19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
ZÜLAL KALKANDELEN Massive Attack, ülkemize ka- çõncõ kez gelmiş olursa olsun, hep büyük coşkuyla karşõlanõyor. “He- ligoland” albümünün turnesi için verdikleri konser de aynõ ilgiyi gör- dü. Grup, bu kez de yine barko- vizyondan demokrasi, insan hak- larõ ve özgürlük mesajlarõnõ Türk- çe yazõlarla aktardõ. Guantana- mo’daki işkenceler, medyanõn sa- vaş destekçiliği, korku toplumu, hukukun çiğnenişi ve bütün bun- lar olurken toplumun magazinle uyutuluşu yansõdõ ekrana... İsrail de ağõr eleştirilerden na- sibini aldõ. “Safe From Harm”õ “İsrail’in Mavi Marmara’da katlettiği Türkler için söylüyo- ruz” dediler ve bir kez daha gö- nülleri fethettiler. Konserden ön- ce Daddy G. ile konuşma olana- ğõ buldum. Tünelin sonu ışık - Siyahların ve beyazların mü- ziklerini birleştirip İngilizlere öz- gü bir füzyon yaratmanın sihirli formülü ne? - 1980’lerde İngiltere’de DJ’lik yapõyorduk, The Wild Bunch böy- le doğdu ve Massive Attack’a dönüştü. Bristol’da yaşayan herkes gibi biz de hip-hop’la büyüdük. Ama ilk albümden bu yana müzi- ğimizde bilinçli olarak bir İngiliz tarzõ var. Müziğe ilk başladõğõ- mõzda ülkede siyah-beyaz çatõş- masõ güçlüydü. O nedenle reggae ile punk’õn buluşmasõ önemliydi. The Clash, punk’la reggae’yi bu- luşturdu; Public Image Ltd baskõn bas soundu ile ortaya çõkõp reg- gae’den etkilendi. Ben ve D de yõl- lar önce punk camiasõndaydõk. 80’lerde bir siyahõn oraya girmesi için özel çaba harcamasõ gerek- liydi. Sonuçta müziğimiz yaşa- dõğõmõz yerin çokkültürlü yapõ- sõndan ve farklõ kökenlerimizden beslendi. - “Heligoland”i bir görüntü ve bir renk ile özdeşleştirmeye ça- lışsanız, ne derdiniz? - Bu çok iyi bir soru. Çünkü be- ni hayal gücümü kullanmaya zor- luyorsunuz. Ama biraz düşün- mem lazõm... Karanlõk bir tünelden geçiyorsunuz ama tamamen ka- ranlõk değil. Çõkõşta õşõk görünü- yor ve palmiye ağaçlarõ var. An- cak palmiye ağaçlarõnõ geçer geç- mez tekrar karanlõk başlõyor... - Vokalistlerinizden Horace Andy’nin grubun ruhunu tem- sil ettiğini söylemiştiniz. Bunu bi- raz açar mısınız? - Müziğe ilk başladõğõmõzda çevremizdeki farklõ etkileri keş- fettik. İlk iki albüm daha çok reg- gae etkisindeydi, daha sonra “Mezzanine”de new wave girdi işin içine, sonra farklõ elektronik ve rock unsurlarõ kullandõk. Bu- güne kadar yaptõğõmõz işlerin hiç- biri tek bir şeyi temsil etmiyor. Ho- race ise eski bir reggae şarkõcõsõ. Ama en önemlisi, olağanüstü şey- lerin ancak insanõn en rahat oldu- ğu alanõ bõrakõp farklõ rotalara yöneldiğinde ortaya çõkacağõnõ bilen bir müzisyen. Massive At- tack’õn ruhudur bu. Kriz, işsizlik, savaş... - Dünya meseleleriyle ilgili hep aktif tavır aldınız. Bu anlamda son albümü neler etkiledi? - Bizi ilgilendiren meseleler “Blue Lines”dan beri aynõ. Kör- fez Savaşõ, Afgan Savaşõ, ekono- mik kriz, işsizlik... Dünyada ve İn- giltere’de büyük bir sorun bu. 80’lerde Thatcher döneminde yaşanan sorunlar bugün yine or- taya çõktõ. - Şimdi yeni bir koalisyon hü- kümetiniz var... - Bu yeni iktidar toplumun so- nunu hazõrlayacak. Kamusal var- lõklarõ ve hizmetleri özelleştire- cekler. Gelecek 5 yõl İngiltere için çok zorlu olacak ve sonunda yine faşizm güçlenecek. Politikacılar ve halk - Elvis Costello, bir süre önce baskılar nedeniyle İsrail konse- rini iptal etmek zorunda kaldı ve “Bu, Thatcher yüzünden İngil- tere’yi boykot etmek gibi bir şey” dedi. Kültürel boykot hak- kında ne düşünüyorsunuz? - Aslõnda hangi ülkeye gitseniz görüyorsunuz ki, orada sizin gibi düşünen çok sayõda insan var. Çatõşmalara neden olan kararlarõ politikacõlar alõyor. Halkõn o ka- rarlarõ yüzde yüz desteklediğini sanmõyorum. Bu nedenle özellik- le İsrail halkõnõ suçlayamam, suç- ladõklarõm karar alõcõlar. Biz grup olarak Filistinlilerin haklarõnõ des- tekliyoruz. Thatcher’a gelince, ben her zaman onun yüzünden İn- giltere’yi boykot eden hareketin bir parçasõ oldum. - İsrail’de konser vermeyi dü- şünür müsünüz? - Hayõr, hiç düşünmedik bunu. Mavi Marmara’da olanlarõ izledik. İsrail’in yaptõklarõ tümüyle yanlõş. Olanlardan sonra bir çözüm bu- lunup Filistinlilerin hak ettiği ya- şama kavuşmasõ gerek. Ancak öyle barõş sağlanabilir. Kahrolasõ Amerika bunu yapabilir ama hepimiz neden yapmadõğõnõ bi- liyoruz. CMYB C M Y B İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrenci pasomu kaybettim. Hükümsüzdür. MEHMET ERDEM ZENGİN Yine BP protestosu Kültür Servisi - Geçen ay Londra’daki Tate Britain Galerisi’nin BP sponsorluğunu kabul etmesinin ardõndan gerçekleştirilen protestonun ardõndan, British Museum’da da benzer bir eylem yapõldõ. “Culture Beyond Oil” (Petrolün Ötesindeki Kültür) adlõ aktivisit gruba üye 5 eylemci, British Museum’da bulunan, devasa bir insan başõndan oluşan Paskalya Adasõ Heykeli’nin önüne petrol dökerek, BP’nin bu müzenin de sponsoru olmasõnõ protesto ettiler. Eylemciler, bu heykeli, medeniyetlerin bir anda nasõl çökebileceğini simgelediği için seçtiklerini açõkladõlar. Fatih Akın Erivan’da ERİVAN (ANKA) - 7. Uluslararasõ Altõn Kayõsõ Film Festivali, Fatih Akõn’õ ağõrlõyor. Festival kapsamõnda “Soul Kitchen” filmi gösterilecek olan Akõn, Erivan’da gazetecilere yaptõğõ açõklamada Ermenistan başkentini “misafirperver, mütevazõ, biraz da büyülü ve gizemli” olarak nitelerken “Bu günlerde sinemalarda daha az vakit geçirerek Erivan’õ daha iyi tanõma fõrsatõndan yararlanacağõm” dedi. Ünlü yönetmen, Türk-Ermeni ihtilafõ için ise “Bu, gerçekle yüzleşme korkusudur” diyerek, “İlişkilerin normalleşmesine doğru ilerlemenin tek yolu, korkunun üstesinden gelmektir” ifadesini kullandõ. Munch’a rekor fiyat Kültür Servisi - Norveçli ressam Edvard Munch’un “Madonna” isimli resminin elle renklendirilmiş baskõsõ, önceki gün Bonhams müzayede evinde düzenlenen açõk arttõrmada 1.25 milyon Sterlin’e (yaklaşõk 2.94 milyon TL) satõlarak Birleşik Krallõk’ta satõlan “en pahalõ resim” unvanõnõ aldõ. Amerikalõ bir müşteri tarafõndan satõn alõnmadan önce 500 bin - 700 bin Sterlin’e satõlacağõ öngörülen eser, dünya çapõnda, bir müzayedede satõlan ikinci en yüksek fiyatlõ resim oldu. Harvey Pekar öldü Kültür Servisi - Otobiyografik çizgi roman “American Splendor”õn yaratõcõsõ Harvey Pekar (70) önceki gün evinde ölü bulundu. Pekar’õn ölüm nedeninin otopsiden sonra belirleneceği açõklandõ. Bağõmsõz Amerikan çizgi roman dünyasõnõn yazarlarõndan Pekar’õn, sõradan insanlarõn hayatlarõnõ anlattõğõ serisi Amerikan Splendor’õn 2003 yõlõnda filmi çekilmiş ve Türkiye’de “Görkemli Hayatõm” adõyla vizyona girmişti. Adalar’da sanat Kültür Servisi- Adalar Belediyesi tarafõndan organize edilen ve Büyükada Atatürk Meydanõ’nda üç gün boyunca sürecek “Büyükada Plastik Sanatlar ve Müzik Festivali” bugün başlõyor. Bu akşam saat 21.00’de şefler Nvart Andressian ve Cem Mansur yönetimindeki Türkiye - Ermenistan Gençlik Korosu’nun konseriyle açõlacak festival, her gün 10.30’dan akşam 19.00’a kadar resim, heykel, seramik atölyeleri, performanslar, dans ve konserlerle renklenecek. Oyuncu Samiye Hün yaşamını yitirdi Kültür Servisi - İstanbul Büyükşehir Beledi- yesi Şehir Tiyatrolarõ, tiyatro ve seslendirme sa- natçõsõ Samiye Hün, 85 yaşõnda hayatõnõ kaybet- ti. 1925 yõlõnda İstanbul’da doğan sanatçõ, İstan- bul İtalyan Kõz Lisesi’nde okudu. 1932’de İstan- bul Halkevleri’nde amatör olarak sahneye çõkan Hün, 1934’te ço- cuk oyuncu olarak İstanbul Şehir Tiyatrosu’na girdi ve buradan 1976’da emekli oldu. Hün, “Fi- zikçiler”, “Kral Lear”, “Yap- rak Dökümü”, “Kafkas Tebeşir Dairesi”, “Suç ve Ceza”, “Si- nekler”, “Peer Gynt”, “Bernar- da Alba’nın Evi”, “İhtiras Tramvayı”, “Ay Battı” gibi ti- yatro oyunlarõnõn yanõ sõra, “Sö- nen Yıldız” (1956), “Yanık Kaval” (1947), “Deniz Kızı” (1944), “Bir Kavuk Devrildi” (1939) gibi filmlerde de rol almõştõ. Aynõ zamanda TRT radyo tiyatrolarõnõn önemli seslerinden birisi sayõlan sanatçõ, 2007 yõlõ Uçan Süpürge Uluslararasõ Kadõn Filmleri Festivali “Başarı ve Onur Ödülü”, 2000 yõlõ Kültür Ba- kanlõğõ ile İstanbul Vakfõ Ödülü gibi birçok ödü- lün yanõ sõra, 2001 Afife Tiyatro Ödülleri’nde “Nisa Serezli Aşkıner Özel Ödülü”nü aldõ. Hün, bugün Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahne- si’nde saat 10.30’da yapõlacak törenin ardõndan, Teşvikiye Camii’nde öğle namazõnõ müteakip kõ- lõnacak cenaze namazõndan sonra Zincirlikuyu Mezarlõğõ’nda toprağa verilecek. 15 TEMMUZ 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 17 Hüseyin Çağlayan: 1994 - 2010 Kültür Servisi - Güncel sanatõn ve modanõn önde gelen isimlerinden Hüse- yin Çağlayan’õn Türkiye’deki en kap- samlõ sergisi olan ve sanatçõnõn 16 yõllõk ürünlerinin sergilendiği “Hüseyin Çağ- layan: 1994 - 2010” sergisi İstanbul Modern’de açõldõ. Küratörlüğünü Don- na Loveday’in yaptõğõ ve 24 Ekim’e kadar açõk olacak sergi, İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçõ Birlikleri (İT- KİB) organizasyonuyla İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) Ajansõ- nõn katkõlarõyla hazõrlandõ. Dün yapõlan basõn toplantõsõna İstanbul Modern Yö- netim Kurulu Başkanõ Oya Eczacıbaşı, AKB Ajansõ Genel Sekreteri Yılmaz Kurt, İstanbul Hazõr Giyim ve Konfek- siyon İhracatçõlarõ Birliği Yönetim Ku- rulu Başkanõ Hikmet Tanrıverdi ve Hüseyin Çağlayan katõldõ. Çalõşmalarõnõn daha önce Londra Ta- sarõm Müzesi ve Tokyo Çağdaş Sanat Müzesi’nde sergilendiğini belirten Çağ- layan, “Bu serginin birçok dünyayı bir araya getireceğini düşünüyorum. Sadece modayla değil, tasarımla, mü- zikle, dansla ilgilenen kitleyi de çeke- ceğini düşünüyorum” dedi. Geleneğin kendisi için esin kaynağõ olduğunu ama her zaman kullanmadõğõnõ belirten Çağ- layan, “Gelenek görsel bir öğeden çok üretim şekli olabilir. Önemli olan onu nitelemek. Geleneği gündelik ha- yatla birleştirdiğinizde çok daha farklı bir şey çıkıyor” şeklinde konuş- tu. Toplu çalõşmalarõyla Türkiye’de ilk kez tam anlamõyla kendi dünyasõnõ yan- sõtma fõrsatõ yakaladõğõnõ söyleyen Çağ- layan, mimari, felsefe, bilim, tarih, an- tropoloji, biyoloji ve teknolojiden esin- lendiği işlerinde genetik, teknolojik ilerleme, yer değiştirme, göçmenlik ve kültürel kimlik gibi konulara eğiliyor. Sergiye paralel olarak çocuklar, genç- ler ve ailelere yönelik moda tasarõm atöl- yeleri de düzenlenecek. Atölyeler 24 Ekim’e kadar İstanbul Modern ve İstan- bul Moda Akademisi’nde yapõlacak. MassiveAttack,öncekiakşamkikonserindeGuantanamo’danGazze’yedünyameselelerinieleştirenpolitikmesajlarverdi Bu şarkõlar özgürlük için ‘11’e 10 Kala’ya bir ödül daha Kültür Servisi - Yönetmenliğini Pelin Esmer’in yaptõğõ “11’e 10 Kala” filmi, Polonya’da düzenlenen Tofifest Film Festivali’nde en iyi film ödülünün sahibi oldu. San Sebastian Film Festivali ana yarõşma bölümünde de yer alan film şimdiye kadar toplam 14 ödülün sahibi oldu. Film, önümüzdeki günlerde yine Polonya’da düzenlenecek olan ERA New Horizons Film Festivali’ne katõlacak. Kültür Servisi - 1950’lerden bu- güne uzanan efsane isim Tony Ben- nett, bu akşam Açõk Hava Sahne- si’nde cazseverlerle buluşuyor. “Şa- kir Eczacıbaşı Anısına” saat 20.00’de başlayacak konserde Ben- nett’e vokalde Antonia Benedetto, piyanoda Lee Musiker, gitarda Gray Sargent, basta Marshall Wood ve davulda Harold Jones eşlik ediyor. 15 Grammy ödülü sa- hibi Bennett, caz standartlarõ ve ba- ladlara getirdiği unutulmaz yorumlarla ikonlaşmõş bir ses. Bennett’in bu kon- serinin açõlõşõnõ ise caz piyanisti Ke- rem Görsev ve grubu yapacak. “Eu- ropean Jazz Club” serisi kapsamõn- da ise Bora Çeliker Trio ve Fransõz saksofoncu Stéphane Guillaume sa- at 22.30’da İKSV Salon’da. Tony Bennett efsanesi CAZ FESTİVALİ’NDE BUGÜN www.zulalkalkandelen.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle