõ önemsemediğini belirterek diyor ki: “Seçilecek üyenin ‘koruma ko- nusunda uzman olmasõ’ yönetmelik hükmüdür ve mirasının esenliği içindir...” Duyarlı ve Tarafsız Prof. Dr. Gül Asatekin (Bahçeşe- hir Ü): Kurullarda “prestij” için de- ğil “sorumluluk” duygusuyla üye olunmasõnõ anõmsatarak şunlarõ vur- guluyor: “Hem korunacak varlık- ların saptanması; hem de korunma yön- temlerinin belirlenerek projelerin değerlen- dirilmesinde görev almak, bilimsellik, du- yarlılık, tarafsızlık gerektirmektedir.” Politika Eksikliği Prof. Dr. Haluk Sezgin (Maltepe Ü): Her ik- tidar değişikliğinde kurul üyelerinin de değiş- mesini, “Devletin sürekli bir koruma politi- kasının olmayışı”na bağlayarak diyor ki: “Bu durum korumada da dönemsel farklılıklara neden oluyor. Bir restorasyonun hangi siya- sal süreçte yapıldığını görebilmek kadar bi- lim dışı ne olabilir? Mimarın görevi, hizmet ettiği kentin kimliğine sahip çıkmaktır...” Temsilcilikte de Uzmanlık Prof. Dr. Peyman İlgi Aşkun (MSGSÜ): Mimarlar Odasõ temsilcisinin uzman ve biri- kimli olmasõ koşuluyla kurullara, oy kullanarak da katõlabileceğini savuna- rak şunlarõ belirtiyor: “Bir kurul üye- si yandaş olamaz, her zaman taraf- sızdır. Oyunu hep kültürel varlıkla- rın veya çevrelerinin kurtarılması ve korunması için kullanmalıdır.” Üyelikte Deneyim Prof. Dr. Nuran Zeren Gülersoy (YTÜ): Kurullardaki “teknik düzeltme”leri aşan “proje değişiklikleri”ne mimarlarõn susma- larõnõ “onay” beklentilerine bağlayarak diyor ki: “Kurul üyesinin, ‘eleştiren ama çizeme- yen’ konumda olmaması için ‘deneyimli’ mi- mar olması gerekiyor.” Hukukçu ‘Üye’ Olamaz Prof. Dr. Cengiz Eruzun (MSGSÜ): Kurul üyesi mimarlarõn korumada “yüksek lisans” yapma- larõnõ zorunlu görerek şunlarõ vurgu- luyor: “Ülkemiz koşullarında kurul başkanı mimar olmalıdır; hukuk- çu ise danışman olabilir, üyeliğine gerek yoktur.” Düzeltme Yerine Uzlaşma Prof. Hande Suher (İTÜ): Mima- ri projeler üzerindeki kurul düzelt- melerinin “mimara saygısızlık” olduğunu belirterek şunu öneriyor: “Kurul görüşünü yazılı olarak belirlemeli, mimar karşı düşüncesinde diretebilmeli; sonucu uz- laşılan tasarım belirlemelidir.” Para Yerine Kültür Prof. Dr. Mete Tapan (İTÜ): Mimarlõk- taki tasarõmõn kültür varlõklarõnõn restoras- yonunda daha da önem kazandõğõnõ anõmsa- tarak diyor ki: “Hem eskiyi korumak, hem de yeniyi yaşatmak mimarinin özüdür. Taşkışla’nın otel yapılmak istenmesine kar- şı (1980’ler) ‘Paranõn ömrü kõsa, kültürün ise uzundur’ demiştim; bugün de geçerli...” ‘İlkeli’ Saygınlık Mimar Nurhan Ercan (Emekli Kurul Mü- dürü): Kurullarda uzman (raportör) mimar ol- manõn, binlerce dosyayla iç içe yaşamak ve hem mevzuatõ hem de uygulamalarõ yakõndan izlemek anlamõna geldiğini anõmsatarak şun- larõ söylüyor: “Kültür mirasımızın koruna- bilmesi için insan ilişkilerini iyi yö- netmek, yapılan işe doğru sahip çıkmak, insana, hak ve düşün- celerine saygı göstermek bir ra- portörün görevidir. İlkeli duruş saygı uyandırır... İhale Sistemi Yanlış Prof. Dr. Abdüsselam Uluçam (Batman Ü): Kurullar doğru proje- ler onaylasa da uygulama denetle- nemediği için yanlõş restorasyonla- rõn çoğaldõğõna dikkat çekerek diyor ki: “İha- lede en az parayı verene bu iş yüklenildiği zaman, ‘mutlaka para kazanacak’ ilkesi de göz önünde bulundurulunca, olan eski eserle- rimize oluyor...” 6 . D - M A R İ N T U R G U T R E İ S U L U S L A R A R A S I K L A S İ K M Ü Z İ K F E S T İ V A L İ ERSİN ANTEP Eczacõbaşõ, Borusan, Tekfen gibi ülkemizde klasik müzik oluşumlarõna destek olan pek az özel kuruluş var. Doğuş Grubu, son yõllarda pek çok alanda verdiği istikrarlõ desteğe, kendi projelerini de kattõ. Cumhurbaşkanlõğõ Senfoni Orkestrasõ salonunun tadilatõ gibi yõllarca ertelenmiş projelere büyük meblağlar ayõrdõ. Ancak bu iştirakler içinde kuşkusuz Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrasõ ve D-Marin Turgutreis Uluslararasõ Klasik Müzik Festivali gibi kendi projeleri farklõ bir yere sahip. Festival bu yõl 6. kez ve Yücel Canyaran’õn yönetmenliğinde düzenlenecek. 19 Temmuz’da şef Grzegorz Nowak idaresindeki Royal Filarmoni; Chopin ve Schumann’õ 200. doğum yõllarõnda piyano konçertolarõnda İdil Biret’e eşlik ederek, açõlõşõ gerçekleştirecek. Usta solistlerle opera gecesi 20 Temmuz’da “Borusan Dörtlüsü” günbatõmõnda, “Fazıl Say ve Arkadaşları” ise; gece konserinde sahne alacak. 22 Temmuz günbatõmõ konserinde İzmir Barok, gece konserinde ise; Emin Güven Yaşlıçam idaresindeki Çukurova Devlet Senfoni Orkestrasõ (ÇDSO) müzikseverlerle buluşacak. 23 Temmuz’daki günbatõmõ konseri; Leyla Gencer anõsõna adanacak. Soprano Nazlı Deniz Boran’õn, piyanist Paolo Villa eşliğinde seslendireceği aryalardan sonra gece konserinde ÇDSO, şef Yaşlõçam idaresinde Perihan Nayır Artan (soprano), Murat Karahan (tenor), Gökhan Koç (bariton), Tuncay Kurdoğlu (bas) ve Burak Bilgili (bas) gibi usta solistlerle bir opera gecesi düzenleyerek festivali sonlandõracak. Her yõl, artan izleyicisi ile yerini sağlamlaştõran festival, bir hafta boyunca Bodrum Turgutreis’in çehresini değiştiriyor. Program notlarõnõn ve konser öncesi kõsa-öz bilgi verileceği, sanatçõlarõn görüşlerinin paylaşõlacağõ platformlarõn oluşturulmasõnõn; festivale daha da güç vereceğini hatõrlatalõm. Bu zevkli festivalin nice yaşlar görmesi temennisiyle… (ersin@muzikoloji.org) Naif bir ‘hanımefendi’ ressam... Kültür Servisi - 50 Kuşağõ’nõn önemli res- samlarõndan önceki gün yitirdiğimiz Leyla Gamsız, bugün Teşvikiye Camii’nde kõlõna- cak öğle namazõnõn ardõndan Zincirlikuyu Me- zarlõğõ’nda toprağa verilecek. Paris’te Fer- nand Leger ve Andre Lhote atölyelerinde çalõşan, Akademi’de Bedri Rahmi’nin öğ- rencisi olan Gamsõz’õ, On’lar Grubu içinde yer aldõğõ arkadaşlarõ Turan Erol, Mehmet Pe- sen ve ilk retrospektif sergisini düzenleyen ga- lerici Tevfik İhtiyar anlatõyor. Retrospektif serginin yanõ sõra, Gamsõz hak- kõnda bir belgesel ve bir de kitap hazõrlayan Tevfik İhtiyar, Gamsõz hakkõnda, “Çağdaş Türk resminin önemli isimlerinden, ha- nımefendilerinden birini kaybettik. 50 Kuşağı’nın önemli kilometre taşlarından olan Gamsız, 2001 yılında açılan ilk ret- rospektif sergisinden sonra resmi bırak- maya karar vermişti. Nedeni iyi bir yapıt ortaya koyamadıktan sonra resim yap- manın anlamsız olduğunu düşünmesiydi. Soyut peyzajları ve nü’leri özellikle 60’lar- da yaptığı benzersiz işlerindendi” diyor. Mehmet Pesen ise dõşavurumcu ve kendi- ne özgü çalõşmalarla resme başlayan Gamsõz’õ “Daha çok insan figürleri resmeden başa- rılı ve naif bir sanatçı” olarak tanõmlõyor. Gamsõz’õn dönem arkadaşlarõndan Tu- ran Erol ise çok eski bir atölye arkadaşõ- nõ kaybettiğini söyleyerek söze başlõyor ve devam ediyor: “Yeniler Grubu’ndan sonra Türkiye’de sanat alanında grup- laşmanın önemli ismi olan Gamsız, On’lar Grubu’nun kuruluşundaki yeri açısından da son derece önemli bir isim. Türk resminde, Batı anlayışının ve mo- dern akımların tanınması için önemli ça- lışmalar yaptı, aynı zamanda ulusal ge- leneğe de bağlı kaldı. Onunla geçirdi- ğimiz atölye ve öğrencilik günlerimiz ha- tıralarımda hep yer alacak.” ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Gazeteciler İşi Bırakınca… Çok öfkeliydi… Karşılaştığımız an açtı ağzını yumdu gözünü. “Adam kendini kral sanıyor! Kral gibi davranıyor, kral gibi buyruklar yağdırıyor; kral gibi önüne geleni haşlıyor! Ama inan krallarda en azından biraz terbiye, görgü olurdu, bunda o da yok!” Bu devirde kral mı olurmuş dememe kalmadan yine başladı anlatmaya: “Milleti tebaası yerine, sürü yerine koyuyor. En ufak bir eleştiriye tahammülü yok! Kendine karşı çıkanları ya susturuyor ya da sahip olduğu gazetelere, yandaş yazarlara yem diye sunuyor! Eleştiri dozunu arttıranlara savaş ilan ediyor, işlerinden ediyor!” Olur mu öyle şey; hak var, hukuk var diyecek oluyorum… “Hukuku askıya alma yöntemleri var! Hukuku yok sayıp içeri tıktırdıklarını tanıyorum, biliyorum!” Hızını alamayıp ekledi: “Kendini ve çoluk çocuğunu paraya boğmakla kalmadı, bütün yakınlarını zengin etmekle yetinmedi, şimdi de yandaşlarını kalkındırıyor!” Arkadaşım, durdu durdu sonunda şöyle dedi: “Günün birinde böylesi faşist bir yönetime teslim olacağımızı söyleseler, imkân yok inanmazdım! Utanıyorum bu yönetimden!” Ve sustu… İtalya’da Piemonte bölgesinde Torino kentindeydik… (Ne o, yoksa siz bu konuşma Türkiye’de mi geçti sandınız? Deli miyim ben? Türkiye’de olsa hiç yazar mıyım!) Arkadaşım İtalyandı. İtalya’nın 68 kuşağındandı; bir zamanlar idealleri vardı… Belki hâlâ vardı, ama ayakta tek başına durmakta zorlanıyordu… Torino’ya ayak bastığımdan beri yakınıp duruyordu. Tam da İtalya’da gazetecilerin, greve girdiği gündü, yani 9 Temmuz! Berlusconi’nin basına getirmek istediği ve halk arasında kısaca “susturma yasası” diye bilinen düzenleme, temsilciler meclisi ve senatodan ilk onayı almıştı. Eğer tasarı yasalaşırsa düşünce ve ifade özgürlüğü sınırlanacaktı. Buna karşı protestolar ne zamandır sürüyordu, ama, işte o gün tüm gazete, dergi ve televizyon gazetecileri işi bırakıyorlardı. Bir gün boyunca işi bırakacaklardı! Bütün gazetecilerin dayanışma içinde olmasını fena halde kıskanıyordum ki… Arkadaşım açıkladı: “Hepsi değil, Berlusconi’nin sahip olduğu gazete ve televizyonlar katılmıyor greve” deyiverdi… “Bu yasayı kendini korumak için çıkarıyor” dedikten sonra sansürün ve tepkilerin ayrıntılarına girmeye başladı… Anladınız elbet, arkadaşım muhalif gazetede çalışıyor ve bugün çalışmıyor, o nedenle bütün gün bana Torino’yu dolaştırıyor. Bir zamanlar Savoya Krallığı’nın başkenti… 1500’lerden beri bozulmamış mimarisi… Barok zenginliği ve şaşaası… “Art Nouveau” cilveleri… Muhteşem meydanlar, geniş caddeler, mermer kaplı “portiko”lar, revaklar, galeriler… Fiat ve Mitsubishi kenti… 2006 Kış Olimpiyatları nedeniyle müthiş onarılan, geçmişine sadık ve en özgün biçimde yenilenen, İtalya’nın belki de en zengin kenti… Durun hele ben buraya grevdeki arkadaşımın derdini dinlemek için değil, çok esaslı bir tiyatro festivalini izlemek, tiyatro tartışmalarına katılmak üzere geldim… Ama yerim bitti. Festival yarına kaldı!.. zeynep@zeyneporal.com Faks :0212.25716 50 Giderek artan ‘serzeniş’ler üzerine ‘Koruma Kurullarõ’ndaki ‘meslek etiği’ tartõşmaya açõldõ Koruma Kurullarõnda Mimarlõk Marina’da klasik müzik zamanı İdil Biret
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle