Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
E3 mını da yadsıyor gibi. Bu nedenle
o, teist ahlaka da karşıdır, çünkü
teist ahlak insanı yine bencilliğe sevk
eder. lyi olan özünde dışarıdan hiçbir
dayatma olmaksızın insanın isteyerek
yaptığıdır.
Peki, ahlak neye göre şekilleniyor
böylesi kötü bir dünyada? Böylesi kö-
tümser bir dünya tasarımında insan
neye göre yaşayacak? Bireyin bu ya-
şamda varoluşu ne anlam taşır? Bu
sorulara verdiği yanıtla Schopenha-
uer'in ahlak adına söyledikleri çok ko-
lay kabul edilir şeyler değil, ayrıca çok
kapsayıcı ve sistemli olduğu da söyle-
nemez. Ama özellikle ahlakın temeli-
ne oturması gerektiğini düşündüğü
"duygudaşlık" kavramıyla önemli bir
değeri haurlatır insanlığa. Kişi kendi
dışındaki bireyleri değerlendirirken
suçlayıcı ve öteleyici olmak yerine
onun yerine kendini koyarak o du-
rumda ne hissedebileceğini anlamaya
çalışmalı, çünkü hepimiz aynıyız ve
hiçbirimiz temiz değiliz:
"Insan davranışının sadece
üç temel kaynağı vardır ve
mümkün her saik veya gü-
dü bunların birinden ya da
diğerinden kaynaklanır:
Bunlardan birincisi bencil-
lik ki kendisinin iyiliğini
arzular ve smırsızdır, ikin-
cisi bedhahlık ki başkaları-
nın kötülüğünü arzular ve
en zalim gaddarhğa ulaşa-
bilir, son olarak merhamet,
başkalarının iyiliğini arzu-
lar ve soyluluk ve yüce gö-
nüllülüğe ulaşabilir" (s.
305).
KANT'I AŞMAK
Schopenhauer, insanın
kendiliğinden iyi biçimde
kurulmuş bir ahlaka sahip
olmadığını ve bunun nede-
ninin bitip tükenmek bil-
meyen bencillik olduğunu
öne sürer. Herkes kendi
için ister durur, istedikleri-
ni elde etmek için de baş-
kalarına zarar vermeye ka-
dar varan davranışlar sergi-
ler. Ama bu, bireyin tek
başına ya da özüne ilişkin
bir özellik değildir. Schopenhauer'e
göre bu türe özgü bir durum. Bütün
hayvanlar doğada bir mücadele için-
de. İnsan, doğayla olan mücadele söz
konusu olduğunda dayanışma içinde
görünür. Ancak başka hiçbir hayvan
bilerek ve isteyerek, sadece keyif için
bir canlıya hele kendi türünden birine
zarar vermez. Kötülük insan soyunun
ayrılmaz bir parçasıdır adeta. Tarihi
de bu şekilde ele ahr Schopenhauer;
bütün insanhk tarihi insanın bencilliği
ve hırsı uğruna dökülen kanın tarihi-
dir: "Dolayısıyla her türlü çıkara gö-
zetmez iyiHk izah edilemez bir eylem-
dir; o bir muammadır ve onu izah et-
mek için insanlar her türden varsayı-
ma başvurmak zorunda kalmışlardır"
(s. 349).
Schopenhauer, açık bir biçimde in-
san ashnda özünde kötüdür demese
de, bu denli bencil bir varlığın iyilik
yaparken neye dayandığını tam açıkla-
namayacağını söyler. Mevcut ahlak
sistemleri insanın bir ahlak varlığı ol-
duğunda diretirken kuşkusuz insanın
özü itibanyla iyiliğe yatkınlığını içerir.
Schopenhauer, böyle bir insan tasav-
vuru ortaya koyarak hem hâkim ahla-
ki paradigmaya hem de hocam dediği
Kant'ın ödev ahlakına karşı çıkmakta-
dır. O, insanın bu trajediyi en hafif bi-
çimde atlatmasının yolunu gereksiz
bir erek arayışına girmek yerine benli-
ğinden bir sıyrılma yoluna girme ola-
rak gösterir. Ona göre Hint mistikle-
rinin ya da sufilerin dünyevi olandan
elini eteğini çekerek yaşamayı seçme-
lerindeki amaç benliklerinden sıyrıla-
rak sadece varlığın bir parçası olduk-
ları bilincine varmak ve onda erimek
yani Nirvana'ya ulaşmaktır. Böylelikle
sahip olamadıkları için acı çekmekten
biraz olsun kurtulmayı başanrlar. îs-
temeyi öğrenmenin tek yolu "ben"in
mümkün ölçüde öldürülmesi ve hiç-
leştirilmesidir. Ifade edilen ahlaki
yaklaşım bizi lsa'nın çileci öğretisine
götürdüğü gibi mistik din yorumlann-
da da karşıhğını bulur. Bu anlamda
dâhiler ve ermiş bilgeler nefislerine
acı çektirerek ruhlarını terbiye eder.
Schopenhauer. acık bir biçimde İnsan ashn-
da özünde kötüdür demese de, bu denli
bencil bir varlığın iylllk yaparken neye da-
yandığını tam açıklanamayacağını söyler.
Schopenhauer, bu dünyaya bağlanan
insanın mutsuz olmaya mahkûm oldu-
ğu gerçeğini kabullenmekle işe başla-
mak gerektiğini sa\
r
unur. Kutlu gele-
cek hayalleri kurmanın gereksiz oldu-
ğunu, insanhğın ilerlemediğini, hiçbir
şeyin daha iyi olmayacağını söylerken
fazlasıyla umutsuz ve kötümserdir
ama çok da haksız görünmez gören
gözlere.
Schopenhauer, birçok kişiye umut
kırıcı ve kötümser hatta anlaşılmaz
gelebilir. Ancak sürekli olarak ah§-
kanlıklanmızı okşayan ve böbürlen-
memize katkı sağlayan bir düşünme
biçimi değil midir insanhğın varmış
olduğu bu dehşet verici halin sebebi?
Böyle bir hal göremeyenlere söylene-
cek söz yok elbette. Ancak huzursuz
vicdanlara seslenen böyle bir düşü-
nür, sadece dünyayla ve yaşamla derdi
olanlara bir şeyler söyler. •
Arkalarına bakmadan
geçmişlerinden kaçtılar,
ama o hep oradaydı...
Çarlık Rusyası'nın çöküş yıllanndan 1980'lere
uzanan bir aşkın, bugünde yaşamakta zorlanan
bir erkek ile geçmişiyle banşamayan
bir kadının öyküsü...
Bir Antikçağ polisiyesi,
soluk soluğa bir macera.
Genç yazıcı, masumiyetini kanıtlamak için gizemli
papirüsün şifresini çözmek zorunda. Bu maceradan
sağ kurtulma şanşı yok. Tabii tanrılar son anda
yardımına yetişmezse...
Schopenhauer/ Yayıma Havrlayan:
Ahmet Aydoğan/ Say Yaymları/ 464 s.
C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1065 SAYFA 5
*-» -r #••