25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada örnek veriyor. Muğla’dan yüklenen askere ait el bombalarını taşıyan kamyonu bir ihbar üzerine yolda çeviren polisin resmi belgeleri inandırıcı bulmadığı gibi, olayı askeri yetkililere haber vermediğini söylüyor. Genelkurmay Başkanı’nın son açıklamaları “kurumlar arası çatışma olduğu ve olabileceği” kanısını güçlendirmiyor mu? İlker Başbuğ’u aksi kanıda olan Başbakan doğrulamıyor. RTE; kimilerinin çatışma iddialarını hayal ettiği anlamına da gelebilecek değerlendirmeleri ile Org. Başbuğ’u yanıtlıyor: “…Kurumları temsil edenlerin gönül dünyalarında çatışma varsa, onu bilemem…” Ne var ki kamuoyu vicdanında (hatta AKP Meclis grubu kulislerinde) hükümetin “askerle ilgili dosyayı açtığı” kanısı, dünden bugüne sürekli gelişiyor. O kadar ki kulislerde konuşulan, ancak lider konumundaki açıklamalarda açık seçik biçimde yer almayan değerlendirmelere göre: RTE, medyayı sardı sarmaladı. YÖK’ü ele geçirdi, üniversitelerin sesini kesti. Dış basının yorumlarına göre “generaller AKP’ye karşı savaşı yitirdiler.” Yargıyı düşündüğü doğrultuya getirebilmek için gereken yasal hamleleri yapmak üzere. CHP lideri Deniz Baykal, dilediği konuyu gündeme taşıyan, işine gelmeyenlere dokunmayan AKP’nin 2003’teki darbe iddialarını gündeme taşıdığını söylüyor; ama haklı olarak: “28 Şubat, 28 Şubat diyorlar, neden 28 Şubat’ın hesabını sorma gereğini duymuyorsunuz?” diye soruyor. Fakat karşı kıyıdan yanıt gelmiyor, gelmez. Zira: RTE, Çankaya’daki AKP’li, ağabeyleri Bülent Arınç… 28 Şubat dosyasını açmazlar. Kendi elleriyle geçmişlerinin yeni baştan irdelenip amaçlarındaki gerçeklerin yeniden ortaya dökülmesine neden olanak sağlasınlar? Biri Kaddafi’nin hakaretlerine boyun eğen, amaçladığı rejime ulaşmayı “Kanlı mı olacak, kansız mı?” sorusuyla gündeme taşıyan bir genel başkanın sağ kolu. Biri belediye başkanı, kan kırmızı şeriatçı. Sonuncusu ise Milli Görüş’e bayraktarlık eden bir milletvekili. Her biri, hepsi; Refahlı günlerde parti kademelerinde görevli: İmanları, inançları tamam! Laik devlete karşı o günlerin gözdeleri… Bugün yönetimin baş köşelerinde. Öyleyse? Laik Cumhuriyet’i İslam cumhuriyetine dönüştürmeye yönelik çabaların tutsağı Refah Partisi’ne baştan sona egemen olanlar… 28 Şubat defterinin açılmasını… o günleri sergileyecek bilgilerle belgelerin ortaya saçılmasını neden istesinler? Asker konusunda kamuoyuna yön vermeleri gereken kaynaklarda da kafalar karışık. CHP lideri Deniz Baykal son grup toplantısında yadsınamaz kimi değerlendirmeler, saptamalar yaptı. Söylemleri arasında tartışmalı kimileri de var; örneğin 12 Mart’ta ve 12 Eylül’de CHP’nin “somut olarak tavır takındığını” öne sürüyor. 12 Mart’ta genel başkanla (İnönü) genel sekreterin (Ecevit) birbirine ters düştüklerini… 12 Eylül’e giderken kimi söz sahibi partililerin askere “Hâlâ ne duruyorsunuz?” dediğini darbenin lideri Kenan Evren’in açıkladığını anımsamamak olanaksız. Bu bir yana. Baykal askerden elinizi çekin diye AKP’ye uyarıda bulunurken şöyle dedi: “…Elinizi kışlanın içine sokarsanız o paşa bu paşa derseniz, arkasından pek çok kötü şeyler gelir…” Fakat aynı gün -üstelik Feto’nun Zaman gazetesinde- yerel seçimlerden beri, -Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte- partide yeni bir dalganın öncüsü rolü üstlenmiş izlenimi veren İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, aynı konuda lidere aykırı saptamalar yaptı. Darbe yapmışlarla hesaplaşalım diye giriyor söze ve: “… Elde belli ki kuvvet komutanlarıyla ilgili sabit suç var. Alıp cezaevine sokacaksın. Başka türlü olmaz…” diyor. Lider o paşa bu paşa der elinizi kışlanın içine sokarsınız, olmaz, diyor. İl başkanı ise kuvvet komutanı paşaların suçu sabit, tık içeri! Başkan olmaz’ı, il başkanı olur’u savunuyor. Bu manzaralar karşısında; CHP her açıdan uyum içinde Mayıs Kurultayı’na gidiyor, diyenler varsa... ne ölçüde inandırıcı olabilirler, oluyorlar veya olacaklar diye insanın sorası geliyor. SAYFA 18 MART 2010 PERŞEMBECUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 18 Mart Oslo B 7 Helsinki B -2 Stockholm B 6 Londra Y 15 AmsterdamY 15 Brüksel PB 16 Paris B 15 Bonn PB 12 Münih PB 10 Berlin PB 14 BudapeştePB 15 Madrid Y 19 Viyana Y 14 Belgrad B 16 Sofya PB 10 Roma PB 15 Atina PB 15 Zürih B 15 Moskova B -3 Aşkabat PB 21 Taşkent Y 18 Bakû PB 6 Bişkek Y 14 Tiflis PB 9 Kahire B 19 Şam PB 19 İstanbul PB 10 Edirne PB 12 Kocaeli PB 11 Çanakkale PB 12 İzmir PB 13 Manisa PB 12 Denizli PB 11 Zonguldak B 8 Sinop B 10 Samsun Y 10 Trabzon Y 6 Giresun Y 5 Ankara B 5 Eskişehir B 5 Konya B 6 Sıvas K 2 Antalya PB 19 Adana B 18 Mersin B 19 Diyarbakır Y 13 Şanlıurfa Y 13 Mardin Y 11 Siirt Y 12 Hakkâri K 5 Van Y 8 Kars K 4 Ülke geneli parçalı ve çok bulutlu, Doğu Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile sabah saatlerinde Doğu Akdeniz’in do- ğusu, İç Anadolu’nun doğusu yağışlı geçe- cek. Yağışlar kıyılar ile Güneydoğu Anadolu bölgesinde yağmur, yağış alan diğer yer- lerde karla karışık yağ- mur ve kar şeklinde olacak. Hava sıcaklığı Trakya dışında ülke ge- nelinde 3 ila 5 derece azalacak. Islak imza tartõşmasõ sürüyor Çiçek’in kõzõ ve avukatõ İrem Çiçek, Adli Tõp’a güvenmediklerini, ‘õslak imza’nõn incelenmesi için belgenin yurtdõşõna gönderilmesini isteyeceklerini söyledi İstanbul Haber Servisi - De- niz Kuvvetleri’nde görevli Albay Dursun Çiçek’in imzasõnõn bu- lunduğu belirtilen “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” belge- sinde parmak izi incelemesi ya- põlmasõna izin verilmemesi tar- tõşma yarattõ. Çiçek’in kõzõ ve avukatõ İrem Çiçek, “ıslak im- za”nõn incelenmesi için belgenin yurtdõşõna gönderilmesini talep edeceklerini söyledi. Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Köksal Bayraktar, “İrtica ile Mücadele Eylem Planı”nõn ori- jinal belgesinde “tahribat” ola- cağõ gerekçesiyle incelenmesine izin verilmemesini eleştirdi. Ka- rarõn doğru olmadõğõnõ vurgulayan Bayraktar, “Söz konusu belge o kadar önemli ki böyle bir kararı yerinde bulmuyorum. Bu belge Türkiye’nin siyasi olaylarını dahi değiştirme özelliğine sahip. Parmak izi var mı? Yok mu? İmza makine ile mi, elle mi atıldı? Tüm bu soruların ya- nıtlanması gerçeğin ortaya çık- ması gerekli. Yargı makamları bunu nasıl reddediyor anla- mak mümkün değil” dedi. Bel- genin mutlaka araştõrõlmasõ ge- rektiğini aksi takdirde olayla ilgili kuşkularõn giderilemeyeceğini yi- neleyen Bayraktar, “Bugünün tekniği ne gerektiriyorsa ya- pılmalı. Tahribat gerekçesinde samimi olduklarına inanmıyo- rum. Madem kullanılan kim- yasal madde tahribata neden oluyor, belgeyi sağlıklı tutacak sistem de vardır. Ona göre in- celeme yapılır. Yeter ki ince- lenmek istensin” diye konuştu. İrem Çiçek, ANKA’ya yaptõğõ açõklamada, belgedeki ‘ıslak im- za’nõn incelenmesi için yurtdõşõ- na gönderilmesini talep edecek- lerini söyleyerek, “Burada ıslak imza denen makine devrede. Bunun incelemesi de Türki- ye’de yapılamıyor. Talebimiz kabul edilmezse biz yapacağız. Dursun Çiçek’in ıslak imzasını atıp yurtdışına göndereceğiz. Biz bir haftadır bununla uğra- şıyoruz. Yurtdışına gönderip orada noter onayı ile ıslak im- za makinesinden aynı imzayı çı- kartıp, buraya gönderilmesini sağlayıp, incelemeye tabi tut- turacağız. Bu rapor sonunda imzalar benzer çıkarsa, bu aşa- mada tüm senaryolar çökmüş olacak. Bakalım o zaman ne ya- pacaklar? Biz suçsuzluğumuzu kanıtlamaya çalışıyoruz. On- lar bizim suçluluğumuzu ka- nıtlayamıyorlar” dedi. ‘İMZA ÇİÇEK’E AİT DEĞİL’ Çiçek, Adli Tıp Kurumu’nun raporuna inanmadıklarını, güvenmediklerini bu ne- denle idare mahkemesine başvuracaklarını belirterek “Biz savcı olmamamıza rağmen gerçeğin ortaya çıkması için uğraşıyoruz. Savcılar da gerçeğin ortaya çıkmaması için ellerinden geleni yapıyorlar. Yetkisiz olan İs- tanbul cumhuriyet savcılarıdır. Yetkili olan askeri savcılıktır. Savcılık öncelikle delilleri toplamalıdır. Ama bu sürecin önü kesiliyor” dedi. Çiçek, imzanın Dursun Çiçek’e ait ol- madığına emin olduklarını da vurguladı. İLHAN TAŞCI ANKARA - İsmailağa ve Fet- hullah Gülen cemaatlerine yöne- lik soruşturmalarõn ardõndan Er- zincan’õn Ergenekon yapõlanma- sõ adõ altõnda başlatõlan operas- yonlarda tutuklanan MİT ele- manlarõna sorulan sorular dudak uçuklattõ. Savcõ Osman Şanal, MİT elemanlarõna, askeri hasta- nedeki bir yüzbaşõnõn kimliğini çalmasõ karşõlõğõnda Abdulva- hap Güllü isimli kişiye “800 milyar” yazõlõ çek teklif edip et- mediklerini sordu. Özel Yetkili Erzurum Savcõlõ- ğõ’nca düzenlenen, 3. Ordu Ko- mutanõ Orgeneral Saldıray Berk ile Erzincan Başsavcõsõ İlhan Ci- haner ile MİT elemanlarõnõn yer aldõğõ dava dosyasõnda ilginç ay- rõntõlar yer aldõ. HSYK’ce yetki- leri kaldõrõlan savcõ Osman Şanal, l4 Aralõk 2009’da, MİT Bölge Başkanlõğõ’na baskõn düzenle- mişti. Erzincan MİT Bölge Mü- dürü Şinasi Demir, yardõmcõlarõ Kıvılcım Üstel ile Sadri Barkın İnce tutuklanmõştõ. MİT eleman- larõna yöneltilen suçlamalar ara- sõnda askeri hastanede görevli “Doktor Yüzbaşı Yıldırım”õn kaldõğõ cemaat evine yasadõşõ ki- tap koydurmak istemek ve ordu- dan atõlmasõ için faaliyette bu- lunmak yer aldõ. Yıldırım kim? Şanal, İnce’ye “Kerim kod isimli şahısla birlikte Abdulva- hap Güllü ile yaptığınız görüş- mede şahıstan Yüzbaşı Yıldı- rım’ın kimliğini çalmasını ne- den istediniz? Şahsın bu işi ya- pamayacağını söylemesine rağ- men Kerim şahsa üzerinde 800 milyar yazılı çeki teklif ede- rek, ‘Senin parayõ sevdiğini bili- yoruz, ailenin paraya ne kadar çok ihtiyacõnõn olduğunu da biliyoruz. Söylediklerimizi yaparsan bu çek senin olabilir’ dediği, daha son- ra Yıldırım’ın çantasına silah ve illlegal kitap ve doküman koy- masını istediğiniz anlaşılmakta. Böyle bir planı neden yaptınız” diye sordu. İnce, iddialarõ yalan- ladõ. Soru, savcõ Üstel’e de so- ruldu. Üstel de iddialarõ redde- derek “Yıldırım ile ilgili ne tür bilgi elde ettiğimize ilişkin her- hangi bir açıklama yapamam” dedi. Yõldõrõm’õn kim olduğu hâ- lâ belirsizliğini koruyor. İstanbul Haber Servisi - “Balyoz Güvenlik Ha- rekât Planı” soruşturmasõ kapsamõnda tutuklanan eski 1. Ordu Komutanõ emekli Orgeneral Çetin Do- ğan’õn avukatõ Celal Ülgen, Genelkurmay Başka- nõ İlker Başbuğ’un soruşturmayla ilgili açõkla- malarõna tepki gösterdi. Ülgen, Çetin Doğan’õn da hakkõndaki iddialarõ yanõtlamak üzere gazetecile- re bir mektup göndereceğini söyledi. Avukat Ülgen, Be- şiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nde gazete- cilere yaptõğõ açõkla- mada Genelkurmay Başkanõ Başbuğ’un Milliyet gazetesinde Fikret Bila ile yaptõ- ğõ röportajda Balyoz Güvenlik Harekât Planõ soruşturmasõna değinerek “Olay cid- didir ve bugüne ka- dar belki yaşanan olayların TSK üze- rindeki etkisi açı- sından en önemlile- rinden birisidir” sözlerine tepki gös- terdi. Ortada legal bir seminerin olduğunu savunan Ülgen, “Sa- yın İlker Başbuğ ko- mutanın bir kez de özellikle benden din- lemesini ve bizim sa- vunmamızı almasını isterdim. Çünkü ‘Balyoz Harekât Pla- nõ’ bugüne kadar gelmiş geçmiş plan- ların, iftiraların içe- risinde ayağı yere basmayan bir plan- dır. Sayın komutan ‘en ciddi’ demişti. Ben de ‘en geçersiz, en gayri ciddi iddia’ diyorum. Bu açık ve net. Bunu Çetin Bey de di- yor, ben de diyorum. Kesinlikle TSK’ye ve ba- zı komutanlara yöneltilmiş en gayri ciddi iddia ‘balyoz’ iddiasıdır. Bu ses bantlarını savcılar çö- zümlediği zaman bütün ayrıntıyı görecekler. ‘Balyoz’, ‘Çarşaf’, ‘Suga’ gibi planların olmadı- ğını da görecekler. Bunun neresi ciddi, bunun ya- nıtını bunu ciddi görenler de vermeli” dedi. İstanbul Haber Servisi - İkinci Ergenekon da- vasõnõn tutuklu sanõklarõndan emekli Albay Levent Göktaş’õn, cumhuriyet savcõsõ Kadir Altınışık ta- rafõndan Diyarbakõr Emniyet Müdürü Gaffar Okan’õn öldürülmesiyle ilgili olarak ifadesi alõndõ. Göktaş’õn savcõlõkta verdiği ifadesinde kendisi hakkõnda ihbarda bulunan eski Kõdemli Yüzbaşõ Özcan Tozlu’yu tanõmadõğõnõ ve hiçbir bağlantõsõ olmadõğõnõ savundu. Göktaş, Tozlu hakkõnda suç duyurusunda bulunduğunu söyledi. Okkan suikas- tõna ilişkin soruşturmanõn yeniden açõlmasõna ne- den olan Tozlu, basõna yaptõğõ açõklamada Ok- kan’õn Göktaş’õn idaresindeki 7 kişilik Muharebe Arama Kurtarma timince öldürüldüğünü iddia et- mişti. Tozlu, “Tim, olay yerine 7. Kolordu’ya ait iki sivil araçla getirildi. Sümer Camii’nin arka kapısını kullandı, burada kuşandı. Amaç işi Hizbullah’ın üstüne bırakmaktı” demişti. SAVCI OSMAN ŞANAL’IN MİT ELEMANLARINA SORDUĞU SORULAR DUDAK UÇUKLATTI Göktaş’a Okkan sorgusu BAŞBUĞ’UN AÇIKLAMASINA TEPKİ Doğan’õn avukatõndan eleştiri DOĞAN MEKTUP HAZIRLIĞINDA Orgeneral Do- ğan’õn, basõn mensup- larõna gönderilmek üzere 20 sayfalõk bir mektup yazdõğõnõ ve bu mektupta açõklamalar- da bulunacağõnõ belir- ten Ülgen, Doğan’õn sağlõk sorunlarõnõn de- vam ettiğini, tam te- şekküllü hastaneye git- meyi reddettiğini ifade etti. Balyoz Güvenlik Harekât Planõ’nõn sah- te olduğunu, gerçek harekât planõnõn 5 say- falõk ekleriyle birlikte toplam 50 sayfa olan Egemen Harekât Pla- nõ olduğunu kaydeden Ülgen, “O sahte olan deliller özellikle 11 ve 17 nolu CD’lerde top- lanmõş. Bu 11 ve 17 no- lu CD’ler resmi plan- daki ses kayõtlarõnda yok” dedi. Balyoz Gü- venlik Harekât Pla- nõ’nõn bilgisayar orta- mõnda 2 Aralõk 2002’de hazõrlandõğõnõ sözlerine ekledi. Tutuklu askerler ‘Konuşacağõmõz bir şey yok’ diyerek Meclis İnsan Haklarõ Komisyonu üyeleriyle görüşmedi Komisyona protesto AYŞE SAYIN ANKARA - Balyoz ve Erge- nekon soruşturmasõ kapsamõnda tutuklanan ve Hasdal Askeri Ce- zaevi’nde yatan muvazzaf amiral ve generaller, TBMM İnsan Hak- larõnõ İnceleme Komisyonu’nu protesto ederek kendileriyle gö- rüşmedi. Görüşmeyi kabul eden subaylardan biri ise komisyon üyelerine savcõlarõn kendilerine “Kastamonu Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Ali Ay- dın’ı da alacağız, yanınıza ko- yacağız” dediğini öne sürdü. Komisyon üyeleri Hasdal Ce- zaevi’nde ilk girişte sürpriz bir tabloyla karşõlaştõ. Generaller ile çok sayõda üst düzey subay “Ko- nuşacağımız bir şey yok” diye- rek protesto ederken bazõlarõ da “mahkemede aleyhlerine delil olarak kullanılacağı” çekince- siyle görüşmek istemedi. Tutuk- lu üst düzey subaylardan Tüm- amiraller Semih Çetin, Rama- zan Cem Gürdeniz, Tuğami- raller Aziz Çakmak, Turgay Erdağ ile Tuğgeneral İhsan Ba- labanlı, koğuş kapõlarõnõ bile açmadan cezaevi yöneticileri ara- cõlõğõyla “görüşeceğimiz bir şey yok” mesajõnõ iletti. Komisyon üyelerinin “Arka- daşlarımız rahatsız mı oldular” sorusu üzerine bazõ subaylar, “Sizlerle görüşmek istemiyor- lar, protesto ediyorlar. Biz de kişisel düşüncelerimizi açıkla- mak için buradayız” karşõlõğõ- nõ verdi. Bazõ subaylar da ko- misyon üyelerinden isimlerinin açõklanmamasõnõ isteyerek, “Za- ten haksızlığa uğradık, daha büyük haksızlığa uğrayabiliriz” diyerek, endişelerini dile getirdi. Komisyon üyelerinin görüş- tüğü Albay Mustafa Koç, İçiş- leri Bakanõ Beşir Atalay’õn “Da- nıştay saldırısını kimlerin yap- tığını gördünüz, bu katliamı ya- panlar orada mahkemede yar- gılanıyor” sözlerine tepki gös- tererek, “Ben TSK’ye 20 yıl onurla şerefle hizmet etmiş in- sanım. Beni işlemediğim suçtan burada 18 aydır tutuyorlar. Böyle bir şey kabul edilemez. Şu anda hukuk bize sahip çık- mıyor, ülkemin hukuku ülke- min subaylarına sahip çıkmı- yor. TBMM ve komisyon ola- rak siz bize sahip çıkın” dedi. Bunun üzerine Komisyon Baş- kanõ Zafer Üskül, komisyonun görülmekte olan bir davaya mü- dahalesinin söz konusu olmaya- cağõnõ belirtmesi üzerine Koç, “Siz cezaevi komisyonu değil, insan hakları komisyonusu- nuz. Benim burada hak etme- diğim halde 18 ay tutuklu kal- mamdan, hayatımın karartıl- mış olmasından daha büyük in- san hakkı ihlali olabilir mi?” di- ye tepki gösterdi. Balyoz soruşturmasõ kapsa- mõnda tutuklanan Konya İl Jan- darma Alay Komutanõ Hüseyin Özçoban ise “cami bombala- makla” suçlandõğõnõ belirterek “Oğlum lisede okuyor, Kon- ya’da okula gönderemiyorum. Konya gibi bir yerde ‘camileri bombalayan adamõn oğlu’ olarak nasıl okula gidecek. Çocuğu- mun can güvenliği nasıl sağla- nacak. Ailemin, çocuğumun can güvenliği kalmadı” dedi. ‘Tuğgenerali alacaklar’ İsmini vermek istemeyen bir kurmay subay ise önemli bir id- diada bulundu. Savcõlarõn tutuk- lu bulunan her subaya, õsrarla Kastamonu Jandarma Bölge Ko- mutanõ Tuğgeneral Ali Aydõn’õn adõnõ vererek “Yazın bunu Tuğgeneral Aydın’ı da alaca- ğız. Söylüyorum, yanınıza ge- tireceğiz” dediğini ileri sürdü. ASKER KIZINA GARİP UYGULAMA İş başvurusunda Ergenekon sorusu Haber Merkezi - Ergenekon, Balyoz, Kafes, Poyrazköy gibi dava ve soruşturmalarõn, halen görevde bulunan askeri personel ve emeklilerini de kapsamasõ, iş arayan asker çocuklarõnõ olum- suz yönde etkilediği ortaya çõktõ. Özel bir şirkete iş başvurusunda bulunan, muvazzaf albayõn üni- versite mezunu kõzõna, “Babanızın adı, Ergene- kon’a karıştı mı? Babanızın birlikte görev yap- tığı subaylardan birinin adı, gündemde olan soruşturmalara karıştı mı” sorusu yöneltilmiş. Bir vakõf üniversitesinin, “matematik-bilgisa- yar” bölümünden mezun olan M.T, büyük bir şirkete özgeçmişini gönderdi. M.T. üçüncü görüş- meye çağrõldõğõnda, bu kez babasõyla ilgili soru- larla karşõlaştõ. M.T. yaşadõklarõnõ hurri- yet.com.tr”ye şöyle anlattõ: “Babamla ilgili so- rular yönelttiler. ‘Babanõz neden kurmay olama- dõ? Babanõz kaç kez tayin oldu? Burada çalõşõyor olsanõz babanõz işyerine gelir mi yoksa kapõda mõ bekler’ gibi sorular yöneltildi. Babamla ilgili bu sorular karşısında çok şaşırdım. Önce şaka yaptıklarını zannettim. Ancak ciddi oldukları- nı görünce şoke oldum.” M.T’nin babasõ albay ise benzer durumlarõn sõk yaşandõğõnõ söyledi. İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu içinde askeri cezaev- lerini incelemek üzere oluşturulan alt komisyon dün bü- yük bölümü Ergenekon ve Balyoz operasyonları kapsamında tutuklanan muvazzaf subayların kaldı- ğı Hasdal Askeri Cezaevi’nde incelemelerde bulun- du. Komisyon Başkanı Zafer Üskül, “Sonuçta bu arkadaşlar tutuklu durumdalar. Otelde de kalmıyor- lar. Onlar bir an önce yargılanmak istiyorlar. Yargı- lanmaktan korkmuyorlar” diye konuştu. CHP’li Komisyon Üyesi Malik Ecder Özdemir de “Tam bir korku imparatorluğu yaratılmış. Bu kadar hak- sızlığa uğradığını düşünen bu insanlar Meclis’te siyasetten umudunu kesmiş” diye konuştu. MİT’çilere 800 bin lira sorusu ‘YARGILANMAKTAN KORKMUYORLAR’ Zafer Üskül.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle