19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Y eryüzü Kitaplığı [email protected] CELÂLÜSTER Jos6 Saramago edebiyata, topluma ve içinde yaşadığımız dünyaya bakıyor Kaçkın gerçekliğin peşinde Jos6 Saramago, yepyeni düş dünyaları yarattığı ro- manlarında, hayal gücü ve ironiyle donatılmış alego- rik öyküleriyle, ele avuca sığmaz, kaçkın gerçekliği anlamamıza az katkıda bulunmamıştı. eçen haftaki yazunda, 18 Haziran 2010 günü ' yitirdiğimiz Portekizli yazarJose Sarama- go'dan söz etmeye çalışmıştım. Kicardo Reis'in ÖlJiiğü YıFın, ha'ya Göre inctTin, Körlük ve Görmek'in yazarının yaşamöykü- sünden küçük notlar aktarmış; soyu tükenmekte olan yazarlardan biri- ni daha yitirdiğimizi yazmıştım. Komü- nist ve tanntanımaz görüşlerinden • ödün vermeye yanaşmayan, ama aynı zamanda edebiyatın kendine özgü işle- I yişi, yapısı ve dünyasmdan da ödün ver- meyen bir yazardı Saramago. Yepyeni düş dünyaları yarattığı romanlarında, hayalgücü ve ironiyle donatılmış alego- rik öyküleriyle, ele avuca sığmaz, kaç- kın gerçekliği anlamamıza az katkıda bulunmamıştı. Düşsellik, alegori ve ironi, Sarama- go'nun edebiyatının temel öğeleriydi. 1947'de ilk romanı Günah Ülkesi'ıâ yayımladıktan sonra, Salazar'ın kırk yıl- lık diktatörlüğü yıkılıncaya kadar, bir- kaç gezi ve şiir kitabı dışında hiçbir şey yayımlamış, gazetecilik yapmıştı Sara- mago. Bu dönemle ilgili olarak, "Sanı- rım, yaznıaya değer bir şeyim olmadığı sonucuna varmıştım," diyordu. BİREYİN OTORİTEYLE ÇATIŞMASI 1982'de yayımlanan tarihsel fantezisi Baltasar ile Blimunda, Engizisyon döne- minde bireyler ile örgütlü din arasında- ki çatışmalan ele alırken temelde, otori- teye bir başına karşı koyma izleğini işli- yordu. Saramago, benzer bir çatışmayı, 1991'de yayımlanan ha'ya Göre încil adlı romanı dolayısıyla, kendisi yaşaya- caktı. ha'ya Göre Indl, Roma boyundu- ruğu altmdaki Filistin'de, yoksulluk içindeki bir halkın umut bağladığı Nası- ralı tsa'run tansıklannı, aşklannı, sevinç ve düşkırıklıklarını, Tann ve Şeytan'la "savaşun"ını anlatıyordu. Matta, Mar- kos, Luka ve Yuhanna gibi încil yazar- lanndan yüzlerce yıl sonra, Saramago, öyküyü Isa'nın gözünden yeniden dile getiriyordu. Tanrı'nın bu dünyadaki iş- lerinden söz ederken de, "Ey insanoğ- lu," diyordu, "O'nu affet, çünkü ne yaptığım bilmiyor..." Bu denli köktenci bir yaklaşım, ister istemez, Katolik Kilisesi'nin ve Porte- kiz'deki dinsel çevrelerin tepkisini çeke- SAYFA 6 cek, bunun sonucunda dönemin yetkili- leri romanın Avrupa Edebiyat Ödü- lü'ne adaylığmı engelleyecekler, Sara- mago da Portekiz yönetimini sansürcü- lükle suçlayarak ülkeyi terk edecekti. AB'YE KARŞITUTUM Saramago, toplumda ağır basan eği- limlere de karşı çıkmaktan çekinmeyen bir yazardı. Portekiz'in Avrupa Birli- ği'ne üyeliği, 11 milyon nüfuslu ülkede büyük bir çoğunlukla kabul edilmişti. Ne ki, Saramago aynı kanıda değildi. "Ben her şeyden önce Portekizliyim, sonra Iberliyim, daha sonra da kendimi öyle hissettiğim ölçüde Avrupalıyım," demişti bir keresinde. Nitekim, 1986 yı- lında yayımlanan Taş Sal adlı kitabmda, Portekiz ve îspanya'nın yer aldığı îber Yarımadası, Avrupa anakarasından ko- parak Kuzey Atlantik'e doğru açıhrken belki de Avrupa Birliği'nin standartlaş- tırma çabalarma karşı metaforik bir kimlik arayışı başhyordu. AKLIN KÖRLEŞMESİ En önemli yapıtlanndan biri olan Körlük, araba kullanmakta olan bir ada- l mın, yeşil ışıkta beklerken ansızın kör- leşmesiyle başlar. Adamuı körlüğü, baş- vurduğu helckne de bulaşır. Körlük gi- derek bir salgın hastalık gibi tüm kente yayılır. Gerçi öldürücü değildir, ama her geçen gün etik değerleri yok etmek- tedir. Toplum, görmeyen gözlerle, cina- yetlere ve tecavüzlere yalnızca tanıklık etmektedir. v Bu metaforik anlatıda, aklın, ussallı- ğın körleşmesidir söz konusu olan. "Biz ussal varhklanz, ama ussal davranmıyo- rüz," diyordu Saramago. "Ussal davra- nıyor olsaydık, dünyada açhk olmazdı." Şimdi, dilerseniz, sözü tümüyle ona bırakalım: SARAMAGO'NUN KALEMİNDEN - Romanlanmın konusu, olanaksızm olabilirliği, düşler ve yanılsamalardır. - Ressam resim yapar, müzisyen mü- zik yapar, romancı roman yazar. Ama bence hepimiz, sanatçı olduğumuz için değil de yurttaş olduğumuziçin bir şey- leri etkileriz. Yurttaşlar olarak hepimiz müdahale etmek ve müdahil olmakla yükümlüyüz, birtakım şeyleri değiştiren yurttaştır. Kendimi, her türlü toplumsal ya da siyasal bağlanmanın dışında düşü- nemiyorum. Evet, ben bir yazarım, ama bu dünyada yaşıyorum ve ayn bir düz- lemde yazmıyorum. - Kötü biri değilim, ama dilim sivri! - Körleştiğimizi sanmıyorum, bence biz körüz. Körüz, ama görebiliyoruz. Görebilen, ama görmeyen körleriz. - Içimizde bir yerdfe adı olmayan bir şey vardır, o şey bizizdir. - Zor olan, başkalanyla yaşamak de- ğil, başkalarmı anlamak. - Sonunda, yaşamanm biricik koşulu- nun ölmek olduğunu keşfederiz. - Sözcükler insanoğluna düşünceleri- ni gizlesin diye verilmedi. - Bu nasıl bir dünyadır ki, Merih'e makineler gönderebiliyoruz da, bir insa- nın öldürülmesini önlemek için kılımızı kıpırdatmıyoruz. - Sözcükleri birbirimizi anlamak, hat- ta bazen birbirimizi bulmak için kulla- nırız. - Bazılan yaşamlan boyunca okurlar, ama hiçbir zaman sayfadaki sözcükleri okumaktan öteye gitmezler; sözcüklerin hızlı akan bir ırmağın üstündeki atlama taşları olduğunu, karşı kıyıya erişebil- memiz için oraya yerleştirildiklerini ve önemli olanın karşı kıyı olduğunu anla- mazlar. - Hep şu iki soruyu sorarım: Kaç ül- kenin ABD'de askeri üssü var? Ve kaç ülkede ABD'nin askeri üssü yok? - Nobel Ödülü'nü almadan önce ne idiysem şimdi de oyum. Hâlâ sürekli ça- lışıyorum, alışkaıılıklarmıı değiştirme- dim, dostlanm değişmedi. - Aslında ben bir romancı değilim; daha çok, deneme yazmayı bilmediği için roman yazmaya başlamış başansız bir denemeci olduğum söylenebilir. - Seçimlere ya da bir referanduma de- mokratik bir biçimde katılıp da, sonra- dan halkın iradesini demokratik bir bi- çimde kabullenemeyen insanlan anla- mak zor. - Dünya 11 Eylül'den önce değişmişti. Dünya son 20-30 yıldır bir değişim sü- recinden geçiyor. Bir uygarlık sona eri- yor, yeni bir uygarlık başlıyor. - Dünya demokratik olmayan kuru- luşlar tarafından yönetiliyor: Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Ticaret Örgütü (WTO). - Özgürlüklerin giderek daraldığı, eleştirinin yer bulamadığı, çokuluslu şirketlerin, piyasanın totalitarizminin artık bir idelojiye bile gerek duymadığı, dinsel hoşgörüsüzlüğün gemi azıya aldı- ğı karanlık bir çağda yaşıyoruz. Or- \vell'in "1984"ü çoktan gerçek oldu. - lyimser olabilen insanlar ya aptaldır, ya duygusuzdur, ya da milyoner. - Ben, yazarken, taşları kaldınyorum ve altlannda ne olduğunu gösteriyorum. Zaman zaman taşlann altından canavar- lar çıkıyorsa, benim suçum değil. • C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 6 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle