25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
eğinmeler IIUSTAFAŞERİFONARAN S1ı iir görüşü ol- mayan oza- nın kişilikli bir şiir geliştir- mesi beklene- mez. Sözcükler arasındaki gizli ilişkiyi sezen, ye- ni imgeler oluş- turmasını bilen bir ozanın şiirbi- lime bakışında öğretici özellik- ler vardır. Her ne kadar değişik bir şiir, görmesini bilen bir okura gizlerini açsa da, ozanın yorumu görmeyi kolay- laştırabilir. Hüse- yin Atabaş şiirin gizilgücü olarak tanımlıyordu imgeyi. şiiri şöy- le yorumluyor- du: "Şiir, günde- lik yaşama kur- gulanmış olan dil ile varılama- yan aygılama- anlama derinli- ğine ulaşma işi ve bir duyarlık alanı oluşturma çabasıdır." Im- genin dile çok katmanlı bir an- lam derinliği ka- zandırdığına inanan Hüseyin Atabaş, "sözün akılda kalma ve içe işleme katsa- yısı"nı da yük- selttiğine inanı- yor (SİNCAN İS- TASYONU, şiirde imgenin Yeri, AğUStOS 2008). Dilin inceliklerini bilmeden, nasıl kullanıiacağını denemeden şii- rinin gizlerine varmak olanağı bulunabilir mi? "Çıplak Su"da yıkanmak Bir ozan yaşama deneyiminden gelen ustalıkla dilin özelliklerini tanıştırabilmişse, nasıl bir şiir do- kuyacağının bilincine varmış sayılır. Şiirini oluşturmaya özen gösteren deneyimli bir ozan kendine özgü bir çalışmanın izini sürer. Melih Cevdet Anday "Şiir Yazmak" bunalımını bir şiirle açıklamaya çalışmıştır: "Kimi bir sözcükten yola çıkanm Aç kalmış güzel bir kurttur o Kimi bir düşünden ki Kör bir gül gibi dönenir Bedevi bir sabır gibiyimdir Ey tesellisiz gece." Arif Damar, sanki Melih Cevdet Anday'ın şiirini yorumlar gibi, o bunalıma nasıl düştüğünü şöyle anlatıyor: "Kimi zaman bir düşünceden, kimi zaman bir duygulanmadan, bir kırgınlıktan, bir öfkeden yola çıkanm şiirin başında. Bazan da düşündüğüm, kur- duğum, tasaıiadığım şiirin dışına çıkanm. Bir aynn- tı, yakaiadığım bir imge şiirin bütününe egemen olur. Kimi şiirlerimi aylarca çalışarak bitiririm, kimini de bir oturuşta." Dilin bütün inceliklerini bilmeden ona yeni bir bi- çim kazandırmak olanağı bulunabilir mi? Demek ki dilin inceliklerine doğru bir "keşif' gezisine çıkıla- caktır. Hüseyin Atabaş diyor ki: "Çünkü imge keşiftir." Hüseyin Atabaş'ın şiirine geçerken "şiir görüşü" üzerinde dumnamın bir anlamı var. Bir ozanın şiir görüşü ile şiirinin örtüşen özellikleri olmalı. KİŞİLİKLİ BİR OZAN Hüseyin Atabaş'ın dosyası "2009 Yunus Nadi Şiir Ödülü"nü kazanmıştı. O şiirler kitaba dönü- şünce özellikleri üzerine yorumlara varmak kolay- laştı (ÇIPLAK SU, Boyut Kitapları, 2009). Bir ozanı yakından tanırsanız, kişiliğiyle şiirin ör- tüşen özelliklerini daha kolay anlayabilirsiniz. Hüse- yin Atabaş da kendinden yola çıkarak geliştiriyor şiirini. Nice yakınmalardan sonra, nasılsa kotardığı, "korsan bir ömür" gibi görüyor geçen zamanı: "Anlasam hayranlık duymazdım ki sana dünya. Taylargibi gelip geçen korsan ömrüm, bir ışık bile görmedi bu ıssız adanın kıyılannda!" Zaten hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz yaşama- nın anlamını. Eskilerde kalan anılara dalacağız da, boşa geçen zamanı yeniden yaşamanın özlemini duyacağız: "Incinen biryolculuk oldu bu ömür ve gelecek anımsanmayacak kadar eskide kaldı. Ne olursan ol, hadi gel bir kez daha vuruşalım seninle!.." Hiç olmazsa kendiyle ödeşmesidir insanın yaşa- ma serüveni. Kaldı ki onun bile üstesinden geleme- yiz. Yaşamadığımız zamanın üzgünlüğüdür bakış- lanmızdaki uzaklık. "Çıplak Su" şiirleri; birtakım insanlardan, "bek- lemeler"den bakıyor "uğultu" halindeki yaşama serüvenine. Bizi gerilerde bırakan boş bir akış bu! Zaman o sağır akışı içinde geçe dursun, kurtarıl- mamış insanın mutsuzluğudur geride kalan. Godot'nun beklediği gerçek bir sevgili var mıydı? Enver Gökçe'nin gülüşündeki acıyı anlayamadık mı? "Kiıiim kirt" halı dokuyan zaman içimizdeki mutsuzluğu mu çoğaltıyor? O mutsuzlukla yola çıkmışsak kendimizden kurtulabilir miyiz? Hüseyin Atabaş umutsuzluğa sığınıyor: "Kurtanlmış zamanlara sızdık; zaman kurtuldu biz kalakaldık. Karaya vuran balık olduk, isterbekle ister bekleme; biz bize kaldık! Okunmaz el yazgısı, çözülmez sır ömrümüz. Godot'yu bekliyor hâlâ Samuel Beckett, bir umudu var aslı yoksa da! Bizi kim beklesin ikimizden başka, bizi be ömrüm?" Umutsuzluğa sığınmak insanı kurtarmaz ki! Ken- di korkusuna yuvalanmış insan konuşabilir mi? Korku toplumunda yaşamanın umutsuzluğunu bir sevi kırgınlığında göstermek isteyen Hüseyin Ata- baş geçen zamanın bir yerinde eski kimliğini anyor: "Gençliğim umudun uç beyi sanıyor kendini, cebinde metelik yoksa ne gam! Sabırdan denizler biriktirdim; takaya binip gelsem kıyılanna, karşılarmı beni eski hevesin? Martılar geçim derdinde ben cehennemin, çengelindeyim hâlâ gelgitlerin. Ey vaah ödevini yapmayı unuttu ömür defterim!.." Demek sevi ilişkisinin insanı kurtaracağına inanı- yor Hüseyin Atabaş. Demek umutsuzluk da yeni bir umuda yol açabiliyor. Demek anımsamak bile yetiyor insana. OZANIN TOPLUMCU DURUŞU İnsana yaşama umudu veren, yeryüzünde bir işl- evi olduğuna inanmasıdır. Bir "uğultu" halinde ol- sa da, sevi ilişkilerinin anısı yaşamaktadır: "Seni sevdiğim günlerin defterini buldum, dertlerimden eski birini: Seni sevmek kanat açmakmış göğe, aranızda uçan kuşun yere inmemesi bir daha!.. Bahar dalına konamamak gibi bir şeydi aşk ya da bozkınn deniz özlemiyle boğulmak. Sanşın çocuğu düşlerimin, kederin gülümseyen iç yüzü, Içimdeki rüzgânn uğultusu!.." Hüseyin Atabaş "kederin gülümseyen içyüzü" diyor. Enver Gökçe'nin yüzünde de o gülümseme vardı. Üzgünlüğü, yapıştırma bir gülümseme gibi kendimize yakıştırdığımızdan beri, şu yeryüzünde bir işlevimiz olduğuna inanmaya başladık. Bu uğul- tulu akışta eksik bir taş mı var? Belki de ozan ola- rak görevimiz o eksik taşı yerine koymaya çalış- maktır. O zaman bu bozuk düzen daha iyi işleye- cektir. Hüseyin Atabaş "Uğultu" bölümüne Fuzuli'nin bu anlama gelen bir beyitiyle girmiş: "Bu işretgehin itmamında bir taş olmasa noksan Beni yerden yere nakleylemezdi dehr sultanı." Yenilgiler içinden geçse de bir ozan duruşu var- dır. O ozan duruşunda zor koşullan yenen bir iyim- serlik olduğuna inanılır. Hüseyin Atabaş'a ne kadar yakışıyor o duruş: "Gözü pek çocuklardık; biz eskiden şiirle devrim yapardık, deniz kabuğuna sığınmış uğultunun çocuklanydık!.. Her aynlığın sonunda bir çukur bulunmalı özlemek için, deniz ürperen bir hüzün tortusudur çünkü: İyi ki annem görmedi bu günleri. Dilini verbana, sözcükler senin olsun; Konuşup anndıkça dirilsin iyimseriik." "Çıplak Su" belki de uğultucu bir akıştır. O akışa yön vermek, yatağına alıştırmak için ozana düşen görevler vardır. "Çıplak Su" kolayca alışmaz yatağına. Bu an- lamsız akışın kıyısında boşuna mı kandıracağız kendimizi? Hüseyin Atabaş kınk ayna parçalanna yansıyan görüntüleri anıyor: "Kaçmak gitmek taa bilmem nereye kadar; korkular, kuşkular kınk ayna parçalan... Nerde Metin, nerde Behçet: rakının tadı mı kaldı?.. Işitmiyoruz hızın sesini, vay kurban; yufka yürekli ömrüm benim!.." Geçmişte yaşanan acıları zaman nasıl yatıştıra- cak? Sildikçe genişleyen bu lekeyi nasıl örteceğiz? Yakılan ozanlann acısını içinde duymayanlar o "Çıplak Su"yun akışını yavaşlatabilir mi? Hüseyin Atabaş'ın şiirleri kendiyle, geçen za- manla ödeşırken; yenilgilerden geçmenin acısıyla karanlığı boğmaya, düze çıkmaya çalışıyor. Peki ne kurtaracak bizi? Dizginlenemeyen bir öf- ke mi? Kınk sevilerin yanlızlığına sığınmak mı? Kur- tuluşu bir başka insanda aramak mı? Hüseyin Ata- baş sevi ilişkisini yalnız kişisel bir umut olarak gör- müyor. İster düş olsun, ister gerçek; insanlığın kur- tuluşunda sevi gücünü aramak gerekir: "Geceyi güne devindirdi senden gelen telgraf, kendine yer açtı yeni düşler eskileri ite kaka; romantik biryalandı oysa yaşam, ne gam! Dilin ağzımda ha eridi ha eriyecek, ama düş ama gerçek; ömür bitiyor söz ağıhaştı!.." Bu bir umut olabilir ama insanın kendini aldattığı bir umut. Sonuç olarak sevgili de bir başka insandır. "Bü- tün umut gene insanda" derken ille de sevgili mi olmalı o insan? DİNGİNLİK ARAYIŞI Hüseyin Atabaş "Çıplak Su"yun son bölümünü "Adamlar"a ayırmış. Cemal Süreya, llhan Berk, Çetin Altan, Cevat Çapan, Hasan Ali Toptaş, Ahmet Ada gibi edebiyat insanlardır onlar. Deği- şenler de var. "Bir insanı sevmekle başlar her şey" demiş Sart Faik. Bütün umut insanda. önemli olan insanı tanı- mak, ondaki gizilgüce inanmaktır. Hüseyin Atabaş'ın şiirindeki insanlar yarınlara umutla bakmamızı kolaylaştırabilir. Ama o, Çetin Altan için aynı umudu taşımıyor: "Ne o eski köprü duruyoryerinde ne de o zamanki Altan Çetin." Oysa anlamsız akıp giden şu çıplak suya karşı çağının sorumlusu olan insanın bir duruşu olmalı. Cemal Süreya o duruşu zamanın maliye bakanına karşı gösterdi. İnsan onurunun kurtulması savaşı- mıydı bu! Gerçek sevi söz konusu olunca, onur, kendini gizlemek ister. Ama insanlığın kurtuluşu için öne çıkar. O zaman samıçta bekleyen "Çıplak Su" ger- çek sevi değil de nedir? "Unutman dert değil, yeter ki ırak olma benden, yeterki ilk yaz sesinle bir hanımeli çağırsın beni bahçenden içeri. İster son olsun ister başlangıç, çağnlmak ömrümce özlediğim bekleyiş oldu ey samıçta bekleyen çılgın ve çıplak su!.." Artık anıların başladığı dönemde insanın sığındığı bir yeşil gölgedir sevi. Hüseyin Atabaş'ı o gölgeye çekilen bir bilge saymalıyız: "Dinginlik arayışımdı aşk ve bilgelik hevesi belki de suyun göğe olan özlemiydi samıç." Atabaş'ın şiiriyle şiir görüşü örtüşen bir bütünlük oluşturuyor: "Şiir, kurgulanmış yaşamı aşarak derinleşmeyi sağlar. Şiir, insanın evrensel tınısı olarak yaşamla girişilen savaşımın ürünü olan duyaıiığa, insanı in- san yapan o özgün birikime sahip çıkmasını sağlar ve dolayısıyla insanın kendine yabancılaşmasını önler..." " "Çıplak Su"; imge yoğunluğu içinde, değişik yorumlarla çoğalan bir şiirler bütünü. Hüseyin Ata- baş'ın olgunluk dönemi ürünü. "Çıplak Su"; sevi ilişkileri içinde, toplumsal sorunların dağınıklığında insanın kişiliğtni bulduğu şiirler toplamı. Hüseyin Atabaş'ı okurken insanı şiirin kurtaraca- ğına inanabilirsiniz. • Su sayfayla iletişim kumbilmek için dergilerinizi ve kitaplannızı aşağıdaki adrese gönderiniz: MustafaŞerifOnaran Hekimköy Sitesi 20. Sok. No: 8 06800 Ümitköy-Ank. 7e/.: (0312) 235 91 11-23623 46 SAYFA 2 2 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 4 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle