19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 15 TEMMUZ 2010 PERŞEMBE 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Kürtler, Vatan Anlayışı Kürt meselesinin önemli yönünü yeniden anımsatacağım... Zaten bazı okurlarım da kendi deneyim ve gözlemlerini aktarıp duruyorlar. Evet, Güneydoğu bölgesinin yoksulluğu! Türkiye egemen siyasetçileri, Doğu bölgesini, tabii ki özellikle Güneydoğu’yu perişan bir halde bıraktı! Eskiden “karma ekonomi” sayesinde, devlet bölgede hayvancılık ve buna ilişkin bazı KİT’ler kurmuştu. Ama akılsızca özelleştirme yağması sonucu bunlar da unufak edildi ve bölge tamamen serbest piyasa ekonomisinin inayetine bırakıldı. İktidar yatırım teşvikleriyle oralarda bir ekonomi yaratmaya çalışıyor. Ancak sermaye güven/güvenilir yer, yetişkin/kaliteli çalışan ister ve gelecek güvencesine bakar. Sermayenin “vatan” anlayışı biraz bunlarla sınırlıdır! Şüphesiz orada PKK terörü ve belirsiz bir siyasal durum varsa, sermayenin yatırım yapması zordur. İnceleyin, teşvikle oralarda yapılan az sayıdaki yatırım, düşük kalitelidir. Cumhuriyet iktidarları, özellikle 1950’den sonrakiler, yani hemen tümü sağcı partiler, bölgede bütün ekonomik-kültürel gerilikleri ayakta tuttu. Kapitalizmin ekonomik olarak girmediği yerlerin tarifini, Güneydoğu’ya bakarak yapabilirsiniz. Nerede tutuculuk en yoğunsa, kapitalizmin gelişmiş ekonomi ilişkilerinin oralarda bulunmadığını gözlersiniz... Batı ile Doğu arasındaki her türlü ilişkideki farklılığın kaynağıdır bu aynı zamanda. Sağcı iktidarlar, bölgenin sosyal, ekonomik ve eğitim yapısını parçalamayınca, bölgenin “ağaları” üzerinden, aşiret başları üzerinden siyaset yaptı! Bölge insanları böylece güdülüp durdu! Şüphesiz CHP de bu yapı içinde politika yaptı! Bölge insanı daha iyi yaşam beklentilerini gerçekleştirebileceği Batı’ya göç ediyor doğal olarak. Doğu ile Batı arasındaki farklılıklar pek çok açıdan yüzde yüzdür! Güneydoğu Türkiye’nin “vatan toprağı” mıdır? Vatan, salt, Allah’a terk edilen toprak demek değildir. Vatan her şeyden önce, bu topraklar üzerinde yaşayan insandır! Güneydoğu bölgesinin bu hali Türkiye egemenlerinin büyük bir utancıdır! Sadece “Türk egemenleri”nin değil, aynı zamanda, iktidara ortak olan Kürt egemenlerinin de! Kürt egemenlerinin veya iktidar ortaklarının bölgeye karşı davranışı Türkler gibi oldu. Onlar bölgenin her türlü geriliğini parçalayıp yok edecek hiçbir icraatta ve talepte bulunmadı! Toprak ağalığı veya aşiret sahipliği veya reisliği, bunu ister mi? Bölge ne kadar yoksul, eğitimsiz ve kültürsüz kalırsa iktidarlarını da o ölçüde rahat sürdürecekleri olgusu, iktidar sahiplerinin bilincine ve toplumsal genetiğine işlemiştir. Ama her şeyin de bir sonu vardır! Terörün de bu “verimli” topraklarda yuvasını bulmasına şaşırmamak gerekir. Şüphesiz terörün esas nedenini yoksullukla tam örtüştürmeyiz. Ama buradan da beslendiğini kimse inkâr edemez. Birileri kalkıp şöyle diyebilir: İyi ki orası yoksul kaldı, Kürtler de Batı’ya göç etti, Türk-Kürt iyice birbirine karıştı da, Hasip Kaplan artık ayrılamayacak durumdayız diye demeç veriyor! Birlikteliği güçlendiren ana etkenin zenginlik olduğunu bilmemek böyle şeyler söyletebilir! Kürt bölgelerinin geleceğini etkileyecek ana etken, Irak Kürt bölgesindeki gelişme olacaktır! Kürt bölgesi, ekonomik, yaşam beklentileri vb. açılarından bölgenin yıldızı olursa, Güneydoğu hızla bunun çekimine girer, kendisine bugüne kadar sıfır beklenti sağlayan Ankara’ya değil, Irak Kürt bölgesine bakar.. en çok yazıp çizdiğimiz durum bu! Türkiye, devleti gücüyle bölgenin geri yapısını hızla parçalamalı! Bunu, dine, cemaatçiliğe ve serbest piyasa tanrısına dayanan iktidar yapmaz, yapamaz! Zaten sözüm iktidar hazırlığı yapan CHP’yedir! Bir devlet KİT’ine bütün bu sorumluluk verilebilir. Türkiye’nin ekonomik rakibi Barzani’lerdir! Ama devlet büyük devrimci bir projeyi, Barzani’ler için değil, oradaki kendi insanı için yapmalıdır! İnsanın insan gibi yaşatılmadığı, yaşamadığı yerleri vatan olarak görmek gerekir mi? Palavrayı bırakalım da konuya böyle yeni açılardan yaklaşalım! BARKIN ŞIK ANKARA - Genelkurmay Askeri Savcõlõğõ tarafõndan, “İrtica ile Mü- cadele Eylem Planı”nda õslak imzasõ bulunduğu gerekçesiyle hakkõnda, “TSK’den ihraç istemiyle” dava açõ- lan Deniz Kurmay Albay Dursun Çi- çek’in kõzõ İrem Çiçek, babasõnõn id- dialarõ ciddiye almadõğõnõ söyledi. Cumhuriyet’in sorularõnõ yanõtla- yan İrem Çiçek, babasõ ile telefonda görüştüğünü ve sesinin iyi geldiğini belirtti. Çiçek, “Babam iddialara güldü sadece. Soyut iddialar, ciddi- ye almadı” dedi. Çiçek, TSK’den ih- raç istemiyle açõlan davada, “Böyle bir iddianame bekleyip bekleme- diklerine” ilişkin olarak ise “Bekle- miyorduk” dedi. Askeri Savcõ Al- bay Yavuz Şentürk tarafõndan 12 Mayõs’ta tamamlanan iddianame, ön- ceki gün mahkeme tarafõndan kabul edildi. Savcõlõk, iddianamede, planõ hazõrlayan ve sõzdõran kişinin Çiçek olduğunu savundu. İddianamede, Çi- çek’in komuta kademesine yönelik güven hissini yok etmeyi hedeflediği öne sürüldü. Davanõn ilk duruşmasõ, 20 Temmuz’da görülecek. Yangın mayınları patlattı Yurt Haberleri Servisi - Hakkâri’nin Yük- sekova ilçesinde Cengiz Topel Caddesi’ndeki bir otelin önünde 21. Jandarma Sõnõr Tugay Ko- mutanlõğõ’nda görevli Uzman Çavuş Yasin Ak’õn (33) arkasõndan yaklaşan kimliği belirsiz bir kişi, başõna ateş etti. Saldõrõda ağõr yaralanan sivil kõyafetli uzman Çavuş Ak, hastanede şehit düştü. Hakkâri Valisi Muammer Türker, “Te- rör saldırısı olarak düşünüyoruz” dedi. 1.5 yaşõndaki Sidelya ile önceki gün Osmaniye’ye giden şehidin eşi Hülya Ak (32), acõ haberi alõnca fenalõk geçirdi. Şehit eşi, “Keşke gelme- seydim. Seni neden yalnız bıraktım. Bu terör bu kez de bizi mi buldu?” diye ağõtlar yaktõ. Tunceli’nin Mazgirt ilçesine bağlõ Bulgurcu- lar köyü kõrsalõnda önceki gece bir grup terö- ristle çõkan çatõşmada bir terörist öldürüldü. Sivil kıyafetli askere saldırı ALİCAN ULUDAĞ ANKARA - Ergenekon davasõnda hukukun yavaş işlemesi eleştiri konusu olurken, Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya ve Aydõn- lõk Dergisi Genel Yayõn Yönetmeni Mehmet Deniz Yıldırım’õn tutuklanmasõna neden olan yazõşmanõn “hızı” dikkat çekti. Başbakan Tay- yip Erdoğan ile 2. KKTC Cumhurbaşkanõ Mehmet Ali Talat arasõnda geçen telefon gö- rüşmesinin Aydõnlõk dergisinde yayõmlanma- sõyla ilgili yürütülen soruşturmada gözaltõna alõ- nan Akkaya ve Yõldõrõm sorguda iken, Savcõ Ze- keriya Öz’ün telefon görüşmesini “acele” olarak Başbakanlõk’a sorduğu belgelere yansõ- dõ. Başbakanlõk’õn geciktirmeden yaklaşõk 4 sa- atte verdiği yanõtõn ardõndan Akkaya ve Yõldõ- rõm tutuklandõ. Erdoğan ve Talat arasõnda geçen telefon gö- rüşmesi, 18 Ekim 2009 tarihinde Aydõnlõk dergisinde yayõmlanmõştõ. Bunun ardõndan başlatõlan soruşturma kapsamõnda Akkaya ve Yõldõrõm, 9 Kasõm 2009 günü sabah saatlerin- de gözaltõna alõnmõşlardõ. Akkaya ve Yõldõrõm’õn sorgusunun sürdüğü saatlerde, soruşturmayõ yürüten Savcõ Öz, Baş- bakanlõk Müsteşarlõğõ’na 9 Kasõm saat 14.46’da “acele” ibareli bir faks gönderdi. Öz, yürütü- len soruşturma kapsamõnda Aydõnlõk dergisin- de yapõlan aramada değişik kişilere ait birçok ses kaydõ ve dokümünün ele geçirildiğini, bunlarõn içinde Başbakan’a ait olduğu bildiri- len görüşmelerin de bulunduğunu, bunlarõn “bi- lahare” gönderileceğini aktardõ. Soruşturma- nõn gizli olmasõna karşõn savcõnõn dosyadaki gö- rüşmeye ilişkin bilgi ve belgeleri “bilahare” göndereceğini belirtmesi dikkat çekti. Öz, yazõsõnõn devamõnda şunlarõ kaydetti: “Aydınlık dergisinin 18 Ekim 2009 tarihli nüshasında yayımlanan telefon görüşmesi tu- tanağı ile ilgili olarak; görüşme içeriğinin doğru olup olmadığı, bu tür görüşmelerin resmi olarak bir şekilde kayıt edilip edil- mediği, kayıtlı ise görüşme içeriğinin kayıt- lı görüşme ile uyuşup uyuşmadığı, görüşme içeriğindeki bilgilerin herhangi bir şekilde Başbakanlık’ça açıklanıp açıklanmadığı, bir şekilde aleniyet kazandırılıp kazandırıl- madığı, görüşme içeriğindeki bilgilerin dev- letin iç ve dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgiler olup olmadığı hususlarının Cumhuriyet Başsavcılığımıza bildirilmesi kamu adına talep olunur.” Öz’e yanõtõ, Başbakan adõna Müsteşar Yar- dõmcõsõ Ruhi Özbilgiç, saat 18.54’te gönder- diği faksla verdi. Özbilgiç, “Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan ile halen (2.) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Mehmet Ali Talat arasında kayıt altına alınmadan yapılan telefon görüşmesi içeri- ğindeki bilgiler hiçbir şekilde açıklanmamış ve aleniyet de kazandırılmamıştır. Görüşme içeriğindeki bilgilerin devletin iç ve dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgilerden olduğu hususlarınıza bilgilerini- zi rica ederim” ifadelerini kullandõ. Başbakanlõk yanõtõyla tutuklama Gazeteciler Akkaya ve Yõldõrõm gözaltõndayken savcõ Zekeriya Öz’ün ‘zanlõlarõn’ durumunu Başbakanlõk’a sorduğu ortaya çõktõ. Yanõt üzerine gazeteciler tutuklandõ DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Kuzey Irak’ta görev ya- pan Türk birliğinin kafasõna çuval geçirilip sorgulanmasõnõn ardõndan Şõrnak’ta görev yaptõğõ dönemde, Irak sõnõrõnda ABD’li bir albayõ sor- gulayan, Ankara’da ‘Beyaz Enerji’ operasyonunu yöneten emekli Kur- may Albay Aziz Ergen ile Şõr- nak’taki Jirki aşiretinin lideri koru- cubaşõ Tahir Adıyaman hakkõnda Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda soruşturma açõldõ. Şõrnak’õn Uludere ilçesine bağlõ Gülyazõ Taktik Jandarma Sõnõr Alay Komutanõ olarak 2003-2004’te gö- rev yapan Ergen ile Tahir Adõyaman hakkõnda Uzman Çavuş L.G, bir ih- bar mektubu yazarak Gaziantep’in Islahiye ilçesinde cumhuriyet baş- savcõlõğõna verdi. Mektup, Ergene- kon soruşturmasõnõ yürüten İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcõ Vekilliği’ne gönderildi. Ergenekon soruşturmasõnõ yürüten savcõlarõ da suçun işlendiği iddia edilen yerin Şõrnak olmasõ nedeniyle “yetkisiz- lik” kararõ verdi ve dosyayõ Diyar- bakõr’a gönderdi. Dosyanõn ulaştõğõ Diyarbakõr Özel Yetkili Cumhuriyet Savcõlõğõ, soruşturma başlattõ. Yine ihbar mektubu Uzman Çavuş L.G, ihbar mektu- bunda Albay Ergen komutasõnda er olarak bildiği askeri üniformalõ PKK itirafçõlarõnõn Şõrnak’õn Uludere ilçe- sine bağlõ Uzungeçit bölgesinde 7 askeri şehit ettiğini ileri sürdü. İhbar mektubunda Adõyaman’õn aşireti olan Jirki mensubu Selahattin adlõ kişinin terör örgütü PKK adõna 15 yõl dağlarda silahlõ faaliyet göster- dikten sonra itirafçõ olduğu, beş kişi- lik timle bölgeye geldiği, Tolga adlõ bir üsteğmenin de onlara katõlmasõy- la bölgede operasyonlar yürüttükleri iddia edildi. Mektupta, söz konusu ekibin o dönemde Hasan adlõ bir binbaşõya suikast yaptõklarõ da ileri sürüldü. Soruşturma kapsamõnda Al- bay Ergen ile Jirki aşireti lideri Tahir Adõyaman’õn önümüzdeki günlerde ifadeye çağrõlacağõ belirtildi. Ergen, 2000-2001’de ‘Beyaz Enerji’ operasyonunu yönetti ve 2003-2004’te Şõrnak’ta ABD’li Al- bay Martin Rollinson ve beş peş- mergeyi yakalayarak 5 saat sorguladõ. ABD’Lİ ALBAYI SORGULAMIŞTI ALBAY ÇİÇEK’İN KIZI ‘Babam iddialara güldü’ Poyrazköy davasõnda Albay Türkşen’in Kardak çõkarmasõyla ilgili açõklamalarõ sanõklarõ ve izleyicileri ağlattõ ‘Botun benzinini biz ödedik’ Emekli albaya Ergenekon soruşturması HİLAL KÖSE Denizci subaylarõn, teğmenlerin ve SAT komandolarõnõn yargõlan- dõğõ 69 sanõklõ davada savunma ya- pan Albay Ali Türkşen, duruşmayõ izleyenleri ağlattõ. Türkşen, Kardak krizinde Yunanistan bayrağõnõ in- dirip göndere Türk bayrağõ çeken iki subayõn terör örgütü üyesi ola- rak yargõlandõğõna dikkat çekerek, sanõk Yarbay Ercan Kireçtepe ile Kardak Adasõ’na gittikleri botun benzinini aldõklarõ kredi kartlarõnõn faturasõnõ heyete gösterdi. Teğmenlerin Karargâh Evleri davasõ ile gayrimüslimlere yönelik eylem hazõrlõğõ olan Kafes Eylem Planõ’na ilişkin davanõn birleştiril- diği, Poyrazköy’de bulunan mü- himmatõ gömdükleri ileri sürülen denizci subaylar hakkõnda açõlan davaya dün devam edildi. Tutuksuz yargõlanan Türkşen, 1990 - 1997 yõllarõ arasõnda SAT Grup Komu- tanõ olarak görev yaptõğõ sõrada iki önemli görevde yer aldõğõnõ belirterek şöyle konuştu: “Bu gö- revlerde yer almakla iyi mi yap- tım, kötü mü yaptım bilmiyorum. Ancak bugün buraya getirdiler. Hayatta bazı şeyleri eksik yap- saydık, bugün burada olmaz- dık. Yer aldığım ilk görev 1993 yılında 14.5 ton uyuşturucu yük- lü gemi Lucky-S’e el konulması- dır. İkinci olarak ise, Kardak kri- zinde adaya çıkan timin komu- tanıydım. Her iki olayda da tek bir mermi kullanılmadı.” 2005 yõlõnda dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanõ Özden Ör- nek’in verdiği emir doğrultusunda Kardak çõkarmasõna ilişkin hazõr- ladõğõ hatõratõ mahkemede gösteren Türkşen, hatõrattan bir bölüm oku- du. Türkşen Kardak Kayalõklarõ’na nasõl gittiklerini ise şöyle anlattõ: “Buradakilere baktığınızda terör örgütü şüphelisi olarak görebi- lirsiniz. Ama ben Ercan Kireçte- pe’ye bakınca Kardak’a gidecek botun benzini olmadığı için kre- di kartıyla benzin alan kişiyi gö- rüyorum. O bayrak oradan gi- decek diye 3 saat içinde benzini alıp ekmek arası peynir yaparak oraya gittik. Şimdi ise burada te- rör örgütü üyeliğinden yargıla- nıyoruz.” Türkşen mahkeme he- yetine Kireçtepe’nin kullandõğõ kre- di kartõ ile 30 Ocak 1996 günü 22.33’te alõnmõş 16 milyon 730 bin liralõk fişi gösterdi. Kardak sürecini anlattõğõ sõrada izleyicileri ağlatan Türkşen, “Emekli Binbaşı Levent Bek- taş’ın savunmasını izleme fırsa- tım oldu. Bektaş öyle bir laf söy- ledi ki; bana göre o laftan sonra Cumhurbaşkanı, Başbakan, hü- kümet, üniversite hocaları herkes işini bırakıp bu sözü tartışma- lıydı. Bektaş, ‘Benim askerlikle so- runum yok. Ben dünyaya yeniden gelsem, yine asker olurdum, yine SAT olurdum. Ama bu ülkenin or- dusunda değil’ demişti. Bektaş’a bu sözü ettirenleri asla affetme- yeceğim” dedi. Bu sözler üzerine salondaki Koramiral Feyyaz Öğüt- çü’nün de aralarõnda bulunduğu tu- tuklu-tutuksuz sanõklar ve izleyiciler ağlamaya başladõ. Öğütçü, göz- yaşlarõna hâkim olamayõnca güneş gözlüğünü taktõ ancak gözyaşlarõ- nõ yine durduramadõ. Mahkeme Başkanõ, bu duygusal anlar üzeri- ne duruşmaya bir saat ara verdi. Türkşen, savunmasõnõn öğleden sonraki bölümüne esprili bir dille devam etti. Kahramanlarõn vatan ha- inliğine terfi ettiklerini dile getire- rek, şöyle devam etti: “Teröristler de Mehmetçik’e kurşun sıkmak üzere eğitim aldıkları kamplar- dan ülkeye giriyorlar. Üstelik ‘pişman değiliz’ dediklerinde, on- lara ‘hayõr siz bilmiyorsunuz ama pişmansõnõz’ diyorlar. Biz ise ‘te- rörist değiliz’ diyoruz. Bize de ‘siz teröristsiniz’ diyorlar. Bal- yoz’dan beni tutuklayan savcıya ‘gösterdiğiniz belgeyi ben hazõrla- madõm’ diyorum. O da bana ‘siz yazmõşsõnõz’ diyor. Ben ‘hayõr’ dedikçe ‘yapmadõysanõz yapmadõ- ğõnõzõ siz ispatlayacaksõnõz’ diyor. Böyle hukuk olur mu? Sokrat’ı getirseniz buraya aklını yitirir.” 2005 yõlõnda erken terfi aldõğõnõ ifade eden Türkşen, “Albay rüt- bemi koramiral rütbesinde bir te- rörist olan komutanım Kadir Sağdıç taktı” dedi. İçişleri Bakan- lõğõ’nõn internet sitesinde terör ko- nusunu araştõrdõğõnõ ifade eden Türkşen, “Ordaki terörist profiline de uymuyoruz. Bizim örgüt ye- ni bir tip oluşturuyor. Ne eyle- mimiz ne söylemimiz var. Tero- zero örgüt. Light terörist. Çakma terör örgütü olarak gerçek terör örgütlerinin utanç kaynağıyız. İhbar mektupları konusunda bil- gilendirildikten sonra da göm- düğümüz iddia edilen mühimmatı çıkarmıyoruz. Akıl sağlığı sor- gulanması gereken örgüt üyele- riyiz” diye konuştu. Bostancõ’da bir polisin şehit olduğu çatõşmayõ anõm- satan Türkşen, “Terör örgütü bu- dur. Allah bütün devletlere bizim gibi hayırlı teröristler versin” diye konuştu. Yargõlanan subayla- rõn meslek hayatlarõnõn bitirildiği- ni belirten Türkşen, “Bütün olan bi- tenden sonra askeri kütüphane memuru oldum. Arkadaşım Tur- han Ecevit de satın alma komis- yonuna üye oldu. Ben yayın oku- yorum, o yumurta satın alıyor” dedi. Koç Müzesi’ndeki denizaltõ- ya patlayõcõ madde konulduğu ve 300 çocuğun öldürülmeye çalõşõldõğõ iddialarõna esprili bir dille yanõt ve- ren Türkşen, evinden getirdiği iki kalõp sabun, iki el feneri, 6 adet pas- tel boya, bir adet 3’lü priz ve 2 met- relik saniyelik fitili heyete göster- di. Bunlarõ bir poşete koyan Türk- şen, denizaltõda iskandil bölümüne bõrakõldõğõ iddia edilen patlayõcõ miktarõ ile 300 kişinin öldürülme- sinin imkânsõz olduğunu belirtti. Mühimmat gömülmesi gibi ih- barlarõn ordu içindeki bazõ kişilerin yardõmõyla yapõldõğõnõ ifade eden Türkşen, Yarbay Oktay Erdem ile Yarbay Kürşat Tunçer’in ter- fi konusunda istedikleri olmayõnca bu olaylarda aktif görev aldõklarõ- nõ öne sürdü. “Bu isimleri verdim. Ama bu kişiler kendi başlarına bu işi gerçekleştirmiş olamazlar. Bi- rileri ile irtibatlı olmaları, onlar- dan talimatlar almaları gerekir” diye konuştu. İstanbul Haber Servisi - “Poyrazköy’de ele geçirilen mü- himmat” davasõnõn tutuksuz sanõklarõndan Güney Deniz Saha Komutanõ Koramiral Kadir Sağdıç ile Tuğamiral Mehmet Fatih İlgar, Agos Gazetesi Genel Yayõn Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin görülen davaya müdahil olma talebinde bulundu. Sağdõç ile İlgar’õn avukatõ Murat Ergün, 2 sayfadan oluşan ve davaya müdahil olma taleplerini içeren dilekçeyi İstanbul 14. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne sundu. DİNK DAVASINA MÜDAHİL OLMA TALEBİ İstanbul Haber Servisi - Poyrazköy’de ele geçirilen mühimmata ilişkin, soruşturma sõrasõn- da, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlü- ğü’nün savcõlõğa gönderdiği yazõda, bazõ mü- himmatõn kullanõma elverişli olmadõğõnõ bildire- rek bu nedenle imhasõnõ istediği ortaya çõktõ. İs- tanbul Emniyet Müdür Yardõmcõsõ Tufan Ergü- der imzasõnõ taşõyan ve 16 Temmuz 2009 tari- hinde savcõlõğa gönderilen “imha kararı alın- ması”na yönelik 2 ayrõ yazõda, Poyrazköy’de ele geçirildikleri bildirilen bazõ mühimmatõn, kimya ve balistik incelemelerle belirlenen niteliklerine yer verildi. Terör ve organize suç örgütlerinden elde edilen bu tür patlayõcõ maddelerin, Bomba İmha ve İnceleme Şube Müdürlüğü’nün sorum- luluğunda saklanabileceği ve muhafaza edilebi- leceği uygun depo bulunmadõğõndan, geçmiş yõl- larda bunlarõn infilak etmesi sonucunda, görevli- lerin ölümüne ve yaralanmasõna sebebiyet verdi- ği hatõrlatõlan yazõlarda şöyle denildi: “Buna benzer istenmeyen müessir olayların önüne geçmek için kullanıma elverişsiz oldukları de- ğerlendirilen yazılı maddeler halinde sıralı patlayıcı maddelerin adli emanet ve benzeri depolarda bulundurulması ve saklanması sa- kıncalı olduğundan imha edilmeleri yönünde karar veya teslim edilecek yerin tarafımıza bildirilmesi gerekmektedir.” ‘Poyrazköy mühimmatı kullanıma elverişsiz’ ŞANLIURFA (Cumhuriyet) - Şanlõurfa’nõn Suruç ilçesine bağlõ Bekçiler köyünün dõşõndaki Suriye sõnõrõnda bulunan mayõnlõ bölgede başla- yan yangõn, kõsa süre sonra Türkiye tarafõna sõç- radõ. Yangõn nedeniyle sõnõrdaki 30 mayõn peş peşe infilak etti. Yangõn 7 saatte söndürüldü. [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle