Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 15 TEMMUZ 2010 PERŞEMBE
6 HABERLER
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Kürtler, Vatan Anlayışı
Kürt meselesinin önemli yönünü yeniden
anımsatacağım... Zaten bazı okurlarım da kendi
deneyim ve gözlemlerini aktarıp duruyorlar.
Evet, Güneydoğu bölgesinin yoksulluğu!
Türkiye egemen siyasetçileri, Doğu bölgesini,
tabii ki özellikle Güneydoğu’yu perişan bir halde
bıraktı! Eskiden “karma ekonomi” sayesinde,
devlet bölgede hayvancılık ve buna ilişkin bazı
KİT’ler kurmuştu. Ama akılsızca özelleştirme
yağması sonucu bunlar da unufak edildi ve
bölge tamamen serbest piyasa ekonomisinin
inayetine bırakıldı. İktidar yatırım teşvikleriyle
oralarda bir ekonomi yaratmaya çalışıyor.
Ancak sermaye güven/güvenilir yer,
yetişkin/kaliteli çalışan ister ve gelecek
güvencesine bakar. Sermayenin “vatan”
anlayışı biraz bunlarla sınırlıdır! Şüphesiz orada
PKK terörü ve belirsiz bir siyasal durum varsa,
sermayenin yatırım yapması zordur. İnceleyin,
teşvikle oralarda yapılan az sayıdaki yatırım,
düşük kalitelidir.
Cumhuriyet iktidarları, özellikle 1950’den
sonrakiler, yani hemen tümü sağcı partiler,
bölgede bütün ekonomik-kültürel gerilikleri
ayakta tuttu.
Kapitalizmin ekonomik olarak girmediği
yerlerin tarifini, Güneydoğu’ya bakarak
yapabilirsiniz. Nerede tutuculuk en yoğunsa,
kapitalizmin gelişmiş ekonomi ilişkilerinin
oralarda bulunmadığını gözlersiniz...
Batı ile Doğu arasındaki her türlü ilişkideki
farklılığın kaynağıdır bu aynı zamanda.
Sağcı iktidarlar, bölgenin sosyal, ekonomik ve
eğitim yapısını parçalamayınca, bölgenin
“ağaları” üzerinden, aşiret başları üzerinden
siyaset yaptı! Bölge insanları böylece güdülüp
durdu! Şüphesiz CHP de bu yapı içinde politika
yaptı!
Bölge insanı daha iyi yaşam beklentilerini
gerçekleştirebileceği Batı’ya göç ediyor doğal
olarak. Doğu ile Batı arasındaki farklılıklar pek
çok açıdan yüzde yüzdür!
Güneydoğu Türkiye’nin “vatan toprağı”
mıdır? Vatan, salt, Allah’a terk edilen toprak
demek değildir. Vatan her şeyden önce, bu
topraklar üzerinde yaşayan insandır!
Güneydoğu bölgesinin bu hali Türkiye
egemenlerinin büyük bir utancıdır!
Sadece “Türk egemenleri”nin değil, aynı
zamanda, iktidara ortak olan Kürt
egemenlerinin de! Kürt egemenlerinin veya
iktidar ortaklarının bölgeye karşı davranışı
Türkler gibi oldu. Onlar bölgenin her türlü
geriliğini parçalayıp yok edecek hiçbir icraatta
ve talepte bulunmadı!
Toprak ağalığı veya aşiret sahipliği veya
reisliği, bunu ister mi?
Bölge ne kadar yoksul, eğitimsiz ve kültürsüz
kalırsa iktidarlarını da o ölçüde rahat
sürdürecekleri olgusu, iktidar sahiplerinin
bilincine ve toplumsal genetiğine işlemiştir.
Ama her şeyin de bir sonu vardır!
Terörün de bu “verimli” topraklarda yuvasını
bulmasına şaşırmamak gerekir.
Şüphesiz terörün esas nedenini yoksullukla
tam örtüştürmeyiz. Ama buradan da
beslendiğini kimse inkâr edemez.
Birileri kalkıp şöyle diyebilir: İyi ki orası yoksul
kaldı, Kürtler de Batı’ya göç etti, Türk-Kürt iyice
birbirine karıştı da, Hasip Kaplan artık
ayrılamayacak durumdayız diye demeç veriyor!
Birlikteliği güçlendiren ana etkenin zenginlik
olduğunu bilmemek böyle şeyler söyletebilir!
Kürt bölgelerinin geleceğini etkileyecek ana
etken, Irak Kürt bölgesindeki gelişme olacaktır!
Kürt bölgesi, ekonomik, yaşam beklentileri vb.
açılarından bölgenin yıldızı olursa, Güneydoğu
hızla bunun çekimine girer, kendisine bugüne
kadar sıfır beklenti sağlayan Ankara’ya değil,
Irak Kürt bölgesine bakar.. en çok yazıp
çizdiğimiz durum bu!
Türkiye, devleti gücüyle bölgenin geri yapısını
hızla parçalamalı!
Bunu, dine, cemaatçiliğe ve serbest piyasa
tanrısına dayanan iktidar yapmaz, yapamaz!
Zaten sözüm iktidar hazırlığı yapan CHP’yedir!
Bir devlet KİT’ine bütün bu sorumluluk
verilebilir.
Türkiye’nin ekonomik rakibi Barzani’lerdir!
Ama devlet büyük devrimci bir projeyi,
Barzani’ler için değil, oradaki kendi insanı için
yapmalıdır!
İnsanın insan gibi yaşatılmadığı,
yaşamadığı yerleri vatan olarak görmek
gerekir mi?
Palavrayı bırakalım da konuya böyle yeni
açılardan yaklaşalım!
BARKIN ŞIK
ANKARA - Genelkurmay Askeri
Savcõlõğõ tarafõndan, “İrtica ile Mü-
cadele Eylem Planı”nda õslak imzasõ
bulunduğu gerekçesiyle hakkõnda,
“TSK’den ihraç istemiyle” dava açõ-
lan Deniz Kurmay Albay Dursun Çi-
çek’in kõzõ İrem Çiçek, babasõnõn id-
dialarõ ciddiye almadõğõnõ söyledi.
Cumhuriyet’in sorularõnõ yanõtla-
yan İrem Çiçek, babasõ ile telefonda
görüştüğünü ve sesinin iyi geldiğini
belirtti. Çiçek, “Babam iddialara
güldü sadece. Soyut iddialar, ciddi-
ye almadı” dedi. Çiçek, TSK’den ih-
raç istemiyle açõlan davada, “Böyle
bir iddianame bekleyip bekleme-
diklerine” ilişkin olarak ise “Bekle-
miyorduk” dedi. Askeri Savcõ Al-
bay Yavuz Şentürk tarafõndan 12
Mayõs’ta tamamlanan iddianame, ön-
ceki gün mahkeme tarafõndan kabul
edildi. Savcõlõk, iddianamede, planõ
hazõrlayan ve sõzdõran kişinin Çiçek
olduğunu savundu. İddianamede, Çi-
çek’in komuta kademesine yönelik
güven hissini yok etmeyi hedeflediği
öne sürüldü. Davanõn ilk duruşmasõ,
20 Temmuz’da görülecek.
Yangın mayınları patlattı
Yurt Haberleri Servisi - Hakkâri’nin Yük-
sekova ilçesinde Cengiz Topel Caddesi’ndeki
bir otelin önünde 21. Jandarma Sõnõr Tugay Ko-
mutanlõğõ’nda görevli Uzman Çavuş Yasin
Ak’õn (33) arkasõndan yaklaşan kimliği belirsiz
bir kişi, başõna ateş etti. Saldõrõda ağõr yaralanan
sivil kõyafetli uzman Çavuş Ak, hastanede şehit
düştü. Hakkâri Valisi Muammer Türker, “Te-
rör saldırısı olarak düşünüyoruz” dedi. 1.5
yaşõndaki Sidelya ile önceki gün Osmaniye’ye
giden şehidin eşi Hülya Ak (32), acõ haberi
alõnca fenalõk geçirdi. Şehit eşi, “Keşke gelme-
seydim. Seni neden yalnız bıraktım. Bu terör
bu kez de bizi mi buldu?” diye ağõtlar yaktõ.
Tunceli’nin Mazgirt ilçesine bağlõ Bulgurcu-
lar köyü kõrsalõnda önceki gece bir grup terö-
ristle çõkan çatõşmada bir terörist öldürüldü.
Sivil kıyafetli
askere saldırı
ALİCAN ULUDAĞ
ANKARA - Ergenekon davasõnda hukukun
yavaş işlemesi eleştiri konusu olurken, Ulusal
Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya ve Aydõn-
lõk Dergisi Genel Yayõn Yönetmeni Mehmet
Deniz Yıldırım’õn tutuklanmasõna neden olan
yazõşmanõn “hızı” dikkat çekti. Başbakan Tay-
yip Erdoğan ile 2. KKTC Cumhurbaşkanõ
Mehmet Ali Talat arasõnda geçen telefon gö-
rüşmesinin Aydõnlõk dergisinde yayõmlanma-
sõyla ilgili yürütülen soruşturmada gözaltõna alõ-
nan Akkaya ve Yõldõrõm sorguda iken, Savcõ Ze-
keriya Öz’ün telefon görüşmesini “acele”
olarak Başbakanlõk’a sorduğu belgelere yansõ-
dõ. Başbakanlõk’õn geciktirmeden yaklaşõk 4 sa-
atte verdiği yanõtõn ardõndan Akkaya ve Yõldõ-
rõm tutuklandõ.
Erdoğan ve Talat arasõnda geçen telefon gö-
rüşmesi, 18 Ekim 2009 tarihinde Aydõnlõk
dergisinde yayõmlanmõştõ. Bunun ardõndan
başlatõlan soruşturma kapsamõnda Akkaya ve
Yõldõrõm, 9 Kasõm 2009 günü sabah saatlerin-
de gözaltõna alõnmõşlardõ.
Akkaya ve Yõldõrõm’õn sorgusunun sürdüğü
saatlerde, soruşturmayõ yürüten Savcõ Öz, Baş-
bakanlõk Müsteşarlõğõ’na 9 Kasõm saat 14.46’da
“acele” ibareli bir faks gönderdi. Öz, yürütü-
len soruşturma kapsamõnda Aydõnlõk dergisin-
de yapõlan aramada değişik kişilere ait birçok
ses kaydõ ve dokümünün ele geçirildiğini,
bunlarõn içinde Başbakan’a ait olduğu bildiri-
len görüşmelerin de bulunduğunu, bunlarõn “bi-
lahare” gönderileceğini aktardõ. Soruşturma-
nõn gizli olmasõna karşõn savcõnõn dosyadaki gö-
rüşmeye ilişkin bilgi ve belgeleri “bilahare”
göndereceğini belirtmesi dikkat çekti.
Öz, yazõsõnõn devamõnda şunlarõ kaydetti:
“Aydınlık dergisinin 18 Ekim 2009 tarihli
nüshasında yayımlanan telefon görüşmesi tu-
tanağı ile ilgili olarak; görüşme içeriğinin
doğru olup olmadığı, bu tür görüşmelerin
resmi olarak bir şekilde kayıt edilip edil-
mediği, kayıtlı ise görüşme içeriğinin kayıt-
lı görüşme ile uyuşup uyuşmadığı, görüşme
içeriğindeki bilgilerin herhangi bir şekilde
Başbakanlık’ça açıklanıp açıklanmadığı,
bir şekilde aleniyet kazandırılıp kazandırıl-
madığı, görüşme içeriğindeki bilgilerin dev-
letin iç ve dış siyasal yararları bakımından
gizli kalması gereken bilgiler olup olmadığı
hususlarının Cumhuriyet Başsavcılığımıza
bildirilmesi kamu adına talep olunur.”
Öz’e yanõtõ, Başbakan adõna Müsteşar Yar-
dõmcõsõ Ruhi Özbilgiç, saat 18.54’te gönder-
diği faksla verdi. Özbilgiç, “Başbakan Sayın
Tayyip Erdoğan ile halen (2.) Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın
Mehmet Ali Talat arasında kayıt altına
alınmadan yapılan telefon görüşmesi içeri-
ğindeki bilgiler hiçbir şekilde açıklanmamış
ve aleniyet de kazandırılmamıştır. Görüşme
içeriğindeki bilgilerin devletin iç ve dış siyasal
yararları bakımından gizli kalması gereken
bilgilerden olduğu hususlarınıza bilgilerini-
zi rica ederim” ifadelerini kullandõ.
Başbakanlõk yanõtõyla tutuklama
Gazeteciler Akkaya ve Yõldõrõm gözaltõndayken savcõ Zekeriya Öz’ün ‘zanlõlarõn’
durumunu Başbakanlõk’a sorduğu ortaya çõktõ. Yanõt üzerine gazeteciler tutuklandõ
DİYARBAKIR (Cumhuriyet
Bürosu) - Kuzey Irak’ta görev ya-
pan Türk birliğinin kafasõna çuval
geçirilip sorgulanmasõnõn ardõndan
Şõrnak’ta görev yaptõğõ dönemde,
Irak sõnõrõnda ABD’li bir albayõ sor-
gulayan, Ankara’da ‘Beyaz Enerji’
operasyonunu yöneten emekli Kur-
may Albay Aziz Ergen ile Şõr-
nak’taki Jirki aşiretinin lideri koru-
cubaşõ Tahir Adıyaman hakkõnda
Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda
soruşturma açõldõ.
Şõrnak’õn Uludere ilçesine bağlõ
Gülyazõ Taktik Jandarma Sõnõr Alay
Komutanõ olarak 2003-2004’te gö-
rev yapan Ergen ile Tahir Adõyaman
hakkõnda Uzman Çavuş L.G, bir ih-
bar mektubu yazarak Gaziantep’in
Islahiye ilçesinde cumhuriyet baş-
savcõlõğõna verdi. Mektup, Ergene-
kon soruşturmasõnõ yürüten İstanbul
Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcõ
Vekilliği’ne gönderildi. Ergenekon
soruşturmasõnõ yürüten savcõlarõ da
suçun işlendiği iddia edilen yerin
Şõrnak olmasõ nedeniyle “yetkisiz-
lik” kararõ verdi ve dosyayõ Diyar-
bakõr’a gönderdi. Dosyanõn ulaştõğõ
Diyarbakõr Özel Yetkili Cumhuriyet
Savcõlõğõ, soruşturma başlattõ.
Yine ihbar mektubu
Uzman Çavuş L.G, ihbar mektu-
bunda Albay Ergen komutasõnda er
olarak bildiği askeri üniformalõ PKK
itirafçõlarõnõn Şõrnak’õn Uludere ilçe-
sine bağlõ Uzungeçit bölgesinde 7
askeri şehit ettiğini ileri sürdü. İhbar
mektubunda Adõyaman’õn aşireti
olan Jirki mensubu Selahattin adlõ
kişinin terör örgütü PKK adõna 15
yõl dağlarda silahlõ faaliyet göster-
dikten sonra itirafçõ olduğu, beş kişi-
lik timle bölgeye geldiği, Tolga adlõ
bir üsteğmenin de onlara katõlmasõy-
la bölgede operasyonlar yürüttükleri
iddia edildi. Mektupta, söz konusu
ekibin o dönemde Hasan adlõ bir
binbaşõya suikast yaptõklarõ da ileri
sürüldü. Soruşturma kapsamõnda Al-
bay Ergen ile Jirki aşireti lideri Tahir
Adõyaman’õn önümüzdeki günlerde
ifadeye çağrõlacağõ belirtildi.
Ergen, 2000-2001’de ‘Beyaz
Enerji’ operasyonunu yönetti ve
2003-2004’te Şõrnak’ta ABD’li Al-
bay Martin Rollinson ve beş peş-
mergeyi yakalayarak 5 saat sorguladõ.
ABD’Lİ ALBAYI SORGULAMIŞTI
ALBAY ÇİÇEK’İN KIZI
‘Babam
iddialara
güldü’
Poyrazköy davasõnda Albay Türkşen’in Kardak çõkarmasõyla ilgili açõklamalarõ sanõklarõ ve izleyicileri ağlattõ
‘Botun benzinini biz ödedik’
Emekli albaya
Ergenekon
soruşturması
HİLAL KÖSE
Denizci subaylarõn, teğmenlerin
ve SAT komandolarõnõn yargõlan-
dõğõ 69 sanõklõ davada savunma ya-
pan Albay Ali Türkşen, duruşmayõ
izleyenleri ağlattõ. Türkşen, Kardak
krizinde Yunanistan bayrağõnõ in-
dirip göndere Türk bayrağõ çeken
iki subayõn terör örgütü üyesi ola-
rak yargõlandõğõna dikkat çekerek,
sanõk Yarbay Ercan Kireçtepe
ile Kardak Adasõ’na gittikleri botun
benzinini aldõklarõ kredi kartlarõnõn
faturasõnõ heyete gösterdi.
Teğmenlerin Karargâh Evleri
davasõ ile gayrimüslimlere yönelik
eylem hazõrlõğõ olan Kafes Eylem
Planõ’na ilişkin davanõn birleştiril-
diği, Poyrazköy’de bulunan mü-
himmatõ gömdükleri ileri sürülen
denizci subaylar hakkõnda açõlan
davaya dün devam edildi. Tutuksuz
yargõlanan Türkşen, 1990 - 1997
yõllarõ arasõnda SAT Grup Komu-
tanõ olarak görev yaptõğõ sõrada
iki önemli görevde yer aldõğõnõ
belirterek şöyle konuştu: “Bu gö-
revlerde yer almakla iyi mi yap-
tım, kötü mü yaptım bilmiyorum.
Ancak bugün buraya getirdiler.
Hayatta bazı şeyleri eksik yap-
saydık, bugün burada olmaz-
dık. Yer aldığım ilk görev 1993
yılında 14.5 ton uyuşturucu yük-
lü gemi Lucky-S’e el konulması-
dır. İkinci olarak ise, Kardak kri-
zinde adaya çıkan timin komu-
tanıydım. Her iki olayda da tek
bir mermi kullanılmadı.”
2005 yõlõnda dönemin Deniz
Kuvvetleri Komutanõ Özden Ör-
nek’in verdiği emir doğrultusunda
Kardak çõkarmasõna ilişkin hazõr-
ladõğõ hatõratõ mahkemede gösteren
Türkşen, hatõrattan bir bölüm oku-
du. Türkşen Kardak Kayalõklarõ’na
nasõl gittiklerini ise şöyle anlattõ:
“Buradakilere baktığınızda terör
örgütü şüphelisi olarak görebi-
lirsiniz. Ama ben Ercan Kireçte-
pe’ye bakınca Kardak’a gidecek
botun benzini olmadığı için kre-
di kartıyla benzin alan kişiyi gö-
rüyorum. O bayrak oradan gi-
decek diye 3 saat içinde benzini
alıp ekmek arası peynir yaparak
oraya gittik. Şimdi ise burada te-
rör örgütü üyeliğinden yargıla-
nıyoruz.” Türkşen mahkeme he-
yetine Kireçtepe’nin kullandõğõ kre-
di kartõ ile 30 Ocak 1996 günü
22.33’te alõnmõş 16 milyon 730
bin liralõk fişi gösterdi.
Kardak sürecini anlattõğõ sõrada
izleyicileri ağlatan Türkşen,
“Emekli Binbaşı Levent Bek-
taş’ın savunmasını izleme fırsa-
tım oldu. Bektaş öyle bir laf söy-
ledi ki; bana göre o laftan sonra
Cumhurbaşkanı, Başbakan, hü-
kümet, üniversite hocaları herkes
işini bırakıp bu sözü tartışma-
lıydı. Bektaş, ‘Benim askerlikle so-
runum yok. Ben dünyaya yeniden
gelsem, yine asker olurdum, yine
SAT olurdum. Ama bu ülkenin or-
dusunda değil’ demişti. Bektaş’a
bu sözü ettirenleri asla affetme-
yeceğim” dedi. Bu sözler üzerine
salondaki Koramiral Feyyaz Öğüt-
çü’nün de aralarõnda bulunduğu tu-
tuklu-tutuksuz sanõklar ve izleyiciler
ağlamaya başladõ. Öğütçü, göz-
yaşlarõna hâkim olamayõnca güneş
gözlüğünü taktõ ancak gözyaşlarõ-
nõ yine durduramadõ. Mahkeme
Başkanõ, bu duygusal anlar üzeri-
ne duruşmaya bir saat ara verdi.
Türkşen, savunmasõnõn öğleden
sonraki bölümüne esprili bir dille
devam etti. Kahramanlarõn vatan ha-
inliğine terfi ettiklerini dile getire-
rek, şöyle devam etti: “Teröristler
de Mehmetçik’e kurşun sıkmak
üzere eğitim aldıkları kamplar-
dan ülkeye giriyorlar. Üstelik
‘pişman değiliz’ dediklerinde, on-
lara ‘hayõr siz bilmiyorsunuz ama
pişmansõnõz’ diyorlar. Biz ise ‘te-
rörist değiliz’ diyoruz. Bize de
‘siz teröristsiniz’ diyorlar. Bal-
yoz’dan beni tutuklayan savcıya
‘gösterdiğiniz belgeyi ben hazõrla-
madõm’ diyorum. O da bana ‘siz
yazmõşsõnõz’ diyor. Ben ‘hayõr’
dedikçe ‘yapmadõysanõz yapmadõ-
ğõnõzõ siz ispatlayacaksõnõz’ diyor.
Böyle hukuk olur mu? Sokrat’ı
getirseniz buraya aklını yitirir.”
2005 yõlõnda erken terfi aldõğõnõ
ifade eden Türkşen, “Albay rüt-
bemi koramiral rütbesinde bir te-
rörist olan komutanım Kadir
Sağdıç taktı” dedi. İçişleri Bakan-
lõğõ’nõn internet sitesinde terör ko-
nusunu araştõrdõğõnõ ifade eden
Türkşen, “Ordaki terörist profiline
de uymuyoruz. Bizim örgüt ye-
ni bir tip oluşturuyor. Ne eyle-
mimiz ne söylemimiz var. Tero-
zero örgüt. Light terörist. Çakma
terör örgütü olarak gerçek terör
örgütlerinin utanç kaynağıyız.
İhbar mektupları konusunda bil-
gilendirildikten sonra da göm-
düğümüz iddia edilen mühimmatı
çıkarmıyoruz. Akıl sağlığı sor-
gulanması gereken örgüt üyele-
riyiz” diye konuştu. Bostancõ’da bir
polisin şehit olduğu çatõşmayõ anõm-
satan Türkşen, “Terör örgütü bu-
dur. Allah bütün devletlere bizim
gibi hayırlı teröristler versin”
diye konuştu. Yargõlanan subayla-
rõn meslek hayatlarõnõn bitirildiği-
ni belirten Türkşen, “Bütün olan bi-
tenden sonra askeri kütüphane
memuru oldum. Arkadaşım Tur-
han Ecevit de satın alma komis-
yonuna üye oldu. Ben yayın oku-
yorum, o yumurta satın alıyor”
dedi. Koç Müzesi’ndeki denizaltõ-
ya patlayõcõ madde konulduğu ve
300 çocuğun öldürülmeye çalõşõldõğõ
iddialarõna esprili bir dille yanõt ve-
ren Türkşen, evinden getirdiği iki
kalõp sabun, iki el feneri, 6 adet pas-
tel boya, bir adet 3’lü priz ve 2 met-
relik saniyelik fitili heyete göster-
di. Bunlarõ bir poşete koyan Türk-
şen, denizaltõda iskandil bölümüne
bõrakõldõğõ iddia edilen patlayõcõ
miktarõ ile 300 kişinin öldürülme-
sinin imkânsõz olduğunu belirtti.
Mühimmat gömülmesi gibi ih-
barlarõn ordu içindeki bazõ kişilerin
yardõmõyla yapõldõğõnõ ifade eden
Türkşen, Yarbay Oktay Erdem
ile Yarbay Kürşat Tunçer’in ter-
fi konusunda istedikleri olmayõnca
bu olaylarda aktif görev aldõklarõ-
nõ öne sürdü. “Bu isimleri verdim.
Ama bu kişiler kendi başlarına bu
işi gerçekleştirmiş olamazlar. Bi-
rileri ile irtibatlı olmaları, onlar-
dan talimatlar almaları gerekir”
diye konuştu.
İstanbul Haber Servisi - “Poyrazköy’de ele geçirilen mü-
himmat” davasõnõn tutuksuz sanõklarõndan Güney Deniz Saha
Komutanõ Koramiral Kadir Sağdıç ile Tuğamiral Mehmet
Fatih İlgar, Agos Gazetesi Genel Yayõn Yönetmeni Hrant
Dink’in öldürülmesine ilişkin görülen davaya müdahil olma
talebinde bulundu. Sağdõç ile İlgar’õn avukatõ Murat Ergün,
2 sayfadan oluşan ve davaya müdahil olma taleplerini içeren
dilekçeyi İstanbul 14. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne sundu.
DİNK DAVASINA MÜDAHİL OLMA TALEBİ
İstanbul Haber Servisi - Poyrazköy’de ele
geçirilen mühimmata ilişkin, soruşturma sõrasõn-
da, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlü-
ğü’nün savcõlõğa gönderdiği yazõda, bazõ mü-
himmatõn kullanõma elverişli olmadõğõnõ bildire-
rek bu nedenle imhasõnõ istediği ortaya çõktõ. İs-
tanbul Emniyet Müdür Yardõmcõsõ Tufan Ergü-
der imzasõnõ taşõyan ve 16 Temmuz 2009 tari-
hinde savcõlõğa gönderilen “imha kararı alın-
ması”na yönelik 2 ayrõ yazõda, Poyrazköy’de ele
geçirildikleri bildirilen bazõ mühimmatõn, kimya
ve balistik incelemelerle belirlenen niteliklerine
yer verildi. Terör ve organize suç örgütlerinden
elde edilen bu tür patlayõcõ maddelerin, Bomba
İmha ve İnceleme Şube Müdürlüğü’nün sorum-
luluğunda saklanabileceği ve muhafaza edilebi-
leceği uygun depo bulunmadõğõndan, geçmiş yõl-
larda bunlarõn infilak etmesi sonucunda, görevli-
lerin ölümüne ve yaralanmasõna sebebiyet verdi-
ği hatõrlatõlan yazõlarda şöyle denildi: “Buna
benzer istenmeyen müessir olayların önüne
geçmek için kullanıma elverişsiz oldukları de-
ğerlendirilen yazılı maddeler halinde sıralı
patlayıcı maddelerin adli emanet ve benzeri
depolarda bulundurulması ve saklanması sa-
kıncalı olduğundan imha edilmeleri yönünde
karar veya teslim edilecek yerin tarafımıza
bildirilmesi gerekmektedir.”
‘Poyrazköy mühimmatı
kullanıma elverişsiz’
ŞANLIURFA (Cumhuriyet) - Şanlõurfa’nõn
Suruç ilçesine bağlõ Bekçiler köyünün dõşõndaki
Suriye sõnõrõnda bulunan mayõnlõ bölgede başla-
yan yangõn, kõsa süre sonra Türkiye tarafõna sõç-
radõ. Yangõn nedeniyle sõnõrdaki 30 mayõn peş
peşe infilak etti. Yangõn 7 saatte söndürüldü.
obursali@cumhuriyet.com.tr