19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
000F OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkogluSgmail.com) Bireylerin ticari anlamda yola getirilememesi üzerine sosyal ağlara yatırım yapanların bir sonraki adresi büyük bir olasılıkla kurumsal iş dünyası olacak. Sosyal Ağların Geleceği Hızın en büyük dijital parametre olduğu günümüzde sosyalağ gibi doğrudan dijital kültürle ilgili bir olgunun "geleceği" dendiğinde akla onlarca yıl yerine bir kaç yıllık bir perspektif gelmeli. Gelecek birkaç yılda sosyal ağlarda ne tür gelişmeleri gözleyece- ğiz; yaşayacağız? Bireyin toplum içinde gerçekleştirdiği etkileşimleri simüle edebildiği web siteleri olarak tanımlanabilecek sosyal ağlar bir yandan son dönemin en popüler konusıı oldu diğer yanda ise yatırım- cılarına hâlâ para kazandıramıyor. Altimeter Group'un kurucusu Charlene ü'nin de altını çizdiğigibi sosyal ağlargelecekte etrafımızı saran hava gibi olacak. Bu analojide- kitek farklılık yeryüzünde canlılığın "hava"nın sayesinde ortaya çık- mış olması. Dijital kültürde ise "canlılık" sosyal ağlardan önce de var- dı. Işte tam da bu nedenle sosyal ağ olgusunaticaribirmeta olarak bakılmakta ve ondan nasılkârelde ederim (yanlışj düşüncesi olgunun doğasını değiştirmeye zorlamakta. Sosyal ağlar doğrudan ticari bir ge- tiri kazandırmak için var olmadılar. Tıpkı intemet altyapısının kendisi- nin ticari kaygılarla icat edilmediği gibi. Şanslıyız ki bugün yeryüzünde hiçbir ülke ya da devlet vatandaşla- rından havayı soluduğu için vergi ya da başka birisim altında bedel -j- tahsil etmiyor. Peki sosyal ağların boğazını sıkmaya ne gerek var? Cevap basit: Bireyler dijital ağda sosyalleşsin diye yapılmadı bu yaü- rımlarl Daha fazla bireyin parçası olması için birer cazibe merkezi ha- line getirmek ve daha sonra da ölçek ekonomisine görepara kazan- mak için yapıldı. Oysa bireyler dünya Ozerinde sosyal ağlann "ticarileşmesine"izin vermiyor. Ûrneğin kulaktan-kulağa pazarlama modelini ele alalım. Bu modeli kendi başına bıraktığınızda sosyal ağlarda çok doğal birşekil- de amacına ulaşıyor. Bireyler sözlerine güvendikleri arkadaşlarının tavsiyelerini dikkate alarak bir sonraki ürün alımını yapabiliyor. Ancak bu süreci suistimal edecek şekilde profesyonel pazarlamacıların dev- reye girmesi süreci adeta hormonlu sebze meyve haline getiriyor ve bireyler bundan uzak duruyor. Kurumsallaşmamış, kendi başına buyruk bireylerin ticari anlamda yola getirilememesi üzerine sosyal ağlara yatırım yapanların bir son- raki adresi büyük bir olasılıkla kurumsaliş dünyası olacak. Çünkü ku- rumsal iş dünyasının firma intranetleri var (bunlar adeta küçük birer kapalı devre internet) ve bu kurumsal intranetleri de bireyler (kurum çalışanları) kullanıyor. Bu ortak payda (birey) baz alınarak kurumların intranetlerine sos- yal ağ imkânlarının enjekte edilmesi empoze edilmeye başladı. Gelecek yıllarda bu durum çok daha büyük boyutlarda gerçekleşecek- tir. Tabii kurumsal dünyadaki sosyal ağ daha "iş" odaklı olacak. Ancak bu da aslında "ticari kaygı"nın ortadan kalkmasını sağlayacak gizilgöcû bünyesinde barındırmaktadır. Kurumsal bir sosyal ağda belki internetteki tipik bir sosyal ağda gerçekleştirilen aktivitelerin tamamı gerçekleştirilemeyecek ama gerçekleştirilebilenler ticari işlemlerin yapılmasını sağlayacak türde olacak. Doğal olarak bunun adına sosyal ağ demek ne kadar doğru olur bi- linmez ama büyük bir olasılıkla bunun için de çarpıcı bir isim icat edi- lecektir. Peki internet üzerinde doğrudan bireylerin istifade ettiği sosyal ağ- larda öne çıkan şeyler neler olacak? Dürüst olmak gerekirse sosyal ağlar bu halleriyle dijital uçurumun açılmasına katkı yapmayı sürdüre- cekler. Donanımları sayesinde dijital kültürden yapıcı olarak istifade eden bireyler için bu süreç gelişerek devam edecek; geriye kalanlar için ise sosyal ağlar birer eğlence merkezi olmanın ötesine (yine) ge- çemeyecek. CÛ BILIM TARİHİ T "O Bize Doğudan Gelen Bir Yıldızdır" Paris Pişmiş, ülkemizde yetişmiş ilk kadın matematikçi ve astronomdur. Doktora te- zini Türkiye'de tamamlayan Pişmiş, önce Harvard Üniversitesi'ne gitti, sonra da Meksika'ya yerleşerek orada astronomi enstitüsünün kuruluşuna katıldı. Meksika Milli Otonom Üniversitesi rektörü Dr. Jose Sarukhan, 19 Ocak 1993'te Pişmiş onu- runa düzenlenen bir astronomi seminerinde onu yukarıdaki sözlerle tanitmiŞtl. OsiTlSn BBhadir bahadirosman&hotmail.com U lkenüzin ilk kadın matematik^'isi ve asrro- nntııu, Nüzhet Gökdogan'dır. Nüzhet (îökdoğan Fransa'da matiMiıatik lisansını 19.i2'dc, astronomi lisansını isc 1 1953 yazında aldı. Paris Pişmiş ise Dariilfünun Fcn Fakültesi Riyaziye Bölüınü'nden 19}} güzünde tnezun oldu. Paris Pişmiş, 1911'de İstanhul'da Ortaköy'de ılojjdu. Usküdar Aıncrikan Kız Liscsi'ni hiıirdi. Dariilfünun matematik höliimünü 19}} yılında hi- tirdikten sonra doktora tczini hazırlarken, hem üni- versitede Prof. Frcundlieh'in asistanı olarak otııın ver- digi dersleri İngilizceden (,tviriyor, hem de (îalatasaray Lisesi'nde ınatematik ve astronomi dersleri veriyor- dıı. Doktora tezini bitirdikten lıir süre sonra bir burs bularak Harvard Üniversitesi Rasathanesi'nde araştırma asis- tanı olarak çalışmalarda bu- lıındu. 1942 yılında, Harvard'da hıılıınan Meksikalı meslektaşı Felix Recillas ile evlenerek Meksika'ya yerleşti. Meksika Ulusal Özerk Üniversitesi (UNAM) Astronomi Enstitüsü'nün kuruluş (^ılışmalarına katı- lan Paris Pişmiş, 1955'te profesör oldu ve eınekli ol- dujîıı 1981 yılma kadar bu üniversitede ı,x>k sayıda hi- limsel unıştımıa yürüttü ve yönetti. Ayrıca «,\ık sayı- daki uluslaıarası bilimsel örçjütlerde ve organizas- yonlarda görev aldı. Paris Pişmiş, yıldızların ve galaksilerin olıışıımu ve Kelişimi konusıına yıık öneııı vertniş ve hu konııda yo- ğun bir şekilde çılışmıştır. Onun bu (.vrijfvede en önemli araştmna konulanndan lıiri de fotometri ko- nusu oldu. Bu <,altş,ınaları sı- rasında yeni yıldız küıııele- ri buldu. Bu yıldız küıııele- ri onun soyadına atfen Pişmiş'in kısaltılmışı olan "PIS" sözcüğüyle adlandml- mıştır. Bunün Paris Pişmiş'in adıyla anılan 23 tane yıldız kümesi vardır. Bulduğu her fırsatta Tiirkiye'ye yelen, ODTÜ ve Ej;e Üniversitesi'nde ılersler ve konferanslar veren, ülkemizde Ulusal Rasatlıane kurulmasının da fikir 6n- lülerinden olan Paris Pişmiş, 1999 yılında vefat erti. Paris Pişmiş'in doktora tezi olan "K-Teriminin Yorumlanması Üzerine" baş- I | J ^ H 9 | ! lıklı doktora tezi, 1938 yılında jfj% I W ^ ^ ^ B " — ' İstanbul Üniversitesi'nde ya- *j|- ^ ^ ^ ^ ^ ' yımlanmıştı. Pişıniş,dahason- ra astrofizijiin (,ok <,tşitli ko- nularında İn^ilizce olarak, •• Meksika der(,'ilerinde ve ıılııs- lararası yayın or^mlarında 110 ı yayın yaptı. Meslektaşları ve onu ramyunlar, Paris Pişmiş'in, alışılmışın dı^ında vr zaınanın (,x>k ilcrisinde oldugu- nu söyleınişlerdir. Paris Pişmiş ise kendisiyle ilgili söy- lenen bu sözlere karşılık şu cevabı vennişti: "Ejjer be- piıııiz alışıldıgı şekilde lıareket etıniş olsaydık, bilim yerinde sayar ve lıâlâ Aristoteles'in zamanındaki se- viyesinde kalırdı." Paris Pişmiş, ulkcmizin bilim tari- binde, uluslamnısı hilime en (,x>k katkıda bulunmuş bi- lim insanlarımızdan birisidir. Yararlanılan kaynak: Füsun Oralalp, "Paris Pişmiş", Bilim vr Tckmk, sayı 334, Eylül 1995, S. 38-47 TÜ- BİTAK, Ankara. kitap METRO 2033: Nüklecr sııvaş sonrnst Moskova Metrosu'nda yaşam mücadelesi Dmitry Glukhovsky 568 s.Gürer Yayınlan Çeviren: Deniz Banoğlu Metro 203}, gençArtyom'un, insanlıgm son kalesi -Ker<,vkten de dünyanın en büyük nükleer sıgınaklarından- Moskova Metrosu'nda yaptıgı yolculujju ve bu yolculuk boyunca başından ueyen olayları konıı alıyor. 1979 Moskova doğııınlu yazarı Dmitry (jlukhovsky, bayatının yarısını Metro 2035 roınaıuna lıar- camış. 14-15 yaşlarında kaf.ısında salt bir fikir olarak oluşturdugu hikâyesini önce lnternet'te yaym- layan yazar, daha sonra ülkesimn sayyın bir yayınevi ile anlaşarak eserini kitap haline netirnıiş. "Metro 2035" hutfüne dek 25 dile (.vvrildi, Rusya'da bir mi- lyon sattı. Metro 2035 dünyası Yıl 2053...Nükleersavaşveonu izleyen (,fvre felaketi sonrasında, dünya yaşanmaz bir yer haline iMETRD\ ^033' gelmiş ve insan soyu neredeyse yok olmuştur. Kurtulan birkaı,' hin kişi, en büyük nükleer sığınak olan Moskova metrosuna sığınmış ve kendilcrine yeraltında yeni bir hayat kurmuştur. İ(,'lerinde yuk az "insani" dürtii kalınıştır. Endişe ve bil- inmeyene karşı duyulan korku hayat- larındaki egcınen dürtü olnuıştur. Merkezi idare (,x>ktan tarihe karışmış ve istasyon- lar bağımsız birimler haline gelmiştir. Kurdukları bariyerler, sıjjınajîa hava Re<;innez ve onları hem radyasyon hem de nuıtantlardan korur. Eski, harap olmıış fil- tıvler sıgmağm su ve havasını teınizler. Teknisyenler elektrik ürermek i^in dinamolar kunnuştur. Yeraltı (,'iftliklerinde mantar ve domuz yeriştirirler. Bu y- eraltı sıgınagı, insanlıgın son kalesidir. Çok katmanlı, düşündürücü ve bir o kadar da sürükleyici bir roman olan Metro 205 5'ii kendi ke- liıneleriyle tanıınlamak mümkün: "...var olan sadece bu iki istasyondu, doğunı ve ölüm istasy- onları, tünel de sadece bu iki istasyonu birbirlerine bağlamak i(,in inşa edilmişti." (s. 484). Zaman, ıııekân ne olursa olsun, asla degişmeyecek iki ista- syon vardır: Dofium ve ölüm istasyonları.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle